Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/425 E. 2023/15 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/425 Esas
KARAR NO : 2023/15

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2016
KARAR TARİHİ : 17/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; “Davalı, Müvekkil Şirketle aktettiği 01.04.2015 tarihli ve 31.03.2020 tarihine kadar süreli … Anlaşması mucibince; işlettiği otomotiv servisinde kendi ihtiyacı için tüketeceği madeni yağ ürünlerini münhasıran Müvekkil Şirketten tedarik etmeyi, anlaşmaya uygun şekilde ticari münasebeti sürdürmeyi ve taahhütlerini tam ve zamanında ifa etmeyi, Müvekkile olan borçlarını gününde ve tam olarak ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştirAnlaşma gereğince Müvekkil Şirket tarafından Davalıya iskonto imkânı sağlanmış ve Anlaşmanın 2 no.lu Ek’inde yazılı Peşin İş Geliştirme Desteği olarak Davalıya 1.000.000,00 TL. tutarında kredi vermiş, buna mukabil Davalı da, söz konusu krediyi, Anlaşma süresi boyunca 6 taksitte geri ödemeyi veve beher yıl için belirlenen asgari mal alım taahhüdünü eksiksiz olarak yerine getirmeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Ayrıca Davalı, hem bu kredinin, hem de sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin, asli ve fer’i tüm borçlarının ve asgari mal alım taahhüdünün teminatı olarak, Anlaşma gereğince Müvekkil Şirkete 1.000.000,00 TL. bedelli banka teminat mektubu vermiştir. Müvekkil Şirketin bu devre kesinlikle muvafakati olmadığı ve anlaşmayı ihlal eden bu davranışlarına derhal son vermesi için müteaddit defalar uyarılmasına rağmen, bu ikazları dikkate almayan Davalıya bu kerre … 57.Noterliğinden … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarname keşide edilmiş ve davalının servisi devrettiği şirketin, … A.Ş. olduğunun tespit edildiği, bu sebeple ihtarnamenin bilgi için adı geçen şirkete de gönderildiği, işletme devrinden doğan haklar saklı tutularak, 20 gün içinde Anlaşmayı ihlal eden bu davranışa son verilerek, tekrar ifa edilebilir hale getirilmesi ve teminatın yenilenerek, süresinin uzatılması veya anlaşmanın mutabakatla feshedilmesi için Müvekkil Şirkete yazılı olarak başvurulması, aksi halde Anlaşmanın Müvekkil Şirket tarafından haklı nedenle feshedilerek, Peşin İş Geliştirme Desteği olarak ödenen meblağın, yedindeki teminat mektubunun nakde çevrilmesi ile karşılanacağını ve bakiye bedelin anlaşmadan doğan diğer alacakları için nakdi teminat olarak hesaplara alınacağı, sair talep ve dava haklarının saklı tutulduğu ihtar edilmiş, söz konusu ihtarnameyi Davalı, 15.03.2016 tarihinde ve … A.Ş. de 14.03.2016 tarihinde tebellüğ etmişlerdir… Tic.San. A.Ş. … 56.Noterliğinden keşide ettiği … tarihli ve … yevmiye sayılı cevabi ihtarnamesi ile Davalı ile aralarında 25.01.2016 tarihli sözleşme aktedildiğini, bu sözleşme gereğince davalıya ait gayrimenkulü ve bir kısım demirbaş ve listelenmiş malzemeleri satın aldığını beyan ve ikrar etmiş, Davalıya ait şirketi, hisseleri almadığını, Davalının personelinin tüm özlük hakları ödenmek suretiyle iş sözleşmelerinin sona erdirileceğini bildirmiştir. Ancak, bizim zaten Şirket ya da hisse devri yapıldığına dair bir iddiamız da olmamıştır. Davalı, dava dışı … A.Ş.’nin, cevabi ihtarnamesinde de beyan ve ikrar edildiği üzere; Müvekkille arasındaki Anlaşma devam ederken, Anlaşmaya aykırı olarak Müvekkilin yazılı onayını almadan, işlettiği servisi devretmiştirDavalı, Müvekkilin keşide ettiği 10.03.2016 tarihli ihtarnameye ve işletmesini devrettiği … A.Ş.’nin cevabi ihtarnamesine rağmen, Anlaşmadan doğan yükümlülüklerini ifa etmediği gibi, Anlaşmayı mutabakatla feshetmek için de Müvekkil Şirkete müracaat etmediğinden, taraflar arasındaki Anlaşma Davalının bu şekildeki haksız tutum ve davranışları sebebiyle icra edilemez hale geldiğinden, Müvekkil Şirket, Anlaşmayı haklı olarak feshetmek mecburiyetinde kalmış ve keyfiyeti, … 57.Noterliğinden keşide edilen … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarname ile Davalıya bildirmiştir Davalı, bu ihtarnameyi 02.06.2016 günü tebellüğ etmesine rağmen, yine herhangi bir beyanda bulunmamış, bunun üzerine Müvekkil Şirket Anlaşma gereği fesih tarihinden sonra Ağustos 2016 tarihinde yeddindeki 1.000.000,00 TL. bedelli teminat mektubunu nakde çevirerek, bakiye yatırım bedeli alacağı olan 871.941,00 TL. sini tahsil etmiş, bakiye tutarı da Anlaşmanın süresinden evvel feshi sebebiyle kanundan ve sözleşmeden doğan sair zararları ve kâr mahrumiyetinin nakdi teminatı olarak ve taraflar arasındaki Anlaşmanın EK1 kısmındaki “Teminat ve Kredi Limiti” başlıklı maddesinin 2.fıkrası gereğince kayıtlarına almıştır.
Anlaşma süresi sonu olan 31.03.2020 tarihine kadar, Davalının taahhüdüne göre hesaplanacak olan mahrum kalınan kârın şimdilik 50.000,00 TL. kısmının, en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte Davalıdan tahsiline, Fazlaya ilişkin haklarımızın ve sair talep ve dava haklarımızın mahfuziyetine, Yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine
karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; “Davacı … Limited Şirketi; dilekçe muhteviyatına bakıldığında kendi menfaatinden ziyade …’ ın menfaatini korumaya çalışmaktadır. Böyle bir durumda, asıl amacın; tarafımızdan … 56. Noterliği aracılığı ile gönderilen … gün ve … Yevmiye Numaralı ihtarnamenin 1.c maddesinde de bahsedildiği üzere, davacı … Şti. ile … A.Ş.’nin birlikte hareket ederek müvekkili baskı altına almaya çalışmak sureti ile müvekkili dahil olmadığı bir borç ilişkisinin tarafı olmaya zorlamak olduğu açıkça görülmektedir. Müvekkil şirket ile davacı arasında imzalanan protokolün 3.3 maddesi incelendiğinde, davacı ile … A.Ş. arasında herhangi bir borç ilişkisinden bahsedilmediği, sadece yağ tedarik sözleşmesinde taahhüt edilen yükümlülükleri müvekkilin yerine getireceğinin ifade edildiği görülecektir. Bu sebeple Müvekkil şirket ile davacı arasındaki sözleşme bir borç nakli sözleşmesi niteliğinde değildir. Nitekim borç nakli sözleşmeleri için alacaklı tarafın mutlaka onayının alınması gereklidir. …A.Ş tarafından gönderilen ihtarnamede böyle bir muvafakatin bulunmadığını net olarak ifade etmiştir. Bu maddenin bir borç nakli olarak değerlendirilebilmesi için bu borç miktarının net olarak yazılması ve alacaklı tarafın da buna muvafakat etmesi gerekmektedir. Nitekim …’in alacağının ne şekilde ödeneceğinin sözleşmede son derece ayrıntılı olarak düzenlendiği ve açıkça …’in muvafakatinin arandığı görülebilecektir. Davacı yanın idjdiasının doğruluğunun kabulü halinde, böyle bir muvafakatin, … ‘tan da alınması gerektiği tartışmasızdır. Kaldı ki davacı ile yapılan sözleşmeye…ile ilgili olarak bu maddeyi koyduran müvekkil şirketin, davacı ile … arasında yapılan ve bu denli yüklü meblağ içeren sözleşmeden ve buna bağlı protokolden haberdar olması durumunda, sözleşmeye bu hususu da ayrıntılı olarak yazdıracağı, …ile ilgili konu açıklığa kavuşmadan böyle bir sözleşmeyi imzalamayacağı ve 15.000.000,00 TL gibi bir ödeme gerçekleştirmeyeceği açıktır.Kaldı ki davacı ile müvekkil arasında imzalanan sözleşmenin 3.3 maddesinde ‘’…, … ile 01.01.2015 tarihinde … A.Ş. ile akdedilen işbu anlaşmaya ekli yağ tedarik sözleşmesinde …’ın yerine getirmeyi taahhüt ettiği yükümlülüklerini yağ tedarik sözleşmesi süresince eksiksiz olarak yerine getirmeyi taahhüt eder’’ ifadesi yer almaktadır. Huzurdaki davada ise davacı; 01.04.2015 tarihli sözleşmeye dayanmaktadır. Bu husus müvekkilin, dava konusu olan sözleşme ile ilgili herhangi bir bilgisinin bulunmadığını kanıtlar niteliktedir. müvekkil tarafından gönderilen işbu ihtarname; davacı ile müvekkil arasında imzalanan sözleşmenin değiştirilmesi anlamına gelmemekte olup, müvekkili yükümlülük altına sokmaya çalışan ama … tarafından sözleşme için ödenen ’Peşin İş Geliştirme Desteği’’ bedelini kendi uhdesinde tutup buradan haksız kazanç elde etmeye çalışan davacıdan, sözleşmenin devralınması için müvekkilin ödendiğini sonradan öğrendiği ‘’Peşin İş Geliştirme Desteği’’ bedelinin müvekkile ödenmesi talebinden ibarettir. Kısaca müvekkil, sözleşmenin devralınması için hakkı olanı istemiş ancak davacı tarafın herhangi bir ödeme yapılmamıştır. davacı 04.02.2016 tarihinde, müvekkilin kendisinden satın aldığı taşınmaz ile ilgili olarak … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … D.İş ve …K. sayılı dosya ile tespit ve ihtiyati tedbir talep etmiştir.
Müvekkil ile davacı arasında yapılan sözleşme tarihi ise 25.01.2016’dır. Müvekkil ile sözleşme yaptıktan yaklaşık 1 hafta sonra dava açıp ilgili taşınmaz üzerinde tedbir konulmasını talep eden davacının iyi niyetli olmasından bahsedilemeyeceği, sadece bu husus göz önünde bulundurulduğunda dahi davacının kötü niyetli olduğu açıkça ortadadır. meydana geldiği iddia edilen zarar ile ilgili müvekkile yükletilebilecek herhangi bir kusur bulunmaması sebebiyle haksız ve hukuka aykırı iş bu davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…” savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, somut olayda taraflar arasında akdedilen bayiilik sözleşmesi, protokol ve ekleri gereğince bayiilik lisansının sonlanması sebebi ile davacının davalıdan kar mahrumiyeti talebinde haklı olup olmadığına ilişkin alacak davasıdır .
Davada talep; davacı … A.Ş. İle davalı arasında 01.04.2015 başlangıç tarihli Madeni Yağlar Satış ve Tedarik Sözleşmesi akdedilmiş olup, bu sözleşmeyle davalı/…, işlettiği otomobil servisinde (işletmesinde) kullanacağı madeni yağları sözleşme süresi boyunca davacı/…’den satın almayı borçlandığıi davalının yetkili servisi dava dışı firmaya satımı yapıp devrettiği, devralan firmanın davacıdan ürün tedariki gerçekleştirmemiş olması nedeniyle uğranılan kar mahrumiyetidir.
Davalı … ise ; davacının yetkili servisin devrine muvafakat ettiğini, aradaki sözleşme fesih olsa bile başka firma ile yeniden yağ dağıtım anlaşması imzalama imkanı olduğunu bu sebeple kar mahrumiyeti oluşmayacağını beyan etmiş ve davanın reddini istemiştir.
Davaya konu alacağın olup olmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler gereği tarafların dava konusu borç dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtları, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler incelenerek tarafların dosyaya sunduğu kayıt ve belgeler de nazara alınarak, davaya konu alacağın talebi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve miktarının denetime elverişli şekilde tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 25.03.2022 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında özetle ” Davacının, davalı ile aralarında olan Madeni Yağ Satımı sözleşmesinin feshedilmesinden sonra, gerekli olan çabayı göstermesi halinde, bu sözleşmeden dolayı uğradığı gelir kaybını telafi etmek için, ortalama 4 aylık bir süre içinde, yeni bir yetkili Servis ile böyle bir Sözleşme akdedebileceği düşünülmektedir. Bu nedenle de, davacının davalıdan, sadece, sözleşmenin feshinden sonraki 4 aylık süre için mahrum kalmış olduğu kar nedeniyle uğramış olduğu zararın tazmininin talep edebileceği düşünülmektedir. Takdiri tamamen mahkemeye aittir.
18.08.2020 tarihli 1.Ek Raporda (sayfa 6’da), kurumuzda da görevli olan Mali Müşavir bilirkişi tarafından, davacının aylık olarak mahrum kalmış olduğu kazancın (gelirin) tutarı, (107.616,00 TL / 12 =) 8.968,00 TL olarak hesap ve tespit edilmiştir. Bu tespite göre; davacının 4 aylık süre içinde mahrum kalmış olduğu kazancın tutarı, (8.968,00 TL x 4 =) 35.872,00 TL olarak hesaplanmaktadır. Takdiri tamamen Mahkemeye aittir. ” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davalı … Ltd. Şti. İle davacı … A.Ş. arasında 01/04/2015 başlangıç tarihli 5 yıl süreli “Madeni Yağlar Satış Ve Tedarik Sözleşmesi” akdedildiği, anılan sözleşme gereğince davalı …Ltd. Şti.’nin işlettiği otomotiv servisinde kendi ihtiyacı için tüketeceği madeni yağ ürünlerini münhasıran …A.Ş.’den tedarik etmeyi, anlaşmaya uygun şekilde ticari ilişkiyi sürdürmeyi yükümlendiği, anılan sözleşme gereğince davalı … Ltd. Şti. ile davacı … arasında akdedilen “Peşin İş Geliştirme Destekli Yatırım Protokolü” gereği … A.Ş.’nin davalı …Ltd. Şti.’ye 1.000.000,00-TL tutarında kredi verdiği, buna mukabil davalı … Ltd. Şti.’nin de söz konusu krediyi anlaşma süresi boyunca 6 taksitte geri ödemeyi ve anılan protokolde belirlenen asgari mal alım taahhüdünü eksiksiz olarak yerine getirmeyi yükümlendiği, ayrıca kredinin ve anılan sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin teminatı olarak … A.Ş.’ye 1.000.000,00-TL bedelli banka teminat mektubu verdiği, anılan sözleşme yürürlükte iken davalı … Ltd. Şti.’nin Ilıca yolu üzeri 10. Km 25700 … adresinde bulunan Volkswagen Yetkili Satıcı Ve Yetkili Servisi, … Yetkili Servisi, … Yetkili Servisi ve … Yetkili Satıcısı olarak faaliyet gösterdiği, taşınmazlarını içeriğinde yetkili satıcı ve servis faaliyetleri için zaruri olan tüm ekipman, donanım, mütemmim cüzleri ile birlikte 25/01/2016 tarihli “Anlaşma ve Mutabakat Metni” başlıklı anlaşma ile dava dışı…A.Ş.’ye devir ettiği, anılan 25/01/2016 tarihli anlaşmanın davalı … Ltd. Şti. ve dava dışı … A.Ş. arasında akdedildiği sabittir. Devir işleminden davacı …A.Ş.’nin bilgi ve onayının olmadığı, davalı …Ltd. Şti.’ye ihtarname keşide edilerek bu hususun bildirildiği, bilahare anlaşma ve eki protokole riayet edilmediği gerekçesi ile anlaşmanın feshedildiği ve ödenen yatırım destek bedeli tutarının bakiyesinin talep edildiği, ayrıca 1.000.000,00-TL bedelli teminat mektubunun nakte çevrildiği ve yatırım destek bedeli tutarı bakiyesinin tahsil edildiği, bakiye tutarın da anlaşmanın süresinden önce fesih sebebi ile doğan sair zararlar ile kâr mahrumiyetinin nakti teminatı olarak kayıtlara alındığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında akdedilmiş olan Madeni Yağ Teslimi Sözleşmesi, niteliği itibariyle, kanunda düzenlenmemiş (atipik) ve “ard arda teslimli” (dolayısıyla da “sürekli edimli”) bir Sözleşme niteliğindedir. Doktrinde haklı olarak kabul edildiği üzere; bu tür atipik ve sürekli edimli bir sözleşmenin taraflarından birinin borcunu ihlal etmesi ve bunun sonucunda akdi ilişkinin diğer taraf için “çekilmez” hale gelmesi halinde, diğer taraf sözleşmeyi haklı nedenle feshetmeye ve fesih nedeniyle uğramış olduğu kar mahrumiyeti zararının tazminini talebe hak kazanır .
Somut olayda da davalı işletmesini devretmek suretiyle davacı ile davalı arasındaki Sözleşmenin 17.1 nolu maddesinde düzenlenmiş olan borcunu ihlal etmiş olduğundan ve bu borç ihlali “hayatın olağan akışında” davacı için akdi ilişkiyi “çekilmez” hale getirmiş olduğundan (zira işletmeyi devralan davadışı/… Şirketinin davacıdan madeni Yağ satın almak istemediği, yani davalı ile davacı arasındaki sözleşmenin hükümlerini devam ettirmeyi istemediği anlaşılmaktadır), davacının Sözleşmeyi haklı olarak feshettiği ve fesih nedeniyle uğramış olduğu kar mahrumiyeti zararının tazminini davalıdan talebe hak kazandığı kanaatine varıldığından 35.872,00 TL zararın tazminini davalıdan talep edebileceği anlaşılmakla maddi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar itibar edilen ve hükme esas alınan 25.03.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda davacının aylık olarak mahrum kalmış olduğu kazancın (gelirin) tutarı, (107.616,00 TL / 12 =) 8.968,00 TL olarak hesap ve tespit edilmiştir. Bu tespite
göre; davacının 4 aylık süre içinde mahrum kalmış olduğu kazancın tutarı, (8.968,00 TL x 4 =) 35.872,00 TL olarak hesaplandığı “fakat tarafların ortak beyanlarına göre; davacı davalıya ait 1.000.000 TL bedelli teminat mektubunu paraya çevirmek suretiyle, davalıdan talebe hak kazanmış olduğu 871.941,00 TL tutarlı İş Geliştirme Alacağını tahsil ettiği, Teminat mektubu bedelinden geriye kalan 128.059,00 TL’lik kısmı ise iade etmeyerek, kar mahrumiyeti zararı olarak şirket uhdesinde tuttuğu, Dolayısıyla da davacı; davalıdan 35.872,00 TL tutarında kar mahrumiyeti alacağına hak kazanmış iken, 128.059,00 TL tutarında kar mahrumiyeti zararı tutarı tahsil ettiği yani uğramış olduğu kar mahrumiyeti
zararı alacağını fazlasıyla tahsil ettiği, bu durum karşısında, davacının davalıdan bakiye kar mahrumiyeti zararı alacağı kalmadığı” şeklinde kanaat bildirilmişse de davacının uhdesinde tuttuğu paranın yasal bir zemine dayanmadığı, açılmış olan davayı etkilemeyeceği, kar mahrumiyet zararının ancak mahkeme kararı ile tespit edilmesi üzerine takas hakkının kullanılabileceği dolayısıyla infaz aşamasında bu durumun değerlendirilebileceği yönünde mahkememizde kanaat oluşmuş ve raporun bu yönündeki görüşü mahkememizce benimsenmemiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne, 35.872,00-TL kâr mahrumiyet bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Mahsubun infaz aşamasında değerlendirilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.450,40TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı vekil ile temsil edildiğinden davanın kısmen kabul edilen 35.872,00TL üzerinden hesaplanan yürürlükte bulunan AAÜT gereği takdir olunan 9.200,00TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden davanın kısmen red edilen 14.128,00TL üzerinden hesaplanan yürürlükte bulunan AAÜT gereği takdir olunan 9.200,00TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 176,00TL tebligat, posta gideri ile 3.950,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.126,00TL yargılama giderinden kabul ve red durumuna göre 2.960,10TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 900,00TL bilirkişi ücretinin kabul ve red durumuna göre 254,30TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK.m.333 hükmü uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/01/2023

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza