Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/149 E. 2022/426 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/149 Esas
KARAR NO : 2022/426

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/03/2019
KARAR TARİHİ : 18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“….Davacının … A.Ş. (…) ile davalı banka arasında imzalanan 09.09.2005 tarihli 500.000,00-TL azami hadli Genel Kredi Sözleşmesinde (GKS), kefalet imzasının olduğunu; …’ın 500 bin lira kredi kullanmadığını, GKS yerine ve yanında ‘eşit taksitli taşıt kredileri’ kullandığını, bu kredilerin herbir araç için ayrı sözleşmeye bağlandığını ve ayrı-farklı vadeler belirlenerek 18 ayla sınırlandığını; Eşit taksitli Taşıt Kredi Sözleşmeleri ve Taşınır Rehni Sözleşmelenin bazılarında, teminat anlamında davacının kefalet imzasının alındığını; Kredi sözleşmelerinde söz edilmeden fazladan borçlusu dava dışı üçüncü şahıslar olan müşteri senetlerinin rehin olarak alınıp teminat olarak kullanıldığını; …A.Ş. tarafından keşide edilen ve …’ın rehin ettiği … tarafından aval verilen senetle ilgili olarak … ile ‘kefil’ … aleyhine icra takibi başlatıldığını; İcra Takibi ve İhtiyati Haciz kararının ‘görüldüğünde ödenecek şekilde düzenlenmiş’ senedin, düzenlenme tarihinden itibaren bir yıl içinde ödemeye arz edilmemiş, kambiyo senedi vasfını kaybetmiş senette gözle görülecek tahrifat yapılıp vadelendirilerek uygulandığını, icra takibinin … 2. İcra Müdürlüğü’nün …-E. sayısını aldığını; İcra Takibine karşı ‘kefil …’nin ‘Takibin İptali Menfi Tespit talebi’ ile … 5.ATM’de …-E sayısı ile açtığı davanın 08.11.2010 tarihinde 2010/625-K sy ile reddedildiğini; … 2. İcra Müdürlüğü’nün …-E. (Daire değişikliği sureti ile …-E ) sayılı takip dosyasına konu alacağın … tarafından tamamen ödendiğini; … 5.ATM’de …-E ve …-K sayılı kararının Y.19.HD’nin (2011/5577-14887 sayılı) kararı ile bozulduğunu; Mahkeme’nin bozma kararına uymayıp direndiğini (… 5 ATM’nin 07.11.2012 tarihli – 2012/213-237 sy karar); … 3.İcra Müdürlüğü’nün …-E sayılı icra takibi ile ilama konu olup talep edilen masraf ve ücreti vekaletin … tarafından ödendiğini; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (YHGK)’nun 19.03.2014 tarihli (2013/19-557 E ve 2014/379-K.) kararı ile Daire’nin bozma kararını onadığını, … 5.ATM’nin bozmaya uyarak davanın kabulüne karar verdiğini (…-E ve …-K.), Yargıtay 19.HD’nin 10.04.2018 tarihli (2016/14380-E. Ve 2018/1971-K) kararı ile ‘kısmen usul sebebi ile bozma ile kısmen ve esastan onama’ kararı verdiğini, kararın; Davacı …’nin borcunun olmadığı; …’ın olması gerekenden fazla ödeme yaptığı noktasında olduğunu, …5.ATM’nin 14.12.2018 tarihinde (…-…-K), ‘dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına’ karar verdiğini; Kefil …’nin davalıya borcunun olmadığının kesinlik kazanması ile … 10.İcra … ve … 3.İcra … sayılı dosyaları ile icra edilen icra dosyaları geriye dönülerek İİK-md 40 kapsamında yatırılmış-ödenmiş tutarla hudutlu olarak eski hale ida edileceğini; …’ın gerekenden fazla yaptığı ödemenin, davalı tarafça, yapılan icra takibi üzerine ödendiğini; Talep olarak : *Davacının … 10.İc.Müd. … ve … 3.İc.Müd. …- sayılı dosyalarında talepleri tamamen yerine getirdiği; …’ın davalıya borcu tamamen ödediği, davacının parasının kefil olarak yükümlülüğünün tamamen kalktığı tarihe kadar davalı zimmetinde tututulmasının haksız fiil olduğunu, davalının davacıya verdiği zararı bu paradan kazandığı ile eşit olmak üzere karşılamak zorunda olduğunu; Davalının kanunen icra kabiliyeti olmayan senede dayalı aldığı ihtiyati haciz kararı ile davacının menkul ve gayrımenkul emvali ile emlakına takyidatlar koydurduğunu; Davacının kefil olarak yerine getirdiği yükümlülük nedeniyle davalının haklarına halef olduğunu, davalının hiçbir zaman davacıyı halef kabul etmediğini, teminatları devretmeyerek davacının rücu hakkını kullanmasına izin vermediğini ve sessiz kaldığını; 2007 yılında davalı alacağının kalmadığını, hesabın kapandığını bildiği halde davayı sürdürerek davacının fazladan zararlarına neden olduğunu, davalının haksız tutum ve fiilinin yarattığı kanundan doğan tazminatı karşılamak zorunda olduğunu; Belirterek, sonuç olarak: ‘Davanın belirsiz alacak ve tazminat davası olduğunu, davalının toplumdaki ekonomik işlev ve gücünün alacak miktar ve değerinin tam olarak belirlenmesine engel olduğunu, bütün bilgi ve belge ve hesapların davalı elinde bulunduğunu; davacının davalı ile … arasındaki ilişkiye ‘kefil olma, aval verme’ dışında’ müdahale etme ve bilgi talep etme olanağının bulunmadığını; uyuşmazlık öncesi ve sonrası bütün bilgilerin davalı elinde olduğunu; davanın kabulünü, alacak ve tazminata hükmedilmesini; tazminatın oluştuğu tarihten geçerli, davalının kredi borçlusu …’a uyguladığı oran ve metodla faize hükmedilmesini…”
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“….Davacının, Banka’nın … Şubesi’nin kredi borçlusu olan …’ın müşterek borçlusu ve müteselsil kefili olduğunu; Borcun ödenmemesi üzerine, tahsil edildiğinde borca mahsup edilmek üzere alınan 28.08.2007 vadeli, 700.000 TL bedelli, 09.09.2005 düzenlenme tarihli, keşidecisi … A.Ş., kefili davacı olan senet hakkında … 7.ATM’nin …- D İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haczin …. 2.İc.Müd.nün … E sayılı dosyasından uygulandığını, davacının takibe itirazının … 11.İHM’nin … sayılı kararı ile reddedildiğini, Yargıtay 8.HD’sinin 2014/23684-4034 sayılı kararı ile onandığını; 2019 yılında söz konusu takibe ve senede itirazların dinlenmesinin mümkün olmadığını; Söz konusu takip borcunun takipten sonra, gecikmeler ve protokol hükümleri ihlali ile kısmen ödendiğini, ödemelerin icra dosyasına yapıldığını;davacının … 5.ATM’de …-E sayılı dosya ile menfi tespit davası açtığını, davanın reddedildiğini, davada verilen bilirkişi raporunda %100 faiz uygulanması gerektiğinin tespit edildiğini ve bu yönde işlem tesis edildiğini; Kararın Yargıtay 19.HD’si (2011/5577-14887 sayılı) tarafından bozulduğunu, Mahkeme’nin direnme kararı verdiğini, YHGK’nun (2013/19557-E ve 2014/379-K.) bozma kararını onadığını, Mahkeme’nin bozma kararına uyulmasına karar verdiğini, yapılan itiraz üzerine 19.HD’nin (2016/1438-E ve 2018/1971-K) ‘Menfi Tespit davasının açıldığı tarih itibariyle dikkate alınması gerektiği’ gerekçesi ile kısmen bozduğunu, kısmen kabul ettiğini; davanın açıldığı tarih itibariyle borcun varlığının tespit edildiğini, huzurdaki davanın … 5.ATM’nin …-E sayılı dosyası ile yönetildiğinden ve dosya Yargıtay aşamasında derdest olduğundan dinlenmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının 5.ATM’de talep etmiş olduğu istemlerinin karşılık bulmaması nedeniyle bu davayı açtığını, aynı husumete ilişkin açılan bu davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu; Davacının olaylar silsilesini lehine yorumlar ilave ederek özetlediğini, İcra dosyasının İİK md 40 uyarınca eski hale idaesini, neye göre hangi karara dayandırarak ortaya koyduğunun belirsiz olduğunu, Bankanın … 5.ATM’nin dosyası derdest iken (dava açıldıktan sonra yapılan ödemeler sonucunda) borcun kısmen ödendiğini beyan ettiğini, Mahkeme’nin konusuz kalan davanın reddine karar verdiğini, dosyanın Temyiz aşamasına olduğunu, davacının da ikrar ettiği üzere …. 5.ATM’de açılan davadan sonra yapılan fazla ödemenin icra takibine konu edildiğini, faizi ile iade edildiğini; Davacının neyi neden talep ettiğinin dilekçesinden anlaşılamadığını, anlaşılan kısmı ile alacak ve tazminat davası olduğunu tahmin ettiklerini, hangi kanuna dayandıklarını belirtmediklerini ve kendilerininde tespit edemediğini, bankanın alacağını tahsil etmek için İİK’nun işaret ettiği yolu izlediğini, sözkonusu işlemler nedeniyle tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığını, HMK’nın 119 maddesi uyarınca kanunun aradığı hukuki nedenlerin olmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini’; Savunarak sonuçta; ‘davanın derdestlik nedeniyle reddini, HMK 119/2.maddesi nedeni ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini; yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını…”
GEREKÇE:
Dava, dava dışı 3. kişi olan …A.Ş ile davalı …Ş arasında yapılan genel kredi sözleşmesine kefil olan davacının dava dışı …’ın borcunu ödemesi nedeniyle …’ın haklarına halef olduğu iddiasıyla teminatların iade edilmemesi nedeniyle oluşan zararımızın tazminini ayrıca kefillik nedeniyle …’ın kredi borcunu ödedikten sonra yeniden aynı borç için mükerrer takip yapılması sonucu mükekker olarak da 2. kez tahsil edilen para banka nezdinde kullanılmış/nemalandırılmış olduğundan bahisle bu konuda da zarar tazmininden ibarettir.
… 2. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasının celp edilip incelenmesinde:
“…Alacaklısı … BANK AŞ, borçlusu … A.Ş., ile … AŞ ile …, takip tarihi 01.10.2007 takip dayanağı 186.000,00-TL Miktarlı Tanzim Tarihli, Vade Tarihli Senet 186.000,00 -TL Asıl Alacak, 161,70-TL Asıl alacak (iht.haciz harç ve vek.üc.) 5.094,33-TL %29 temerrüt faizi), 558,00-TL (%03 komisyon), 191.814,03-TL toplam alacağın fazlaya ilişkin talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda ticari işlerde temerrüt faizi, takip masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla borçlulardan tahsili talebi (B.K. 84. Maddesine göre kısmi ödemeler öncelikle faizlerden mahsup edilecektir)”ne ilişkin borçluları hakkında kambiyo senetlerine özgü takiptir…
15/04/2021 tarihli bilirkişi raporu özetle şöyledir:
“…Davacı belirsiz alacak-Tazminat davası açtığı talebini dava dilekçesinde yukarıdaki gibi açıkladığı görülmüştür. Davacının tazminat talebinin değerlendirmesi için “ Ödemelerin yapıldığı tarih ile …’nin “borçlu olmadığının “Gerçekleştiği” Açık İfade ile Dava dışı … A.Ş’nin davalıya ödemekle yükümlü olduğu borcunun haricen tamamen ödediği, borcunun bittiği yükümlülüğünün kalmadığı, sonuçta kefil davacının ödeme yükümlülüğü’nün kalktığı tarih arasında davacının parasını haksız zimmetinde tutmuştur. Haksız bir fiildir. Davacıya sebebiyet verdiği zararı ödemek mecburiyetindedir. Bu zararlık paradan mahrumiyet anlamında ve davalının haksız zimmetinde tuttuğu para için para ticareti ile meşgul davalının kazandığı ile eşit olmak zorunluluğu vardır.” Davacının davalı “Kanunen icra kabiliyeti olmayan ” Senedi Haksız bir şekilde kullanarak İhtiyati haciz kararı almış ve uygulamıştır. Davacının evinde eşya haczetmiş, Menkul ve Gayrimenkul Emval ve emlakına Takyidatlar koydurmuş muhafaza altına almıştır. Bu işlev işlemler sırasına dayalının ”icra takibi müddeabihi miktar alacağı olmadığı kalmadığı sabit bulunmuştur.Davacı’nın Kefalet sebebi ile yerine getirdiği yükümlülük halefi yet hukuku’nun hükümleri İçin Talep Haklarının doğumuna kaynak teşkil etmiştir. Davalı Davacıyı hiç bir zaman halef kabul etmemiştir. Yapılmış taleplere karşın T.B.Kanunu kapsamında davalı Taraf “elinde başından ve veya sonradan oluşan teminatları devretmemiş …’nin rücu hakkını kullanmaşına izin vermemiş sessiz kalmıştır.” Şeklindeki talebinin değerlendirilmesi için nitelikli bir hesap bilirkişinin de olduğu 3 kişilik heyetin daha sağlıklı bir rapor hazırlanacağını mahkemenin takdirlerinde olduğunu, ayrıca davacının talebinin bu değerlendirme içinde olup olmadığı,eğer talebi bu değerlendirme kısmında tespit edilmemiş ise bu konuda davacı vekilinden kesin ve net bir şekilde açıklama istenilmesine, akabinden sayın mahkemenizce görev alanımızın belirlenmesi için iş bu ön raporumu yüce yargı makamının değerlendirmesine….”
31/08/2021 tarihli bilirkişi raporu özetle şöyledir:
“…Davacının ‘kefil sıfatı ile’ yaptığı ödemelere yönelik net bir ifadesinin olmadığı ve somut bir ödeme belgesi sunmadığı, Davacının ‘kefaleti nedeniyle yaptığını ifade ettiği ödemelerin, aleyhine hükmedilen yargılama giderlerinin (… 5.ATM’nin (…-E. Ve …-K sayılı ilamı) kararı ile davalı banka lehine hükmedilen yargılama giderlerinden vekalet ücretine ilişkin kısmın …3.İc. Müd.nün … E sayılı dosyasına, kalan giderlerin … 10.İcra Müdürlüğü’nün …-E sayılı dosyasına) ödenmesinden oluştuğu, ancak, somut bir belge sunulmadığı, takip dosyaları görülemediği için miktarın tespit edilemediği, Davacının takibe konu senette avalist olduğu, asıl borçlu … A.Ş.’ne kefaleten ödemesinin bulunmadığı, Bankanın alacağından dolayı … 2.İcra Müdürlüğü’nün …-E sayılı dosyası ile, 28.08.2007 vade tarihli bonoya bağlı olarak, senedin sorumluları hakkında ‘kambiyo senetlerine özgü takip’ yaptığı, davacı hakkında mükerrer bir takibinin bulunmadığı; Bankanın alacağının asıl borçlu …A.Ş. tarafından ödendiğine…”
01/04/2022 alındı tarihli bilirkişi raporu özetle şöyledir:
“…Davalının 31.08.2021 tarihli Kök Rapora yönelik itirazlarının olmadığı; davacının itirazlarının ise, Kök Raporda varılan sonuçları değiştirecek nitelikte bulunmadığına…”
Davacı, dava dışı … A.Ş. ile Davalı …Ş. Arasında 09.09.2005 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, kendisinin de bu sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığını, dava dışı şirketin davalı bankaya karşı tüm borçlarını ödemesine ve edimlerini yerine getirmesine rağmen kefil sıfatıyla kendisine ait malların haczedildiği, parasının banka tarafından haksız olarak zimmette tutulduğunu belirterek davalı bankaya belirsiz alacak ve tazminat davası yöneltmiştir. Davaya esas değer olarak ise şimdilik 10.000 TL gösterilmiştir.
Davalı ise söz konusu davanın belirsiz alacak olarak açılamayacağını, davalının aynı konuda başka mahkemeler nezdinde derdest davasının bulunduğunu, dava dışı asıl borçlunun taraflar arasındaki protokol kapsamında borcunu ödememiş olması nedeniyle davacının bankaya olan borcunun sonra ermediğini belirtmiştir.
Bu durumda, mahkememizce incelenmesi gereken husus, davacının bahsi geçen sözleşme kapsamında bankaya karşı sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve bankanın söz konusu borcu tahsil etmesine ya da borcun sona ermiş olmasına rağmen davalıdan haksız olarak tahsilat yapıp yapmadığına ilişkindir.
Söz konusu hususlar, tarafların banka ve ticari kayıtları üzerinde teknik inceleme yapılmasını ve nitelikli hesaplamayı gerektirmektedir. Davacıdan haksız şekilde tahsilat yapılıp yapmadığı, davalı bankanın alacağının son bulup bulmadığı hususlarının ortaya konulması ve tarafların ticari ve banka kayıtlarının incelenebilmesi için mahkememizce bilirkişi görevlendirmesi yapılmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen 15.04.2021 tarihli ön rapor doğrultusunda, mahkememizce konunun uzmanlarından oluşan üçlü bilirkişi heyeti oluşturulmuştur. Bilirkişi heyeti tarafından, yargılama dosyasında bahsi geçen ilgili dava ve icra dosyalarını da dikkate almak suretiyle yapılan teknik inceleme neticesinde, davacının kefaleten hakkında işlem yapıldığını belirttiği borca ilişkin avalist sıfatıyla imzasının bulunduğu belirtilmiştir. Buna ek olarak, davanın esası bakımından önemli olması nedeniyle yer vermek gerekirse, davacı hakkında mükerrer bir takibin de olmadığı tespiti yapılmıştır. Davacı tarafından bu rapora yapılan itiraz neticesinde bilirkişi heyeti tarafından yapılan ek inceleme sonrasında, söz konusu itirazların raporun sonucunu değiştirmediği yönünde görüş bildirilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, ispat külfeti üzerinde olan davacının kendisine hukuka aykırı olarak yasal takip ve haciz işlemleri yapıldığı, mükerrer icra takibi başlatıldığı yönündeki iddiasını ispatlayamadığı, teknik inceleme sonucunda hazırlanan ve mahkememizce de hükme esas alınan kök-ek bilirkişi raporlarında da daavcının iddialarının desteklenmediği hususları dikkate alınarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-DAVANIN REDDİNE
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 170,78-TL harçtan düşümü ile bakiye 90,08-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. Maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/05/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza