Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/444 E. 2022/900 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/444 Esas
KARAR NO : 2022/900

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/12/2015
KARAR TARİHİ : 13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Gazetesinin …tarihli nüshasında yayınlanan 1. sayfasında “…” ve 9. sayfasında “…” alt başlıklı … tarafından kaleme alınan köşeyazısının müvekkilleri hakkında gerçek dışı, dolayısıyla manevi haklarını ve ticari itibarlarını toplum nezdinde rencide eden isnatlar içermesinden dolayı, gazetede yayınlanan yayın nedeniyle, müvekkilleri adına ayrı ayrı 100.000 TL’den toplam 200.000 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava konusu yazının hukuka aykırılıklarını tespiti ve masrafı davalılardan alınmak suretiyle kararın … Gazetesinde ve tirajı en yüksek ulusal iki gazetede yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yazıda, davacıların kişiliğine yönelik aşağılayıcı, küçük düşürücü hakaret ya da iftira niteliği taşıyan bir yan olmadığını, yazının yayımlanmasının haksız eylem olmadığını, basın özgürlüğünün gereği olduğunu, basın özgürlüğünün, basın yoluyla düşüncelerin serbestçe açıklanması ve halkın bilgi edinme haklarını içeren üstün nitelikte kamusal bir hak olduğunu, dava konusu yazıda bu kamusal hakkın kullanılması çerçevesinde yazılıp yayınlandığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizin 2018/491E. 2018/1012K.sayılı ve 23/10/2018 günlü verilen kararıyla görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. İlgili mahkememiz kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmiş olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 21/06/2019 tarihli 2019/351E. 2019/1635K.sayılı kararı ile mahkememizin görevsizlik kararı kaldırılmıştır .
Dava, basın yoluyla manevi haklarına saldırı yapıldığı ve davacı şirketlerin ticari itibarının zedelendiği iddiasıyla, davalılardan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu haber içeriğinde davacılar hakkında kullanılan ifadelerle davacı şirketlerin satın alınması sürecine ilişkin iddialar ileri sürülmüş olup cevap dilekçesinde 17-25 Aralık soruşturmasında da aynı hususların yer aldığı ve davacılar hakkında haberde yazılanların gerçek olduğu savunulmuştur. Kamuoyunda 17-25 Aralık operasyonu adıyla anılan olayla ilgili yürütülen soruşturma neticesinde 25.07.2014 tarihinde 17-25 aralık süreciyle ilgili tape ve ses kaydının gerçek olmadığı belirtilerek … Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmesine rağmen 08.00.2014 tarihli gazete nüshasında dava konusu haberin yer aldığı, haberin dayanağının 17-25 Aralık sürecindeki hukuki geçerliliği ve gerçekliği bulunmayan tape ve ses kayıtları olduğu, bu haliyle haberde davacılarla ilgili ileri sürülen iddiaların görünür gerçekliğe uygun olmadığı, haberin yapılmasında basın özgürlüğü sınırlarının aşıldığı, kamu yararının bulunmadığı, konunun güncelliğinin gözetilmediği, haberi verirken özle biçim arasındaki dengenin bozulduğu, objektif sınırlar içinde kalınmadığı, davacıların ticari itibarına saldırının hedeflendiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davacıların kişilik haklarının zedelendiği yönünde mahkememizde vicdani kanaat oluşmuş davanın kısmen kabulü ile her bir davacı için 10.000,00′ er -TL olmak üzere toplam 20.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yayın talebinin ise aradan geçen zaman ve yayının güncelliğini yitirmesi nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile her bir davacı için 10.000,00’ar-TL olmak üzere toplam 20.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
2-Yayın talebinin aradan geçen zaman ve yayının güncelliğini yitirmesi, sulh ceza hakimliğince tekzibine karar verilmesi nedeniyle reddine,
3-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 1.366,20TL harçtan peşin alınan 3.415,50TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.049,30TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 9.200,00TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 28.000,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 168,40TL (posta, tebligat ücreti)’den kabul ve red durumuna göre davalı hissesine düşen 151,50TL ile 3.443,20TL ilk harç ve masraflar olmak üzere toplam 3.594,70TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda karar verildi. 13/12/2022

Katip

¸e-imza

Hakim

¸e-imza