Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/125 E. 2020/243 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/125 Esas
KARAR NO:2020/243

DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:06/03/2019
KARAR TARİHİ:09/07/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı (bayilik veren) ile davadışı/… Şirketi (bayi) arasında, 02.09.2016 tarihli Bayilik Sözleşmesinin akdedildiğini ve taraflar arasında buna dayalı bir akdi ilişki kurulduğunu; davalı/…in de bu sözleşmeyi davadışı/… Şirketinin garantörü olarak imzaladığını ve davadış/… Şirketinin bu sözleşmeden doğacak borçlarının garantörü olduğunu; Bayilik sözleşmesinden dolayı, davadışı/… Şirketinin davacıya 1.413.209,00 TL borcu olduğunu; bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını; Davadışı/… Şirketinden (asıl borçludan) bu borcun ödenmesi talep edilmişse de ödenmediğini; bunun üzerine işbu borcun tahsili için davalı/…’e (garantöre) başvurmanın zorunlu hale geldiğini; davalı/… 04.01.2018 tarihi noter ihtarnamesi gönderilerek “burcun ödenmesi” talep edilmişse de davalının da borcu ödemediğini; bunun üzerine davalı/… aleyhine, borcun tahsili için icra takibi başlatıldığını; davalının itirazı üzerine takibin durduğunu; İddia etmekte ve “1.413.209,00 TL’lik borcun tahsili talebiyle davalı/… aleyhine başlatılmış olan takibe yönelik itirazın iptaline” karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Bayilik sözleşmesinin son sayfasında … ibaresinin altında yer alan imzanın davalı/…de ait olmadığını; kaldı ki bayilik sözleşmesi içeriğinde yer alan garantörlük anlaşmasının (sözleşmesinin) gerekli yasal geçerlilik şartlarına (şekil şartlarına) sahip olmadığı için geçersiz olduğunu; bu nedenle de, davadışı/… Şirketinin davacıya olan borcundan, davalı/…’in … sıfatıyla sorumlu (borçlu) olmadığını belirterek davanın reddine ve davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklı … Anonim Şirketi tarafından borçlu … aleyhine borcun sebebi “08/01/2019 faiz başlangıç tarihli 1.413.209,00-TL tutarındaki (Takip dışı …. Şti. İle yapılan 2016 tarihli bayiilik sözleşmesinin garantörü olma sıfatı ile … Traktör’ün alacaklı şirkete olan 1.413.209,00-TL’lik borcuna istinaden)” açıklaması ile 1.413.209,00-TL asıl alacağın 18/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek %19,50 oranında ve değişen oranlarda asıl temerrüt faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile tahsili talebi ile takip tarihi olan 18/01/2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine, borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. Maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dava, bayiilik sözleşmesinden kaynaklı para alacağı talebine ilişkin olup, anılan sözleşmenin garantörü sıfatı ile davalıya yönelik takip açılmıştır. HMK 50/1 md. uyarınca 6100 sayılı HMK’daki yetki hükümleri (HMK md. 6-18) ilamsız icradaki yetki hakkında kıyasen uygulanır. HMK’nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir. Ayrıca 6098 sayılı TBK’nun 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcunun alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Somut olayda alacaklının yerleşim yeri icra dairesinde takibin yapılmış olması nedeni ile yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık davalının … sıfatı ile takibe konu borçtan sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise takip tarihi itibari ile sorumlu olduğu tutarın tespiti noktasına ilişkin olup, davacının alacağının belirlenebilmesi için dayanak sözleşme, icra dosyası incelenerek ve tarafların sunduğu kayıt ve belgeler de nazara alınarak, davaya konu icra takibi nedeni ile davalının davacıya borcu bulunup bulunmadığı, varsa icra takip tarihi itibari ile alacak ve faiz miktarının tespitine ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 09/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle “1) Davadışı/… Şirketi’nin, davacıya, aralarında akdedilmiş olan bayilik sözleşmesine dayalı akdi İlişkiden dolayı 1.413.209,00 TL borcu bulunduğu hususu, dava dosyasında yer alan davacı delillerinden açıkça anlaşıldığı gibi, davalı da, 02.04.2019 tarihli cevap dilekçesindeki beyanları İle bu hususu kabul etmiştir. Dolayısıyla bu hususta uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, “işbu borçtan davalı/…’in de … sıfatıyla davacıya karşı sorumlu (borçlu) olup olmadığı” noktasındadır. 2) Dava dosyası içeriğine göre; Davacı (bayilik veren) ile davadışı/… Şirketi (bayi) arasında, 02.09.2016 tarihli Bayilik Sözleşmesi akdedilmiş olup, taraflar arasında bu sözleşmeye dayalı bir akdi ilişki (bayilik akdi ilişkisi) kurulmuştur. Davalı/… olduğu davacı tarafından iddia edilen bir kişi tarafından bu sözleşme davadışı/… Şirketinin garantörü olarak imzalanmış olup, bayilik sözleşmesinin 19.1 nolu maddesinde yer alan garanti anlaşması hükmü uyarınca, sözleşmeyi … olarak imzalamış olan kişi, sözleşmenin herhangi bir nedenle son bulması halinde, davadışı/… Şirketi’nin davacıya olan bütün borçlarını … olarak ödemeyi taahhüt etmiştir. Davacı, bu sözleşmeyi 04.01.2019 tarihli ihtarname ile feshetmiş olduğundan; eğer garanti anlaşması hukuken geçerli ise, bayilik sözleşmesini … olarak imzalamış olan kişi (…), davadışı/… Şirketi’nin davacıya olan 1.413.209,00 TL’lik borcundan dolayı sorumlu (borçlu) hale gelmiş ve de bu borcu muaccel olmuştur. Sözleşmenin son sayfasının altında … ibaresinin altında yer alan imzanın altında yer alan imzanın davalı/…’e ait olup olmadığı hususu tarafımızca anlaşılamamıştır. Fakat kanaatimizce bunun bir önemi yoktur. Zira kanaatimizce, bayilik sözleşmesinin içeriğinde (madde 19.1 hükmünde) yer alan garanti anlaşması (sözleşmesi] gerekli yasal geçerlilik şartlarını taşımadığı için hukuken geçersizdir. Dolayısıyla da, sözleşmenin son sayfasındaki … ibaresinin altında yer alan imzanın davalı/…’e ait olduğu bir an için farz edilse bile, davalı/…, dava ve takip konusu borçtan dolayı … sıfatıyla sorumlu (borçlu) değildir. Şöyle ki: Hukuki niteliği itibariyle üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmesi niteliğinde olan garanti sözleşmesi TBK.md.128 hükümlerinde düzenlenmiş olup, herhangi bir geçerlilik şekline bağlanmamıştır. Böyle olmakla birlikte, kefalet hükümlerine ilişkin TBK.md.603 uyarınca: “Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan sözleşmelere de uygulanırKefalet dışında kişisel güvence (teminat) vermeye yönelik sözleşmelerden en önemlisi (en çok rastlananı) da, üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmesidir. Üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmesinde (garanti sözleşmesinde) uygulanacak olan kefalet hükümleri şu sonuçları doğuracaktır: TBK.md.583 hükmündeki gibi, üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmesinin geçerli olması için, sözleşmenin yapıldığı tarih ve azami sorumluluk miktarının üçüncü kişinin fiilini üstlenenin (garantörün) el yazısıyla yazılması gerekecektir. TBK.md.603 uyarınca burada da uygulanacak olan TBK.md.584 uyarınca, eğer üçüncü kişinin fiilini üstlenen kişi evli ise, ancak eşinin yazılı rızasıyla bu sözleşme geçerli olacaktır. Ancak eğer üçüncü kişinin fiilini üstlenen kişi, fiilin üstlendiği ticaret şirketinin ortağı ya da yöneticisi durumunda ise ve de bu ticaret şirketi ile ilgili olan borcu üstlenmişse, artık eşinin rızasına gerek olmayacaktır. Dava konusu olayda ise, eğer bayilik sözleşmesin son sayfasında yer alan … ibaresinin altına imza atmış olan kişi davalı/… ise, bu kişinin davadışı/… şirketinin ortağı ve yöneticisi durumunda olduğu ve du bu şirket ile ilgili borcu üstlendiği anlaşıldığından, eşinin izni olmasa bile işbu garanti anlaşması geçerli olacaktır. Ancak, eğer garanti anlaşmasının altına imza atmış olan kişi davalı/… İse, garanti anlaşmasının geçerli olması için, sözleşmenin yapıldığı tarihinin ve azami sorumluluk miktarının davalı/…in (garantörün) el yazısıyla yazılması gerekecektir. Ne var ki bayilik sözleşmesinin içeriğinde yer alan garanti anlaşmasında, sözleşmenin yapıldığı tarih ve azami sorumluluk miktarı (yani en fazla ne kadarlık borç tutarından sorumlu olacağı) davalı/…din (garantörün) el yazısıyla yazılmamış olduğundan, garanti anlaşmasının geçersiz olduğu ve bu nedenle davalı/… davadışı/… Şİrketİ’nin dava ve takip konusu 1.413.209,00 TL’lik borcundan dolayı sorumlu (borçlu) olmadığı kanaatine varılmaktadır. Bu nedenle de, takip tarihi itibariyle davalının davacıya, garanti anlaşmasından kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmadığı kanaatine varılmaktadır. III-SONUÇ Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacının davalıdan, takip tarihi itibariye herhangi bir alacağı bulunmadığı…” belirtilmiş olup, bilirkişi raporu denetime elverişli, gerekçeli ve kanaat oluşturmaya yeterli kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacı ile dava dışı …. Şti. arasında 02/09/2016 tarihli bayilik sözleşmesi akdedildiği ve aralarında anılan sözleşmeye dayalı akdi ilişki kurulduğu, davalının anılan sözleşmeyi dava dışı …. Ltd. Şti.’nin garantörü olarak imzaladığı ve anılan sözleşmenin 19.1 maddesinde yer alan hüküm uyarınca sözleşmenin herhangi bir nedenle son bulması halinde dava dışı şirketin davacıya olan bütün borçlarını … olarak ödemeyi kabul ettiği, davacının anılan sözleşmeyi 04/01/2019 tarihli ihtarname ile feshettiği ve mevcut borcun muaccel olduğu anlaşılmıştır. Hukukî niteliği itibari ile 3. kişinin fiilini üstlenme sözleşmesi niteliğinde olan garanti sözleşmesi TBK md. 128 maddesinde düzenlenmiş olup, herhangi bir geçerlilik şekline tâbi değildir. Geçerli olması için sözleşmenin yapıldığı tarih ve azâmi sorumluluk miktarının 3. kişinin fiilini üstlenen garantörün el yazısı ile yazılması gereklidir. Somut olayda sözleşmenin yapıldığı tarih ve azâmi sorumluluk miktarı (yani en fazla ne kadarlık borç tutarından sorumlu olacağı) davalı/…’in (garantörün) el yazısı ile yazılmamış olduğu görülmüştür. Bu durumda uyuşmazlık konusu sözleşme gerekli yasal geçerlilik şartlarını taşımadığından hukuken geçersiz olduğundan davalının dava dışı … şirketinin dava ve takip konusu olan borcundan dolayı sorumlu olmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiştir. İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali davasında reddedilen dava değeri üzerinden borçlu-davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için davacı-alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötü niyetli olduğunun davalı borçlu tarafından ispat edilmesi gerekmekte olup, somut olayda davacı-alacaklının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
Yasal koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 24.134,08-TL harçtan mahsubu ile bakiye 24.079,68-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 82.262,32-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacı tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 09/07/2020

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza