Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/257 E. 2020/465 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/257 Esas
KARAR NO : 2020/465

DAVA : Genel Kurul Kararının Butlanının Tespiti Ve/Veya İptali
DAVA TARİHİ : 29/04/2019
KARAR TARİHİ : 15/10/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacıların yaklaşık % 10,25 hissedarı olduğu davalı … AŞ’nin 26.12.2012 tarihinde 150.000 TL sermaye ile kurulduğunu, şirketin 2 defa sermaye artırımı yaptığımı, sermayenin önce 04.02.2013 tarihli genel kurul ile 21.348.000 TL’ye 10.05.2013 tarihinde yapılan son sermaye artırımı ile de 37.587.350 TL’ye çıkarıldığını, tüm sermaye artışlarının hissedarlar tarafından nakden taahhüt edilip hemen ödendiğini akabinde 15.05.2013 tarihinde …, …, … Mah. 607 ada 3 parselde kayıtlı … Merkezi olarak bilinen taşınmazı (AVM) satın alıp işletmeye başladığım şirketin kuruluş amacının AVM İşletmeciliği alanına girdiğini şirketin 31.01.2019 tarihinde yapıldığım öğrendikleri davacıların davet edilmediği son genel kurul toplantısı hazirun cetveline göre hisse yapısının …19.310.500,00-TL, …8.927.000,00-TL, … 4.510.450,00-TL, … 986.700,00-TL, …1.879.350,00-TL, … 1.127.600,00-TL, … 845.750,00-TL olmak üzere toplam 37.587.350,00-TL, 31.01.2019 tarihli genel kurulun 2016-2017 ve 2018 yıllara ilişkin olağan genel kurul toplantısı olduğunu ancak toplantıya çağrı usulüne uygun yapılmadığından davacıların bu toplantıya katılamadıklarım, ana sözleşme ve TTK’da düzenlenen çağrı usulüne riayet edilmeden toplanan bu genel kurulda alınan kararların TTK m.445 – 447’e aykırı olup kararların iptali / butlanından tespitine karar verilmesi gerektiğini, gündem m. 5 uyarınca YK üyelerinin 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait faaliyetlerinden dolayı oy birliği ile ibra karar verildiğini, gündem m. 8 gereği aym kişilerin oybirliği ile YK’na seçildiğini, gündem m. 10 uyarınca da YK üyelerine TTK m.395 ve m.396 uyarınca izin verilmesine oybirliği ile karar alındığını, TTK m.436/2’ye aykın şekilde toplantı ve karar nisabı oluşmadan alınan ibra kararının yok hükmünde olduğunu zira YK üyelerinin TTK m.436/2’ye aykırı şekilde birbirlerinin ibrasında oy kullanarak karşılıklı olarak birbirlerini ibra ettiklerini yine YK üyelerine TTK m.395 ve m. 396 uyarınca izin verilmesine dair kararında TTK m.436/1 ’e aykın olarak alındığını gündem m.9 uyannca davalı şirketin tek malvarlığı olan AVM’nin satışı için TTK m.408 uyannca oybirliği ile YK’na yetki verildiğini, gündem m.3 uyannca YK faaliyet raporlarının kabul edilmiş gündem m.4 gereği bilanço ve gelir tablolannın kabul edildiğini alman bu kararlannın tamamının kanuna, esas sözleşmeye ve iyi niyet kurallanna aykın olup azınlık pay sahibi olan davacılann haklanın açıkça ihlal ettiğini … 25. Noterinin … tarih … no ile düzenleme şeklinde tanzim edilmiş olan Gayri Menkul Satış Vadi Sözleşmesi incelendiğinde şirket genel kurul karan olmaksızın YK başkanı …’in … Şti ile AVM operasyon ve yönetimi ile satışına ilişkin bir sözleşme olduğunun tespit edildiğini 10.02.2016 tarihinde imzalanmasına rağmen 30.06.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında bilgi verilmediğini, 10.02.2016’da bu sözleşme ile 30 milyona satışı vaadedilen, sözleşme imzalanan taşınmaz için çoğunluk hissedarlar tarafından 30.06.2016 tarihli GK’da taşınmazın 20 milyonda ABD dolan üzerinden satışına karar verildiğini, alıcı … Ltd. Şti’nin 10.000 TL sermaye ile kurulduğunu, sözleşmenin imzasından sonra sermayesinin 2.500.000 TL’na çıkarılıp artan sermayenin nakden ödenmediğini, tek hissedarı …’nun şirketteki alacaklarından karşılandığım, şirketin faaliyet konusunun AVM işletmesi ile alakası olmayan hukuk danışmanlığı ve temsil faaliyetleri alanında kurulmuş olduğunu, davalı şirket ve Hukuk sepetinin birlikte davalı olarak taraf olduğu icra takipleri ve davalar bulunduğunu, davalı şirketten TTK m.437 uyarınca bilgi talep edildiğini (… 28. Noterinin … tarih … y. no’lu ihtarnamesi) davalı şirketin verdiği cevapta (… 17. Noterinin … tarih … y. no’lu ihtarname) bu talebin kabul edilmediğini bildirerek herhangi bir belge, bilgi verilmediğini belirterek davalı şirketin 31.01.2019 günlü GK’da alman TTK 445 – 447 maddelerine aykırı 3-4-5-7-8-9 ve 10 no’lu kararlarının butlanının tespiti / iptalini, TTK m.449 uyarınca GK kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; iptal davası açabilecek kişiler başlıklı TTK m.446 uyarınca toplantıya katılım göstermeyen pay sahipleri bakımından açılacak genel kurul kararının değerlendirilmesi için “toplantıya çağımın usulüne uygun yapılmaması”, “gündemin usulüne uygun olarak veya hiç ilan edilmemesi”, “toplantıya yetkisiz kişilerin katılımı” ve “katılımın haksız sebeple engellenmesi” şartlarından birinin varlığı arandığım davacının hiçbir gerekçe sunmadan gündemin usulüne uygun yapılmadığı ve çağrıda usule uyulmadığı iddiasında bulunduğunu, 16.01.2019 tarihli T. Tic. Sicil Gazetesinde ilgili genel kurulun çağrısı mevcut olup gündemin ilan edildiğini, 31.01.2019 tarihli genel kurula katılmaları için usulüne uygun bildirim yapıldığım dolayısıyla usulüne uygun olarak gündem ilan edilmiş olup işbu dava konusu genel kurul kararlarının iptali için bir dayanak bulunmadığım, çağrının gereği gibi ilan edilmemesi iddiasının başlı başına yeterli bir unsur olmadığım, etki kuralı olarak bilmen hususun Yargıtay içtihattan ile de benimsendiğini, toplantıya katılmayanlann karara herhangi bir etkisinin olmayacağı, çağndaki usulsüzlüğün tek başına alman kararların iptali sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının Y.l l.HD 10.09.2014 tarih 326/13491 sayılı karan ile onandığım, genel kurulda hiçbir yönetim kurulu üyesinin kendi ibrasında oy kullanmadığım, 10.02.2016 tarihli Gayrimenkul Satış Vadi Sözleşmesi uyannca satışın gerçekleştiğini davacının iddia ettiğini, alıcı hakkında dava konusu ile ilgisi bulunmayan iddialarda bulunduğunu bahsi geçen Gayrimenkul Satış Vadi Sözleşmesinin 10.02.2019 tarihinde satış olmaksızın sona ermiş olup taşınmazın işletmesi ile birlikte 22.03.2019 tarihinde davalı şirket tarafından devralındığım teslim tesellüm tutanağının dilekçe ekinde mübrez olduğunu dolayısıyla davalının pay sahiplerini haberdar etmeksizin AVM satışı gerçekleştirmediğini, kaldı ki davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini taşınmaz satışının işbu davaya konu yapılmaması gerektiğini, davacının … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasmda bilgi alma kullanma talebinde bulunduğunu dolayısıyla hakkım işbu iptal davasının konusu olmadığım, davalı şirketin finansal tabloları, yıllık faaliyet, denetleme raporları, yönetim kurulunun kar dağıtımı önerisi gibi gerekli tüm bilgi ve belgelerin 31.01.2019 tarihli genel kurul toplantısından 15 gün evvel şirket merkezinde hazır bulundurularak pay sahiplerinin ön inceleme hakkına sunulduğunu, davacının genel kurul toplantısının batıl olduğu iddiasının asılsız olup hukuken korunur nitelikte olmadığım belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava, davalı şirketin 31/01/2019 tarihli genel kurulda alınan 3, 4, 5, 7, 8, 9 ve 10 numaralı kararlarının butlanının tespiti ve/veya iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK 445-451 maddelerinde genel kurul kararlarının iptal edilebilirlikleri ile butlanı yaptırımları düzenlenmiştir. İptal sebeplerinin düzenlendiği TTK 445 maddesinde 446. maddede belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine, özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden 3 ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iptal davası açabilecekleri belirtilmiş, iptal davası açabilecek kişilerin düzenlendiği TTK 446. maddesinde genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda davacıların davalı şirkette pay sahibi olup, aktif dava ehliyetinin olduğu, davacıların dava konusu genel kurula katılmadıkları anlaşılmıştır. Davalı şirketin sicilde kayıtlı adresinin Sarıyer/İstanbul olduğu, bu yerin yargı yetkisi bakımından mahkememize bağlı olduğu, dolayısı ile TTK 445 maddesinde kesin yetki olarak belirlenen genel kurul kararının iptali davası bakımından mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu genel kurul kararı tarihi 31/01/2019’dir. Dava 29/04/2019 tarihinde açılmış olup, TTK 445 maddesi uyarınca davanın 3 aylık yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Diğer yandan davacının dava konusu kararların “butlanının tespiti” talebi de mevcuttur. “Butlan” bir işlemin konusuna ilişkin emredici hükümlere aykırı olması halidir. Eş söyleyişle bir işlemin konusu kanuna, ahlâka, adâba, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ya da konusu imkansız ise bu işlem bâtıldır.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyasının onaylı sureti, davaya konu genel kurul toplantı tutanağının onaylı örneği, gündem ve hazirun cetveli getirtilmiş, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir. Davalı şirketin 31/01/2019 tarihli genel kurulda alınan kararların meydana gelişi veya içeriği itibari ile yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına, eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığının, iptal ve/veya butlan koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti yönünde dosya ve davalı şirketin dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 19/03/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle “…TK m.446/b’de ifadesini bulan “etki kuralı”, özellikle toplantıya çağn usulüne ilişkin hükümlerine aykınlığı, hükmün uygulama alanına giren durumlarda iptal sebepleri arasından çıkarmıştır. (Poroy / Tekinalp / Çamoğlu, Ortaklar Hukuku 1, 14. B, İst. 2019, s.601). Bu nedenle, kararın iptali sebebi olması için, genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun yapılmamasının genel kurul kararının alınmasında bu aykırılığın etkili olmasını gerektirmektedir. Dava konusu ihtilafda, davalı şirketin 31.01.2019 tarihli genel kurul toplantısına, toplam 37.587,350 TL değerindeki sermayenin 32.747,950 TL kısmım temsil eden ortaklar asaleten / vekaleten katılmışlardır. Mezkur genel kurulda, gündem maddeleri katılanlann oy birliği ile kabul edilmiştir. Dosyadan, mezkur genel kurulda davacılara çağrının iadeli taahhütlü mektupla yapıldığı anlaşılmamış, ancak davalı şirketin mezkur genel kurula ilişkin T. Tic. Sic. Gazetesinde ilam görülmüştür (T. Tic. Sic. Gaz. 16.01.2019, s.9746). Bu halde, mezkur genel kurul toplantısının pay sahiplerinin %90’ının katılımı karşısında TK m.446/b çerçevesinde toplantıya çağrıdaki usulsüzlüğünün anılan genel kurul toplantısının iptali nedeni olarak kabul edilemeyeceği kabulü Sayın Mahkemenin takdirindedir. Sonra, 31.01.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısı gündem m.3 ve m.4’de 2016 – 2017 -2018 yıllarına ait yönetim kurulu faaliyet raporları ile bilanço ve gelir tablolarının katılanlann oy birliği ile kabul edilmiştir. Anılan genel kurul toplantısında TK m.418 hükmüne uygun olarak toplantı ve karar yeter sayısı mevcut olup davacılar tarafından bilanço, gelir tabloları, faaliyet raporlarında iptali gereken hususların ileri sürüldüğü dosyadan belirli değildir. Bu halde, gündem m.3 ve m.4’ün iptali gerektirmediğinin kabulü Saym Mahkemenin takdirindedir. Öte yandan, gündem m.5’de yönetim kurulu üyelerinin ayn ayrı ibrasına katılanlann oy birliği ile karar verilmiştir. TK m.436/2’de, yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisine sahip kişilerin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklannı kullanamayacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, yönetim kurulu üyelerinin ayn ayn paylan dikkate alındığında D. Alaksin (diğer 2 YK üyesi 178.540 + 90.2019 pay adedi), M. Mekhtiev diğer 2 yönetim kurulu üyesi (386.210 + 90.209 pay adedi), A. Prackevich (diğer 2 yönetim kurulu üyesi 386.210 +178.540 pay adedi) ile ibra karanmn TK m.418 hükmüne uygun olarak alındığım göstermektedir. Bu halde, anılan toplantıda gündem m.5’in iptali gerekmediği kabulü Saym Mahkemenin takdirindedir. Gündem m.7 ile davalı şirketin 2016 – 2017 – 2018 yıllannda meydana gelen ticari zararın gelecek yıllarda hasıl olacak karlardan mahsubuna ilişkin alman karar, açık ve dürüst muhasebe ilkelerine uygun olup TK m. 18 uyarınca davalının basiretli tacir gibi davranma yükümüne uygunluk göstermektedir. Bu halde anılan toplantıda gündem m.7 ile alman karann iptali gerekmediği Saym Mahkemenin takdirindedir. Yeni, yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin (önceki YK üyeleri) gündem m.8 katılanlann oy birliği karan ile alınmıştır. Davacılar tarafından, anılan gündem maddesinin azınlık hissedarların pay sahibi haklarım ihlal eden bir karar olduğuna ilişkin herhangi bir ispat aracı sunulmamıştır. Bu halde, gündem m.8 ile alman karann iptali gerekmediği Sayın Mahkemenin takdirindedir. Gündem m.9’da şirketin maliki bulunduğu İstanbul Bahçeşehir 607 ada 3 parselde kain Prestige Mail alışveriş merkezinin uygun bir alıcı bulunarak SPK’ya kayıtlı bağımsız gayrimenkul değerleme şirketlerinden alınacak ekspertiz raporlan doğrultusunda belirlenecek rayicin altında kalmamak üzere bir bedelle satılmasına devrine bu kapsamda çalışmalan yürütmek üzere yönetim kuruluna yetki verilmesine katılan hissedarların oybirliği ile karar verilmiştir. Davalı şirketin faaliyet konusuna Türkiye’de alışveriş merkezi projeleri geliştirmek ve uygulamak, gayrimenkul almak ve satmak ve ana sözleşme m.3’de yazılı işler girmektedir (T. Tic. Sic. 02.01.2013, s.8227). TK m.408/f/2’ye göre, genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında “önemli miktarda şirket malvarlığının toptan satışı” bulunmaktadır. Yapılan mali incelemede davalı şirketin tek mal varlığının meşkûr AVM olduğu tespit edilmiştir. Dosyaya sunulu “Teslim Tesellüm Tutanağı”na göre … AŞ ile … Ltd. Şti arasında … 25. Noterinin … tarihli … y. no’lu işlemi ile tapuda … 607 ada 3 parselde kain alışveriş merkezi olarak kayıtlı gayrimenkulün Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vadi Sözleşmesi düzenlenmiş olup Sözleşme 10.02.2019 tarihinde sona ermiş taşınmaz 22.03.2019 tarihinde … AŞ tarafından … Ltd. Şti’nden teslim alınmıştır. Bu hale göre, mezkur satışın TK m.408 hükmünün kapsamına girmesi nedeniyle gündem m. 9 ile alman satış için YK’na yetki verilmesi kararının iptali gerektiği Sayın Mahkemenin takdirindedir. Gündem m. 10 ile yönetim kurulu üyelerine TK m.395 ve m.396 uyarınca izin verilmesine katılan hissedarların oybirliği ile karar verilmesine ilişkin kararın iptalini gerektirecek hususların ispatı dosyadan anlaşılmamıştır. Bu halde, gündem m.l0’da alman kararın iptali gerekmediği kabulü Sayın Mahkemenin takdirindedir. Gündem m.6 ile yönetim kurulu üyelerine ücret verilmemesi toplantıya katılan hissedarların oybirliği ile kabul edilmiştir…Bilirkişi Kurulumuzca yukarıda açıklanan nedenlerle TK m.446 — 447 çerçevesinde davalı …Tic. AŞ’nin 31.01.2019 tarihli 2016 — 2017 – 2018 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alman kararların gündem madde 9 dışında iptalini gerektirecek bir hususim bulunmadığı ancak gündem m.9 bakımından mezkur gayrimenkulün davalı şirketin tek malvarlığı olması nedeniyle alman kararın TK m.408 hükmüne aykırılık taşıdığı ve iptali gerekeceği kabulünün Sayın Mahkemenin takdirinde bulunduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi kurulu raporları bilimsel, denetime elverişli, gerekçeli ve kanaat oluşturmaya yeterli kabul edilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Dava, davalı şirketin 31/01/2019 tarihli genel kurulda alınan 3, 4, 5, 7, 8, 9 ve 10 numaralı kararlarının butlanının tespiti ve/veya iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle davacı tarafa davaya konu 31/01/2019 tarihli olağan genel kurul toplantı çağrısının usulünce yapılıp yapılmadığının tespiti gerekmektedir. Genel kurul toplantısının hukuken geçerli olabilmesi için bütün pay sahiplerinin Türk Ticaret Kanunu’nda (md. 414), diğer özel kanunlarda ve ana sözleşmede belirtildiği şekilde toplantıya çağırılmaları şarttır. TTK 414 maddesi uyarınca genel kurulu toplantıya çağrının esas sözleşmede gösterilen şekilde ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere toplantı tarihinden en az 2 hafta önce Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan ilan ile yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Bunun tek istisnası TTK’nun 416. maddesinde öngörüldüğü üzere bütün pay sahipleri veya temsilcilerinin toplantıda hazır bulunmaları ve hiçbirinin toplantı yapılmasına ve karar alınmasına herhangi bir şekilde itiraz etmemesi halidir. Toplantı çağrısı kanun veya ana sözleşmeye göre, yetkili organ veya kişiler tarafından pay sahiplerine ve/veya temsilcilerine yöneltilen ve genel kurul toplantısına çağrı ile bu toplantının yerini, zamanını, gündemini ve katılma koşullarını içeren ilan veya mektup şeklinde yazılı bir irade beyanı veya bildirimi olup, hukuken zorunludur. Somut olayda davalı taraf 31/01/2019 tarihinde icra edilecek genel kurula katılmaları adına tüm pay sahiplerine usulüne uygun bildirim yapıldığını savunmuş ise de davacılara bildirim yapıldığına ilişkin tebliğ belgeleri dosyaya sunulmadığından davacılara çağrının yapılıp yapılmadığı anlaşılamamıştır ancak genel kurula davet ilanının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 16/01/2019 tarih 9746 sayılı nüshasında ilan edildiği anlaşılmıştır. 31/01/2019 tarihli genel kurul toplantısında toplam 37.587.350,00-₺ değerindeki sermayenin 32.747.950,00-₺’lik kısmını temsil eden (pay sahiplerinin %90’ı) ortakların toplantıda hazır bulunduğu ve genel kurulda gündem maddelerinin katılanların oy birliği ile kabul edildiği, TTK ve şirket esas sözleşmesi kapsamında toplantı nisabının sağlandığı, bu durumda davacıların, şirketin genel kurul toplantısına katılmış olsa dahi alınan kararı değiştirecek bir çoğunluğa sahip olmadığı anlaşılmakla Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bu yöndeki yerleşik uygulaması da nazara alınmak sureti ile davacının çağrının usulsüz olduğu yönündeki iddiaları kabul edilmemiştir. Açıklandığı üzere somut olayda butlan koşullarının varlığının davacı yanca ispatlanamadığı kanısına varılmış olup, toplantının geneline ilişkin geçersizlik iddiasının değerlendirilmesinin akabinde iptali istenen her bir genel kurul kararı yönünden mahkememizce aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır.
Dava konusu; 2016-2017-2018 yıllarına ait yönetim kurulu faaliyet raporlarının, 2016-2017-2018 yıllarına ait bilanço ve gelir tablolarının onaylanmasına ilişkin 3 ve 4 nolu genel kurul kararı yönünden; yukarıda yazılı olan bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere davalı şirketin mali tablolarının, ilgili dönem detay nizamları ile karşılaştırılması sonucunda bilanço ve gelir tablolarının, ticari defter kayıtlarının özeti niteliğindeki detay nizam bakiyeleri ile uyumlu oldukları, bu anlamda mali tabloların usulüne uygun düzenlendikleri, genel kurul toplantısında TTK md. 410 hükmüne uygun olarak toplantı ve karar yeter sayısının mevcut olduğu, davacılar tarafından bilanço, gelir tabloları, faaliyet raporlarında iptali gereken hususların somut olarak ispatlanamadığı anlaşılmakla 3 ve 4 nolu kararların butlanının veya iptalinin istenemeyeceği kanısına varılmıştır. Dava konusu; yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5 nolu genel kurul kararı yönünden; İbra, genel kurulun yönetim kurulu üyeleri hakkında bir irade açıklamasıdır. Genel kurul bu kararı ile yönetim kurulu üyelerinin söz konusu dönemdeki işlemlerinin hukuka ve ortaklık açısından işin gereğine uygun bulduğunu beyan etmektedir. Genel kurul ibra kararı ile yönetim kurulu üyelerini ilgili dönemdeki faaliyetleri sebebi ile sorumlu tutmayacağını açıklamaktadır. TTK md. 436/2 uyarınca şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamazlar ve yönetim kurulu üyeleri kendi ibra oylamalarında oy kullanamayacakları gibi diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamazlar. Öte yandan ibra oylamasında oy hakkından yoksun kişilerin oy kullanması tek başına alınan kararların iptali sonucunu doğurmaz. Kararın geçersiz kılınması için TTK md. 436/2 aykırı olarak kullanılan oyların kararın sonucunu etkilemiş olması gerekir. Diğer yandan TTK md. 436/1 uyarınca pay sahipleri kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı olduğu şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin müzakerelerde oy kullanamazlar. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı payları dikkate alındığında … (diğer 2 YK üyesi 178.540 +90.2019 pay adedi), … diğer 2 yönetim kurulu üyesi (386.210 + 90.209 pay adedi),…. (diğer 2 yönetim kurulu üyesi 386.210 + 178.540 pay adedi) ile ibra kararının TK m.418 hükmüne uygun olarak alındığını göstermektedir. Bu halde anılan toplantıda alınan 5 genel kurul kararının butlanının veya iptalinin istenemeyeceği kanısına varılmıştır. Dava konusu; 2016-2017-2018 yıllarında meydana gelen ticari zararın gelecek yıllara hasıl olacak kârlardan mahsup edilmek üzere ilgili hesaplara devrine ilişkin 7 nolu genel kurul kararı yönünden; bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere davalı şirketin mali yapısı da nazara alınmak sureti ile 7 nolu kararın açık ve dürüst muhasebe ilkelerine uygun olup TTK md. 18 uyarınca davalının basiretli tacir gibi davranma yükümüne uygunluk gösterdiği, bu nedenle 7 nolu genel kurul kararının butlanının veya iptalinin istenemeyeceği kanısına varılmıştır. Dava konusu; yönetim kurulu üyelerinin seçilmesine ilişkin 8 nolu genel kurul kararı yönünden; yönetim kurulu üyelerinin seçimi genel kurulun devredilemez yetkileri içerisinde (TTK 408) olup, özel olarak önemli sebepler ispat olunmadıkça genel kurulun bu yetki ve iradesine müdahale edilmesi doğru değildir. Bu bakımdan seçime ilişkin kararın genel kurulun yetkisine ilişkin bir husus olduğu, yerindelik denetimi yapılamayacağı, gerek duyulur ise sorumluluk TTK 553 vd. İade yükümlülüğü TTK 512 vd. Hükümleri işletilmesinin şirketin takdirinde olduğu ancak somut olayda genel kurulun yönetim kurulu üyelerini seçimine ilişkin iradesinin kanuna, ana sözleşmeye, dürüstlük kuralına aykırılığından söz edilemeyeceği, diğer yandan kararın azınlık hissedarların pay sahibi haklarını ihlâl eden bir karar olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığından 8 nolu kararın butlanının veya iptalinin istenemeyeceği kanısına varılmıştır. Dava konusu; şirketin maliki bulunduğu taşınmazın satışı için yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin 9 nolu genel kurul kararı yönünden; bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere davalı şirketin faaliyet konusuna Türkiye’de alışveriş merkezi projeleri geliştirmek ve uygulamak, gayrimenkul almak, satmak ve ana sözleşmede yazılı diğer işlerin girdiği, davalı şirketin tek mal varlığının … ili … 607 ada 3 parselde kain …AVM olduğu, TTK md. 408/f-2’ye göre genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında “Önemli miktarda şirket mal varlığının toptan satışı” bulunduğu, bu durumda satışın TTK md. 408 hükmünün kapsamına girmesi nedeni ile alınan kararın TTK md. 408 hükmüne aykırılık teşkil ettiğinden iptali koşulunun gerçekleştiği kanısına varılmıştır. Dava konusu; TTK md. 395 ve 396 maddeleri gereğince yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkin 10 nolu genel kurul kararı yönünden; kural, yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapamaması ve rekabet edememesi olmasına rağmen genel kurul tarafından yönetim kurulu üyelerine bu konularda izin verilebilir. 10 nolu karar ile genel kurul bu izinleri yönetim kurulu üyelerine vermiş olup, Türk Ticaret Kanunu’nun 395 hükmü uyarınca şirketle işlem yapma ve 396 hükmü uyarınca şirketle rekabet etme yönünden izin ve yetki verilmesine ilişkin kararın iptali için yöneticilerin almış oldukları izin ve yetkiyi kötüye kullanacaklarına dair herhangi bir somut veriye rastlanmadığından 10 nolu kararın butlanının veya iptalinin istenemeyeceği kanısına varılmış olup, tüm bu sebeplerden dolayı aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 31/01/2019 tarihli 2016-2017-2018 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan 9 nolu kararın iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-₺ harçtan peşin alınan 44,40-₺ harcın mahsubu ile bakiye 10,00-₺ karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 1.600,00-₺ bilirkişi ücreti, 849,60-₺ basın ilan gideri, 253,20-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.702,80-₺ ile 95,20-₺ harç gideri olmak üzere toplam 2.798,00-₺ yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı vekili lehine takdir olunan 3.400,00-₺ maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/10/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza