Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/191 E. 2022/17 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/191 Esas
KARAR NO : 2022/17

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/04/2019
KARAR TARİHİ : 19/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : Davacının, davalı tarafa hac ve umre hizmeti verdiğini, davalının ise 13.01.2017 tarihinde …Bank … şubesi aracılığıyla borcun 30.280,00 USD tutarını davacının … A.Ş.’nin hesabına gönderdiğini, … A.Ş. Verilen hizmete ilişkin olarak ödenmeyen 17.059,00 USD asıl alacağa ilişkin olarak davalı aleyhine 30.01.2018’de icra takibi başlatıldığı ve davalının itirazı ile takibin durduğunu, davalının … 30. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın haksız olduğunu, davalının hizmet bedelinin tamamını ödemediğini, bakiye kısma ilişkin olarak başlatılan takibe yapmış olduğu itirazın yerinde olmadığını belirterek , icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına, haksız olarak takibe itiraz ederek takibin durmasına sebep olan davalının, alacağın en az %20’i oranında icra inkar tazminatına hüküm tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalının, hac ve umre organizasyonları yapan bir firma olduğunu, müşterilerinin vize alımı, uçak bileti ve konaklayacağı otellerin ayarlanması gibi işlemleri davacı firma gibi anlaşmalı olduğu birçok firmaya yaptırdığını, davacı firma ile de yaklaşık 140 kişilik bir grubun organizasyonu için anlaşmaya varıldığını, ancak daha organizasyonun başından itibaren davacı firma edimlerini yerine getirmeyerek veya eksik yerine getirerek davalı müvekkili firmayı zarara uğrattığını, davacı firma yetkilileri, uçuşa 2 gün kala 5 kişinin vizesini almadığını fark ettiğini, bu nedenle uçak biletleri de iptal edildiğini, davacı firma hem yeniden bilet alarak 2.000-USD maddi olarak zarara uğradığını, hem müşterilerine karşı zor durumda kaldığını, hem de müşterilerinin büyük üzüntü yaşadıklarını, davacı firma, vize ve bilet işlemleriyle beraber Arabistan’da otelleri olduğunu ve konaklama işinin de kendilerine verilmesini talep ettiklerini, bu teklif müvekkili firma tarafından kabul edildiğini, davacı firmanın, davalı müvekkili firmanın müşterilerinin konaklaması için Mekke’de tuttuğunu, otelin standartlara ve anlaşmaya uygun olduğu görüldüğünü ve herhangi bir sıkıntı yaşanmadığını, ancak Medine’ye gelindiğinde, konaklamak için tutulan otelin daha fazla para veren başka müşterilere satıldığı anlaşıldığını, davacı firmanın oradaki yetkilileri, davalı müvekkili firmanın müşterilerine sorunu çözeceklerini ve başka bir otel ayarladıklarını söylediklerini, söz konusu otele gidildiğinde daha dışardan otelin yıkık, dökük, pis bir otel olduğunun görüldüğünü, durum müşteriler tarafından müvekkili firma yetkililerine bildirildiğini, davacı firma temsilcilerinin, müşterilerin burada kalması yönünde baskı yapması üzerin müvekkili firma yetkilileri müşterilerine Hac Bakanlığına bildirimde bulunmalarını istediğini, Suudi Arabistan Hac Bakanlığı yetkililerine haber verilmesi üzerine, gelen yetkililer oteli incelediğini ve müşterilerin haklı olduğuna karar verdiğini, Hac Bakanlığı yetkilileri, davalı müvekkili firmanın müşterilerini 4 yıldızlı bir otele götürdüğünü ve burada konaklamalarını sağladığını, sözkonusu konaklama bedelleri ilgili otel tarafından doğal olarak davacı firmanın Arabistan’da sahibi olduğu firmaya fatura edildiğini, davacı firma, anlaşmaya ve standartlara uygun otel tutmamaları nedeniyle Hac Bakanlığının yetkisini kullanarak müşterilere konaklattığı ve davacının orada ortağı olduğu firmaya fatura ettirdiği bedeli, davacı firma burada davalı müvekkili firmaya fatura ederek kendi kusuru ile ödemek zorunda kaldığı tutarı müvekkili firmadan tahsil etmeye çalıştığını, davacının kendi kusuru ile yaptığı ödemeleri müvekkili firmadan talep etmesi usul ve yasalara aykırı olup davanın reddinin gerektiğini, davalı müvekkili firma, davacı firmaya iş karşılığı olan 30.280-USD karşılığı TL’nı 13.01.2017 tarihinde peşin olarak davacı firmaya ödediğini, söz konusu ödeme davacının da kabulünde olduğunu, davacı firma yalnızca 30.280-USD bedelli fatura kesmesi gerekirken Arabistan’da kendi kusurlarından kaynaklanan ödemeleri de farklı şekilde adlandırarak ve düzenleyerek davalı müvekkiline faturalandırdığını, söz konusu faturaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını, 28.02.2017 tarihli fatura yurtdışı otel geliri olarak düzenlendiğini bu fatura taraflarınca hiç anlaşılamadığını, usul ve yasalara aykırı faturaların kabulü mümkün olmayıp davanın reddinin gerektiğini, haksız, mesnetsiz, usul ve yasalara aykırı davanın reddine, haksız ve kötüniyetli icra takibi nedeniyle davacı firma aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-… 30. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası.
2-… tarih … seri nolu irsaliyeli fatura sureti, … tarih … nolu seri nolu irsaliye fatura sureti, 28/02/2017 tarih … nolu seri nolu irsaliyeli fatura sureti.
3-Tanık … ile Tanık … ve Tanık …’nın tanıklık beyanları.
4-01/02/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporu,
5-26/04/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu,
6-31/08/2021 tarihli bilirkişi heyeti 2. Ek raporu
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
… 30. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde ; 30/01/2018 tarihinde davalı-borçlu hakkında ilamsız icra takibinde, 31/03/2017 tarihli faturadan kaynaklı olarak 17.059 USD asıl alacak ve 1.637,90 USD takip tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.696,90 USD’nin ödenmesi amacıyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği ve davalı tarafça 06/02/2017 tarihinde süresinde yaptıkları borca itiraz üzerine takip durmuş olduğu anlaşılmıştır.
Talimat mahkemesince, tanık …’tan alınan beyanda:”Ben her yıl Umre’ye giderim, Umre işleri nedeniyle davalı … firmasını ve yetkilisi … Beyi daha önceden tanırım, yaklaşık 3 yıl kadar önce sömestr tatilinde yine yaklaşık 100-150 kişilik kafilenin sorumlusu olarak Umre’ye gittim, ben bu davalı firmanın çalışanı değilim, kafile sorumlusuyum, kafile sorumlusu olarak bir firma ile önceden anlaşırız fiyat alırız, davaya konu dönemde de davalı firmadan fiyat alıp anlaşmıştım, büyük ihtimal hatırladığım kadarıyla uçağa İstanbul’dan bindik, vize problemi nedeniyle uçağa binemeyen olup olmadığını şuan hatırlayamıyorum, fakat bu bir kaç kez başımıza geldi, biz vize işlemleri için pasaportları ve bizden istenen evrakları anlaşmalı olduğumuz firmaya teslim ederiz, onlar da vizeyi alacak yerlere ulaştırıyorlar, birkaç kez vize sorunu nedeniyle uçağa binemeyenler oldu, fakat bunun sebebi ya kafileye son anda katılmış olmasıydı, ya da nüfus kaydı gibi evrak eksikliğinden ya da nüfus kaydında soyadının farklı olmasından genelde bayanların mahrem kişilerle yolculuk yapmasından kaynaklı eksikliklere dayalıydı, ama dediğim gibi davaya konu yolculukta böyle bir olay yaşanıp yaşanmadığını hatırlamıyorum, önce Mekke’ye gittik Mekke de herhangi bir sorun yaşamadık, vazifemizi tamamlayıp Medine’ye geçtik, Medine’ye geçerken oteli tur yetkilisine sorduğumuzda bize Ravza’daki kıblenin arka tarafında bulunan bir oteli söyledi, fakat Medine’ye vardığımızda başka bir otelin önünde otobüs durdu, bu otel denilen yerde değildi, gerçi Ravza’ya 300-400 metre uzaktaydı, fakat durulabilecek gibi değildi, kullanışlı değildi, ayrıca Türklerden ziyade diğer ülkelerden gelenlerin konakladığı oteldi, tam yemek saatiydi, bizim turla anlaşmamız Türk yemekleriyle ilgiliydi, yemek menüsünde tamamen yabancı yemekler vardı, otelin temizliği de iyi değildi, bizim turla anlaştığımız cinsten bir otel olmadığını gördük, bunu telefonla davalı tur şirketine ilettik, ayrıca Mekke ve Medine’deki davalı şirket yetkililerine ve telefonla davalı şirket sahibi … Bey’e ulaşarak ilettik, anlaşmamızın bu şekilde olmadığını söyledik durumu izah ettik, kendisi bize zaten kendisinin anlaştığı otelin bu olmadığını otel sahipleri ile görüştüğünü söyledi, o sırada ben sorumlu olarak herkesi otobüste beklemesini, sorunun çözüleceğini, tur Sahibi … beyin anlaştığı yerle görüşme halinde olduğunu, beklememiz gerektiğini söyledim, … bey daha sonra tekrar aradı sorunun çözüleceğini biraz daha beklememiz gerektiğini söyledi, daha sonra tekrar aradı anlaştığı yerin dolu olduğu için orada kalınamayacağını, bir kaç gün sonra boşalacağını ifade etti, fakat bu cevaptan memnun olmadık ve Hac Bakanlığını aradım, 15-20 dk sonra hemen Bakanlık tarafından yetkililer geldi, hemen hemen aynı anda davalının gerçekte anlaştığı otelin yetkilileri de geldi, ve sorunu çözeceğiz dediler, gerçekte söz verilen otelin yetkilileri bize daha yakın bir otele yerleştirme kararı verdiler ve sorunumuzu hallettiler otele geçtik, bu şekilde mağduriyetimiz giderildi, fakat anladığım kadarıyla bizim talebimiz ya da davalı şirketin talebi olmadığı halde ikişer kişilik odaları bizlere dağıttılar, halbuki bizim kafile maddi durum nedeniyle genelde 4 kişilik odalarda kalır, anlaşmamız da bu şekilde 4 kişilik fiyat bakımından daha uygun odalardır, bizim mağduriyetimizin giderilmesi adına buldukları odalara fiyatlarına bakılmadan bizlere dağıttılar, aksi takdirde Hac Bakanlığı tutanak tutmuş olsa idi otel yüklü bir miktar para cezası alacaktı, bu cezayı almamak için mağduriyetimizi giderdiler, fakat talep olmadığı halde daha fazla oda verdikleri için fazladan verdikleri odanın parasını davalı firmadan talep ettikleri anlaşılıyor, burada davalı firmanın iki kişilik oda talebi yoktur, bizim de yoktur, davalı firmanın bu şekilde mağdur edildiği kanaatindeyim, davalı şirket bizden ekstra bir ücret talep etmedi, böyle bir talebi zaten olamaz, karşı taraf olan davacı şirketin de ekstra bir bedel talebi olmaması gerekirdi “şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 08/07/2020 tarihli celsesinde davacı tanığı … “Ben davacı şirketin hac ve umre sorumlusuyum, davalı şirket bizden 3 grup halinde talepte bulundu, biz otel, vize ve yerel hizmetler ve yemek konusunda hizmet verdik, rehberlik hizmeti yoktu, transferlerde vardı, ilk rezervasyonu yaptık 32.000-$ ödemeyi yaptılar, ilk grubu gönderdik, Arabistan’da iken … Oteli değil …Oteline misafirleri yerleştirmek istedik bunu da Arabistan’daki vize firması iletti, … Otelinin dolu olduğu söylendi, ben bunun üzerine davalı şirket sahibi …’nu aradım durumu ilettim, diğer otelin nasıl olduğunu sordu, bilmiyorum dedim, sonra misafirler otelden memnun kalmadılar ve … oteline misafirleri yerleştirdik, 12 oda fazla rezerve edildi bu da yatak sayısı nedeniyle böyle oldu, bunun da ücretini yarı yarıya paylaşacağımızı ben … beye söyledim, ancak sonrasında mutabakat yapamadık, ikinci ve üçüncü gruplar için herhangi bir ödeme yapılmadı biz bu iki grubu da gönderdik, ikinci grup için de otelle ilgili aynı sorun yaşandı ancak çözüldü, üçüncü grup doğrudan … otelinde kaldı herhangi bir sorun yaşanmadı, 45 yaş altı iki bayan için vize sorunu çıkmıştı ancak bu da halledildi, bütün hizmetler verildikten sonra ödeme talep ettik, şirkete ulaşamadık, ben bunun üzerine … Beye gittim bana ben size borçlu değilim, sizden alacaklıyım dedi, 10.000-$ muhasebeciye ödeme yaptığını söyledi, ancak buna ilişkin belge sunmadı, bu şekilde mutabakata varamadık, … otelindeki fazla oda ücreti de talep edilmeyecekti ancak anlaşma sağlanamadı ben bu şirketle ilk kez çalıştım daha önce davacı şirket çalıştı mı bilmiyorum, davalı şirketten bize herhangi bir ayıp ihbarı olmadı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yine mahkememizin 08/07/2020 tarihli celsesinde davalı tanığı … “Ben davacı firmada 2014-2016 yılları arasında çalıştım, rezervasyon işlemlerini yapıyordum, davalı şirketle uzun süre çalıştık, benim üzerimden bir çok rezervasyon yapıldı, dava konusu rezervasyonlarla ilgili dönemde ben yine davacı şirketin görevlendirmesiyle Arabistan da bulunuyordum, bu rezervasyon işlemlerini ben yürütmedim, davacı firmanın sözleşmede belirttiği otele uygun bir otel sunulmamış bu nedenle misafirler otelde kalmak istememişler ve böyle durumlarda Arabistan’daki Hac Bakanlığı duruma müdahale ettiğinden bu olaya da müdahale etmiş ve misafirleri başka bir otele yerleştirmiş, ben bunları davacının Arabistan da bulunan yetkilisinden ve davacı firma ile telefonla görüştüğümde buradaki yetkililerden duydum, hangi otele yerleştirildiklerini bilmiyorum, bu yerleştirme nedeniyle örneğin 40 oda verilecekse 60 oda veriliyor yani arada bir oda farkı oluyor ve bu olayda da böyle olmuş davacı da bu farkı istemiş diye biliyorum, baştan anlaşma sırasında otel adı verilir, otelin özellikleri belirtilir, benim bunun dışında bir bildiğim yok, ben 2016 yılı son ayında işten çıktım, benim çalıştığım dönemde bu olaylar gerçekleşti sonrası için bilmiyorum, ben çalıştığım dönemde firmalarda anlaşma sağlandığında ön ödeme alınırdı kalan ödeme ya bir gün önce yada grup geldikten sonra yapılırdı, Hac Bakanlığı olaya müdahale ederek misafirleri bir otele yerleştirdiğinde, buna müdahale edilmesi mümkün değildir, bakanlık misarfirleri Allah’ın misafirleri olarak gördüğü için rahat etmeleri hususanda bütün imkanları sunar, bu nedenle de fazla oda tahsis eder” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi ile inceleme yapılarak rapor tanzimi istenmiş; bilirkişi tarafından sunulan 01/02/2021 tarihli raporda özetle; Suudi Arabistan’daki Hizmet sağlayıcının Rezervasyon hesaplama dokümanlarına göre adı geçen hizmetlerin …Turizm tarafından alındığının anlaşıldığını, her iki şirket yasal defterlerinin yasal süresi içinde çalışı ve kapanış tasdiklerinin yapıldığının ve sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğunu, davacı şirket yasal defterlerinde davalıdan olan alacağının takip tarihi olan 30/01/2018 tarihinde 17.059-Usd olduğunu (1USD:3.7728-TL*17.059=64.360-TL) davalı yasal defterlerinde ise 30.280 Usd davacının borçlu olduğunu çünkü davacı şirket tarafından keşide edilen faturaların davalı defterlerinde yer almadığını, sadece davalı şirketin yaptığı ödemenin kendi kayıtlarında yer aldığını, davacı yanca davalı şirket aleyhine keşide edilen faturaların tebliğine ilişkin belge ibraz edilemediğini, dolayısıyla davacı yanca davaya konu faturaların davalıya teslim ve tebliğinin ispata muhtaç olduğuna…”dair görüş bildirilmiştir.
Sunulan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, davacı vekilinin beyan ve itirazları doğrultusunda değerlendirme yapılarak ek rapor tanzimi için dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, sunulan 26/04/2021 tarihli ek raporda özetinde; kök raporda yer alan görüşlerinin değiştirecek başka bir hususun bulunmadığına dair görüş bildirilerek kök rapordaki değerlendirmeler ve tespitler korunmuştur.
Sunulan ek bilirkişi raporu da taraflara tebliğ edilmiş olup, dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilerek, davacı vekilinin ek rapora ilişkin beyan ve itirazları doğrultusunda, ödeme emrindeki faiz talebine ilişkin olarak değerlendirme yapılması, yine kök ve ek raporda davacı tarafça düzenlenen faturalar toplamı ile verilen hizmete ilişkin olarak düzenlenen faturalar arasındaki 42.527,74 TL ‘lik farkın Turizm ve seyahat sektöründeki piyasa rayiçleri de gözetilerek davacının verilen hizmete ilişkin karı olup olmadığı hususlarında 2. ek rapor tanzimi istenmiş; bilirkişi heyeti tarafından sunulan 2. Ek bilirkişi raporunda özetle; kök ve ek raporda davacı tarafından talep edilen faiz talebine yönelik inceleme yapılmadığını, ancak mahkemenin aksi kanaatte ise davacı şirket yasal defterlerine göre davacının davalıdan olan alacağının takip tarihi olan 30.01.2018 tarihinde 17.059.-USD olduğu, (1 USD:3.7728.-TL *17.059- 64.360.-TL) 17.059.-USD bedelli alacağın, 28.02.2017 tarihinde yapılan ödeme ardından kalan bakiye olduğunu, davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin belgenin dava dosyası içeriğinde yer almaması sebebi ile bu tarihten itibaren TCMB’nin döviz kuruna işleyecek en yüksek faiz oranına göre 479,07.-USD faiz talep edebileceği, davacı yanca faiz talebinin 969 olarak talep edildiği buna göre hesaplama yapmak gerekir ise 1.437,22.-USD faiz hesaplanabileceğini, teknik yönden ise yapılan inceleme ise,
Hac ve Umre ziyaretlerinde belirlenen standart bir rakam olmadığını, her firmanın taahhüt ettiği konsepte göre sözleşme serbestisi gereği bu rakamın farklılık gösterebileceğinin bilindiğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşme yer almadığından davacının söz konusu satıştan ne kadar kar elde edebileceği bilirkişi heyetince bilinemeyeceğine…”dair görüş bildirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalı firmanın hac ve umre organizasyonları yapan bir firma olduğu ve 2017 yılında davalının bir kısım müşterilerinin vize alımı, seyahat ve otellerinin ayarlanmasına ilişkin bir takım hizmetlerin verilmesi hususunda davalı ile davacı arasında sözlü anlaşmaya varıldığının dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı; davacı şirket tarafından verildiği belirtilen hizmetlere ilişkin olarak … tarihli … seri numaralı ve 12.019,74 USD bedelil faturanın “vize kart bedeli ve Yurtiçi Turizm bedeli” açıklamasıyla düzenlendiği, … tarihli … seri numaralı 30.748,00 USD bedelil senedin “Yurtdışı Otel Hizmeti ve yurtiçi hizmet bedeli” açıklaması ile düzenlendiği, … tarihli … seri namaralı 4.480,00 USD bedelli faturanın ise Yurtdışı Otel Hizmet bedeli olarak düzenlendiği, söz konusu faturaların davalıya elden tebliğ edildiği ancak yazılı bir belge ibraz edilmediği; davalı tarafça davacı şirkete 30.280,00 USD ödeme yapıldığı, ödemenin de her iki tarafın kabulünde olduğu; tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacının defterlerine göre, davalıdan 17.059 USD alacaklı olduğu; davalının ticari defter ve kayıtlarına göre de davalının, 30.280,00 USD alacaklı olduğu; tarafların ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olmadığı; her ne kadar bilirkişi raporlarda davalı tarafça yapılan 30.280,00 USD ödemenin, ön ödeme niteliğinde olduğu belirtilmişse de, ödeme miktarının ön ödemeyi aşar nitelikte olduğu ve davacı tarafın sözleşme bedelinin, davalı tarafça yapılmış olan ödeme miktarından fazla olduğunu ispat edemediği; bu sebeple sözleşmeye konu hizmet bedelinin tamamının davalı tarafça yatılmış olduğu; davacı tarafça dava dilekçesinde, yemin deliline dayanılmış olmasına rağmen yemin deliline de başvurulmayacağının beyan edildiği anlaşılmakla davacı tarafça verilen hizmet ve sözleşme gereğince takibe konu alacağının bulunduğuna ilişkin olarak ispat edilemeyen davanın reddine, davacı tarafça sözleşme ile belirlenen ve davalı tarafça ödenen hizmet bedelinin ödenmiş olmasına rağmen davalı aleyhine icra takibi başlatılmış olması nedeniyle dava değeri üzerinden % 20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın REDDİNE
2-Alacağın %20’si oranına kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 1.426,32-TL harçtan düşümü ile bakiye 1.345,62-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 13.852,88-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 8,50-TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. Maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-₺ arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzünü karşı verilen kararın gerekçesinin tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.19/01/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza