Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/703 E. 2018/828 K. 15.08.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/703 Esas
KARAR NO : 2018/828

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı))
DAVA TARİHİ : 02/08/2018
KARAR TARİHİ : 15/08/2018

Mahkememizde görülmekte olan kıymetli evrak iptali davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacının 02/08/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle : …’in kızı olduğunu, … Tanıtım Hizmetlerinin sahibi olduğunu, … keşide tarihi 17/10/2018 olan ve çek nosu … olan 32.250 TL yazılan hesap no … olan … şubesi … olan çek kendilerine ait olmadığını, böyle bir çekin olmadığını, firmalarıyla hiçbir alakası olmayan bu çekin sahte olduğunu, kendilerini arayan ve telefonunu gizleyen bu kişiyi savcılığa şikayet edip ve dosyaya ibraz edeceklerini bu çeke acilen ödeme yasağı konulmasını talep etmiştir.
Yargı erkini tekelinde bulunduran … Cumhuriyeti devletinin de taraf olduğu AİHS’in 6. Maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlali sebebiyle AİHM nezdinde, Devletimiz aleyhine çokça ihlal kararları verildiği herkesçe malumdur. Bu kararların kahir ekseriyeti uzun yargılama süreçlerine dayanmaktadır. İşte uzayan yargılamaların önüne geçilmek amacıyla 2000’li yılların başından itibaren temel adli yasalarda köklü değişikliklere gidilmiş, TCK, CMK, TMK, TTK, TBK gibi hukuk yargılamalarındaki usulü düzenleyen HUMK’ta da değişikliğe gidilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe konmuştur. HMK’ta yargılamaların uzamasının önüne geçilmek için daha dava dilekçesi verilirken hangi hususlara dikkat edilmesi gerektiği 119. maddesinde tek tek sayılmış, maddenin ikinci fıkrasında da eksikliklerin yaptırımı düzenlenmiştir. Buna göre;
– davalının adresi (b)
– dayanılan vakıaların sıra numarası ile açık özeti (e),
– iddia edilen her bir vakıanın hangi delil ile ispat edileceği (f),
– açık bir şekilde talep sonucu (ğ)
dava dilekçesinde yer almalıdır.
Somut olayda dava dilekçesi HMK’nın 119/1-(b, e, f, ğ) bentlerine aykırı olarak tanzim edilmiştir. Zira gerçekten de davalı konumunda gösterildiği gibi bir şahıs var mıdır, varsa adresi nedir, bu şahsın dava konusu olayla alakası nedir, dava dilekçesinde yazılı olan ve fotokopisi ekinde sunulan çekin kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü halde fotokopisine nasıl ulaşmıştır, sahteciliği kim yapmıştır, kendilerinin telefonla arandığına dair tarih, gün bilgisi ile arayan kimsenin davada konu olabilecek konuşmalarının içeriği nedir sorularını cevaplar mahiyette bir vakıa aktarımı dava dilekçesinde yer almamaktadır. Ayrıca vakıaları hangi delillerle ispat edeceğine dair dava dilekçesinde bir tane bile delil bildirilmemiştir. Yine talep sonucunda sadece ödeme yasağı talep edilmiştir. Oysa ki esas yargılamada, menfi tespit ya da kıymetli evrak iptali talep edilmeden, yalnızca tedbir mahiyetinde ödeme yasağı talep edilmesi de mümkün değildir. Özellikle (e) ve (f) bentlerindeki eksiklikler, 119/2. maddesine göre sonradan tamamlanması dahi mümkün olmayan eksiklikler olduğundan, HMK 31. maddesi bağlamında davanın açıklattırılması yoluna da gidilmemiştir. Zira 119/2. maddedeki (e) ve (f) bentlerinin istisna tutulduğu açık hükmü görmeksizin davacıdan açıklama istemek, 31. maddedeki davanın aydınlatılması ödevinin ilerisine, yani 25. maddesinde düzenlenen iki tarafa hatırlatma yasağı sınırlarına geçmek olur.
Aksi düşünce, mevzuatın insan haklarına daha uyumlu hale getirilmesine yönelik yasa koyucunun 2000’li yılların başından itibaren ihdas ettiği iradeyi akim kılar ve uygulayıcıların açık kanun hükümlerini uygulamaktan imtina etmesi sebebiyle AHİM nezdinde Devletimizin tazminatlara mahkum olmaya devam etmesi sonucu doğurur.
Öte yandan, davalı konumunda yazılan isim ve soy ismin gerçek bir şahıs olup olmadığı, anlaşılamadığı gibi bunun anlaşılmasına yarar herhangi bir bilgide verilmemiş, adres de bildirilmemiş olduğundan dava dilekçesi tebliğe çıkarılmadan dava dilekçesinin unsurlarının değerlendirilmesi gerekmiştir.
Anılan sebeplerle HMK 119/1-(b, e, f, ğ) bentlerinde sayılan unsurları içermeyen dava dilekçesi sebebiyle 119/2. Maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın H.M.K.’nun 119/2. maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın davacıya tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi. 15/08/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza