Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/853 E. 2020/460 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/853 Esas
KARAR NO : 2020/460

DAVA : Genel Kurul Kararının Butlanı ve/veya İptali
KARAR TARİHİ : 15/10/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar … ve … vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davalı şirketin 2017 yılı ilk olağan genel kurulunun 19/03/2018 tarihinde yapıldığını, müvekkillerinin davalı şirketteki hisse toplam sayısının %23,48’ine denk gelen 563.528.166 olduğunu, genel kurula müvekkilleri de dahil olmak üzere 2.400.000.000 adet hisse sahibinin tamamının asaleten ya da vekaleten katıldığını, genel kurulun açılmasından ve divanın oluşturulmasından hemen sonra müvekkilleri tarafından TTK 420. maddesi uyarınca finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların ertelemesinin talep edildiğini, diğer hissedarlardan … vekilinin divan başkanlığından aynı şekilde erteleme talebinde bulunduğunu, divan başkanlığında gündemin 2, 3, 4, 6 ve 7. Maddelerin görüşülmesinin TTK’nun 420. Maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiğini, davalı şirketin yönetim kurulunun ertelenen 2017 yılı olağan genel kurul toplantısının 28/06/2018 tarihinde yapılmasına karar verdiğini, 28/06/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan üstü genel kurul toplantısına şirketin %23,48 hissesinin sahibinin müvekkilleri ile birlikte tüm hisse sahiplerinin asaleten ya da vekaleten iştirak ettiğini, 28/06/2018 tarihli genel kurulda alınan ve iptali talep edilen kararlar esas olarak; 2017 yılında görev yapan yönetim kurulunun şirketi keyfi bir şekilde yönettiğini, hissedarlar tarafından talep edilen bilgilerin verilmediğini, yönetim kurulunun faaliyetlerinin hukuka uygun olmadığını, hazırladığı bilanço ve kar/zarar hesaplarının gerçeği yansıtmadığını, buna rağmen bazı yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmiş olması, 2017 yılında şirketi keyfi ve hukuka aykırı bir şekilde idare eden yöneticilerin 2018 yılında görev yapmak üzere yeniden seçilmiş olması, yönetim kurulu başkanının kendisine yüksek meblağlara varan ücret ve prim ödettirdiğini, tüm bunlara rağmen hissedarlara kar payı dağıtılmaması hususlarına dayandığını belirterek anılan gündem kararlarının iptali gerektiğini belirterek davalı şirketin erteleme neticesi 28/06/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağanüstü genel kurulunda müvekkillerinin itiraz ve muhalefetine rağmen genel kurul tarafından oy çokluğu ile alınan; gündemin 2. maddesi uyarınca yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanması kararının, gündemin 3. Maddesi uyarınca 2017 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesaplarının onaylanması kararının, gündemin 4. Maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri … ve … Holding A.Ş.’nin ibrası kararının ve yine 4. Madde kapsamında …, … Holding A.Ş. ve … A.Ş.’nin yönetim kurlu üyeleri olarak seçilmesine dair kararın, gündemin 5. Maddesi çerçevesinde yönetim kurulu başkanına aylık net 360.000,00-₺ ücret ve ilaveten 2017 yılı için net satışların %1,5’i oranında net başarı primi ve 2018 yılı için Ocak 2018’den başlayarak her ay net satışların %1,5’i oranında net prim ödenmesine dair kararın, gündemin 6. Maddesi çerçevesinde kar payı dağıtılmamasına dair kararın, TTK 445 maddesi uyarınca iptaline ya da TTK 447 maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacıların bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında 1. Ve 2. Genel kurul toplantılarında ve söz konusu toplantılar öncesinde müvekkili şirkete yöneltmiş olduğu sorulara yetersiz, sözde cevaplar verildiğiü ve cevap verirken dürüst hesap verme ölçülerine uyulmadığı yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, dava konusu genel kurul toplantısında müvekkili şirketin yönetim kurulu faaliyet raporu, bilanço ve finansal tabloların müzakere edilerek kabulüne ilişkin hususların da yer aldığı gündem maddelerinin oy birliği ile kabul edildiğini, davacılar tarafından 2017 mali yılı bağlılık raporuna karşı yapılan itirazların hukuki veya somut birer dayanağı bulunmadığını, 2017 mali yılında görev yapmış bulunan yönetim kurulu üyelerinin ibrasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, 2. Genel kurul toplantısında şirkete yeni bir yönetim kurulu seçilmiş olmasında herhangi bir usulsüzlük veya kanuna aykırılık bulunmadığını, yönetim kurulu üyesi olan pay sahiplerinin yönetim kurulu üyelerine ücret ve prim ödenmesi konusunda yapılan müzakerelere katılabileceğini ve oy kullanabileceğini, pay sahiplerine kar payı dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının şirket menfaatlerinin korunmasına yönelik olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …-… E.K. sayılı birleştirme kararı ile iş bu dava dosyası ile birleşen davanın davacısı … ve … vekili tarafından davalı … aleyhine açılan davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %23,48 hissedarı olduğunu, davalı şirketin erteleme neticesinde 28/06/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısanda alınan birçok karara müvekkili ve bazı hissedarların muhalefet etmelerine rağmen çoğunluğun oyu ile kararlar alındığını, alınan bu kararların usul ve kanuna aykırı olarak oyçokluğu ile alındığını, iş bu genel kurul da alınan ve iptalini talep ettiklerini, 2017 yılında görev yapan yönetim kurulunun şirketi keyfi bir şekilde yönetilmesi, hissedarlara talep edilen bilgilerin verilmemesi, yönetim kurulu faaliyetlerinin hukuka uygun olmaması, hazırlanan bilanço ve hesapların gerçeği yansızmaması, bazı yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmiş olması, 2017 yılında şirketi keyfi ve hukuka aykırı olarak idare eden yöneticilerin 2018 yılında görev yapmak üzere yeniden seçilmesi, şirketi usulsüz yöneten yönetim kurulu başkanının kendisine emsali görülmemiş miktarda ücret ve pirim ödettirmesi ne karar verilirken diğer hissedarlara kar payı dağıtılmaması hususlarında olduğunu, müvekkilinin itiraz ve muhalefetine rağmen Genel Kurul tarafından oy çokluğu ile alınan gündemin 2-3-4-5 ve 6. Maddesinde alınan kararların kanunun emredici hükümlerine, esas sözleşme hükümlerine, şirketin uğraması muhtemel zararları gözönüne alınarak, bu kararların TTK 445. Maddesi uyarınca iptaline yada TTK 447. Maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitine, TTK 448 ve 1524/2 maddeleri uyarınca Genel Kurul Kararları aleyhine dava açıldığının Ticaret Sicil Gazetesinde ve şirket internet sitesinde ilanına, şirketin uğraması muhtemel zararları gözönüne alınarak kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilerek yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davanın davalısı şirket vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; öncelikle davacıların TTK’nun 451 maddesine göre genel kurul kararları aleyhine kötü niyetle iptal davası açtığından bahisle, iş bu davada şirketin muhtemel zararlarına karşılık TTK’nun 448 ve 451 maddeleri gereğince davacıların mahkemenin uygun göreceği miktarda teminat yatırması gerektiğini, ayrıca müvekkil şirketi karşı davacıları farklı olmakla beraber aynı genel kurul toplantısında alınan aynı kararlara karşı … 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosysı ile dava açıldığını, iş bu davanın ilk davanın görüldüğü bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin beyanlarında davacı tarafın müvekkil şirketin bilanço ve finansal durum raporlarının gerçeğe ve mevzuat aykırı düzenlendiği iddiasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin finansal tablolarının dünyanın en büyük dört denetim şirketi içinde yer alan … AŞ tarafından tam tasdik ve kapsamında her yıl denetimini gerçekleştirdiğini, davacıların senelerdir müvekkili şirketin pay sahibi olduklarını, davacıların şirketin finanslarıyla ilgili herhangi bir konuda bilgi sabihi olmamasının söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin 2018 yılına dek yapılan genel kurul toplantılarının da davacılar ile birlikte diğer pay sahiplerinin katılımı ile yapılan müzakereler netiçesinde gündem maddelerinin oybirliği ile alındığını, davacıların bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında genel kurul toplantılarında ve söz konusu toplantılar öncesinde müvekkil şirkete yöneltilmiş soruların cevaplandırılmadığı ve cevap verilirken de dürüst hesap verme ölçüsü ilkelerine uyulmadığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, şirketin yönetim kurulu faaliyet raporu , bilanço ve kar zarar hesapları hakkında ileri sürülen iddialarında asılsız ve kötü niyetli olduğunu, ayrıca aynı zamanda yönetim kurulu üyesi de olan pay sahiplerinin yönetim kurulu üyelerine ücret ve prim ödenmesi konusunda yapılan müzakerelere katılıp oy kullanabileceğini bunda kanuna aykırı bir durum bulunmadığını, pay sahiplerine kar payı dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının şirketin menfaatlerinin korunmasına yönelik olduğunu bu nedenlerle öncelikle iş bu davanın … 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini ve ilan hususunda birleştirilen mahkemede karar verilmesine, aksi taktirde yürütmenin durdurulması talebinin reddine, haksız ve kötü niyetle açıldığını belirttikleri davanın essatan reddine karar verilerek yağrılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava ve birleşen dava; davalı şirketin 28/06/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 2, 3, 4, 5, 6 numaralı kararların butlanı ve/veya iptali talebine ilişkindir.
6102 sayılı TTK 445-451 maddelerinde genel kurul kararlarının iptal edilebilirlikleri ile butlanı yaptırımları düzenlenmiştir. İptal sebeplerinin düzenlendiği TTK 445 maddesinde 446. maddede belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine, özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden 3 ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iptal davası açabilecekleri belirtilmiş, iptal davası açabilecek kişilerin düzenlendiği TTK 446. maddesinde genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda asıl davada ve birleşen davada davacıların davalı şirkette pay sahibi olup, aktif dava ehliyetinin olduğu, toplantıya katılan davacı pay sahiplerinin davaya konu kararlara karşı olumsuz yönde oy kullanmakla birlikte muhalefetlerinin toplantı tutanağına geçirildiği anlaşılmıştır. Davalı şirketin sicilde kayıtlı adresinin Şişli/İstanbul olduğu, bu yerin yargı yetkisi bakımından mahkememize bağlı olduğu, dolayısı ile TTK 445 maddesinde kesin yetki olarak belirlenen genel kurul kararının iptali davası bakımından mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu genel kurul kararı tarihi 28/06/2018’dir. Dava 26/09/2018, birleşen dava 27/09/2018 tarihinde açılmış olup, TTK 445 maddesi uyarınca davaların 3 aylık yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Diğer yandan davacıların dava konusu kararların “butlanının tespiti” talebi de mevcuttur. “Butlan” bir işlemin konusuna ilişkin emredici hükümlere aykırı olması halidir. Eş söyleyişle bir işlemin konusu kanuna, ahlâka, adâba, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ya da konusu imkansız ise bu işlem bâtıldır.