Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/499 E. 2022/674 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/499 Esas
KARAR NO : 2022/674

DAVA : Genel Kurul Kararlarının Butlanı/İptali
DAVA TARİHİ : 25/07/2019
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava açılışında UYAP sisteminden sunulan 25/07/2019 tarihli dava dilekçesinde; davacıların isminin …, … olarak, davalının isminin “… A.Ş.” olarak, dava konusunun “… A.Ş.’nin 26/04/2019 tarihli “Ertelenen 2017 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı”nda alınan 3, 4, 5, 6, 7, 8 numaralı, “2018 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı”nda alınan 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 nolu kararların butlanının tespiti/iptali” olarak yazılı olduğu, anılan dilekçe ekinde “… A.Ş.’nin 26/04/2019 tarihinde yapılan 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait olağan genel kurul toplantı tutanağı”nın olduğu görülmüş olup, tevzi formlarının incelenmesinden ise iş bu dava dilekçesinin 25/07/2019 tarihinde 2019/103321 tevzi no ile davacı …, …, davalı … A.Ş. kaydı ile …esas numarası ile … 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edildiği, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E.K. sayılı 26/07/2019 tarihli kararı ile “Ticaret mahkemesine tevzi edilmesi gerekirken sehven tevzi edildiği anlaşılan dosyanın esasının kapatılmasına, dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmesi için İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine” dair kesin olarak karar verilerek dosyanın 26/07/2019 tarihli müzekkere ekinde tevzi bürosuna gönderildiği ve iş bu davanın 26/07/2019 tarihinde 2019/499 esas numarası ile mahkememize tevzi edildiği görülmüştür. Davacı taraf vekili 23/09/2019 tarihli dilekçede UYAP sistemi üzerinden dava açılışında sehven … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sırasında görülen davanın dava dilekçesinin eklendiğini belirterek maddi hata düzeltim talebinde bulunmuştur. Davalı taraf vekili 04/10/2019 tarihli dilekçede aynı dava dilekçesi ile … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… esas sırasında açılmış dava olduğunu belirterek derdestlik itirazında bulunmuştur. Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere tevzi formlarında davalının … A.Ş. olarak kayıtlı olması, yukarıda yazılı 25/07/2019 tarihli dilekçe ekinde “…A.Ş.’nin 26/04/2019 tarihinde yapılan 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait olağan genel kurul toplantı tutanağı”nın olması ve söz konusu 25/07/2019 tarihli dilekçe ile ayrıca 25/07/2019 tarihinde … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/473 esas sırasında dava açılmış olması hali bir bütün olarak değerlendirildiğinde anılan 25/07/2019 tarihli dilekçenin dava açılışında sehven iş bu dosyaya sunulmuş olduğu, tevzi formlarından da görüldüğü üzere husumet yöneltilenin davalı … A.Ş. olduğu, dava konusunun ise “… A.Ş.’nin 26/04/2019 tarihinde yapılan 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait olağan genel kurul toplantı”sına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı tarafın … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası yönünden derdestlik itirazı geçerli kabul edilmemiştir. Mahkememizce 26/12/2019 tarihli oturumda alınan 1 nolu ara karar ile davacı taraf vekiline HMK 119 maddesi uyarınca dava dilekçesini dosyaya sunmak üzere kesin süre verilmiş olup, davacı taraf vekilince anılan ara karar uyarınca dosyaya 30/12/2019 tarihli dilekçe sunulmuştur. Davacı vekili 30/12/2019 tarihli dava dilekçesinde; davalı … A.Ş.’nin … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı olduğunu, sermayesi her biri 1,00 TL değerinde 150.000 nama yazılı paya ayrılmış 150.000,00-TL’den ibaret bir aile şirketi olduğunu, müvekkilleri… ve …, kurucu ortak …’in merhum oğlu …’in çocukları olduğunu, miras bırakan …’in 22.09.2015 tarihinde vefat ettiğini, müvekkillerinin miras bırakılan varisleri sıfatına haiz olduğunu, her ne kadar … mal varlığı henüz yasal olarak mirasçılarına paylaştırılmamış ve mirasçılar arasında elbirliği mülkiyeti devam ediyor olsa da diğer yasal mirasçılar gibi müvekkillerinin de davalı şirket tarafından pay defterine paydaş olarak kaydedilmiş olduklarını, davalı şirketin 26.04.2019 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılına ait Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda alınan 3,4,5 numaralı, 2017 yılına ait Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda alınan 3,4,5 numaralı, 2018 yılına ait Olağan Genel Kuru! Toplantısı’nda alınan 3, 4, 5, 6 numaralı kararların tereke payları üzerinde elbirliği mülkiyetine aykırı biçimde pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki hakları sınırlandırılarak, kanuna esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olarak müvekkillerin toplantı tutanağına düştüğü şerhlere rağmen alındığını, TMK’ye göre terekeye ilişkin her türlü kararın Oy birliğiyle alınması gerektiğini, müteveffa …’in vefatı akabinde mirasçı … tarafından 08.04.2016 tarihinde … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Tereke numaralı dosyası nezdinde terekenin tespiti, resmen yönetilmesi ve tasfiyesi talebiyle dava açıldığını, anılan dava derdest olduğundan terekenin paylaştırılmamış ve davalı şirket hisseleri üzerinde elbirliği mülkiyetinin tasfiye edilmediğini, murisin mirasını ilgilendiren birden fazla dava dosyası bulunduğunu, bu davalar kesinleşmeden de tereke üzerinden paylaştırma yapılmasının söz konusu olamayacağını, tereke üzerinde el birliği mülkiyetinin devam ettiğini, pay oranlarının belirlenmemiş olduğunu, Genel Kurul Kararlarının tüm pay sahiplerinin olumlu oyuyla alınmamış olduğunu, bu nedenlerle batıl olduğunu, Genel Kurul Toplantısında alınan kararların icra edilmesi halinde; müvekkillerin malvarlığında ve tereke üzerinde hukuka aykırı alınan bu kararlar sebebiyle, akıbeti belirli olmayan olumsuz sonuçlarla karşılaşılacağını, terekeye ve tereke paylarına ilişkin tüm kararların oybirliğiyle alınma zorunluluğunun kanunun emredici hükümlerine dayandığını belirterek tüm bu sebeplerden dolayı davalı şirketin 2016 ve 2017 ve 2018 yılı Genel Kurul toplantılarında hukuka, kanuna, usule, temel hukuk ilkelerine ve dürüstlük kuralına aykırı olarak alınan 2016 ve 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı Gündeminin 3, 4, 5 ve 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı Gündeminin 3, 4, 5 ve 6 numaralı kararlarının butlanının tespitine, mahkeme aksi kanaatte ise iptaline, dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf vekili davacı tarafın 30/12/2019 tarihli dilekçesine karşı sunmuş olduğu 04/02/2020 tarihli cevap dilekçesinde; … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası yönünden derdestlik itirazında bulunarak öncelikle davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirkete ait payların muris …’in varisleri tarafından elden paylaştırma yöntemi ile paylaştırılmış olup, mevcut durumda mirasçıların münferit olarak pay sahibi olduklarını, buna göre hazirun cetveli hazırlandığını, mirasçı ortakların genel kurulda bireysel olarak haklarını kullandıklarını, dava konusu genel kurul toplantısına miras ortaklığını oluşturan yasal ve atanmış tüm mirasçıların çağrıldığını, mirasçıların anılan genel kurul toplantısına asaleten veya vekaleten katıldıklarını, genel kurul toplantı tutanağının eki olan hazirun cetveline miras paylarına uygun düştüğü şekli ile pay sahibi olarak yazıldıklarını ve hazirun cetvelinin de mirasçı asıl veya vekilleri tarafından imzalandığını, söz konusu toplantıya mirasçıların aktif olarak katıldıklarını, her birinin yasal miras payına düştüğü şekli ile pay sahibi olarak olumlu veya olumsuz oy kullandığını, böylece karar alma sürecine payları nispetinde dahil olduklarını, davacıların ve diğer mirasçıların muris …’den kalan miras kapsamında pay sahibi durumuna geçtikleri tüm şirketlerin genel kurullarına katıldıklarını ve herhangi bir suretle miras ortaklığından bahisle oy kullanılamayacağına dair bir itirazda bulunmamış olduklarını, davacı tarafça iptali istenen genel kurul toplantısının kanuna ve esas sözleşmeye uygun olarak yapılmış olup, tüm kararların usulüne uygun olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi herhangi bir butlan sebebinin mevcut olmadığını, herhangi bir iptal sebebinin mevcut olmadığını belirterek tüm bu sebeplerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı şirketin 26/04/2019 tarihinde yapılan 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 5 ve 6 numaralı kararların butlanının tespiti-iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce davalı şirketin ticaret sicil dosyası, dava konusu genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli ve tarafların delil olarak bildirdikleri dava dosyaları getirtilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ve davalı şirketin dava konusu döneme ilişkin kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 13/12/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında “…1- TTK m. 432, 447, TMK m. 640 ve 676 hükümleri gereği mirasçı pay sahipleri arasında genel kurulun yapıldığı tarihte miras ortaklığı bulunduğu ve miras paylaşımı gerçekleşmemiş olduğundan mirasçı paylarının genel kurulda temsilinin atanacak tereke temsilcisi tarafından yapılması gerektiği, görüşü kabul edilir ise, genel kurulda alınan kararlar yönünden TTK m, 389, 432, 447, TMK m. 640 ve 676’ya aykırılıkların neticesinde toplantı tutanağının ve hazirun cetvelinin yasanın amir hükümlerine uygun olmayan şekilde tanzim edilmiş, mirasçılar toplantıya tereke temsilcisi marifetiyle katılması gerekirken her biri ayrı ayrı pay sahibi olarak yazılmış, şirketin kendi iktisap ettiği payları genel kurul toplantısında nazara alınmış, böylelikfe şirketi oluşturan payların ve paydaşların neredeyse tamamının amir yasa hükümlerinden farklı şekilde genel kurul toplantısına dahil edilmiş olması durumu ortaya çıkacağından, alınan kararların varlığında kanundaki yetersayıların da oluşmuyor olması, şirket genel kurulunun bu haliyle neredeyse payların %100’ünün yanlış şekilde toplantı ve karar nisaplarına dahil edilmesi sebebiyle, bu ölçüde bir aykırılığın müeyyidesinin alınan genel kurul kararlarının yoklukla maluliyeti söz konusu olacağı, 2- Ancak TTK m. 494/2 payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer hükmü çerçevesinde payın miras yoluyla iktisabı için herhangi bir şekil şartı öngörülmediğinden ve somut olayda şirketteki pay sahipliği durumunun miras payları oranında pay defterine kaydı ve genel kurula katılımın şirket onayı sayılması ve payların mülkiyetinin derhal geçeceği, bu durumda şirketteki pay oranlarının genel kurulda temsil edildiği şekilde kabul edilmesi görüşüne üstünlük tanınması halinde ise, geçerli yönde karar alınmış olacağından, yeterli nisap oluşmadığından bahisle alınan kararların yokluğundan yahut hükümsüzlüğünden söz edilemeyeceği, bu konuda nihai takdirin mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı şirketin pay sahibi …’in 22/09/2015 tarihinde vefat ettiği, davacıların murisin yasal mirasçısı olduğu, murisin terekesinin tespiti, yönetilmesi ve tasfiyesi talebi ile … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … tereke numaralı dosyası nezdinde açılmış derdest dava bulunduğu sabittir. Somut olayda davacı taraf vekili anılan dava sebebi ile murisin terekesinin paylaştırılmamış olduğunu, tereke üzerinde el birliği ile mülkiyetin devam ettiğini ve pay oranlarının belirlenmemiş olduğunu, iş bu davaya konu genel kurul kararlarının tüm pay sahiplerinin olumlu oyu ile alınmamış olduğunu, bu nedenlerle dava konusu genel kurul kararlarının TTK md. 447 uyarınca batıl olduğunu öne sürerek butlanının tespitini, mahkeme aksi kanaatte ise TTK md. 445 uyarınca iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf vekili davalı şirket paylarının murisin mirasçıları tarafından elden paylaştırma yöntemi ile paylaşılmış olup, mevcut durumda mirasçıların münferit olarak pay sahibi olduklarını, dava konusu genel kurul toplantısına miras ortaklığını oluşturan yasal ve atanmış tüm mirasçıların çağrıldığını, mirasçıların genel kurul toplantısına asaleten veya vekaleten katıldıklarını, toplantı tutanağının eki olan hazirun cetveline miras paylarına uygun düştüğü şekli ile pay sahibi olarak yazıldıklarını, hazirun cetvelinin mirasçı asıl veya vekilleri tarafından imzalandığını, davacıların ve diğer mirasçıların muristen kalan miras kapsamında pay sahibi durumuna geçtikleri tüm şirketlerin genel kurullarına katıldıklarını ve herhangi bir suretle miras ortaklığından bahisle oy kullanılamayacağına dair bir itirazda bulunmamış olduklarını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Anonim ortaklıkta pay sahibi, payın veya pay senedinin maliki olan gerçek veya tüzel kişidir. Bir kişi birden çok pay sahibi olabileceği gibi miras, birlikte satın alma gibi yollarla bir pay üzerinde bir çok kişinin mülkiyet veya başka bir hakkı da söz konusu olmaktadır (Prof. Dr. Mehmet Bahtiyar, Ortaklıklar Hukuku). Murisin birden fazla mirasçısı olması durumunda mirasçıların oluşturdukları bu topluluğa kanun koyucu tarafından miras ortaklığı denilmiştir. TMK 640/2’ye göre de miras paylaştırılıncaya kadar miras ortaklığı içerisinde murisin sahibi olduğu şirket payları da bulunan tereke üzerinde el birliği ile hak sahibidir. Borsaya kote edilmemiş nama yazılı payların miras yolu ile geçişi konusunda TTK md. 494/2, pay mülkiyeti ile mal varlığı haklarının derhal, yani TMK’nun külli halefiyet ilkesine uygun olarak ölüm anından itibaren ve kendiliğinden genel kurula katılma ve oy hakkının ise şirketin onayı ile geçeceğini hükme bağlamıştır. TTK md. 494/3 onay talebini aldıktan itibaren 3 ay içerisinde şirketin bu talebi reddetmemiş olması veya reddin haksız olması durumunda onay vermiş sayılacağını ön görmüştür. Somut olayda davalı şirketteki pay sahipliği durumunun miras payları oranında pay defterine kayıt edildiği, genel kurula katılımın şirket onayı sayıldığı, bu durumda davalı şirket paylarının fiilen elden paylaştırılmış olduğu, şirketteki pay oranlarının genel kurulda temsil edildiği, dava konusu genel kurul hazirun cetvelinin veraset ilamı çerçevesinde hazırlanmış olduğu, toplantıya katılımın %66,40 oranında olduğu, toplantıya katılan %66,40 içerisinde olumsuz oyun davacılar tarafından (%10,08) kullanılmış olduğu, diğer yandan dava konusu toplantıda bir kısım kararların oy birliği ile alındığı, bir kısım kararların ise davacıların olumsuz oyu nedeni ile oy çokluğu ile alındığı, davacıların bu tutumunun kendi içerisinde çelişki oluşturduğu görülmekle tüm bu sebeplerden dolayı davacıların yeterli nisap oluşmadığından bahisle alınan kararların butlanı yahut iptali talebinin haklı olmadığı, davanın reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-₺ maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40-₺ harcın mahsubu ile bakiye 36,30-₺ harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 849,60-₺ ilan gideri ile 95,00-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 944,60-₺ yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili lehine takdir olunan 9.200,00-₺ maktu vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/10/2022

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza