Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/107 E. 2019/205 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/107 Esas
KARAR NO : 2019/205

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/06/2011
KARAR TARİHİ : 21/03/2019

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …bank … Bölge Müdürü …’in davalı bankanın Tarım Plus Projesi kapsamında olmakla 24.09.2010 tarihinde … Ticaret Odası’nı ziyareti sırasında “Sanatçi …’e …’da 100 başlık çiftlik kurduk” şeklinde beyanda bulunduğu, bu beyanat üzerine konunun medyada çok büyük bir şekilde yer aldığı, davalı bankanın bununla da yetinmediği, “…:Tarım+” başlıklı bir kitapçık yayınlamak suretiyle yüzbinlerce müşterisine bu kitapçığı bedelsiz olarak dağıttığı, bu kitapçıkta davacı …’in ağzından çıkmış gibi gösterilen beyanın da yayınlandığı, davacının davalı bankaya hiçbir şekilde böyle bir açıklama yapmadığı, …bank Bölge Müdürü …’in beyanatı üzerine basında buna dayanan pekçok haberin yer aldığı, …bank’ın bu kredi imkanının tanıtımı için basın toplantısı yaptığı ve toplum bazında etkili olabilmek için davacı … gibi bilinen tanınan, güvenilen ve çok sevilen ismi kullanmaktan çekinmediği, böylece …bank uyguladığı ve pazarlamaya çalıştığı kredinin tanıtımını sağlamayı hedeflediği ve bunu başardığı, krediyi kullanan kişinin … olmadığı, davacının kardeşi … ile ortak bir şirket kurduğu, tarım ve hayvancılık alanında faaliyet göstermekte olan …Tic.Ltd.Şti.ünvanlı bu şirketin davacının ailesi tarafından işletilmekte olduğu, bu nedenle davacının hisse sahibi olduğu şirketin …bank’dan kredi almasının söz konusu olduğu, …’in hisse sahibi olduğu şirket ile kendisinin farklı olduğu, bu nedenle …’in kredi borçlusu olarak yansıtılması nedeniyle …bank’ın gerçeği yansıtmayan beyanda bulunduğu, davacının basın toplantısında bu şekilde isminin anılmasına ve reklam malzemesi yapılmasına rızasının bulunmadığı, davacının hissedarı olduğu şirketin …bank’tan kredi aldığı doğru ise de davacının yahut şirketin bu ticari ilişkinin kamuya açıklanması konusunda herhangi bir rızasının bulunmadığı, bu nedenle yapılan eylemin tamamının hukuka aykırı olduğu, …bank’ın kredi müşterisini açıklamakla gizlilik alanını ihlal ettiği, davalı bankanın davacıyı reklam malzemesi olarak kullanması ve onu kredi borçlusu olarak açıklamasının kişilik hakkının hukuka aykırı olarak ihlali niteliğinde olduğu, bu nedenle davacının Medeni Kanunun 25.maddesi çerçevesinde tazminat talep etme yanında vekaletsiz iş görme nedeniyle davalı bankanın elde ettiği geliri talep etme hakkının bulunduğu, bu çerçevede davacının maddi ve manevi tazminat talep edebileceği gibi “vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan” dava da açabileceği, MK 25/3.maddesinin tecavüz edilen kişinin ihlal eden failin bu sebeple elde ettiği kazancı vekaletsiz iş görme kurallarına göre talep edebileceğinin öngördüğü, …bank’ın …’i reklam malzemesi olarak kullanması neticesinde çok yüksek miktarlarda kazançlar elde ettiği, bu nedenle davacının MK 25/3.maddesi uyarınca elde edilen bu kazançların tamamını talep etme hakkının bulunduğu, ancak davalı bankanın davacıyı reklam malzemesi olarak kullanması sebebiyle elde ettiği kazancın davacı tarafından bilinmesinin mümkün bulunmadığı, BK 42/2.maddesinin kıyasen uygulanması yoluyla mahkemece bu miktarın tespit edilmesinin gerektiği, davalı bankadan fazlaya dair talep ve dava haklarısaklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000-TL vekaletsiz iş görme alacağının kişiliğe saldırı tarihi olan 24.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte yine, kişilik hakkı ihlal edilen davacının manevi zarara da uğradığından bahisle 100.000-TL manevi tazminatın da aynı tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde iddia olunan beyanları gerçeği yansıtmadığı, zira dava dilekçesinde belirtildiği şekilde …bank Kara… Bölge Müdürü …’in 24.09.2010 tarihinde … Ticaret Odasında bir beyanatının bulunmadığı, bu hususta … Ticaret ve Sanayi Odasının 29.06.2011 tarihli yazısında “23.09.2010 tarihinde …bank adına yapılan ziyaret mutad bir ziyaret olup herhangi bir basın toplantısı yapılmamıştır. Otamız Web sitesinde çıkan haberler …bank yönlendirmesi ya da bilgisi dahilinde olmayıp standart uygulamamızdır.” ifadesiyle yapılan ziyarette davacı ile ilgili herhangi bir bilgi verildiğine veya dava dilekçesinde belirtildiği şekilde bir açıklama yapıldığına dair hiçbir kanıtın bulunmadığı, …bank Kara… Bölge Müdürü tarafından herhangi bir basın toplantısının düzenlenmediği, davacının ortağı olduğu … Firmasının davalı bankadan kullandığı yatırım kredisi çerçevesinde ekspertizi yaptırıldıktan sonra mevcut olan bir süt hayvancılığı çiftliği satın aldığı, … adına sıfırdan bir çiftlik kurulduğu ifadesinin doğru olmadığı, dava dilekçesinin aksine dava konusu olayın 24.09.2010 tarihinden çok önce medyaya yansıdığı, kamuya mal olmuş bir sanatçı hakkında medyaya yansımış ve haber olmuş bilginin herkesçe bilindiği ve alenileştiğinin kabulünün gerektiği, benzer haberlerin 25.10.2008 tarihinde … gazetesinde, yine 25.10.2008 tarihinde … web sitesinde, 19.02.2010 tarihinde … Gazetesinde, 19.02.2010 tarihinde … web sitesinde yer aldığı, yine Tarım+ Kitapçığında yer alan beyanların davacıya ait beyanlar olduğu, yine davacı … ‘in davalı banka ile kredi ilişkisinin olduğu, bu kredi ilişkisinde davacının bizzat kendisinin kredi borçlusu olup kendisine tarım iş kolu olan kredi olan üretici kart verildiği, …Tic.Ltd.Şti.ve …’nun bu kredinin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduğu, bunun yanısıra davalı banka ile davacının ortağı olduğu …Tic.Ltd.Şti.arasında kredi ilişkisinin kurulduğu, bu kredi ilişkisine şirket ortağı olan davacı …’in de müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu, davalı bankanın davacının kişilik haklarını ihlal etmediği, ismini, resmini reklam malzemesi olarak kullanmadığı, davacının davalı banka ile imzaladığı Temel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin 15.31.maddesi ile aralarındaki kredi ilişkisinin açıklanmasına izin verdiği ve razı olduğu, davalı bankanın davacının müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerini hiçkimse ile paylaşmadığı, dava konusu olayda vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanamayacağı, davacının Tarım+ Kitapçığında isminin kullanılmasına Temel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin 15.31.maddesine göre önceden izin verdiği ayrıca 24.09.2010’dan işbu dava tarihi olan 13.06.2011 tarihine kadar herhangi bir itiraz ve şikayetinin de olmadığı, dava konusu olayda yine manevi tazminatın yasal olarak şartlarının oluşmadığı, yine davacının davalı banka ile imzalamış olduğu Temel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ile davalı bankadan manevi tazminat talebinde bulunmayacağını kabul ve beyan ettiği, davalı bankanın her türlü dikkat özen yükümlülüğünü ve gözetim-denetim faaliyetlerini yerine getirdiğinden bahisle açılan davanın reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
… 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/255-2014/100 E.K. Sayılı 21/04/2014 tarihli kararı ile “Davanın KISMEN KABULÜNE,1-Davacı vekilinin maddi tazminat isteminin yerinde görülmediğinden REDDİNE,2-Davacı vekilininmanevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ ile 20.000-TL manevi tazminatın 24.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE” karar verilmiş olup, kararın taraflarca temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2014/16083-2015/13331 E.K. Sayılı 19/11/2015 tarihli ilamı ile “Mahkemece, davalı tarafından hazırlanan tanıtım kitapçığında davacının ağzından çıkmış gibi verilen ve davacının rızası olmaksızın kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarını ihlal edici nitelikte olduğu kabul edilmiştir. Ancak davalının bu eylem sonucu bir kazanç elde ettiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle maddi tazminat istemi reddedilmiştir. Hazırlanan kitapçığın reklam amacıyla kullanıldığı ve davacının adının bu kitapçıkta yer almasının davacının kişilik haklarının ihlal ettiği kabul edildiğine göre; Türk Medeni Kanunu’nun 25/3. maddesi uyarınca davacı, davalının bu eylem nedeniyle sağladığı kazancı vekaletsiz iş görme hükümlerine göre davalıdan isteyebilir. Davalının bu eylem sonucu bir kazanç elde ettiği açık ise de; bu kazancın miktarının tam olarak belirlenebilmesi de mümkün değildir. Şu durumda; olay tarihi itibariyle yürürlükte olup uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 42. maddesi (6098 s. TBK m. 50/2 ) yol gösterici niteliktedir. Mahkemece yapılan araştırma ve alınan bilirkişi raporu sonucu, söz konusu kazancın miktarı tam olarak tespit edilemediğinden, anılan yasa hükmü gereğince zarar miktarı hakkaniyete uygun olarak belirlenmelidir. Mahkemece açıklanan olgular ve yasal düzenleme dikkate alınmadan davacının maddi tazminat isteminin reddi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı yararına, (3) sayılı bentte gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA” karar verilmiş olup, mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur. Yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 2016/1067-2018/118 E.K. sayılı 08/02/2018 tarihli kararı ile “Davacının isminin dava konusu eylem gerçekleştiği dönemde “…” markası adı altında … marka no ve 10 yıl süre ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil edildiği, davalı banka tarafından izinsiz olarak davacının isminin tanıtım kitapçığında kullanılarak reklam değerini arttırdığı öne sürülerek maddi-manevi tazminat talebinde bulunulmuş olup, davanın niteliği gereği ticari dava olmadığı, Fikr-i ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin görevi kapsamında olduğu” gerekçesi ile “1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine, 2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine” karar verilmiş olup, kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/3182-8325 E.K. sayılı 24/12/2018 tarihli ilamı ile “Mahkemece verilen ilk karar, Dairemizin 19/11/2015 gün ve 2014/16083-2015/13331 sayılı bozma ilamı ile davalı tarafından hazırlanan kitapçıktaki ifadelerin davacının rızası olmaksızın kullanılması sebebiyle davaya konu eylemin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, davacı yararına daha ılımlı seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, davalının bu eylem nedeniyle sağladığı kazancı davacının vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talep edebileceği ve bilirkişi raporuyla zarar miktarının tam olarak hesaplanmasının mümkün olmaması nedeniyle hakkaniyete uygun olarak maddi zararın belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada, dava konusu eylemin gerçekleştirildiği dönemde davacının isminin “…” markası altında 10 yıllık süreyle 2003-09418 marka numarası ile Türk Patent ve Marka kurumu nezninde tescil edildiği, izinsiz olarak davacının isminin tanıtım kitapçığında kullanılması nedeniyle tazminat talebinin ticari dava niteliğinde olmadığı, görevli mahkemenin Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Dairemizin yukarıda anılan bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, gereği yerine getirilmediğinden, uyulan bozma ilamı doğrultusunda hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA” karar verilmiş olup, mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur.
Dava, kişilik haklarının ihlali iddiasına dayalı olarak açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı banka arasında 03.11.2008 tarihli 100.000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, işbu sözleşmeyi dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, yine davacı ile davalı banka arasında 08.10.2008 tarihli Temel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin imzalandığı, yine davalı banka ile dava dışı …Tic.Ltd.Şti.arasında 16.10.2008 tarihinde 4.000.000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, işbu sözleşmeyi davacının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, yine davalı banka ile dava dışı …Tic.Ltd.Şti.arasında 08.10.2008 tarihli Temel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin imzalandığı, dava dışı …Tic.Ltd.Şti.nin getirtilen ticaret sicil kayıtlarına göre …’in bu şirketin hissedarı bulunduğu dosya kapsamı belgelerden anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın dava dilekçesinde iddia edildiği şekilde davalı bankanın MK 25.maddesi kapsamında davacının kişilik haklarını hukuka aykırı şekilde ihlal edip etmediği, davacı tarafça talep edilen maddi ve manevi tazminat istemlerinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce, taraflarca bildirilen deliller toplanmış, uyuşmazlık noktalarının tespiti yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda davalı banka tarafından “…den Yepyeni Bir Yatırım Fırsatı:Tarım +” kitapçığında davacıdan izin almaksızın davacının ağzından çıkmış gibi beyanının yayınlamış olması nedeniyle MK 25. maddesi kapsamında davalı bankanın bu eyleminin davalının kişilik haklarının hukuka aykırı şekilde ihlali niteliğinde olduğu, MK 25/3. maddesi gereğince davacı yönünden manevi tazminat talep etme koşullarının oluştuğu kabul edilerek olayın oluş biçimi, hakkaniyet ilkesi, tarafların sosyal ekonomik durumu nazara alınarak davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. TMK 25/3 maddesi uyarınca davacının, davalının bu eylemi nedeni ile sağladığı kazancı vekaletsiz iş görme hükümlerine göre davalıdan isteyebileceği kabul edilmiştir. Somut olayda davalının söz konusu kazancının miktarı tam olarak tespit edilemediğinden olay tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 818 sayılı BK 42 maddesi (6098 sayılı TBK m. 50/2) uyarınca somut olayın özelliği ve hakkaniyet kuralları bir bütün olarak değerlendirilerek davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Diğer yandan davaya konu “…den Yepyeni Bir Yatırım Fırsatı: Tarım+” kitapçığının internetten alınan ve dosyaya bir sureti konulan çıktıya göre 17.02.2010 tarihli basın bülteni ile tanıtıldığı, davacı tarafça da bu tarihten sonraki tarih olan 24.09.2010 tarihinden itibaren faiz talep edilmiş olduğundan davacı vekilinin faiz başlangıcına ilişkin bu talebi yerinde görülmüş olup davanın esası haksız fiil hükümlerine dayanmakta olup ticari dava niteliğinde bulunmadığından hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminata yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 8.000,00-TL manevi tazminatın 24/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 12.000,00-TL maddi tazminatın 24/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarı toplamı üzerinden alınması gereken 1.366,20-TL nispi harcın peşin alınan 8.910,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.543,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.900,00-TL bilirkişi ücreti, 678,00-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.578,00-TL üzerinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 85,93-TL ile 8.931,30-TL harç gideri olmak üzere toplam 9.017,23-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 160,10-TL yargılama giderinin kabul ve red oranı üzerinden hesaplanan 154,76-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 2.725,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 2.725,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Avukatlık asgari ücret tarifesi 10 maddesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 33.470,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/03/2019

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza