Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/346 E. 2023/141 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/346 Esas
KARAR NO : 2023/141

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2019
KARAR TARİHİ : 07/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…Müvekkil yıllardır aydınlatma sektöründe faaliyet gösteren, ticari hayatta kendi üzerine düşen edim ve sorumlulukları yerine getiren bir tacirdir. Müvekkilin faaliyet gösterdiği sektörde ve benzeri sektörlerde tacir- tacir ilişkilerinde güven esas olup, ticari hayatın devamı bu güven üzerine inşa edilmektedir.
Bu sebeple müvekkil davalı firmadan mal almak karşılığında iş bu dava konusu 16.000 TL’lik çeki alacağı mallara karşılık olarak teslim etmiş, kendi üzerine düşen edim ve sorumluluğu yerine getirmiştir. Dava konusu çek davalıya AVANS olarak verilmiştir. Ancak davalı şirket kararlaştırılan malları müvekkilime göndermemiştir. Müvekkil tarafından iş bu çeke istinaden icra takibi açılması ihtimali ve devamında haciz baskısıyla karşılaşmamak adına da ödemeler yapılmıştır.
Ödemelerin bir çoğu banka kanalıyla yapıldığından dekontların bankadan temin edilmesi zaman almaktadır. Bu sebeple dekontları ve davalının imzası bulunan ödeme aldığına ilişkin belgeleri bilahare mahkemenize sunacağız. Ancak davalı şirket kararlaştırılan malları müvekkilime göndermediği gibi, avans olarak verilen senede istinaden … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi… D.iş sayılı dosyadan ihtiyati haciz kararı almak suretiyle …. 33. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyadan müvekkilim aleyhine tamamen kötü niyetli bir şekilde icra takibine girişilmiştir. Takibe konu çek müvekkilim tarafından ileride alacağı mallara istinaden avans olarak davalı firmaya verilmiştir. Ticari hayatta çok sık karşılaşılan bu durum davalı tarafından kötüye kullanılmış, çek karşılığında teslim edilmesi gereken mallar verilmediği gibi, tamamen art niyetli bir şekilde müvekkil aleyhine icra takibine girişilmiştir. Kaldı ki, icra takibine konu çekin neye istinaden davalıya verildiğinin de bir ispatı davalı tarafından yapılamamıştır. Bu sebeple ticari defterlerin incelenmesi neticesinde müvekkilin davalı firma ile icra takibine konu çek ile alakalı olarak ticari faaliyetinin olmadığı ortaya çıkacaktır. Bütün bunlarla birlikte davalı tarafından alınan ihtiyati haciz kararı ile birlikte müvekkilin ticari faaliyet gösterdiği adrese … 7. İcra Müdürlüğü …Tal. sayılı dosyasından haciz işlemi için gelinmiş olmakla, müvekkilimin davalıya hiç bir borcu olmadığı halde muhafaza işlemi yapılmış, icra tehditi altında müvekkilim mağdur edilmiştir. Günümüz şartlarında ticaret yapmanın bu kadar zorlaştığı bir dönemde tamamen kötü niyetli olarak davalının hakkı olmadığı bir parayı müvekkilimden icra tehditi altında tahsil etmeye çalışması müvekkilimi çok zor durumda bırakmıştır. Kaldı ki, muhafaza altına alınan malların kırılmaya ve deformasyona çok müsait mallar olması mallara zarar gelme riskiyle karşı karşıya kalınmıştır. Malların bozulması veya nevinde değişiklik olması durumunda dava açma hakkımız saklıdır. Muhafaza altına alınan malların tüketiciye direk satışı için hazır durumda bulunmasından kaynaklı olarak müvekkil iş yapmakta zorlanmaktadır. Müşteri kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştır.
Müvekkilin davalı şirkete borçlu olmadığı ticari defterlerin incelenmesi neticesinde ortaya çıkacaktır. Ayrıca dava konusu çeke ilişkin çek bedelinin alınıp alınmadığının tespiti için ilgili banka şubesine müzekkere yazılarak bu durumun tespit edilmesi gerekmektedir. Bankayla şifahen yapılan görüşmelerde çek yaprak bedelinin alındığı bilgisine de ulaşmış bulunmaktayız. Borçlu olmadığımızın tespiti yapılırken bu durumun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bununla birlikte menfi tespit davasında arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olmadığına dair BAM kararı numarasını paylaşıyorum . Bu sebeple arabuluculuk kurumuna gidilmemiş olup, dava açılmıştır. Öncelikle; … 33 .İcra Müdürlüğü… E. sayılı takibin teminatsız olarak veya mahkemenin belirleyeceği teminatın müvekkilimizin depo etmesi gereken tutarın icra dosyasına depo edilmesine müteakip tedbiren durdurulmasına, yargılama neticesinde müvekkillimin … 33 .icra müdürlüğü …e. sayılı dosyasından alacaklıya borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline,
müvekkilim aleyhine yapılan haksız ve kötü niyetli icra takibinden dolayı asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine,
yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “… Müvekkilim davalının 31.12.2018 keşide tarihli 16.000,00 TL bedelli … seri numaralı çeke istinaden bakiye 6.700-TL alacağının tahsili için … 33. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla başlatmış olduğumuz icra takibine karşı davacı taraf borçlu olmadığının tespiti istemi ile menfi tespit davası açmıştır. Davacının dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu iddialar asılsız olup, müvekkillimin alacağını sürüncemede bırakmaktan başka bir amaç taşımamaktadır. Bu nedenle, kötü niyetli olarak açılmış davada, dava dilekçesini tümden reddediyoruz. Dava, takibe konu çek nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. HMK’nun 201 maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte bulunan hukuki işlemleri ancak yazılı delil ile ispat edilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde çek, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle, bir illete bağlı olması gerekmez, ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Somut olayda … 33. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip dayanağı belge çekin müvekkilime verilmiş sebebi, davacının müvekkilime olan borcu nedenidir Bunun dışındaki davacının tüm iddiaları doğru olmayıp, borcu ödememek için ileri sürülen kötüniyetli iddialardır.
Özellikle belirtmek isteriz ki, yukarıda bilgileri yer alan 16.000-TL bedelli çek ile ilgili olarak müvekkilim tarafından sadece 6.700-TL’lik kısmi icra takibine konu edilmiştir. Bu bedelin faiz ve masrafları da eklenmiş olup, yukarıda bilgileri yer alan icra dosyasında TAKİP ÇIKIŞ 7.923,90-TL’dir. Müvekkilim iyiniyetli bir şekilde, borçlu tarafça parça parça olarak yapılan ödemeler düşürüldükten sonra bakiye kalan 6.700-TL’lik kısım için takip başlatmıştır. Ayrıca belirtmek isteriz ki, davacı taraf ile eşi bulunan Yüksel Tuzluca, müvekkilime karşı borçlu durumda bulunmaktadırlar. Davacının eşi olan…, müvekkilime olan borçlarından dolayı 30.05.2019 Ödeme Tarihli 5.000-TL Bedelli, 30.06.2019 Ödeme Tarihli 7.500-TL Bedelli ve 30.07.2019 Tarihli 7.500-TL Bedelli Bonoları da bulunmaktaydı. Yukarıda belirtilen bonolardan sadece 30.07.2019 tarihli olan 7.500-TL bedelli bono vadesi gelmediği için ödenmemiş ve ödeme beklenmektedir. Dava konusu çekin takibe konulmasının sebebi ise davacı borçlunun sürekli olarak ödeme konusunda müvekkilimi bekletmesidir. İşbu bonolar … vasıtasıyla ödenmektedir. Bu husus dahi borçlunun gerçek bir borcunun bulunduğunu göstermektedir. Davacı taraf çekteki imzasını kabul etmekte ancak müvekkil davalıya borcu olmadığını ileri sürmektedir. Yukarıda arz edildiği gibi davacı taraf bu iddiasını yazılı belge ile ispat etmek zorundadır. Davacı tarafın amacı alacaklının tahsilini engellemek, takipleri sürüncemede bırakmaktır. Açılan dava kötü niyetlidir. Kötü niyetli borçlunun toplam alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmekteyiz. Davacının davasının REDDİ ile, kötü niyetli davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine,
Yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Karar verilmesini…” savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava … 33.İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı icra dosyasında borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Menfi tespit davası, 2004 Sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Menfî tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır: Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü, hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (HMK m. 190; MK m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir sebeple son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru, s:143).
Davaya konu çek ödeme aracı olup açılan menfi tespit davasında da ispat yükü davacı borçludadır.
Kambiyo senetleri mücerret kıymetli evrak niteliğine sahip olduklarından bu senetlerde yer alan hak, temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Ancak kambiyo taahhüdünde bulunmanın temelinde, şart olmamakla birlikte, genellikle satım, bağışlama, kira, taşıma gibi bir borçlandırıcı işlem vardır. Böyle bir borçlandırıcı işlem yoksa senedin hatır için verildiği varsayılır. Temel borç ilişkisinin taraflarından birinin bir kambiyo senedi düzenleyip lehtara vermesiyle kambiyo ilişkisi diye adlandırılan ve temel borç ilişkisinden bağımsız olan ikinci bir borç ilişkisi doğar. Zira bir borç ilişkisi için kambiyo taahhüdünde bulunulması tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça TBK’nın 133/2. maddesi gereğince borcun yenilenmesi sonucunu doğurmaz; kambiyo senedinin ifa yerine değil ifa uğruna verilmiş olduğu kabul edilir. Dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü hâlinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur. Bu sebeple taraflar arasındaki temel borç ilişkisindeki bozukluklar kambiyo ilişkisini etkilemez. Temel borç ilişkisinden doğan def’îler, temel borç ilişkisi ile kambiyo ilişkisinin taraflarının aynı olması ve bile bile borçlu zararına hareket edilmesi hâlleri dışında, kambiyo ilişkisinde ileri sürülemez. Zira temel borç ilişkisi kendi hukukuna, kambiyo ilişkisi de kendi hukukuna tabidir. Dava konusu olayda, davacı taraf davalıdan mal karşılığında takibe konu çeki verdiğini fakat kendisine davalı tarafça mal verilmediğini iddia etmiş olup, senedin bedelsizliğini ileri sürmüş ise de, davacının senedin bedelsiz kaldığını usulüne uygun yazılı delillerle ispat edemediği,senedin tarafların ticari defter ve kayıtlarında bulunmaması, senedin bedelsiz kaldığı iddiasını ispat için yeterli olmadığı gibi, senedin geçersizliği sonucunu da doğurmayacağı, davacını ticari defterlerinde yer alan ödemelerin takibe konu çeke ilişkin olduğunun anlaşılamadığı , davacıdan başka delilleri olup olmadığı yemin deliline dayanılıp dayanılmayacağı sorulduğu ancak yemin deliline dayanmayacaklarının bildirildiği buna göre davacının menfi tespit davasını ispat edemediği, davacının dava açmakta kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından Davalının inkar tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihi itibariyle 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın peşin alınan 273,24-TL harçtan mahsup edilerek 93,34-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinden bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince dava değeri olan 16.000,00-TL üzerinden hesaplanan 9.200,00-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK.m.333 hükmü uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı kesin olarak karar verildi. 07/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır