Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/379 E. 2022/950 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/379 Esas
KARAR NO : 2022/950

DAVA : Tazminat ( Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/06/2019
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat ( Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili 19/06/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle: müvekkili … A.Ş. (“….”) ile …Tic. A.Ş. (“…”) arasında … ili, … İlçesi, … Mah. 3 Ada, 4 Pafta, 32 Parsel B Btok 421-422-423-433-434 Numaralı bağımsız bölümlerinin satışına ilişkin olarak; 28.08.2016 tarihinde “Satış Vaadi Sözleşmeleri” akdedildiğini, iş bu sözleşme ile davalının, bağımsız bölümleri inşa ederek, 31.03.2017 tarihinde teslimi, müvekkilinin de bunun karşılığında 8.213.08,00TL ödemeyi üstlendiğini, sözleşmenin imzası ile müvekkilinin, 1.529.400-TL peşinat ödemesini davalı hesabına yaptığını, sözleşmede, bakiye ödemenin teslim ile yapılacağının kararlaştırıldığını, hatta müvekkilinin teslim ile eş zamanlı yapacağı bakiye ödeme için kredi kullanımına dayanak teşkil etmesi amacıyla taraflarca, … 14. Noterliği’nin … yevmiye numaralı, … tarihli “Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” akdedildiğini, ancak davalının, taşınmazların teslim tarihini, 30.06.2017, 30.09.2017, 30.11.2017, 30.12.2017 tarihi ertelendiğini, daha sonra teslim edildiğini, bu teslimin dahi davalı yanca ayıplı olarak gerçekleştirdiğinin anlaşıldığını, davalının sözleşme ile üstlendiği bağımsız bölümleri inşa ederek 31.03.2017 tarihinde teslim etme yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davalının, hiçbir haklı gerekçe olmaksızın teslim tarihini sırayla 30 Haziran 2017, 30 Eylül 2017, 15Aralık 2017’ye ertelemiş ise de; teslimin gerçekleştiremediğini, 07.03.2018 tarihinde teslim edildiğini, yapılan bu teslimin dahi ayıplı olduğu anlaşıldığını, davalının ifasında temerrüde düşmesi sebebiyle müvekkilinin sözleşmesel gecikme tazminatı alacak isteminin, … 35. Noterliğinin … Yevmiye numaralı … tarihli ihtarnamesi ile talep edildiğini, bu nedenle müvekkilinin, sözleşmede kararlaştırılan gecikme tazminatı alacaklarına mahsuben davalıdan şimdilik 2.000-TL’yi ihtarname tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte talep ettiklerini, müvekkilinin kiracısı okduğu taşınmaza ilave ödemek zorunda kaldığı kira bedellerini davalıdan tazmin etmesi gerektiğini, müvekkilinin, bahse konu taşınmazları şirket merkezi olarak kullanmak üzere satın aldığını, davalının taşınmaz teslim tarihini ötelediğini, müvekkilinin kiracısı olduğunu, teslimde gecikilen dönem için ilave 311.000 TL kira bedeli ödemek zorunda kalındığını, davalının, kusuruyla sebebiyet verdiği bu bedeli tazmin ile yükümlü olduğunu, bu nedenle, müvekkilince ödenen kira ödemelerine ilişkin kısmi dava olarak şimdilik 2.000-TL’nin işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, sözleşme taahhütlerine uyulmaması nedeniyle, müvekkili tarafından ödenmek zorunda kalınan kredi faizlerinin, davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, davalının, sözleşme ile kararlaştırılan ilk teslim tarihi olan 31.03.2017 tarihinde müvekkiline, 30.06.2017 tarihinde teslimin gerçekleşeceğini beyanla bakiyenin kararlaştırılan sözleşme bedelinin ödemesini talep ettiğini, müvekkilinin, davalının teslimi gerçekleştireceği inancıyla banka kredisi kullandığını ve taşınmazların kararlaştırılan ödemelerini gerçekleştirdiğini, daha sonra davalının, bu tarihlerde teslimi gerçekleştiremediğini, buna rağmen müvekkilinin kredi kullanması sebebiyle ilave faiz ödemek zorunda kaldığını, bu zararın davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, müvekkilinin, davalının, teslimde gecikmesine rağmen müvekkilinin ödemelerinden vade farkı tahsil ettiğini, müvekkilinin, ofis mobilyaları için ödemiş olduğu KDV bedeli farkının davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinde yürürlükte bulunan kanun uyarınca, ofis mobilyası başta olmak üzere birçok ürünün KDV’si % 8 olarak belirlendiğini ancak davalının teslim tarihi itibariyle ofis mobilya KDV oranı %18 olarak güncellendiğini, mobilya şirketi tarafından, müvekkilinin, ilave KDV ödeyerek zarara uğradığını, müvekkilince ödenen KDV bedeli farkına ilişkin şimdilik 2.000-TL talep ettiğini, müvekkilince yaptırılan tadilat bedelinin, Euro cinsinden ödenmiş olup davalının geç tesliminin neden olduğu Euro kur farkından kaynaklı zararında davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, müvekkilince, taşınmazın içerisi boş olarak satın alındığı için dekorasyon ve mimari dizayn bedelinin ayrıca ödendiğini, sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihi itibariyle TL/Euro kurunun 3,8851 iken tadilatın müvekkil şirket tarafından yaptırıldığı tarihte TL/Euro kurunun 5,7456 olduğunu, bu nedenle müvekkilince tadilat nedeniyle ödenen Euro kur farkı nedeniyle zarara uğradığını, bu zararın, alacaklarına mahsuben fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000-TL talep ettiklerini, davalının, ayıplı ifasından kaynaklı olarak müvekkilinin uğramış olduğu zararları tazmin etmesi gerektiğini, eser sözleşmesi ile yüklenici tarafından teslim edilen eserin, sözleşmede öngörülen tahsis yönü bakımından gerekli nitelikleri ve müteahhidin zikrettiği özellikleri taşımaması halinde yüklenicinin ayıba karşı tekeffül sorumluluğunun olduğu kanun gereği olduğunu, taraflarca 07.03.2018 tarihinde teslim tutanağı düzenlendiğini, ancak daha sonra davalının sözleşme ile üstlendiği taşınmazı, sözleşme, mimari proje, teknik şartnameye uygun olarak inşa ve teslim etme borcunu ayıplı ve eksik ifa ettiğinin anlaşıldığını, davalı yanca, taşınmazda, 24 saat fancoil (havalandırma) sisteminin soğutma sağlayacağı taahhüdü yerine getirilmediğini, bu nedenle şirketin server sisteminin çalışamaz hale gelmesi neticesinde müvekkilinin, ticari faaliyetlerinin aksadığını, satışa konu bağımsız bölüm girişindeki ortak mahalde, fancoil tesisatlarının birteştiği alanda bulunan borulardaki kaçaklardan kullarımı engeller şekilde su akıntısı meydana geldiğini ve tavanın çöktüğünü, satışa konu bağımsız bölümlerin yer aldığı binanın, asansörlerinde sürekli arızalar meydan geldiğini, ofis kullanımlarının asansörlerin çalışmaması sebebiyle imkânsız hale geldiğini, zikredilen ayıplara ilişkin olarak asansörün arızalı olduğuna dair görsel ve diğer ayıplı ifaya dair görsellerin dosyaya sunulduğunu, davalının ayıplı ifasıyla ilgili olarak … 10, Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş Sayılı dosyasıyla taraflarınca delil tespiti yaptırıldığını, … 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …D. İş …karar sayılı dosyasıyla 09.01.2019 tarihli bilirkişi raporu ile davalının, ayıplı ifa gerçekleştirdiğinin sabit hale geldiğini, davalı tarafça, ayıplı ifa ile eşzamanlı fatura tanzim edildiğini ve tanzim edilen faturalar nedeniyle müvekkilinin fazla KDV bedeli ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin, işbu faturalardan kaynaklı ödemek zorunda kaldığı KDV bedeli farkının davalı tarafça tazmin edilmesi gerektiğini, müvekkilince mezkur ihtarnamelerde, iş bu davada etraflıca belirtilen eksik ve ayıplı ifalar ile sürekli kullanımı engelleyecek şekilde inşaat faaliyetlerinin devam ettiğini, bu haliyle sözleşmeye uygun teslim ve fatura tanziminin kabulüne mezkür sözleşme kapsamında imkân olmadığı belirtilerek bahse konu faturaya yönelik iade faturası düzenlenerek davalıya gönderildiğini ve bağımsız bölümlerdeki ayıpların giderildikten sonra fatura tanzim edilmesi … 33. Noterliğinin … yevmiye numaralı … tarihli ihtarnamesi keşide edildiğini, davalının ise bu haklı talebi redderek müvekkili tarafından düzenlenen iade faturalarını kayda almadığını, tutanakla bağımsız bölümleri ayıplı olarak teslimini gerçekleştirdiği tarihte, taşınmazlara yönelik KDV oranı % 8 olarak belirlendiğini, oysa ifanın ayıplı olduğunun anlaşılarak vade faturası düzenlendiği tarihten sonra idarece, KDV oranı olarak revize edildiğini, ayıplı ifasına rağmen iade faturayı teslim alarak ayıpları giderdikten sonra, yeniden fatura tanzim etmesi sözleşmesel ve kanuni sorumluluğu olup davalının bu yükümlülüğünü ihlal ettiğini, bu nedenle müvekkilinin, iş bu faturalardan kaynaklı ödemek zorunda kaldığı ilave %10 KDV bedelinin davalı tarafça tazmin edilmesi gerektiğini, davalı yanca, bu şekilde işlem yapılması ile müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu kalmayacak iken davalının, haksız olarak talebi reddettiği gibi bu alacağa yönelik olarak müvekkili şirket aleyhine … 6. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takibini başlattığını, müvekkili şirketin, iş bu haksız icra takibi nedeniyle avukatlık ücreti ve diğer masrafları ödemek zorunda kalmiış olup iş bu zararların davalı yanca tazmin edilmesi gerektiğini, müvekkilince, haksız icra takibi nedeniyle ödemek zorunda kaldığı bedellere ilişkin olarak şimdilik ileride arttırılmak üzere 2.000-TL talep ettiklerini, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla HMK 107.madde uyarınca değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere, şimdilik temerrüt nedeniyle 1.000-TL sözleşme taahhütlerine uyulmaması nedeniyle ödenen kredi faizleri nedeniyle 2.000-TL, tadilat Euro kur farkı nedeniyle ödenen 2.000- TL. HMK 109, madde uyarınca fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik geç teslim nedeniyle cezai şart olarak 2.000TL, mobilyalara ödenen KDV bedeli nedeniyle 2.000-TL, gecikme nedeniyle ödenen kira bedeli olarak 2.000 TL, faturadan kaynaklı fazla ödenen KDV bedeli nedeniyle 2.000-TL, İcra takibinden kaynaklı ödenen avukatlık ücreti ve masraflar nedeniyle 2.000 TL, satış bedeli vade farkı nedeniyle ödenen 2.000-TL olmak üzere toplamda 17.000-TL’nin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili 09/09/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde ileri sürülen aleyhe tüm hususlara itiraz ettiklerini, davacının, dava dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmelerine konu 421,422, 423, 433, 434 numaralı bağımsız bölümlerin, 03.07.2019 4ârihi olmak üzere geç teslim edildiğini ve bu çerçevede zarara uğramış olduğunu ileri sürmüş ise de bu hususu da kabul etmediklerini, taraflar arasında akdedilen 22.12.2017 tarihli ek protokol uyarınca, bir takım ödeme vadeleri düzenlendiğini, bu vadelere, davacı tarafından hiçbir surette uyulmadığını, mezkür protokolde yer alan ödeme vadelerine uyulmadığını, müvekkili şirketten kaynaklı gecikilen gün sayısının 68 gün değil 30 gün olduğunu, bağımsız bölümlerin 30.01.2018 tarihinde teslime hazır olduğunu, fakat davacıdan gelen daire birleştirme, hollerin ofise dahil edilmesi, bir kısim duvar örülmesi ve bir takım keyfi tadilat talepleri sebebi ile bu teslimin yapılamadığının açıkça ihtar edildiğini, bağımsız bölümlerin, 31. 01. 2018 tarihinde teslim edilebilecekken davacının, satış vaadi sözleşmesi, bu sözleşmenin teknik ekleri ve dahi taşınmaz tuhsat projelerine aykırı şekilde inşai değişiklik istediğini, sözleşmeye konu bağımsız bölümlerin, 30.01.2018 tarihinde hazır olmasına rağmen davacı tarafından, ofislerin arasına duvar örülmesi ve benzeri tadilat talepleri nedeniyle sözleşmeye konu bağımsız bölümlerin 30.01.2018 tarihinde teslim edilebilecekken 07.03.2918 tarihinde teslim edildiği gecikmelerin müvekkili şirketten değil davacının sözleşmede yer almayan talepler nedeniyle oluştuğunu, müvekkili şirketin, bağımsız bölümün teslim tarihini 180 gün erteleme hakkı bulunduğunu, bu durumda; 432 no’lu bağımısız bölüm için müvekkili şirketin 30.06.2018, diğer bağımsız bölümler içinde 30.12.2017 tarihine kadar erteleme hakkı bulunduğunu, müvekkili şirketin, 30.01.2018 tarihinde bağımsız bölümleri teslime hazır hale getirmiş olduğunu, 432 nolu bağımsız bölüm haricindeki bağımsız bölümleri 30 gün geç teslim ettiğini, müvekkili şirketin, sözleşmeye konu bağımsız bölümleri 30.01.2018 tarihinde teslim hazır hale getirmesine rağmen, davacıdan kaynaklanan sebeplerle, bağımsız bölümlerin, 07.03.2018 tarihinde teslim alındığını, müvekkili şirketin, sözleşmeye konu bağımsız bölümlerin geç teslimi nedeniyle, 14.409,31TL kira tazminat alacağının doğduğunu, bu bedelin de davacının müvekkili şirkete olan KDV borcunuzdan mahsup edileceğinin ihtar olunduğunu, davacının, yine geç teslim gerekçesi ile ofisine aldığı mobilyaların KDV oranınından kaynaklı KDV fark tutarının müvekkili şirket tarafından ödenmesini talep ettiğini, davacının, bağımsız bölümlerin teslim tarihinde cari olan KDV oranının %18 olduğunu, bu oranın, teslimden evvelki ilgili dönemde %8 ‘e indirilmiş olduğunu, teslim tarihinde satın aldığı ofis mobilyaları için satın alma tarihinde cari olan KDV oranı %18 üzerinden KDV ödediğini ve bunun bir zarar kalemi olduğunu ileri sürdüğünü ve tazminini talep ettiğini, davacının, bu zarar iddiasının, hayatın olağanı akışı ve dahi adaletli bir hukuki yaklaşım karşısında hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını, Skyland Projesi dâhilinde yer alan jeneratörlerin, elektrik kesintilerinde devreye girmediğini ve bu sebeple zarar uğradıklarını sürülmesini proje dâhilindeki jeneratörlerin devrede olduğunu, jeneratörlerin gerektiği durumlarda olması gereken teknik süreçlere uygun ve en hızlı şekilde devreye girdiğini, B blok asansörlerinin kapalı, asansör arızaları olduğunu bu hususun kabulünün mümkün olmadığını,B blok yani B kulede yer alan asansörlerin devreye alındığını, asansörlerle ilgili olarak herhangi bir problem yaşanmadığını, bunun yanı sıra, proje dâhilinde kullanılan asansörlerin, yeşil etiketinin de mevcut olduğunu, bir başka deyişle, sertifikalandırma işlemleri ve mevzuatına aykırı hiçbir kullanıma taraflarınca mahal verilmediğini, güvenlik esaslarına ve prosedürlerine harfiyen uyulduğunu, ayrıca, teslimi takiben davacı tarafından bildirilen ve teslime engel teşkil etmeyecek inşai imalatlardaki sorunların, taraflarına gönderilen … yevmiye nolu ve … tarihli ihtarname ile teslimden sonra birtakım eksiklikler giderilmiş olduğunu, yeniden fatura kesilmesi, ayrıca proje dahilinde birtakım eksikliklerin mevcut olduğunu ileri sürerek kesilen faturaların, yeni keşide tarihinde cari olan % 8 KDV üzerinden kesilmesini talep ettiklerini, davacının, giderilen eksikliklere rağmen sonradan kendince başkaca asılsız ve dairelerle ilgili olmayan hususları ileri sürerek iade faturalara yaptıkları itirazı çürütmeye çalıştığını, bu ihtarnameye de taraflarınca, cevap verildiğini, yine teslimden sonra getirilen ve müvekkili şirketin değil idari otoritelerin yetki ve değerlendirmesinde olan KDV avantajından faydalanamama durumunun bedelini, müvekkiline ödetmeye çalıştığını, davacının, KDV avantajından yararlanmak için sözleşmeye uygun şekilde teslim edildiğini ve faturası kesilmiş olan bağımsız bölümler için ısrarla, çeşitli kurgusal girişimlerle yeniden fatura kestirmeye çalıştığını ve bu husus kabul edilmeyince haksız şekilde davaya konu ettiğini, davacının, dava dilekçesinde 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi nedeniyle ödediği avukatlık ücreti ve diğer masrafları, zarar adı altında talep etmiş ise de bu hususu kabul etmediklerini, 18.09.2018 tarihli KDV alacağına ilişkin taahhüt protokolü akdetmiş olduğunu, bu protokolde açıkça düzenlenmiş olan ödeme yükümlülüğüne aykırı davranarak icra takibinin açılmasına sebebiyet verdiğini, icra takibinin haksızlığından bahisle zarar talebinde bulunulmasının hiçbir dayanağı olmadığı gibi usul hukuku ve İİK uyarınca sözde haksız icra takibine istinaden başlatılacak hukuki prosedürler belli olduğunu, zarar tazmin talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını, aleyhe tüm hususlara itiraz etmekle, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı olmak üzere huzurdaki davanın tümüyle reddini talep ettiklerini davanın müvekkili yönünden öncelikle usulden tümüyle reddini, davanın her iki müvekkili yönünden esastan tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
06/05/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporu, 18/04/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu, tarafların ticari defter ve kayıtları, tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ve dava; sözleşmeden kaynaklı teslimin süresinde olup olmadığı, geç teslim varsa bu durumun davalıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının ek talepleri nedeniyle teslimin gecikmiş olup olmadığı, davacının ödeme yapmakta gecikip gecikmediği, geç teslim nedeniyle dava dilekçesinde talep edilen alacak kalemlerinin doğup doğmadığ, geç teslim ile talep edilen alacak kalemleri arasında illiyet bağı olup olmadığı, talep edilebilecek kalemlerin miktarı, ayıplı ifa olup olmadğı, ayıbın giderilip giderilmediği, davacının iade faturalarının haklı olup olmadığı, ayıp nedeniyle talep edilen zarar kaleminin yerinde olup olmadığı hususlarının tespiti ile davacı lehine alacak koşullarının oluşup oluşmadığı hususudur.
Davacı Tanığı… duruşmada ” Ben davacı şirkette insan kaynakları uzmanı olarak çalışıyordum, biz binaya temmuz ayında taşındık, tam tarihi hatırlamıyorum, 31. Katta idik, ben asansörde kaldım, yaklaşık 2,5 saat çıkarılamadım, asansör benden sonra da kalanlar olmuş, bu şekilde arızalar yaşandı, elektrik kesintisi oluyordu, başta ısınmada problem vardı, bir süre soğukta çalıştık, yer yer tavanlarda su damlamaları olmuştu, biz davalı tarafı aradığımızda ilgilendiklerini söylüyorlardı, arızaların kim tarafından giderildiğini bilmiyorum, bu sorunlardan sonra özellikle asansör arızası nedeniyle ben işten ayrıldım,işten ayrılan başka kişilerdi oldu” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı … duruşmada” Ben davacı şirkette satış müdürü olarak çalışıyorum, 2017 yılında binaya taşındık, tam ayını hatırlamıyorum, sonbahardı, ilk taşındığımızda asansörde sıkıntılar yaşadık, ben 3 kez asansörde kaldım, bir keresinde asansörde su patladı, ıslandım, otoparkta elektrik kesintisi oluyordu, katlar arasında ısınma problemi vardır, benden başka kişilerde asansörde kaldı, tüm asansörlerde arıza oluyordu,bazen biri çalışıp diğeri çalışmıyordu halen bu arızalar ara ara devam ediyor” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı Tanığı … duruşmada ” Ben davalı şirketin işvermiş olduğu ve davacının iş yerinin bulunduğu binanın asansör, otopark vs işletmesini yapan şirkette yetkiliyim, tahminen 2018 yılı mart ayında teslimat yapılmıştı, biz o tarihten beri yönetimi yürütüyoruz, teslim edilirken söz konusu işyeri ve dairenin kullanılabilir olup olmadığına bakıyoruz, bu konuda da elektrik su, internet varmı asansörler çalışıyormu biz giriş çıkışları kontrol edebiliyormuyuz gibi hususlara bakarız, teslim yapıldığında herhangi bir eksiklik yoktu, asansörlerde yeşil etiketliydi, sonrasında tabiki arıza çıkabilir biz bu durumlarda müdahale ediyoruz, söz konusu bina çok yüksektir, asansörsüz çıkış mümkün değildir, davacı taraf dışında da o tarihte yerleşen iş yerleri olmuştur, davacı taraftan teslimden hemen sonra bize iletilen eksiklik varmıydı tam hatırlamıyorum, ufak tefek şeyler olabilir, tanıklık ücreti talebim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı Tanığı … duruşmada ” Ben davacıya teslim edilen dairenin ve tüm binanın inşaatında inşaat mühendisi olarak görev aldım, bizim anlaşmamız talebe göre değişir tam teslim değildir, sözleşmede hangi işlerin yapılacağı belirtilir biz buna teknik olarak dört duvar teslim deriz, davacının hangi hususları sözleşmede belirttiğini bilmiyorum, ama teslimin sözleşmede gibi tam olarak yapıldığını biliyorum, herhangi bir eksiklik yoktu, asansörler çalışıyordu, asansörlerin daha sonra arızalanması olağandır, teknik personelimiz hemen müdahale eder, teslim edilirken asansörler etiket almıştı, sonrasında ufak tefek talepleri de biz anlaşma çerçevesinde karşılıyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 06/11/2020 tarihli ara kararı ile dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek tüm dosya kapsamı itibariyle rapor tanzimi istenmiş, bilirkişi heyeti 06/05/2021 tarihli raporunda özetle; dava konusu 6 adet bağımsız bölümün davalı tarafından davacıya satımını konu edinen “satım Vaadi Sözleşmesi”, davacının da beyan ettiği üzere 25.04.2017 tarihinde akdedilmiştir. İşbu sözleşmenin 6.1 nolu maddesinde, sözleşme konusu bağımsız bölümlerin 30.06.2017 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 6.10 nolu maddesinde ise; davalı/satıcıya, kendisinden kaynaklanan mücbir sebeplerin dışında, teslim tarihini 180 güne kadar (yani 30.12.2017 tarihine kadar) erteleyebilme hakkı tanınmıştır. Taraflar arasında 22.12.2017 tarihinde akdedilen Ek Protokol ile de, bağımsız bölümlerin en geç 30.12.2017 tarihinde teslim edilmesinin kararlaştırıldığı, dolayısıyla da tarafların anlaşması ile teslim tarihinin en geç 30.12.2017 tarihine kadar ertelendiği (uzatıldığı) görülmektedir. Nitekim bu husus, davacının davalıya keşide etmiş olduğu Mart 2018 tarihli ihtarnamede yer alan davacı beyanlarından da anlaşılmaktadır. Dava dosyasında yer alan Teslim Tutanaklarından, sözleşme konusu bağımsız bölümlerin, davacıya 07 03.2018 tarihinde teslim edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla da bağımsız bölümlerin 2 ay 7 gün gecikmeli olarak teslim edildiği anlaşılmaktadır. Fakat davacının davalıdan işbu gecikmeli teslimden dolayı, “gecikme cezası” talep etmeye hak kazanabilmesi için, bağımsız bölümleri teslim aldığı tarihte veya biraz öncesinde, “gecikme cezası”nı talep etme hakkına saklı tutmuş olması, yani gecikmeli teslimi “çekinceli” olarak kabul etmiş olması gerekmektedir. Ne varki Teslim Tutanaklarında davacı bu hakkını saklı tutmamıştır. Kaldı ki dava dosyasına içeriğinde, davacının bu hakkırıı teslim sırasında ya da biraz öncesinde saklı tuttuğunu ispata yönelik herhangi bir delile de rastlanmamıştır. Bu nedenlerle, davacının gecikme cezasına talep etme hakkına kaybettiği gibi, cezal şartı aşan zararı talep etme hakkını da (TBK.md.180/f.2) kaybettiği kanaatine varılmıştır. Zira cezai şartı aşan zararı talep etme hakkının, TBK.md.130/f.2’de, cezai şartı talep etme hakkına eklenmiş bir “yan/feri hak” olarak öngörülmüş olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla da “cezai şartı” talep etme hakkını kaybetmiş olan davacının, “cezai şartı tutarını aşan zararı tazminini talep etme hakkını da kaybedeceği kanaatine varılmaktadır. Kaldı ki, bir an için davacının cezai şartı aşanı zararı talep etme hakkını kaybetmediği varsayılsa bile, dava dosyası içerinden, 2 ay 7 günlük gecikme süresi içinde davacının cezai şart ile karşılanamayan bir zarara uğradığı hususu da anlaşılmamaktadır. Bu nedenle işbu varsayımda dahi, davacının cezai şartı aşan zararının tazminini davalıdan talebe hak kazanamadığı kanaatine varılmaktadır. davalının sözleşme konusu bağımsız bölümleri 2 ay 7 gün gecikmeli teslim ettiği kanaatine varılmıştır. Ne var ki davacının, davalının söz konusu bağırmsız bölümleri 2 ay 7 gün gecikmeli teslim etmesi yüzünden, fazladan kira bedeli ödemek zorunda kaldığı hususu dava dosyası içeriğinden anlaşılmamaktadır. Yani “gecikmeli teslim” ile “fazladan kira bedeli ödenmesi” arasında, uygun illiyet bağı bulunduğu anlaşılmamaktadır. Zira kanaatimizce, davalı sözleşme konusu bağımsız bölümleri gecikmesiz olarak teslim etseydi, davacının o tarihte kullandığı ve kira ödediği “işyeri” için kira ödemeyi derhal bırakacak (malik ile arasındaki kira sözleşmesini derhal sona erdirecek) ve de işyerini derhal davalının teslim ettiği bağımsız bölümlere taşıyacak olduğu hususu anlaşılmamaktadır. Bu nedenle davacının burada İncelenen tazminat talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. davacı yan dava dilekçesinde, teslim ile eş zamanlı yapacağı bakiye ödeme için kredi kullanımına dayanak teşkil etmesi amacıyla taraflarca, … 14. Naterliğinin … yevmiye numaralı, … tarihli “Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” akdedildiğini beyan etmiş olmakla, her halükarda bakiye ödeme yükümlülüğünü kredi kullanarak yerine getireceği anlaşılmaktadır. Bu anlamda davacı yanın, davalının teslimi gerçekleştireceği inancıyla banka kredisi kullandığı ve taşınmazların kararlaştırılan ödemelerini gerçekleştirdiği, ancak daha sonra davalının, bu tarihlerde teslimi gerçekleştiremediği, buna rağmen kredi kullanması sebebiyle ilave faiz ödemek zorunda kaldığı yönündeki beyanlarına dayalı olarak, kullanılan kredi nedeni ile ödediği faizi talep etmesinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Zira davacı yanın, söz konusu krediyi, fiili teslimin yapıldığı dönemde kullanması halinde daha az faiz yükü üstleneceği anlamı çıkmayacak olup, var ise kredinin kullanıldığı tarih ile fiili teslim tarihinde kullanılmış olması halinde doğacak ilave faiz tutarı mukayesesinin ortaya konması gerekmektedir, kaldı ki, davalının sözleşme konusu bağımsız bölümleri 2 ay 7 günlük gecikmeli teslim etmiş olması yüzünden davacının fazladan kredi faizi ödemek zorunda kaldığı hususu dava dosyası içeriğinden anlaşılmamaktadır. 23.07.2018 tarihinde davalı tarafından düzenlenen KDV dahil 87.640,00 TL bedelli vade farkı faturası her iki tarafın ticari defterlerine işlenmiştir. Dolayısıyla da iş işbu vade farkı faturası davacının ticari defterlerine de işlenmiştir. İşbu faturanın her iki tarafın da ticari defterlerine işlenmiş olması, kanatimizce, söz konusu vade farkı faturasının taraflar arasındaki “teamüle” ya da “örtülü/eylemli anlaşmaya” uygun olarak düzenlendiği anlamına gelmektedir. Bu nedenle de davacının, işbu fatura tutarının ödenmesi yüzünden zarara Uğradığına ilişkin iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. davacı yanın dava konusu ettiği mobilya alımlarını 30.06.2018 tarihinde gerçekleştirdiği, dava dosyasına sunulu 2 adet mobilya alım faturalarında toplam 41.400,67 TL KDV yüklenildiği ve bu tutarın 2018/6 dönem KDV beyannamesinde indirim konusu yapıldığı, anılan döneme ait indirilecek KDV toplamı, (41.400,67 TL dahil) 92.666,96 TL, hesaplanan KDV toplamının ise 101.505,61 TL olduğu görülmekle, davacının mobilya alımlarına dayalı olarak yüklendiği KDV indirim yolu ile giderdiği anlaşıldığından, bu yöndeki talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. davacının, iddia ettiği tadilat bedellerini, 06.12.2018, 07.12.2018 ve 07.12.2018 tarihlerinde ödediği anlaşılmaktadır. ne var ki, davalının bağımsız bölümleri 07.03.2018 tarihinde 2 ay 7 günlük gecikmeli teslim etmesi yüzünden davacının tadilat ödemelerini 06.12.2018, Ö7.12.2018 ve 07.12.2018 tarihlerinde zorunda kaldığı ve bu nedenle de kur farkı zararma uğramış olduğu, kanaatimizce anlaşılmamaktadır. Yani davalının daireleri “2 ay 7 gün gecikmeli teslim etmesi” ile “davacının 06.12.2018, 07.12.2018 ve 07.12.2018 tarihlerinde yapmış olduğu yüksek fiyatlı ödemeler” arasında uygun illiyet bağının bulunduğu anlaşılmamıştır. Bu nedenle de davacının söz konusu tazminat talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı yan davalının, tutanakla bağımsız bölümleri ayıplı olarak teslimini gerçekleştirdiği tarihte, taşınmazlara yönelik KDV oranı %18 olarak belirlendiğini, oysa ifanın ayıplı olduğunun anlaşılarak iade faturası düzenlendiği tarihten sonra idarece, KDV oranı %8 olarak revize edildiğini, davalının, ayıplı ifasına rağmen iade faturayı teslim alarak ayıpları giderdikten sonra, yeniden fatura tanzim etmesi sözleşmesel ve kanuni sorumluluğu olup davalının bu yükümlülüğünü ihlal ettiğini, bu nedenle, iş bu faturalardan kaynaklı ödemek zorunda kaldığı ilave %10 oranındaki KDV bedelinin davalı tarafça tazmin edilmesi gerektiğini, beyan etmektedir. Davalının davacı yana 28.02.2018 tarihinde KDV dahil 8.213.508,00 TL fatura düzenlediği, davacı yanın bu faturalardaki 1.252.908,00 TL tutarındaki KDV yi ilgili dönem beyannamesinde indirim konusu yaptığı, bu tarihten sonra da incelemeye ibraz ettiği beyanname verilerine göre, söz konusu KDV tutarını müteakip dönemlere ait KDV beyannamelerinde doğan KDV tutarlarından mahsup etmeye devam ettiği, 30.05.2019 tarihi itibarıyla halen 666.408,09 TL devir KDV tutarının olduğu görülmektedir. Ancak davacı yanın söz konusu devir eden KDV tutarını indirim konusu yapmaya devam ettiği dikkate alındığında, %10 luk KDV farkının iade edilmesi gerektiği yönündeki talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Kaldı ki aşağıda açıklanacağı üzer, davalının sözleşme konusu bağımsız bölümleri davacıya ayıplı teslim ettiği hususu da dava dosyasında anlaşılmamaktadır. İşbu gerekçeyle de davacının burada incelenen talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmaktadır. Davacı, davalının sözleşme konusu bağımsız bölümleri ayıplı olarak teslim ettiğini ispat için, … D.İş sayılı Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasına sunulmuş olan Tespit Raporunu sunmuştur. Ancak bu tespit raporunda, davalı tarafından davacıya teslim edilmiş olan Bağımsız bölümlerin ayıplı olduğuna ilişkin bir tespite rastlarmamıştır. İşbu raporda, “söz konusu bağımsız bölümlerin içinde bulunduğu Apartman Bloğunun ortak mülkiyete tabi kısımlarında bazı eksiklikler olduğuna ilişkin tespitler bulunmaktadır. Bu nedenle davacırın bu talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. dava dosyasında icra müdürlüğüne ödendiği anlaşılan 15.05.2019 tarihli 30.121,92 TL bedelli reddiyat makbuzunun mevcut olduğu görülmekle, bu tutarın içerisinde avukatlık ücretinin mevcut olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu hususu tespit edilememiştir. Davacı yan avukatlık ücret ödemesine ilişkin olarak incetemeye kendi avukatı için yapmış olduğu 50.000,00 TL tutarında bir havale dekontu sunmuş olup, bu tutarın münhasıran davalı yanın başlatmış olduğu icra dosyasına ilişkin olup olmadığının tespiti de mümkün bulunmamaktadır. Kaldı ki, davacının yaptığını iddia ettiği bu ödemeleri, davalının sözleşme konusu bağımsız bölümleri 2 ay 7 gün gecikmeli teslim etmesi yüzünden yapmış olduğu da anlaşılmamaktadır. Dolayısıyla, “davalının bağımsız bölümleri gecikmeli teslim etmesi” ile “davacının yaptığını iddia ettiği bu ödemelerden dolayı uğranıları zarar” arasında uygun illiyet bağının bulunduğu da anlaşılmamaktadır.Bu nedenle davacının burada İncelenen talebinin de yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin kök rapora karşı beyan ve itirazları doğrultusunda ek rapor tanzimi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş , bilirkişi heyeti 18/04/2022 tarihli ek raporunda özetle;Davacının itirazı doğrultusunda yeniden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;davalının, 28.12.2018 tarihli ihtarnamesiyle bağımsız bölümlerin tesliminde geciktiğini fakat gecikmenin 30 günden fazla kısmının davacının sonradan sözleşme dışı taleplerde (ofislerin arasına duvar örülmesi ve benzeri tadilat taleplerde) bulunması nedeniyle davacıya sadece 30 günlük gecikme için cezai şart ödemekle yükümlü olduklarını beyan ettiği görülmüştür. Davalının bu beyanları karşısında; davalının gecikmeden dolayı cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu açıkça kabul ettiği, bu nedenle de davacının teslim sırasında cezai şart talep etme hakkını saklı tutmadığı gerekçesiyle davacının cezai şart talep etme hakkını kaybetmesinin (bu hakkının düşmesinin) MK.md.2 uyarınca hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle de davalının, teslimdeki gecikmeden dolayı cezai şart (kira tazminatı) ödemekle yükümlü olduğunun kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. davalı, davacının sözleşme dışı yeni taleplerde bulunduğunu ispat edemediğinden, dolayısıyla da gecikmenin 30 günü aşan kısmının davacının yeni taleplerinden kaynaklandığını ispat edemediğinden, davalının kök raporumuzun 25-26’ncı sayfasında 1 nolu kısmında 2 ay 7 günlük gecikme için hesaplanmış olan 37.234,50 TL’lik cezai şart tutarını davacıya ödemekle yükümlü olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı her ne kadar, taraflar arasındaki akdi ilişkide teslim süresinin 30.02.2017 tarihine kadar uzatılmadığını iddia etmişse de, kök raporumuzun 25’inci sayfasında 1 nolu kısımda ve 35’inci sayfasında 1 nolu kısımda açıklanan gerekçelerle, bu iddiası (itirazı) yerinde görülmemiştir. davacının “cezai şartı aşan zararını” talep etme hakkını kaybetmediği ve dairelerin teslimindeki 2 ay 7 günlük gecikme dolayısıyla cezai şartı aşan zarara uğramış ise (yani böyle bir zarara uğradığını ispat ettiği takdirde), bu zararının tazminini de talebe hak kazanacağı kanaatine varılmıştır. Ancak dava dosyası içeriğinden, davacının 2 ay 7 günlük gecikmeli teslim dolayısıyla 37.234,50 TL’lik cezai şart (kira tazminatı) tutarını aşan zarara uğradığı hususu anlaşılamamıştır. Kaldı ki davacı da, gerek dava dilekçesinde gerekse kök raporumuza itirazlarını sunduğu dilekçesinde, 2 ay 7 günlük gecikmeli teslim nedeniyle, cezai şartı aşan nasıl bir zarara uğradığını (yani hangi zarar kalemlerine uğradığını) detaylı olarak açıklamamıştır. Davacı ayrıca, 164.270,00 TL tutarında nefaset bedeli (ayıp ve eksikliklerden kaynaklanan indirim bedeli) talep etme hakkına sahip olduğu yönünde itirazda bulunmuştur. Davacı dava dilekçesinin 6’ncı sayfasında, davalının sözleşme konusu eseri ayıplı ve eksik olarak teslim ettiğini, bu yüzden zarara uğrağını iddia etmiştir. Şöyle ki: Davalı, -Taşınmazda 24 saat fancoil (havlandırma) sisteminin soğutma sağlayacağına ilişkin taahhüdün yerine getirilmediğini, bu nedenle şirket server sisteminin çalışamaz hale geldiğini, davacının ticari faaliyetinin aksadığını; Satışa konu bağımsız bölüm girişindeki ortak mahalde fancoil tesisatının birleştiği alanda bulunan borulardaki kaçaklardan kullanımı engeller şekilde su akıntısı meydana geldiğini ve tavanın çöktüğünü Satışa konu bağımsız bölümlerin yer aldığı binanın asansörlerinde sürekli arızalar meydana geldiğini, ofis kullanımlarının asansörlerin çalışmaması sebebiyle imkansız hale geldiğini; birçok davacı şirket çalışanının ve müşterisinin asansörde uzun saatler mahsur kaldığını, bir şirket çalışanının asansörün düşmesi sonucu yaralandığını; … 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …D.İş sayılı dosyasıyla aldırılan 09.01.2019 tarihli Bilirkişi Raporu ile, davalının ayıplı ifasının gerçekleştirdiğinin tespit edildiğini; davalının ayıplı ve eksik ifasından (tesliminden) dolayı zarara uğradığını; iddia etmiştir. ancak davacı, dava dilekçesinin neticei talep bölümde, davalının sözleşme konusu daireleri ayıplı ve eksik tesliminden kaynaklanan herhangi bir zararının tazminini (TBK.md.227/f.2) talep etmemiştir. Kaldı ki gerek 02.01.2019 tarihli Tespit Bilirkişi Raporunda, gerekse Kök Raporumuzun ve İşbu Ek Raporumuzun Teknik Kısmında, davalının sözleşme konusu Bağımsız Bölümleri eksik ve ayıplı teslim etmesinden kaynaklanan herhangi bir davacı zararının varlığı tespit edilememiştir. davacının davalıdan, sözleşme konusu dairelerin ayıplı ve eksik tesliminden (ayıplı ve eksik ifadan) kaynaklanan bir tazminat alacağına hak kazanamadığı, tazminat talebinin ispata muhtaç olduğu düşünülmektedir. böyle olmakla birlikte eğer Mahkemece, davacının davalıdan ayıp ve eksikliklerden kaynaklanan Bedel İndirimi talep ettiği (TBK.md.227/f.1/bent 2) kanaatine varılacak olursa; 164.270,00 TL tutarlı nefaset bedeli tutarı hesaplanmış olduğunu, İtirazlar doğrultusunda yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, Kök Raporumuzdakinden farklı olarak, davacının davalıdan 37.234,50 TL tutarında cezai şart alacağına hak kazandığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili 07/06/2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle ” Dava ikame edilirken müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın tam ve kesin tespiti gerçekleştirilemediğinden HMK madde 107 uyarınca ikame edilmiş olan 5.000,00 TL’lik kısmının bilirkişi raporu uyarınca 159.270,00 TL arttırılarak toplamda 164.270 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyen faizi ile birlikte; Davalı şirketin kusuru nedeniyle söz konusu taşınmazları geç teslim etmesi nedeniyle HMK madde 109 uyarınca ikame edilmiş olan 12.000,00 TL’lik kısmının bilirkişi raporu uyarınca 25.234,50 TL ıslah edilerek 37.234,50 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı şirketten tazminine karar verilmesini ” talep etmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında … ili, … İlçesi, … Mah. 3 Ada, 4 Pafta, 32 Parsel B Btok 421-422-423-433-434 Numaralı bağımsız bölümlere ilişkin olarak; 28.08.2016 tarihinde “Satış Vaadi Sözleşmesinin akdedildiğini, iş bu sözleşme ile davalının, bağımsız bölümleri inşa ederek, teslim etme edimini üstlendiği; davacı tarafça davalı tarafından üstlenilen edimin geç ifa edildiği bu sebeple dava dilekçesinde belirtilen alacak kalemlerine ilişkin zararın oluştuğu belirtilerek iş bu davanın açılmış olduğu; mahkememizce hükme esas alınan denetlenebilir 18/04/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporuna göre; davalının, 28.12.2018 tarihli ihtarnamesiyle bağımsız bölümlerin tesliminde geciktiğini fakat gecikmenin 30 günden fazla kısmının davacının sonradan sözleşme dışı taleplerde (ofislerin arasına duvar örülmesi ve benzeri tadilat taleplerde) bulunması nedeniyle davacıya sadece 30 günlük gecikme için cezai şart ödemekle yükümlü olduklarını beyan ettiği, davalı tarafın bu beyanı ile gecikmeden dolayı cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu açıkça kabul ettiği, her ne kadar davalı tarafça 30 günü aşan gecikmenin davacının sözleşme dışı yeni taleplerde bulunmasından kaynaklandığı iddia edilmişse de, davalı tarafça bu hususlarında ispat edilemediği anlaşılmakla davacının 2 ay 7 günlük gecikmeden kaynaklı olarak davalıdan 37.234,50 TL’lik cezai şart tutarını talep edebileceği ancak davacının dava dilekçesinde cezai şart olarak 2.000,00 TL talep ettiği, ıslah dilekçesinde ise cezai şart talebini 25.234,50 TL üzerinden ıslah ettiği, dolayısıyla davacının 27.234,50 TL cezai şart talebin yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, davacı tarafça cezai şartı aşan zarar nedeniyle tazminat talebinde bulunulmuşsa da; dairelerin teslimindeki 2 ay 7 günlük gecikme dolayısıyla cezai şartı aşan zararının bulunduğu hususunun ispat edilmemiş olması nedeniyle bu talebin reddinin gerektiği, davacı tarafça kredi faizine ilişkin olarak zarar tazmini talep edilmişse de; davacı tarafça sözleşmeye ilişkin ödeme yükümlülüğünü kredi kullanarak yerine getirilecek olması ve teslimde yaşanan gecikmenin kredi ödemelerine etkisinin bulunduğu ve fazladan kredi faizi ödemek zorunda kaldığı hususunun ispat edilememesi nedeniyle reddinin gerektiği ;davacı tarafça kur farkından kaynaklı zararın tazmini talep edilmişse de; davalı tarafından düzenlenen KDV dahil 87.640,00 TL bedelli vade farkı faturasının her iki tarafın ticari defterlerine işlenmiş olduğu, dolayısıyla taraflar arasındaki “teamüle” ya da “örtülü/eylemli anlaşmaya” uygun olarak düzenlendiği bu nedenle de davacının, işbu fatura tutarının ödenmesi yüzünden zarara uğradığına ilişkin iddiasının yerinde olmadığından bu talebin reddinin gerektiği, davacı tarafça mobilyalara ödenen KDV nedeniyle tazminat talebinde bulunulmuşsa da; mobilya alımlarının 30.06.2018 tarihinde gerçekleştirdiği, dava dosyasına sunulu 2 adet mobilya alım faturalarında toplam 41.400,67 TL KDV yüklenildiği ve bu tutarın … dönem KDV beyannamesinde indirim konusu yapıldığı bu sebeple davacı tarafın bu durumdan kaynaklı zararının bulunmadığından talebinin reddinin gerektiği, davacı tarafça faturalara ilişkin olarak zarar tazmini talep edilmişse de; davalının bağımsız bölümleri 07.03.2018 tarihinde teslim etmesinin ardından davacının 06.12.2018, Ö7.12.2018 ve 07.12.2018 tarihlerinde yaptırmış olduğu tadilatlar arasında illiyet bağının bulunduğunun ispat edilememiş olması nedeniyle davacının bu yöndeki taleplerinin de reddinin gerektiği; her ne kadar davacı tarafça ilave %10 oranındaki KDV bedelinin davalı tarafça tazmin edilmesi gerektiğini, beyan edilmişsede davalının davacı yana 28.02.2018 tarihinde KDV dahil 8.213.508,00 TL fatura düzenlediği, davacı yanın bu faturalardaki 1.252.908,00 TL tutarındaki KDV yi ilgili dönem beyannamesinde indirim konusu yaptığı, bu tarihten sonra da incelemeye ibraz ettiği beyanname verilerine göre, söz konusu KDV tutarını müteakip dönemlere ait KDV beyannamelerinde doğan KDV tutarlarından mahsup etmeye devam ettiği, 30.05.2019 tarihi itibarıyla halen 666.408,09 TL devir KDV tutarının olduğu ancak davacı yanın söz konusu devir eden KDV tutarını indirim konusu yapmaya devam ettiği dikkate alındığında, %10 luk KDV farkının iade edilmesi gerektiği yönündeki talebinin yerinde olmadığından reddinin gerektiği; her ne kadar davacı tarafça , davalının sözleşme konusu bağımsız bölümleri ayıplı olarak teslim ettiği iddia edilmişse de Sulh Hukuk Mahkemesi … D.İş sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı itibariyle bağımsız bölümlerin ayıplı olduğuna ilişkin bir tespitin bulunmadığı, davacının bu yöndeki taleplerinin de yerinde olmadığı, Yine davacı tarafça icra müdürlüğüne ödendiği belirtilen avukatlık ücretinin tazmini talep edilmişse de davacı yanın avukatlık ücret ödemesine ilişkin olarak 50.000,00 TL tutarında bir havale dekontunu sunduğu, bu tutarın münhasıran davalı yanın başlatmış olduğu icra dosyasına ilişkin olup olmadığı hususunun ispat edilememiş olması nedeniyle reddinin gerektiği, her ne kadar davacı tarafça ıslah dilekçesi ile ayıp ve eksik işlerden kaynaklı olarak 164.270,00 TL bedel İndirimi talep edilmişse de; dava dilekçesinde bu yönde bir talepte bulunulmamış olması nedeniyle bu talebinde reddinin gerektiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE;
-Davacının, cezai şarta ilişkin talebinin kısmen kabulü ile; 27.234,50 TL cezai şartın 2.000,00 TL lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, 25.234,50 TL lik kısmının ise ıslah tarihinden (07/06/2022) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davacının temerrüt nedeniyle alacak, sözleşme taahütlerine uyulmaması nedeniyle ödenen kredi faizi, tadilat Euro kur farkı, mobilyalara ödenen KDV bedeli, gecikme nedeniyle ödenen kira bedeli, faturadan kaynaklı fazla ödenen KDV, icra takibinden kaynaklanan avutlak ücreti ve masrafları, satış bedeli vade farkı nedeniyle alacak taleplerinin REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 1.860,38 TL harçtan peşin alınan ( peşin harç ve tamamlama harcı ) 3.490,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.629,62 TL harcın kararın kesinleşmesinin ardından ve talep halinde davacı tarafa iadesine
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 9.200,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 27.140,43 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan 3.468,10 TL yargılama gideri ( bilirkişi ücreti ve posta gideri ) 1.860,38 TL harç olmak üzere toplam 5.368,48 TL yargılama giderinden kabul ve red durumuna göre davalı hissesine düşen 724,74 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. Maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin taraflardan (1.141,8-TL’sinden davacı tarafın, 178,2 -TL’sinden davalı tarafın sorumlu olması kaydı ile) tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi 28/12/2022

Katip
E-imza

Hakim
E-imza