Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/778 E. 2019/148 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/778 Esas
KARAR NO : 2019/148

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/09/2018
KARAR TARİHİ : 05/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin davalıdan 141.423,50 TL alacağının 3 gün içinde ödenmesi için davalı tarafa 24.08.2017 tarihli ihtarname gönderdiğini, ihtarname davalıya 29.08.2017 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir sonuç alamadığını, ihtarnameye rağmen ödenmeyen alacağın tahsili için … 34. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emri davalıya 12.09.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, 14.09.2017 tarihinde sunulan dilekçe ile İcra Müdürlüğü’nün yetkisine ve takip konusu borcun tamamına itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı borçlunun gerek icra müdürlüğünün yetkisine gerekse borca yönelik itirazı haksız ve kötüniyetle yapılmış bir itiraz olduğunu iptali gerektiğini, davalı ile müvekkili arasında 16.06.2008 tarihinde imzalanan protokol’ün 5. maddesinde taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu kabul ettiğini, 6100 Sayılı HMK’nın 17. maddesinde , yetki sözleşmesi “… Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, uyuşmazlıkta taraflar tacir olduğundan HMK.nun 17. maddesine göre icra takibinin İstanbul İcra Müdürlüğünde yapılmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, bu sebeple öncelikle yetkiye yönelik itirazının iptalini talep ettiklerini, yapılan icra takip dosyasında düzenlenen ödeme emri ise 12.09.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı ancak ödeme emrinin tebliğ edilmesinden 2 gün sonra, sadece asıl alacak miktarı olan 141.423,50 TL’nin müvekkilinin banka hesabına ödendiğini, icra masraflarını ödemeden, ödeme yaptığı iddiasıyla borcun tamamına itiraz ettiğini, yapılan hesaba göre davalının halen icra dosyasında müvekkiline 14.300,00 TL borcu bulunduğunu bu miktar yönünden itirazının iptali için iş bu davanın açılması zorunluluğunun ortaya çıktığını, davalının icra takibinin başlatılmasına kendisi sebep olmuş ve haksız bir şekilde icra takibine de itirazda bulunduğunu, davalının itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu, uyuşmazlığa konu alacağın miktarı davalı tarafından bilindiğini, haksız itirazın iptali ile alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin icra takbinine karşı yaptığı yetki itirazının yerinde olduğunu, protokol hükmü uygulama yerinin olduğunu fakat Protokol’ün imza tarihi göz önünde bulundurulduğunda 2008 yılında Çağlayan ve Anadolu Mahkemeleri fiilen faaliyet göstermemekte olduğunu, tarafların yetkili mahkemeyi “İstanbul Mahkemeleri” olarak belirlemiş olduğunu, tarafların, aralarında doğabilecek uyuşmazlıkları Sultanahmet Adliyesi’nde çözümlenmesi iradesine sahip olduklarının anlaşıldığını, İstanbul Mahkemesi olarak kabul edilen; davanın açıldığı tarihte ise Sultanahmet Adliyesi’nin faaliyeti sona ermiş olduğundan, bu yetki sözleşmesinin, pratik olarak herhangi bir geçerliliği kalmadığını, tarafların düzenlediği yetki şartının geçersizliğinde, müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği adresin “…” olması sebebiyle takibin İstanbul Anadolu İcra Daireleri’nde başlatılması gerektiğini, icra takibinin yetkisiz yerde başlatılmasıyla huzurdaki davanın da yetkisiz yerde açıldığını, davanın usulden reddini talep ettiklerini, müvekkili şirket davacıya olan borcunu ödediğini, bu sebeple müvekkili şirketin borca itirazının yerinde olduğunu, davacı tarafın iyi niyet kurallarına ve ticari etiğe uygun hareket etmediğini, davacının takip talebinde bulunmasının ve işbu davayı ikamesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini, talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce … 34. İcra … sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile davacı tarafça 06/09/2017 tarihinde 141.423,50 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 12/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, aynı tarihli dilekçe ile davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiği, taraflara arasında16/06/2008 tarihli Protokol imzalanmış olduğu hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı ve sözleşmenin anlaşmazlıkların çözümü başlıklı 5. maddesinde tarafların bu sözleşmeden doğacak anlaşmazlıkların çözümünde münhasıran İstanbul Mahkemelerini yetkili kıldıkları anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan protokol tarihinde yürülükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu’nun mülga 22.Maddesi ‘Mahkemenin salahiyeti intizamı amme esasına binaen tayin edilmemiş olan hallerde iki taraf bir veya mütaaddit muayyen hususa mütaallik ihtilaflarının salahiyettar olmıyan mahal mahkemesinde görülmesini tahriren mukavele edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o davaya bakmaktan imtina edemez.’ ve yine aynı kanunun 23.maddesi ‘Salahiyettar olmıyan bir mahkemede aleyhine dava ikame olunan kimse esasa girişmezden evvel bu bapta itirazda bulunmazsa o mahkemenin salahiyetini kabul etmiş addolunur. Şu kadar ki munhasıran iki tarafın arzularına tabi olmıyan mesail bundan müstesnadır.Mahkeme bu nevi davalarda hitamı mahkemeye kadar re’sen veya iki taraftan birinin talebi üzerine ademi salahiyet kararı verir. Mahkemenin salahiyattar olmadığını iddia eden taraf salahiyettar mahkemeyi beyana mecburdur.’ şeklindedir.
Somut olayda taraflar arasında imzalanan Protokol tarihinde yürülükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu 10.maddesi ‘Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.’ şeklinde olup, aynı kanunun 448. Maddesi ‘Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır’ şeklindedir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde; mülga HUMK 22. Vve 23. Maddeleri uyarınca bir uyuşmazlığa ilişkin yetki sözleşmesi yapılmış olması, o uyuşmazlığa ilişkin Kanun’la belirlenmiş genel ve özel yetki kurallarını ortadan kaldırmayacağı belirtilmiştir. Protokol’ün imza tarihi göz önünde bulundurulduğunda; Çağlayan ve Anadolu Mahkemeleri fiilen faaliyet göstermemekte olup, tarafların yetkili mahkemeyi “İstanbul Mahkemeleri” olarak belirlemiş olmasından İstanbul sınırları içerisinde hangi mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu konusunda iradelerinin anlaşılamadığı, tarafların şirket adreslerinin incelenmesinde, her iki tarafın şirket adresinin de İstanbul Adliyesi yetki çevresi içinde yer almadığı görülmüştür. Davacı tarafından takibin yetkisiz İstabul İcra Dairesinde açılmış olduğu, takibin yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış olmasının itirazın iptali davası için dava şartı niteliğinde olduğu, davalı borçlunun yetkiye itirazında yetkili icra dairesini göstermiş olması sebebiyle itirazın usulüne uygun olduğu anlaşılmakla yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış bir icra takibi bulunmadığından davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın, takibin yetkili icra dairesinde yapılmamış olması nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Karar ve ilam harcı 44,40 TL’nin peşin alınan 35,90 TL’den mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.05/03/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza