Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/684 E. 2019/743 K. 17.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/684 Esas
KARAR NO : 2019/743

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2018
KARAR TARİHİ : 17/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davaya konu icra takibinin dayanağı çeklerin keşidecisi … A.Ş. Firması olduğunu, çekler üzerinde şirket yetkilisi olarak tek imza ile müvekkili …’ın imzası bulunduğunu, bu imzanın keşidecisi olan şirketin imzası olduğu ve imzalayan şahsı borçlandırmayacağı açık ve yerleşmiş hukuki kaide olmasına rağmen davalının müvekkili de borçlu olarak göstermesinin kabul edilemeyeceğini, ayrıca davalının müvekkilini tanıyor olması ve o dönemdeki sıkıntıları sebebiyle gelen tebligatı incelemeyeceği ve alacağı da düşünülerek açık bir kötüniyet örneği sergilendiğini, sair her türlü maddi manevi talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalının açık kötüniyeti nedeniyle davanın kabulünün yanında davalı aleyhine kötüniyet tazminatına da hükmedilmesini ve yargılama sonuna kadar söz konusu icra takibinden müvekkili aleyhine işlem yapılmaması amacıyla icra takibinin müvekkili yönünden durdurulmasını yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı borçlu takip konusu çeklerin ön yüzüne kendi adını ve soyadını yazarak imzaladığını, şahsen borçtan sorumlu olduğunu, şirket müdürünün çekin ön yüzüne kendi adını yazması gerekli olmadığını, çekin ön yüzüne isim yazılması ancak hususi bir gayeye matuf olabileceğini, borcun üstlenilmesi anlamında olduğunu, takipten haberdar olmasına rağmen borcu ödemek yerine icra takibinden 2 yıl sonra dava açması davacının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, usul ve hukuka uygun olmayan davanın reddini, davacının tazminata mahkum edilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemlidir.
Mahkememizce … 24. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklısı … Tic. AŞ. tarafından, borçlu … AŞ aleyhine 24.194,96-USD asıl alacak, 2.419,50-Çek Tazminatı, 72,58-USD komisyon, 7.280,53-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.967,57-USD’nin icra takip tarihi olan 11/11/2016 tarihinden itibaren tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz etmediği anlaşılmıştır.
Davaya konu …bank … Şubesi’nin … çek numaralı 14/02/2014 keşide tarihli, 12.500-USD bedelli çek ile yine …bank … Şubesi’nin … çek numaralı 29/01/2014 keşide tarihli, 12.500-USD bedelli çek incelendiğinde; keşideci kısmında … A.Ş. ile davacı …’ın adının bulunduğu fakat sadece davacı …’ın adının altında imzası olduğu, … A.Ş.’nin altında olması gereken şirket yetkilisi imzasının bulunmadığı görülmüştür. Davacının çekler üzerine atılı imzaların kendi eli ürünü olmadığı iddiası olmayıp, şirket adına atılmış imzanın yetkisi dahilinde olduğunu kabullenmekle birlikte, davacının iddiası çekler üzerindeki imzanın davacı aleyhine borç doğurabilmesi için ayrıca keşideci şirket kaşesi altında bir tane daha imzası bulunması gerektiği yönündedir.
Mahkememizce … Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, davacı …’ın davacı şirket adına 2014 yılı itibariyle çek keşide etme yetkisinin veya vekaletinin bulunup bulunmadığının tespit edilebilmesi için dava dışı şirketin kuruluş tarihinden itibaren yetkili ve temsilcilerinin bildirilmesi istenmiş, ticaret sicil cevabi yazısı incelendiğinde davacının ocak 2010 tarihinde oy toplayıcılığına atandığı, Ekim 2013 tarihine kadar oy toplayıcı olarak devam ettiği, Ekim 2013 yılında şirket müdürlüğüne atandığı ve devam ettiği sonuç olarak davacı …’ın Ekim 2013 yılında çekler altında keşideci olarak belirtilen dava dışı şirketi temsil ve ilzama, çek keşide etmeye yetkisi bulunduğu anlaşılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 780. Maddesi’ne göre ‘Çek; c) Ödeyecek kişinin, “muhatabın” ticaret unvanını, d) Ödeme yerini, e) Düzenlenme tarihini ve yerini, f) Düzenleyenin imzasını, g) Banka tarafından verilen seri numarasını, h)Karekodu içerir.’ şeklindedir. TTK’nun Düzenleyenin sorumluluğu başlıklı 679. Maddesinde ‘Düzenleyen, poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur. Düzenleyen, kabul edilmeme hâlinde sorumlu olmayacağını şart edebilirse de ödenmemeden sorumlu olmayacağına ilişkin kayıtlar yazılmamış sayılır.’ şeklindedir. TTK’nun Geçerli olmayan imzaların bulunması başlıklı 677 maddesi ‘Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.’ şeklindedir. TTK’nun 701. Maddesi ‘1-Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır.2- Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır.3- Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır.4-Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.’ şeklindedir. Yine TTK’nun 702. Maddesi ‘Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur. 2-Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir. 3-Aval veren kişi, poliçe bedelini ödediği takdirde, poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye ve ona, poliçe gereğince sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan haklarını iktisap eder.’ şeklindedir.
Yukarıda belirtilen tüm maddeler birlikte değerlendirildiğinde; takip konusu belgelerin kambiyo vasfını taşıması için tanzim edenin imzasını taşıması yeterli olup, çek üzerine atılması gereken iki imzadan şirket kaşesi üzerine atılan imzanın şirketin sorumluluğunu, çek üzerine münferiden atılan diğer imzanın ise Hukuk Genel Kurulu Kararlarına göre aval şerhi hükmünde olduğundan aval verenin bizatihi kendi sorumluluğunu doğurmaktadır. Davacının her ne kadar dava konusu çeklerdeki keşideci olarak görünen dava dışı şirketin kaşesi altında imzası bulunmasa da, davacının bu çeklerin ön yüzüne kendi adını yazıp altını imzalaması; davacının şirket yetkilisi sıfatıyla dava dışı şirketi borçlandırma iradesi gösterdiğini ve aval veren konumunda olduğunu ve dolayısıyla davacının anılan çekler nedeniyle sorumluluğu bulunduğunu göstermektedir. Açıklanan nedenlerle davacının dava konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığı talebiyle açtığı davanın reddine karar vermek gerekmiştir. İİK 72/4 maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde davacı borçlunun tazminattan sorumlu tutulabilmesi için mahkemece İİK 72 maddesi kapsamında verilmiş ve davacı tarafından teminatı yatırılmak sureti ile infaz edilmiş bir tedbir kararının bulunması gerekmektedir. Somut olayda tedbir kararı verilmemiştir. Bu nedenle davalı lehine kötü niyet tazminatına karar verilmemiştir. Tüm bu nedenlerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 2.790,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.745,8-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 15.753,04-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.17/09/2019

Katip
e-imza

Hakim