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyasının onaylı sureti, davaya konu genel kurul toplantı tutanağının onaylı örneği, gündem ve hazirun cetveli getirtilmiş, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir. Tüm dosya kapsamına göre davalı şirketin 26/09/2018 tarihli genel kurulda alınan kararların meydana gelişi veya içeriği itibari ile yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına, eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığının, iptal ve/veya butlan koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti yönünde dosya ve davalı şirketin dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 18/03/2020 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında “…2 numaralı genel kurul karan yönünden, faaliyet raporundaki bilgilerin, ilgili hesap dönemine ait iş ve işlemlerin akışını, finansal durumu şirketin hak ve yararını gözetecek şekilde, doğru, eksiksiz, dolambaçsız ve gerçeğe uygun şekilde yansıtmadığı. 3 numaralı genel kurul karan yönünden, finansal tabloların, dönem sonundaki finansal durumu ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun, şeffaf ve güvenilir bir şekilde ve gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtmadığı, bu anlamda finansal tabloların dürüst resim ilkesine uygun düzenlenmemiş oldukları, 5 numaralı genel kurul kararı yönünden, rapor içerisinde yer verildiği şekli ile yöneticilere sağlanan menfaatlerin, genel giderler içerisindeki payının yüksek olduğu dikkate alındığında, davacıların itirazlarının verinde olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu 6 numaralı genel kurul karan yönünden, kar payı dağıtılmamasına ilişkin kararın pay sahiplerinin en Önemli mali veya mal varlıksal hakkını engellediği değerlendirilmiş olmakla, genel kurulda alınan 2, 3, 5 ve 6 numaralı kararların iptal koşullarının oluştuğu yünündeki mali görüş ve kanaatin mahkemenin takdirinde olduğu, Bu doğrultuda yapılan GENEL DEĞERLENDİRME neticesinde, Dava konusu genel kurul toplantısında, gündemin 2, 3, 5 ve 6 numaralı maddeleri uyarınca alınan kararlar yönünden, mali tespit ve değerlendirmeler ışığında ve yine yukarıda genel değerlendirme kısmında arz edilen gerekçelerle iptal sebeplerinin gerçekleştiği, 4 nolu gündem maddesi uyarınca alınan ibra karan bakımından kanuna ve dürüstlük kuralına aykırılık gerekçesi ile iptal sebeplerinin gerçekleştiği, buna karşılık yönetim kurulu üyelerinin seçimi karan yönünden yerindelik denetimi yapılamayacağı ve bu hususun TTK 408 uyarınca genel kurulun devredilemez yetkileri İçerisinde olduğundan seçime ilişkin bölümün iptal sebepleri mevcut olmadığı, gündem maddesinin kısmen iptali söz konusu olabileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi kurulu raporu denetime elverişli, gerekçeli ve kanaat oluşturmaya yeterli kabul edilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Dava ve birleşen dava; davalı şirketin 28/06/2018 Tarihinde yapılan 2,. maddesinde yer alan yönetim Kurulunun faaliyet raporunun onaylanması kararının, 3. maddesinde yer alan 2017 yılına ait bilanço ve kara zarar hesaplanması kararının, gündemin 4.maddesinde yer alan Yönetim kurulu üyeleri … ve … A.Ş.’ nin ibrası, … ve … A.Ş. ‘nin Yönetim Kurulu üyesi olarak seçilmesi kararının, 5.maddesinde yer alan Yönetim Kurulu Başkanlığına aylık net 360.000.TL. Ücret ve 2018 yılı için Net satışın %1,5 oranında net başarı primi ve 2018 yılı için Ocak 2018’ den başlamak üzere her ay net satışların % 1,5 oranında prim ödenmesi ve 6.maddesinde yer alan kar payı dağıtılmamasına dair kararın iptaline yada batıl olduğunun tespitine karar verilmesi talebine ilişkindir. Dava konusu her bir genel kurul kararı yönünden mahkememizce aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır.
Dava konusu; 2 nolu gündem maddesi uyarınca faaliyet raporlarının ve bağımsız denetim raporlarının onaylanmasına ilişkin karar yönünden; yukarıda özetlenen ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunda faaliyet raporunda bilgilerin ilgili hesap dönemine ait iş ve işlemlerin akışını, finansal durumu şirketin hak ve yararını gözetecek şekilde, doğru, eksiksiz, dolambaçsız ve gerçeğe uygun şekilde yansıtmadığı tespitlerinde bulunulmuş olup, bu durumda yönetim kurulunu faaliyet raporunun yönetim kurulu üyeleri bakımından özenle bağlılık yükümlülüğü ön gören TTK md. 369 ile bağdaşmadığı, bu nedenle iptali koşullarının gerçekleştiği kanısına varılmıştır. Dava konusu; 3 nolu gündem maddesi uyarınca bilanço kâr/zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin karar yönünden; şeffaflık ve dürüst resim ilkesinin ihlâl edilip edilmediğinin tespiti gerekmekte olup, bilirkişi kurulu raporunda finansal tabloların dönem sonundaki finansal durumu ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun, şeffaf ve güvenilir bir şekilde ve gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtmadığı, bu anlamda finansal tabloların dürüst resim ilkesine uygun düzenlenmediği tespitlerinde bulunulmuş olup, bu durumda somut olayda şeffaflık ve dürüst resim ilkesinin ihlal edildiği anlaşılmakla bu nedenle iptali koşullarının gerçekleştiği kanısına varılmıştır. Dava konusu; 4 nolu gündem maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ve yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçimine ilişkin karar yönünden; bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere yönetim kurulu üyelerinin seçimi genel kurulun devredilemez yetkileri içerisinde (TTK 408) olup, özel olarak önemli sebepler ispat olunmadıkça genel kurulun bu yetki ve iradesine müdahale edilmesi doğru değildir. Bu bakımdan seçime ilişkin kararın genel kurulun yetkisine ilişkin bir husus olduğu, yerindelik denetimi yapılamayacağı, gerek duyulur ise sorumluluk TTK 553 vd. İade yükümlülüğü TTK 512 vd. Hükümleri işletilmesinin şirketin takdirinde olduğu ancak somut olayda genel kurulun yönetim kurulu üyelerini seçimine ilişkin iradesinin kanuna, ana sözleşmeye, dürüstlük kuralına aykırılığından söz edilemeyeceği, diğer yandan kararın davacı hissedarların pay sahibi haklarını ihlâl eden bir karar olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığından yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçimine ilişkin kararın iptali koşullarının gerçekleşmediği kanısına varılmıştır. İbra; genel kurulun yönetim kurulu üyeleri hakkında bir irade açıklamasıdır. Genel kurul bu kararı ile yönetim kurulu üyelerinin söz konusu dönemdeki işlemlerinin hukuka ve ortaklık açısından işin gereğine uygun bulduğunu beyan etmektedir. Genel kurul ibra kararı ile yönetim kurulu üyelerini ilgili dönemdeki faaliyetleri sebebi ile sorumlu tutmayacağını açıklamaktadır. TTK md. 436/2 uyarınca şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamazlar ve yönetim kurulu üyeleri kendi ibra oylamalarında oy kullanamayacakları gibi diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamazlar. Öte yandan ibra oylamasında oy hakkından yoksun kişilerin oy kullanması tek başına alınan kararların iptali sonucunu doğurmaz. Kararın geçersiz kılınması için TTK md. 436/2 aykırı olarak kullanılan oyların kararın sonucunu etkilemiş olması gerekir. Diğer yandan TTK md. 436/1 uyarınca pay sahipleri kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı olduğu şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin müzakerelerde oy kullanamazlar. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde davalı şirket yönetim kurulu başkanı …’ın kendi ibra oylamasında oy kullanmadığından 595.960 olumlu oya karşılık 1.126.941.332 olumsuz oy ile ibra edilemediği, şu halde diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra oylamasında oy kullanmasının pay oranı itibari ile ibra kararının alınıp alınmamasında önemli olduğu, bu durumda somut olayda oydan yoksunluk kuralının ihlal edilmiş olmasının ibra kararının geçerliliğine etki edecek mahiyette olduğu, tüm bu sebeplerden dolayı ibra kararının iptali koşullarının gerçekleştiği kanısına varılmıştır. Dava konusu 5 nolu gündem maddesi uyarınca ücret ve prim belirlenmesine ilişkin karar yönünden; davalı şirketin mali yapısına uygun olup olmadığının tespiti gerekmekte olup, somut olayda yönetim kurulu başkanı için; 2018 yılı için Mart 2018 döneminden başlamak üzere aylık net 360.000,00-₺ ücret ödenmesine, ayrıca lehine kararda belirtilen şekilde prim hesaplanmasına, diğer yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmemesine karar verilmiştir. Davalı şirketin 2012 yılından beri kâr dağıtımı yapmadığı sabittir. Yönetim kurulu başkanına ödenecek ücret miktarı belirlenirken diğer pay sahiplerinin menfaatlerinin korunması ve eşit işlem ilkesinin de ihlâl edilmemesi gerekmektedir. Somut olayda yönetim kurulu başkanına ücret ve prim belirlenmesine ilişkin kararın şirketin diğer ortakları arasındaki dengeyi bozduğu, hatta örtülü kâr aktarılması olarak kabul edilebileceği, tüm bu sebeplerden dolayı şirket ortaklarının müktesep niteliğindeki hakkı olan kâr payı alma haklarının zayıfladığı ve menfaatlerinin zedelendiği kabul edilerek bu nedenle anılan kararın iptali koşullarının gerçekleştiği kanısına varılmıştır. 6 nolu gündem maddesi uyarınca şirketin pay sahiplerine kâr payı dağıtılmamasına ilişkin karar yönünden; 6102 sayılı TTK’nun 408/2-d fıkrasında finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermaye veya dağıtılacak kâra dahil kullanılmasına dair kararların alınmasının genel kurulun devredilemez yetkilerinden olduğu düzenlenmiştir. Şirket genel kurulu şirket kâr payının belirlenmesi ve dağıtımı konusunda tek yetkili organdır. Kâr payı alma hakkı vazgeçilemez ve müktesep haktır. Genel kurulun kâr payı dağıtılmaması yönünde alınan kararın yerindeliğinin denetimi için davalı şirketin mâli yapısına uygun olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Bilirkişi kurulu raporunda şirketin 2012 yılından beri kâr dağıtımı gerçekleştirmediği, şirketin dağıtılabilir kârının bulunduğu, buna mukabil yöneticilere yüksek ücret ödendiği tespit edilmekle anılan kararın iptali koşullarının gerçekleştiği kanısına varılmıştır. Asıl davada davacı tarafın mahkemece kâr dağıtımı yapılmasına karar verilmesi talebi ise yukarıda açıklanan TTK md. 408’de yer alan düzenlemeye aykırı olduğundan kabul edilmemiştir. Açıklanan tüm bu sebeplerden dolayı somut olayda dava konusu kararlar yönünden butlan koşullarının mevcut olmadığı, 4 nolu gündem maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin karar haricindeki kararlar yönünden ise iptal koşullarının mevcut olduğu kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın ve birleşen davanın kısmen kabulü ile;
Davalı şirketin 28/06/2018 tarihli genel kurul toplantısında faaliyet raporlarının ve bağımsız denetim raporlarının onaylanmasına ilişkin 2 nolu kararın, 2017 yılına ait bilanço ve kâr-zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin 3 nolu kararın, yönetim kurulu ücret ve prim haklarının tespitine ilişkin 5 nolu kararın ve 2017 yılına ait kâr dağıtımı hakkında karar alınmasına ilişkin 6 nolu kararın ve 4 nolu gündem maddesi uyarınca alınan ibrâ kararının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl davada Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-₺ harçtan peşin alınan 35,90-₺ harcın mahsubu ile bakiye 18,50-₺ karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Birleşen davada Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-₺ harçtan peşin alınan 35,90-₺ harcın mahsubu ile bakiye 18,50-₺ karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Asıl davanın davacıları tarafından yapılan 800,00-₺ bilirkişi ücreti, 195,00-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 995,00-₺ ile 77,00-₺ harç gideri olmak üzere toplam 1.072,00-₺ yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Birleşen davanın davacıları tarafından yapılan 800,00-₺ bilirkişi ücreti, 225,00-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.025,00-₺ ile 77,00-₺ harç gideri olmak üzere toplam 1.102,00-₺ yargılama giderinin birleşen davanın davalısından tahsili ile birleşen davanın davacılarına verilmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı taraf vekili lehine takdir olunan 3.400,00-₺ maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca birleşen davanın davacıları vekili lehine takdir olunan 3.400,00-₺ maktu vekalet ücretinin birleşen davada davalı şirketten tahsili ile birleşen davanın davacılarına verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/10/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza