Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/77 E. 2018/57 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/77 Esas
KARAR NO : 2018/57

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 23/01/2018
KARAR TARİHİ : 24/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta (Trafik Sigortası) Poliçesi ile 18.08.2016 – 18.08.2017 tarihleri arasında davalı adına sigortalı olduğunu, sigortalı araç 24.12.2017 tarihinde davalının yasal sınırın çok üzerinde (1,49 promil) alkollü olarak sevk ve idaresinde iken maddi hasarlı trafik kazasına sebep olduğunu, Resmi belge niteliğindeki Kaza Tespit Tutanağı’na göre, sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’ın park halinde bulunan … ve … plakalı araçlara çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğinin kaydedildiğini, Bu kazanın oluşumunda … plakalı sigortalı araç sürücüsü davalının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu madde 52/1-a hükmünün ihlali sebebiyle tam ve asli kusurlu olduğu ve diğer sürücü ve araçların ise bu kazada herhangi bir kusurunun olmadığı tespit edildiğini, Davalı kaza esnasında yasal sınırın çok üzerinde 1,49 promil alkollü olduğunu, Kazada hasara uğrayan araçlar için müvekkili şirkete yapılan başvuru neticesinde … sayılı hasar dosyası açılarak, 5684 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca bağımsız ve uzman eksper tarafından hasarın niteliğinin ve miktarının tespiti için yaptırılan ekspertiz incelemelerine istinaden hazırlanan Ekspertiz Raporları ile tespit edilen;… plakalı araç için 15.250,00-TL, … plakalı araç için 3.240,00-TL toplam 18.490,00-TL hasar tazminatı zarar görenlere ödendiğini, Trafik Sigortası Genel Şartları’nın “zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının sigortalıya rücu hakkı” başlıklı b.4. maddesinde yasal seviyenin üzerinde alkollü araç kullanımı sırasında meydana gelen zararlar rücu nedeni sayıldığını, Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemeyeceğini, ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebileceğini, hasar tazminatlarını ödeyen müvekkil şirket, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartları’nın B.4.c maddesi ve KTK hükümleri uyarınca ödediği tazminatı sigorta poliçesinin karşı âkidi olan davalı sigortalıdan rücu etme hakkına sahip bulunmakta olduğunu, Davalıya yapılan müracaatlardan bir sonuç alınamadığını Davalının mal varlıklarını tasfiye etme ve üçüncü şahıslara aktarması kuvvetle muhtemel olduğunu, alacaklarının yüksek miktarda olduğunun göz önünde bulundurularak karar kesinleşinceye kadar davalının mal varlıklarına teminatsız olarak HMK m.389 (…Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir…) uyarınca ihtiyati tedbir konularak üçüncü şahıslara devrinin önlenmesine karar verilmesini talep ettiğini, Müvekkili sigorta şirketinin 5684 sayılı Kanun’un “Teminatlar” başlıklı 17.maddesi (…Sigorta şirketleri, yurt içinde akdetmiş oldukları sigorta sözleşmelerinden doğan taahhütlerine karşılık olarak bu maddede belirlenen esaslara göre teminat ayırmak zorundadır…) gereğince Hazine Müsteşarlığı nezdinde teminatlar tesis etmiş olması sebebiyle sigorta şirketi borçları ayrıca kamu teminatı altında bulunduğundan HMK.’nın 392. maddesine göre ihtiyati tedbir talep eden müvekkili şirketten teminat alınmamasını talep ettiğini, Yukarıda açıklanan ve yargılama sırasında ortaya çıkacak nedenlerle, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla, 18.490,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz görevsiz olduğundan dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmemiş ve cevap alınmamıştır.
DELİLLER:
1-… numaralı Trafik Sigortası Poliçesi,
2- … sayılı Hasar Dosyası kapsamı,
3-Trafik Kazası Tespit Tutanağı, Alkol Tespit Tutanağı,
4-Ödeme Dekontları, Ekspertiz Raporları,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1402 ve devamı maddelerine göre açılmış sigorta sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı maddi tazminat davasıdır.
Bilindiği üzere 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/l bendi ile hizmet sağlayan ile hizmetten yararlanan arasında aktedilmiş sigorta sözleşmeleri de tüketici işlemi olarak açıkça sayılmıştır. Davacı kanun kapsamında bireysel olarak sigorta işinden faydalanan tüketici, davalının da hizmeti sağlayan sağlayıcı olduğu iddia edilmektedir. Görüldüğü üzere somut uyuşmazlık kanun kapsamında kalan tüketici işleminden kaynaklanmaktadır. Aynı yasanın 73. maddesinde tüketici uyuşmazlıklarına tüketici mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir. Bununla beraber aynı yasanın 83/2. maddesi “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmü ile tüketici işlemlerinden kaynaklanan her türlü ihtilafın tüketici mevzuatına göre çözümleneceğini kesin hükme bağlamıştır.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesine göre, görev kamu düzeninden olup resen nazara alınması gerektiğinden, aynı yasanın 115/2. maddesine göre davanın usulden reddine ve 20. maddesine göre dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan dava dilekçesinin karşı tarafa tebliğ edilmeden görevsizlik kararı verilip verilemeyeceğine gelince;
HMK’nın 115/2. maddesinde açıkça dava şartlarının davanın “her aşamasında” nazara alınması gerektiği amir hüküm olarak düzenlenmiştir. Yeni HMK’nın getirdiği usule göre bir hukuk davası davanın açılışı, dilekçeler teatisi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm aşamalarından oluşmaktadır. Görüldüğü üzere, davanın açılışı da bir aşama olduğuna göre, bu amir hüküm gereği, daha davanın açılışında görevsizlik kararı verilebilir. Hatta verilmek mecburiyetindedir. Zira, görevsiz mahkemenin tensip yapması, dava dilekçesinin tebliğ etmesi, davalının cevabını alması, ön inceleme safhasına geçmesi yargılama usulündeki “görev” kurumunun karakteristiği ile bağdaşmaz. Görevsiz mahkeme, değerlendiremeyeceği cevabı davalıdan neden alsın ki? Bu şekilde görevsiz mahkemenin dilekçeler teatisini tamamlayıp ön inceleme aşamasına geçmesi HMK 115/2. maddesindeki dava şartlarına ilişkin “her aşamada” şartını ihlal etmesi anlamına geleceği gibi, hukuk yargılamasının en temel prensiplerinden olan ve HMK 30. maddesinde tecessüm eden usul ekonomisi ilkesini de ihlal eder.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi üzerine 2 hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili … Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama masraflarına ilişkin kararın HMK 331/2. Maddesine göre yetkili ve görevli mahkemece nazara alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesi üzerine 2 hafta içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılması yönünde karar ittihazına,
Dair; Davacı vekilinin ve davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/01/2018

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza