Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/322 E. 2020/602 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/322 Esas
KARAR NO : 2020/602

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/05/2019
KARAR TARİHİ : 12/11/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle;… bölgesindeki ülkelerin … ve … derneklerinin “…” adıyla kurmayı planladıkları yardım ağının kuruluş toplantısına ilişkin konaklama dahil diğer etkinlikler, 57 ülke ve gözlemci ülkelerin Kızılay ve Kızılhaç dernekleri başkanları ve üst düzey yöneticilerinin katılımı ile davacı otel nezdinde gerçekleştiğini, davacı otel ile davalı şirketin anılan etkinlikler ve konaklamalara dair grup ve etkinlik kontratını akdettiklerini, konaklama ve etkinliklerin gerçekleşmesinin ardından davacı otelin taraflarca akdedilen sözleşmeye istinaden davalı şirket adına takip konusu edilen faturayı keşide ettiğini, davalı şirketin … numaralı ve 1.039.728,04-₺’lik faturanın 1.021.581,81-₺’lik bakiyesini ödemediğini, bu sebeple davalı aleyhine … 18. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine giriştiğini ve davalı şirketin 22/03/2019 tarihli itirazı ile takibin durduğunu belirterek davalı borçlunun icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa yargılamanın her aşamasında usulünce tebliğ yapılmış olup, davaya karşı beyanda bulunulmamıştır.
Mahkememizce … 18. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklı …. tarafından borçlular … aleyhine 18/02/2019 tarihli ve … numaralı fatura bakiyesi, grup ve etkinlik kontratı ve cari hesap ekstresine dayanarak 1.021.581,81-₺ asıl alacağın 19/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yıllık ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili talebi ile 19/03/2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu vekilinin yasal süresinde icra dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde müvekkili şirketin adresinin … olduğundan, yetkili icra dairesinin … İcra Daireleri olduğunu belirterek icra dairesinin yetkisine, borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında düzenlenen faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. HMK 50/1 md. uyarınca 6100 sayılı HMK’daki yetki hükümleri (HMK md. 6-18) ilamsız icradaki yetki hakkında kıyasen uygulanır. Uyuşmazlık konusu alacak otel-konaklama sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. HMK’nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir. Sözleşmenin ifâ edildiği yer … olup, İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz kabul edilmemiştir.
Uyuşmazlığın sözleşme ilişkisi ve dayanak faturadan kaynaklanması nedeni ile davacının takip tarihi itibari ile alacağının belirlenebilmesi için dayanak faturanın, tarafların dava konusu borç dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtları incelenerek varsa tarafların dosyaya sunduğu kayıt ve belgeler de nazara alınarak, faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığının, davalıya tebliğ edilip edilmediğinin, usulünce düzenlenip düzenlenmediğinin (VUK 230) incelenerek davaya konu fatura nedeni ile davalının davacıya borcu bulunup bulunmadığının, var ise takip tarihi itibari ile alacak miktarının denetime elverişli şekilde tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 27/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle “…1) Dava konusu uyuşmazlık, “takip konusu 18.02.2019 tarihli ve 1.039.728,04 TL bedelli faturadan dolayı davacının davalıdan bakiye 1.021.581,81 TL alacağı bulunup bulunmadığı” noktasındadır. 2) Davacı bu alacağını ispata yönelik olarak aşağıda belirtilecek olan delilleri sunmuştur. 2/a- Davalı ile dava dışı/… arasında akdedilmiş olan 23.01.2019 tarihli ve 25.01.2019 tarihli Sözleşmeleri sunmuştur. 23.01.2019 tarihli Sözleşmeyle; davalı/yüklenici, ” … tarafından 25.01.2019-02.02.2019 tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak olan ilgili Toplantıların Organizasyonu hizmetini, KDV hariç toplam 1.100.000 TL bedel karşılığında vermeyi” borçlanmıştır. 25.01.2019 tarihli Sözleşmeyle; davalı/yüklenici, “yukarıda belirtilen hizmetlere ilave hizmetleri (bu hizmetler sözleşme ekinde belirtilmiştir), KDV hariç toplam 376.249,78 TL bedel karşılığında vermeyi” borçlanmıştır. 2/b- Davalı ile davacı arasında akdedilmiş olan 21.01.2019 tarihli ve “Grup Etkinlik Kontratı” adlı Sözleşmeyi sunmuştur. Bu sözleşmeyle davacı, davalının müşterisi durumundaki …’nın 25-31 Ocak 2019 da yapacağı toplantılara katılacak kişiler için “otelde konaklama hizmeti vermeyi” üstlenmiş olup, davalı da “bu hizmetin sözleşmede belirtilen bedelini” davacıya ödemeyi borçlanmıştır. 2/c- Davadışı/…’nın 01.03.2016 tarihli yazısında; “ilgili toplantıların organizasyonu Hizmeti alınması için davalı ile davadışı/… arasında 23.01.2019 ve 25.01.2019 tarihli Sözleşmelerin akdedildiği ve ilgili faturanın ön kaydının yapıldığı” belirtilmiştir. Davadışı/…’nın 06.03.2019 tarihli yazısında; “ilgili toplantıların organizasyonu hizmetinin 25.01.2019 – 02.02.2019 tarihleri arasında, davalı tarafından verildiği” belirtilmiştir. 3/c- Davadışı/… tarafından gönderilmiş olan Banka Dekontlarından: “davadışı/…. tarafından davalıya, 07.03.2019 tarihinde 1.600.221,24 TL ödeme yapılmış olduğu; 29.04.2019 tarihinde ise, bu ödemenin 26.000 TL’lik kısmının nesafet bedeli olarak davadışı/Türk Kızılayı’na geri ödendiği anlaşılmaktadır. 4) Davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş olan, takibe konu e-faturanın alıcıya elektronik ortamda iletildiği, fatura “ticari fatura” senaryosu ile düzenlenmiş olduğundan, e-fatura düzenlemeleri ve TTK hükümleri uyarınca faturayı elektronik ortamda alan muhatabın, faturaya 8 gün içerisinde itiraz edebilmesi mümkün iken, dava ve icra dosyasında bu yönde bir itirazın yer almadığı görülmektedir Davacı ticari defterlerini sunmuş olup, davacının usulüne uygun tutulmuş olan ticari defterlerinde; takibe konu 18.02.2019 tarihli … seri ve sıra numaralı 1.039.728,04 TL tutarlı faturanın davacı kayıtlı olduğu, davacı kendi ticari defterleri ve cari hesap durumuna nazaran 19.03.2019 takip tarihi itibariyle davalı yandan 1.021.581,81 TL alacaklı olduğu görünmektedir. Davalı ise ticari defterlerini sunmamıştır. Dolayısıyla davacının ticari defter kayıtları HMK.md.222 uyarınca kesin delil gücüne sahip olmuştur. 5) Yukarıda açıklanan bütün bu deliller itibariyle, davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle 1.021.581,81-TL alacaklı olduğunun ispat edildiği düşünülmektedir. Takdiri tamamen Mahkemeye aittir. V-SONUÇ Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle, talebi gibi 1.021.581,81 TL alacağı bulunduğu; bu alacağın takip tarihinden itibaren işletilecek, talebi gibi ticari temerrüt faizi (kanaatimizce avans faizi) ile birlikte tahsili gerektiği…” belirtilmiş olup, bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamından; Davalı ile dava dışı … arasında 23/01/2019 tarihli ve 25/01/2019 tarihli sözleşmeler akdedildiği, anılan sözleşmeler ile davalı şirketin … tarafından 25.01.2019-02.02.2019 tarihleri arasında…’da yapılacak olan ilgili Toplantıların Organizasyonu hizmetini vermeyi üstlendiği, diğer yandan davacı ile davalı şirket arasında da 21/01/2019 tarihli grup etkinlik kontratı başlıklı sözleşme akdedildiği, anılan sözleşme ile davacı şirketin davalı şirketin müşterisi durumundaki …’nın 25-31 Ocak 2019’da yapacağı toplantılara katılacak kişiler için otelde konaklama hizmeti vermeyi üstlendiği, davalının da bu hizmetin sözleşmede belirtilen bedelini davacıya ödemeyi üstlendiği sabittir. Uyuşmazlık, davacının anılan akdi ilişki kapsamında düzenlemiş olduğu 18/02/2019 tarihli ve 1.039.728,04-₺ bedelli faturadan dolayı davalıdan bakiye 1.021.581,81-₺ alacağı bulunup bulunmadığı noktasındadır. Türk Kızılayı’nın dosyada mevcut 01/03/2019 tarihli ve 06/03/2019 tarihli cevabî yazıları ve eklerinden ilgili toplantıların organizasyonu hizmetinin davacı şirket otellerinde 25/01/2019-02/02/2019 tarihleri arasında davalı tarafından verildiği ve anılan hizmetlere ilişkin olarak … tarafından davalıya 07/03/2019 tarihinde 1.600.221,24-₺ ödeme yapılmış olduğu, 29/04/2019 tarihinde ise bu ödemenin 26.000,00-₺’lik kısmını nesafet bedeli olarak …’na geri ödendiği anlaşılmıştır. Konaklama ve etkinliklerin gerçekleşmesinin ardından sözleşmeye istinaden davalı şirket adına takip konusu edilen 18/02/2019 tarihli 1.039.728,04-₺ tutarlı e-faturanın keşide edilerek davalı şirkete elektronik ortamda iletildiği, davalı şirketin anılan faturaya ilişkin TTK hükümleri uyarınca 8 gün içerisinde itiraz ettiğine ilişkin dava ve icra dosyasında herhangi bir beyan sunulmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere mahkememizce taraflara ticarî defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile davacının takip tarihi itibari ile 1.021.581,81-₺ alacağının varlığı kanıtlanmıştır. Davalı, defterlerini sunmayarak davacının ticarî defter ve kayıtlarının HMK 222. maddesine göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının HMK md. 222 uyarınca kesin delil gücüne sahip olduğunun ve davacı lehine delil oluşturduğunun, bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile asıl alacağının varlığının ispatlandığının kabulü gerekir. Yüksek Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna göre davacının takip tarihi itibari ile 1.021.581,81-₺ asıl alacak talebinde haklı olduğu kabul edilmiştir. İİK 67/2 maddesi uyarınca icra takibine konu alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçlunun itirazında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hüküm altına alınan alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalının … 18. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
Hüküm altına alınan 1.021.581,81-₺ asıl alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 204.316,36-₺ icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 69.784,25-₺ nispi harçtan peşin alınan 17.446,07-₺ harcın mahsubu ile bakiye 52.338,18-₺ nispi karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 1.600,00-₺ bilirkişi ücreti, 148,70-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.748,70-₺ 17.547,67-₺ harç gideri olmak üzere toplam 19.296,37-₺ yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 68.129,09-₺ nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/11/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza