Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/121 E. 2019/729 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/121 Esas
KARAR NO : 2019/729

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 11/09/2019

Mahkememizden verilen 02/06/2015 tarih 2014/502 esas sayılı kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04/06/2016 tarih 2016/995 esas 2016/7751 karar sayılı kararı ile bozulduğu anlaşılarak dosya mahkememize yeniden tevzi olunmuş ve Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili bozma öncesi verdiği dava dilekçesinde özetle; Davacıların BDDK tarafından el konulan önce davalı …bank ‘nin … şubesine 47.436,47 TL mevduatlarını 10/01/2000 vade tarihli olarak yatırdıklarını, 21/12/1999 tarihinde …bank yönetimine BDDK tarafından el konularak bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak yönetimini TMSF ye devredildiğini, bu banka dahasonra sırasıyla …bank ile …bank ise …bank AŞ ile birleştirildiğini, …bank AŞ ise … Bank a satılarak … Bank olduğunu, Banka yönetimine el konulmasından sonra davacının mevduatı “… Ltd ” adlı banka hesabına aktarılmış olduğunu ve … mevduatlarının sigorta kapsamı dışında bulunduğu gerekçesi ile ödeme yapılmadığını, dava konusu yapılan alacak bedeli …bank AŞ nin hukuki sorumluluğundan kaynaklandığını, …bank AŞ sırasıyla …bank AŞ …bank AŞ ve ..bank AŞ ile birleştirilmek suretiyle faaliyetine … Bank AŞ olarak devam ettirdiğini, …bank yöneticileri, kanunun yasakladığı sonucu elde etmek için giriştikleri haksız fiil sonucunda yargılandıkları mahkemece mahkum olduklarını, yapılan fiil kanuna karşı hile yolu kullanılarak ve bankalar aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık olduğunu ve suç tüzel kişiliğe sahip banka aracı kılınmak suretiyle işlendiğini, bu nedenle hukuki sorumluluğun banka tüzel kişiliğine ait olduğunu, bu sorumluluğun mevduatın sigorta kapsamında olup olmaması ile hiç bir ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle sonuç olarak davacılar tarafından davalı bankanın … şubesine yatırılan 47.436,47 TL mevduat alacağının davalı bankadan hükmen tahsilini, alacağı paranın bankaya yattığı tarih olan 10/11/1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2. maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi uygulanmasını, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Bank vekilinin bozma öncesinde verdiği davaya cevap ve ihbar dilekçesinde özetle;TMSF’nin bünyesinde bulunan …bank AŞ, … Bankası AŞ , … Bankası … AŞ … TAŞ devir ve birleşme suretiyle … AŞ bünyesinde birleştirildiğini, daha sonra … AŞ nin hisselerinin 09/08/2001 tarihinde TMSF ile … (…) arasında akdedilen Hisse Devir Sözleşmesi ile …’a devredildiğini, TMSF hisseleri … a devir eder iken hisse devir tarihi olan 09/08/2001 tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan Borçları ve Bu borçlara ilişkin her türlü Mali ve Hukuki sorumluluğu hisse devir sözleşmesinin 6.13. Maddesiyle kendi üzerine aldığını, hisse devir sözleşmesinin 6.13 maddesi gereğince 09/08/2001 tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan borçların TMSF tarafından üstlenilmiş olduğu sözleşmeyle kalmamış olduğunu, 11 yıldan beri fiili uygulaması da devam ettiğini, 09/08/2001 tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan borçlar TMSF ye hem sözleşme hemde fiili uygulama neticesinde nakil ve devir olunduğunu, bu nedenle TMSF’nin borçların muhatabı ve sorumlusu olduğunu, davalı bankanın ise bu borçlardan dolayı her hangi bir sorumluluğu bulunmadığını, dava konusu iddianın ve iddia edilen borç varsa borcun muhatabı ve sorumlusu borcu üstlenen TMSF olduğunu, davanın davalısı, davanın asli yükümlüsü ve tüm hukuki ve mali vecibesi tamamıyla TMSF ye ait olduğunu, ayrıca devir öncesi borçlarından arındırılmış … AŞ daha sonra … Bank AŞ nin bünyesine katılmak suretiyle birleştirildiğini, 2007 tarihinde ise … Bank AŞ deki hisselerini “TMSF kaynaklı her türlü sorunun sorumlusu ve muhatabı kendisi olmak üzere davalı bankaya taahhüte bulunarak” yurt dışında mukim … Bank NV unvanlı şirkete sattığını, bu satışı takiben … Bank AŞ unvan değiştirerek … Bank AŞ unvanını aldığını, ayrıca hisse devir protokolü gereği bu davalar davalı bankaca TMSF ye sadece ihbar edildiğini, bu nedenlerle davalı bankanın borçlu sıfatı bulunmadığından, davacı taraftan HMK 124. Maddesi gereğince taraf değiştirilmesini ve davacı tarafın taraf değiştirmesine peşinen rıza gösterdiğini muvafakat ettiklerini, borcu üstlenmiş olan TMSF ve Hisse Devir sözleşmesinin tarafı olan …’a HMK nun 61. Maddesi gereğince ihbar edilmesini talep etmiştir.
İhbar Olunan … vekilinin ihbar dilekçesine karşı bozma öncesinde cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafın atıfta bulunduğu 18/06/2007 tarihli hisse devir sözleşmesi … Bank AŞ ile değil şirket merkezi yurt dışında bulunan … Bank NV ile imzalandığını, 18/06/2007 tarihli sözleşmenin hükümleri kurumlarınca davalı yanın belirttiği şekilde bir taahhüt altına sokmadığını, ancak sözleşmenin hükümleri çerçevesinde, tarafların karşılıklı hak ve borçlarının devam ettiğini, bu nedenle davalı yanın bu yöndeki iddialarını kabul etmediklerini, TMSF ye devir olunan bankaların off-shore hesapları nedeniyle zarara uğrayan mudilerin açmış olduğu tazminat davası hakkında davalın banka aleyhine açılan onlarca davada karar verildiğini ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu davalarda TMSF borcu üstlendiğini açıkça beyan ettiğini, hükümler borcu üstlenen sıfatıyla TMSF aleyhine kurulduğunu, TMSF nin mahkemeler önünde yapmış olduğu yazılı ikrarla davanın uyuşmazlığını asıl muhatabı olan TMSF e aleyhine açılması gerektiğini, bu nedenlerle davanın asıl muhatap olan TMSF ye tevcih edilmesini, bu talebi kabul edilmediği takride ileride … kurumunun hak kaybına ve zarara uğramasını önlemek üzere davaya davalı taraf yanında feri müdahil olarak katılmasını, usul ve yasaya aykırı iş bu davanın ise reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar Olunan TMSF vekili bozma öncesinde verdiği davaya cevap dilekçesinde özetle; İş bu dosyaya TMSF olarak feri müdahil olarak kabulüne karar verilmesini talep ettiğini, davalının 10 yılı aşkın bir süre önce … Bankasına parasını yatırdığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın hataya düşürüldüğünü iddia ettiğini, bu hususta 1 yıllık bir hak düşürücü süre bulunduğunu, bu sürenin geçmiş olduğunu, davacının, davalı … Bank AŞ’den (…) herhangi bir alacağı bulunmadığını, davacının davalı bankadan talep ettiği alacak, davacı tarafça … Limitede havale edildiğini, davacının serbest iradesi ile daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih etmiş olduğunu, davacının parasını yatıracağı Finans Kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içine girmesi gerekirken, kendisinden beklenen bu özeni göstermemiş olmasından yada riske girmesinden bankanın sorumlu tutulamayacağını, davacının … AŞ tarafından dolandırılmasının sözkonusu olmadığını, kurucu veya hissedarı olmadığı … Ltd nin faaliyetlerinden dolayı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip … AŞ nin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bankanın … Ltd nezdinde mevduatlar için bir garantisinin bulunmadığını, davacının … hesap cüzdanını aldıktan sonra itirazda bulunmadığını, davacının off-shore mevduatını kendi iradesiyle benimsediğini, dava konusu işlemler tarihinde off-shore bankalarının bankalar kanununa tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların tasarruf Sigortası kapsamında olmadığını, davacının, … hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını, nimete sahip çıkıp, külfete katlanmamayı hukukun korumadığını, banka eski yöneticilerine karşı açılmış ceza davalarının huzurdaki davada delil olarak gösterilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, … AŞ eski yöneticilerine karşı açılmış bulunan ceza davasının henüz sonuçlanmadığını, kesinleşmemiş bir ceza yargılaması ile ilgili olarak iddianamede tanık beyanları ve bilirkişi raporlarında yer alan bazı noktaların kesin kanıt olarak göz önüne alınıp bankaya karşı bir kanı oluşacak şekilde ileri sürülmesi haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada banka ve TMSF de suçtan zarar gören olarak müdahil durumunda olduğunu, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu miktarların … Limitede havale edilmeden önce, davalı banka nezdinde vadesiz bir hesapta olduğundan, gereken faiz oranı mahkemece vadesiz hesaplara uygulanan faiz yönünden takdir edilmesi gerektiğini, davacının fazlaya ilişkin talebinin faiş ve haksız olduğunu, bu nedenlerle öncelikle davanın husumet yönünden re edilmesi gerektiğini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden red edilmesi gerektiği, aksi halde de esas yönünden red edilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, … hesabına aktarılan paranın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce verilen esasa ilişkin kararın Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin kararı ile görev yönünden değerlendirilmek üzere bozularak esasa kaydedilmiş ve usul ve yasaya uygun olan bozm a kararına uyulmasına karar verilmiştir..
28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir.
Dava tarihi 04/07/2014 tarihi itibariyle, davacının ticari veya mesleki amaçlarla haraket etmediği, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayılması gerektiği anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesine göre de, görev kamu düzeninden olup resen nazara alınması gerektiğinden, aynı yasanın 115/2. maddesine göre davanın usulden reddine ve 20. maddesine göre dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar kararın Yargıtaya bulaştığı ve fakat kısa karar da, İstinaf yolu açılmış ise de, bu durumun taraflar lehine hak bahşetmediğinden bu itibarla düzeltilme yapılmamıştır
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davada mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğuna,
2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/07/2018

Katip
E-imza

Hakim
E-imza