Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/663 E. 2019/29 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/663 Esas
KARAR NO : 2019/29

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 20/07/2018
KARAR TARİHİ : 22/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 20.05.2017-20.05.2018 tarihleri arasında … sayılı geniş kapsamlı ev sigorta poliçesi ile yangın, hırsızlık (kasa hırsızlık teminatı dahil), sel-sul baskını, doğal afetler, vb. rizikolarına karşı sigortalanan dava dışı …’e ait, … adresindeki konutta 26.06.2017 tarihinde hırsızlık hadisesi meydana geldiğini, konutta kapalı kasa içinde bulunan 20 adet tam, 12 adet yarım ve 16 adet cumhuriyet altını ile 1.500 Euro, 600 USD nakit para ile çok sayıda ve muhtelif altın-pırlanta ziynet eşyaları ile kasa dışında bulunan çok sayıda muhtelif altın ve değerli taşlarla bezeli ziynet eşyalarının yanısıra Ipad pro, Ipad mini, macbook marka elektronik cihazlar ile lenovo marka laptop, muhtelif sayıda lüks marka kadın çantaları ile lüks marka saat ve gözlükler vb. kullanım eşyaları, sigortalı, eşi ve çocuklarına ait pasaportlar ile çeşitli miktarda senetler vb. çalındığını, Site Yönetimi tarafından olayın aynı tarihte emniyet birimlerine bildirilmiş olup; olay tarihinde yurtdışında bulunan sigortalı tarafından da, ülkeye dönüşüne müteakiben, yasa ve sözleşme ile belirlenen süre içinde müvekkil sigorta şirketine ihbar edildiğini, çalınan para ve kıymetli eşyalar tutarı 162.000,00 TL. civarında olduğunu, müvekkili şirket nezdinde … sayılı hasar dosyası açılarak hırsızlık poliçesi genel ve özel şartları uyarınca tazmini gereken zarar tutarının 70.877,33 TL olarak tespit edildiğini, müvekkili tarafından, 07.08. 2017 tarihinde sigortalısına ödendiğini, hırsızlık olayının meydana gelmesinde ve zararın gerçekleşmesinde dava dışı Site Yönetimi’ne atfı kabil herhangi bir kusur bulunmadığını, sigortalı, kendi konutu için kişisel düzeyde de gerekli tüm koruyucu önlemleri almış ve bu kapsamda davalı …Ş. ile bireysel güvenlik hizmeti sözleşmesi akdedildiğini, davalı … Hizmetleri A.Ş., hırsızlık olayının meydana gelmesinde, özel güvenlik hizmetinin yerine getirilmesindeki eksiklik, özensizlik olduğunu ve davalı … Şirketi, olayın gerçekleştiği tarihte eksik personelle güvenlik hizmeti verdiğini, davaya konu hırsızlık olayından 37 gün önce, 18.05.2017 tarihinde de Site’de bir başka hırsızlık teşebbüsü meydana gelmiş olmasına ve sözkonusu olayda, davalı …’nin, sözleşme ile üstlendiği güvenlik hizmetinin ifasında kusur ve eksikliğinin bulunduğunun tespit edildiğini, ve bu hususta Site Yönetimi tarafından uyarıldığını, davalı Şirketin, hizmetin ifasındaki kusur ve ihmaller zinciri ile davaya konu hırsızlık hadisesinin meydana geldiğini, her iki olayda da davalı Şirket personelinin mesai sırasında, görev ve hizmetin gerekliliklerini yerine getirmediği ve başka şeylerle meşgul oldukları tespit edildiğini, bu hususun kamera kayıtlarıyla sabit olduğunu, davalı Şirketçe, Site Yönetimi ve davalı Şirket yetkilileri arasında gerçekleşen elektronik posta yazışmaları ile de kabul edildiğini, davalı … ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş., hırsızlık hadisesinin gerçekleştiği konutun bulunduğu Oksizen Konakları Site Yönetimi ile aralarında akdolunan 29.09.2016 tarihli özel güvenlik hizmetleri sözleşmesi uyarınca Site’nin güvenliğini üstlendiğini meydana gelen hırsızlık hadisesinden, 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun hükümleri ve sözleşme uyarınca sorumlu olduğunu, davalı …Ş., sigortalı …’le akdetmiş olduğu bireysel güvenlik sözleşmesi kapsamında sigortalı konuta kurulumunu gerçekleştirdiği güvenlik alarm sisteminin hatasız ve çalışır vaziyette kurulmasından, sistemin hatasız ve eksiksiz olarak çalışmasını teminden sorumlu olduğunu, sistemin hatasız ve eksiksiz olarak çalışır vaziyette olduğunun kontrolünü yükümlü olduğu halde, üstlendiği hizmeti eksizsiz ve gereği gibi yerine getirmeyip olayın meydana gelmesinde kusurlu ve sorumlu olduğunu, sigortalısının zararını tazmin eden müvekkili şirket, hukuken sigortalısının haklarına halefiyet kazandığını, müvekkili şirketin rücuen alacağı olan 70.877,33 TL. hırsızlık sigortası hasar tazminatının, 07.08.2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticarî avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, alacağın temini bakımından davalılar adına menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacakları üzerine tedbir konulmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: 5188 sayılı kanun kapsamında müşterileri tarafından belirlenen alanların güvenlik görevlisi istihdam etmek ve gerekli teknolojik techizat yardımıyla bu alanların izlenmesi faliyetlerinde bulunmak olduğunu, … Danışmanlık, belirtilen bu hizmetleri taraflarca yapılan müzakere neticesinde imzalamış sözleşme kapsamında sağladığını, müvekkili şirketlerden pronet danışmanlık, huzurda görülen davada “pasif husumet” ehliyeti bulunmadığından, huzurdaki davada müvekkilinin davalı gösterilmesinin anlaşılamadığını, müvekkili şirket bakımından husumet yokluğunun söz konusu olduğunu, kanun gereği, sözleşme dışı 3. Kişinin sözleşmedeki edimi yerine getirmediğinden bahisle müvekkiline açmış olduğu davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirket … danışmanlık yüklendiği tüm edimlerini özenle ifa ettiğini, meydana gelen hırsızlıkta hiçbir kusuru olmadığından sorumluluğunun da bulunmadığını, müşteri tercihleri sunulacak güvenlik sisteminin maliyetlerine etki ettiğinden müvekkili şirket bu aşamadan sonra müşterisinin talebiyle bağlı olduğunu, belirlenen güvenlik planında bazı eksiltmeler yapılarak, sözleşmenin son halinin müşteri talepleri doğrultusunda hazırlandığını, davacı, her ne kadar eksik personel çalıştırıldığı iddiasında ise de sosyal güvenlik kurumundan celbedilecek kayıtlardan ve sözleşme hükümlerinden de belirlenebileceği üzere bu iddia gerçeğe uygun olmadığını, kadro arttırımının 10 Temmuz 2017’de site yönetimi tarafından kabul edildiğini, … Danışmanlık tarafından dava dışı site yönetiminin uyarıldığını, site yönetiminin bu uyarıları göz ardı ettiğini, hırsızlık olayının meydana gelmesinde site yönetiminin gerekli özeni göstermediğinden kusurlu olduğunu, müvekkili şirket … danışmanlık, site yönetimi eksikliklerin giderilmesi hususunu mali gerekçelerle kabul etmediğini, davacı tarafından belirtilen her iki olayda … tarafından belirtilen eksiklikler sebebiyle önlenemediğini, sorumluluğun site yönetiminde olduğunu, söz konusu hırsızlıkla ilgili yapılan soruşturma-kovuşturmanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, yine müvekkil şirketlerden … Alarm ile davacı arasında akdedilen güvenlik sistemi hizmet sözleşmesi’nden doğan güvenlik sisteminin teslimi ve kurulumu borcu … tarafından eksiksiz olarak ifa edildiğini, güvenlik sistemi’nin sorunsuz olarak çalışması amacıyla … tarafından uyulması gereken talimatlar ve uyarılar sözleşmede belirtilmiş olup, …’in yükümlülüğü dışında meydana gelmiş durumlar sebebiyle ortaya çıkan zararın …’e yükletilmeye çalışılması tamamen kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme sigorta hükmünde olmayıp, sözleşmesel yükümlülüklerini tam olarak yerine getiren pronet’in (pronet danışmanlık ve pronet alarm) hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen Sözleşmenin 5.3. “hizmet sözleşmesi” olduğunu; “garanti sözleşmesi” olarak nitelendirilemeyeceğini müvekkili şirket dava dışı …YÖNETİMİ ve … ile yaptığı sözleşmenin hiçbir kısmında siteye usulsüz girişlerin mutlak suretle önleneceğini taahhüt etmediğini,dava dışı malik-sigortalı …’ün müterafık kusurunun yurtdışı seyahate giderken yüklü miktarda ziynet eşyasını evde saklaması olduğunu, davacı tarafından haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, güvenlik sözleşmesinin ihlalinden kaynaklandığı iddia edilen zararın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesine göre rücuen tazmini talebidir.
Davacı, davalıların güvenlik hizmeti verdiği …’da bulunan dava dışı sigortalı …’ün ikametinde hırsızlık olayı olmasından dolayı sigortalıya ödenen tazminatın davalılardan rücuen tazminini talep etmektedir. Bilindiği üzere 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 38/1. maddesine göre kat maliklerinin güvenlik şirketi ile imzaladığı güvenlik sözleşmesi, bireysel tüketici mahiyetinde olan sözleşmedir. Ve yine site yönetiminin güvenlik şirketi ile imzaladığı güvenlik sözleşmesi, bireysel tüketici mahiyetinde olan her bir kat malikine vekaleten imzalanmış bir sözleşmedir. Bu sebeple, güvenlik şirketi karşısında her bir kat maliki, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesi bağlamında tüketicidir, aradaki sözleşme de tüketici işlemidir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. R. G. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “… halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı, TTK 1472. maddesi bağlamında tüketiciye halef olarak hareket ettiğinden, anılan içtihadı birleştirme kararı gereği tüketicinin haklarına halef olduğundan, uyuşmazlığa bakacak mahkeme de sigortalının tabi olduğu mahkemedir. Görüldüğü üzere somut uyuşmazlık 6502 sayılı kanun kapsamında kalan tüketici işleminden kaynaklanmaktadır. Aynı yasanın 73. maddesinde tüketici uyuşmazlıklarına tüketici mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir. Bununla beraber aynı yasanın 83/2. maddesi “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmü ile tüketici işlemlerinden kaynaklanan her türlü ihtilafın tüketici mevzuatına göre çözümleneceğini kesin hükme bağlamıştır.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesine göre, görev kamu düzeninden olup resen nazara alınması gerektiğinden, aynı yasanın 115/2. maddesine göre davanın usulden reddine ve 20. maddesine göre dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1(c) ve 115/2 maddelerine göre usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi üzerine 2 hafta içerisinde talep halinde görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama masraflarına ilişkin kararın HMK 331/2 maddesine göre yetkili ve görevli mahkemece nazara alınmasına
4-Kararın kesinleşmesi üzerine 2 hafta içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilemisnini talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılması yönünden karar ittihazına,
Dair; davacı ve davalılar vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/01/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza