Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/37 E. 2023/149 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/37 Esas
KARAR NO : 2023/149

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 25/01/2019
KARAR TARİHİ : 08/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle :
“…Davacı vekili dava ditekçesinde özetle;
“…Müvekkilinin 1 numaralı davalı … A,Ş.’nin, %10 pay sahibi ortağı olduğunu, B Grubu yönetim kurulu üyesi, sınırsız müşterek imza yetkilisi olduğunu, Davatıların, … A.Ş.’nin banka hesaplarını başaltmak amacıyla 18.01.2019 tarihinde hukuken hiçbir değer ifade etmeyen yok hükmünde bir yönetim kurulu toplantısı yaparak, yok hükmünde batıl kararlar aldıklarını, alınan bu kararları her nasılsa , … Ticaret siciline geçici olarak tescil ettirdiklerini ve buna bağlı olarak geçersiz imza sirküleri hazırladıklarını, alınan bu kararlardan yönetim kurulu üyesi müvekkilinin haberdar edilmediğini, esas sözleşmede yer alan; yönetim kurulu toplantı ve karar yeter sayılarına, yönetim kurulunda boşalan üyeliklerin doldurul!masına, şirketin temsil ve ilzamına ifişkin hükümlerin ihlal edildiğini, alınan batı! kararlar ile şirketin imza sirkülerinin değiştirildiğini, şirketin mat varlığının ve banka hesaplarının kontroluünün Doğan ailesine geçtiğini, 2 ve 5 no.lu davalıların 23.01.2019 tarihinde şirketin banka hesaplarında yer alan 11.000,000U5D’nın kendi aile şirketleri olan 6 nodu davalı … A.Ş. hesaplarına geçirildiğini, yine aynı tarihte şirketin … Bankasındaki hesabından 4.000.000 USD cıvarında bir meblağın kim olduğu bilinmeyen kişi veya kişilere aktarıldığını, yapılan bu aktarımların geçersiz olduğunu belirterek, Sayın Mahkemeden, bilgilerine yer verilen banka hesapları hakkında, para çıkışı durdürülarak hesapların dondurulması ve hesaplardan dışarıya hiçbir havale, eft, swift ve sair virman işlemi yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı ticaret sicili müdürlüğünce yapılan 22.01.2019 tarihli, dava konusu olguların geçici tescilinin tedbiren uygulamasının durdurulmasını, 18.01.2019 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan 1 nolu karar gereği geçici üye olarak seçilen …’ır: yönetim kurulu üyeliği hak ve yetkileri ile temsil ve iizam yetkilerinden dava sonuna kadar yararlanmasının engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 18.01.2019 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan 2-3-4 numaralı kararlar ile değiştirilen temsi! ve ilzam yetkilerinin ve buna dayanılarak çıkarılan (hangi noter nezdinde olduğu tarafımızca bilinmeyen) …tarih ve … yevmiye numaralı usulsüz imza sirkülerinin uygulamasının tedbiren durdurulması ve şirketin …. 19. Noterliğince tanzim edilen … tarih ve … yevmiye nolu imza sirkülerine göre işlem yapılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … A.Ş vekilin cevap dilekçesi özetle;”…Usule ilişkin olarak, davalı yönetim kurulu üyesi gerçek kişler ile … A.Ş. yönünden pasif husumetin, ve … Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden husümetin bulunmadığını, davacının ticaret sicilinin kararlarına itiraz koşullarının oluşmadığını, huzurdaki davanın görülmesinin … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.sayılı dosyasında görülmekte olan davaının sonucuna bağlı olduğunu ve bu davanın sonuçlanmasının, huzurdaki dava yönünden bekletici mesele yapılması gerektiğini, Esasa ilişkin olarak, şirket yönetim kurulu üyesi …’ın davacının haberi olmadar stifa ettiğine ilişkin iddianın, tek taraflı ve şirket tüzel kişiliğine yöneltilmesi gereken bir irade beyanına davalı işlem olması sebebiyle kabul edilebilir. nitelikte olmadığını, davacının İstanbul dışında olacağını bildirerek, mazeret beyan ettiğini, kendisinin yönetim kurulu toplantısına çağrılma zorunluluğunun bulunmadığını, buna rağmen davacınır telefonla arandığını ancak, kendisine ulaşılamadığını, müvekkili şirketin(… A.Ş.) %90 sermayeyi temsil eden hissesinin … ailesive … A.Ş.’ne ait olduğunu, bu kişilerin kurucu ortak olduklarını, davacının 2017 yılında şirkete dahil olduğunu, davalı …A.Ş.”nin ihtiyacı olan teminatların … ailesi ve grup şirketlerden temin edildiğini, davacının şirketi kititleyerek, hisselerini, haketmediği devir bedelleri ile çoğunluk hissedarlara saiki ile hareket ettiğini, davacının alınan yönetim kurulu kararlarının ve tanzim edilen imza sirkülerinin batıl/yoklukla malül olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, A1 grubu hisse sahibi …Holdingi temsilen yönetim kurulu üyesi olan …’ın, davacının tutum ve davranışları neticesinde istifa ettiğini, boşalan üyenin yerine TTK 363 ve 360 uygun olarak yine Al grubu pay sahibi tarafından…’ın usüle uygun olarak yönetim kurulu üyesi seçildiğini, davacının herhangi bir hakkına zarar verilmediğini, Yargıtayın, yönetim kurulu üyeliğinde başalma olması halinde, şirketin zarar görmemesi için işlemin unsurlarından olan yasal asgari karar misabt sağlanmasa dahi, yasal asgari karar nisabının varlığını kabul ettiği kararı dikkate alındığında, davacı iddilarının kabul edilebilir yönünün bulunmadığını, davalılardan …’ın davacıyı, şirketin içini boşaltmakla tehdit ettiği iddialarının gerçek dışı olduğunu belirtmiştir…”savunmuştur.
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekilinin cevap dilekçesi özetle;”…Öncelikle, Sayın Mahkemenizdeki işbu dava, Müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce 22.01.2019 tarihinde geçici olarak tescili gerçekleştirilen 18.01.2019 tarihli yönetim kurulu kararının yokluğu/butlanına ilişkin olup, yönetim kurulu ve genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü davalarında, husumetin sadece şirkete yani şirketin tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2005/8946 E. 2006/9802 K. 05.10.2006 tarih, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2013/17972 E. 2014/4385 K. 07.03.2014 tarih sayılı içtihatlar) Müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğü, yönetim kurulu kararlarının yokluğu/butlanına ilişkin açılan bu tip davalarda, yargı süreci bitiminde mahkemelerin verdiği kararlardaki hususları zaten tescil etmektedir. Dolayısıyla Müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne, işbu davada husumet yöneltilmesi mümkün olmadığı gibi husumetin yöneltilmesinde hukuki bir yarar da mevcut değildir. Bu nedenlerle, Müvekkil bakımından, davanın öncelikle hukuki yarar ve husumet yokluğundan reddi gerekmektedir. Dava, yukarıda da belirtildiği gibi, 18.01.2019 tarihli yönetim kurulu kararının yokluğu/butlanına ilişkin olmakla birlikte, davacı tarafça, ayrıca söz konusu yönetim kurulu kararının Müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce 22.01.2019 tarihinde yapılan geçici tescili işleminin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun m.32/4 ve m.34 gereğince iptaline karar verilmesi talep edilmektedir. Bu noktada önemle belirtilmelidir ki, dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.32/4’te ve m.34’de gösterilen usullere uygun olarak açılmamıştır. Zira davacı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.32/4 kapsamında, geçici tescil için müracaatta bulunmuş olan ilgililerden biri olmadığı için, bu maddeye dayanarak geçici tescil işleminin iptali talebinde bulunması da hukuken mümkün değildir. Bu hüküm çerçevesinde, ilgililerin tescil, değişiklik ya da silinmeye ilişkin taleplerinin Müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından reddi halinde, talepte bulunan ilgililer tarafından kararın tebliğinden itibaren 8 gün içinde ilgili Ticaret Mahkemesi’nde red kararına itiraz mahiyetindeki davanın açılması gerekmektedir. Sayın Mahkemenizde görülmekte olan 25.01.2019 açılış tarihli mevcut dava ile … 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında görülmekte olan 11.02.2019 açılış tarihli davanın doğum sebepleri aynı ve sonuçları birbirini etkileyecek nitelikte olup, ikinci davanın açıldığı … 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’ne davaların birleştirilmesi talebinde bulunacağımızı Sayın Mahkemenizin bilgisine arz ederiz.Ticaret Sicil Müdürlüğü, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yapmıştır.Ticaret Sicil Müdürlüğü, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirir ve sonuca bağlar; yargı merci gibi hareket edemez. “..Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir. Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” (TTK.m.32). Yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verir. Aksi halde, tescil talebini gerekçe göstererek reddeder.
Davacı taraf, usuli itirazlarımızı yukarıda ifade ettiğimiz 18.01.2019 tarihli yönetim kurulu kararının yokluğu/butlanı iddiasına ek olarak, bu kararın Müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğünce 22.01.2019 tarihinde geçici olarak tescil edilmesinin de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.32/4 ve m.34’e aykırı olduğunu iddia ederek, Sayın Mahkemenizden geçici tescilin uygulamasının durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, ancak Sayın Mahkemenizce, “geçici tescilin uygulamasının durdurulmasına yönelik talebin konusunun yargılamayı gerektirmesi” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebi reddedilmiştir.Davacı taraf, özetle, 18.01.2019 tarihinde gerçekleştirilen yönetim kurulu toplantısının yok hükmünde ve batıl olduğunu, hukuken geçersiz olduğunu, bu yönetim kurulu toplantısında yok hükmünde/batıl kararlar alındığını, bu kararın … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne geçici olarak tescil ettirildiğini, buna dayanılarak geçersiz imza sirküleri hazırlandığını, davacının toplantıdan haberdar edilmediğini, yönetim kurulu kararı ile şirket esas sözleşmesinde yer alan yönetim kurulu toplantı ve karar yetersayılarına, yönetim kurulunda boşalan üyeliklerin doldurulmasına, şirketin temsil ve ilzamına ilişkin hükümlerin ihlal edildiğini, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün, tescil talebinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olduğunu tespit ettiğini, buna rağmen söz konusu yönetim kurulu kararının geçici olarak tescilini gerçekleştirdiğini ifade ederek, geçici tescilin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptalini talep etmektedir. Müvekkil Sicil Müdürlüğü, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmamıştır.Netice itibariyle, müvekkil Sicil Müdürlüğü, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmamıştır. Gerçekleştirilen eylem, mevzuat ile hükme bağlanmış yasal gerekliliklerin açıklanan durum kapsamında uygulanmasından ibarettir. Bu nedenle davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan müvekkil, “yargılama giderleri”nden ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamaz. Davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği ”Yasal hasım” konumunda bulunan müvekkil aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemez. Nitekim Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09.02.2015 tarih, 2014/16398 E. ve 2015/1464 K. , 29.01.2007 tarih, 2005/14259 E. ve 2007/927 K. gibi çok sayıda ilamı ve yerleşik uygulama da bu yöndedir…” savunmuştur.
GEREKÇE:
Her ne kadar davacı tarafça mahkememizde dava açılmış ise de dava dosyası 08/11/2022 tarihinde HMK 150 maddesince işlemden kaldırılmış olup bu tarihten itibaren yasal 3 aylık süresi içinde yenilenmediğinden HMK 150. maddesince açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Dava dosyasının işlemden kalktığı tarihten itibaren yasal 3 aylık süresi içerisinde yenilenmediği anlaşılmakla davanın HMK 150 maddesi gereği AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalılar tarafına verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiyesinin HMK 333 maddesi gereğince karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.09/03/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır