Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/660 E. 2020/360 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/660 Esas
KARAR NO : 2020/360

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/07/2018
KARAR TARİHİ : 24/09/2020

Mahkememizde
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; taraflar arasında 01/11/2015, 28/12/2015 ve 01/08/2016 tarihli 3 adet Proaktif İş Ortaklığı sözleşmeleri akdedildiğini, bu sözleşmeler kapsamında müvekkili şirketin davalılardan …, … ve … bayilik kod numaraları ile 3 ayrı proaktif bayilik aldığını, müvekkilinin anılan sözleşmeler kapsamında 01/11/2015 tarihinden itibaren davalıların proaktif bayisi olarak İstanbul ilinin Avrupa yakasında ve Trakya bölgesinde müşterilere hizmet vererek davalıların ürün ve hizmetlerinin tanıtım, satış ve pazarlamasını geçekleştirdiğini, abonelik sözleşmelerinin yapılmasına ve sonlandırılmasına aracılık ettiğini, anılan sözleşmelerden doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, … şirketinin üst yönetimindeki değişikliklerden sonra davalı şirketlerin müvekkili şirkete … 6. Noterliği’nce düzenlenmiş … tarih ve … yevmiye numaralı ihbarnameleri göndererek dava konusu proaktif iş rtaklığı sözleşmelerini haksız bir biçimde feshettiklerini, davalı şirketlerin anılan fesih ihbarı beyanlarının 5 nolu bendindeki talepleri ile sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirmediğini, bu sebeple müvekkili tarafından dava konusu sözleşmelerin haklı nedenle feshedildiğini, bu feshin … 12. Noterliği’nce düzenlenen… tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihbarname ile davalı şirketlere bildirildiğini, müvekkili şirketin anılan sözleşmeler kapsamındaki bayilik faaliyetleri nedeni ile …’ten KDV dahil 438.653,00-₺, …’dan KDV dahil 289.611,43-₺ ve …’dan KDV dahil 51.124,71-₺ olmak üzere KDV dahil toplam 779.389,14-₺ fatura alacağı bulunduğunu, sözleşmelerin feshi ile birlikte taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin de sonlandığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik her bir davalıdan 5.000,00-₺ olmak üzere 15.000,00-₺’lik kısmının avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 10/06/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile davalı …’ten olan alacağının 5.000,00-₺’den KDV dahil 438.653,00-TL’ye, davalı …’dan olan alacağının 5.000,00-₺’den KDV dahil 289.611,43-₺’ye, davalı … Telekom’dan olan alacağının 5.000,00-₺’den 51.124,71-₺’ye ıslah ettiklerini belirterek anılan alacaklar için sözleşmelerin feshedildiği tarihten itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizinin davalılardan tahsili ile müvekkiline verilmesini talep etmiş olup, toplam dava değeri olan 779.389,14-₺ üzerinden 11/06/2019 tarihinde harç ikmali yapıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; karşı tarafın davaya konu sözleşmeler kapsamında yükümlendiği bayiilik faaliyetlerini yasal düzenlemelere riayet ederek ve basiretli bir tacir olarak yerine getirmediğini, cari hesap ekstresinden de davacı tarafın mevzu bahis ettiği faturaların kayıtlara alındığını ancak bedellerinin davacının müvekkillerine olan borçlarına mahsup edildiğini, artan bir miktarın bulunmaması nedeni ile ödeme yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen Proaktif İş Ortaklığı sözleşmelerinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce taraflarca delil olarak sunulan sözleşmeler, ihtarnameler, faturalar vs. tüm deliller incelenmiştir. Davalı taraf; taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin 39.1 maddesinde sözleşmeden dolayı doğabilecek tüm uyuşmazlıklarda kendi defter kayıtlarının bağlayıcı kesin ve münhasır delil teşkil edeceğinin ve sözleşmenin bu maddesinin delil sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabul edildiğini öne sürmüş olup, buna göre tarafların HMK 193/1 maddesi uyarınca delil sözleşmesi yapmış oldukları anlaşılmıştır. Yüksek Yargıtay’ın yerleşik uygulaması ve HMK 193/2 maddesi uyarınca taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesine rağmen bu delilin aksi yine aynı kuvvetteki başka bir delille ispatlanabileceği gibi taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir. Delil sözleşmesinin varlığı davacı tarafın yasal delillerini sunma olanağını ortadan kaldırmayacağı gibi ticarî defter ve kayıtlarının incelenmesine de engel teşkil etmeyecektir. Uyuşmazlığın sözleşme ilişkisi ve dayanak faturalardan kaynaklanması nedeni ile davacının dava tarihi itibari ile alacağının belirlenebilmesi için dayanak faturalar, tarafların dava konusu borç dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtları incelenerek tarafların dosyaya sunduğu kayıt ve belgeler de nazara alınarak davacının dava tarihi itibari ile davalılardan alacaklı olup olmadığının, alacaklı ise miktarının denetime elverişli şekilde tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 26/04/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle “…1- Davacı şirket ile Davalı şirketler arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında Davacı şirket tarafından yapılan tanıtım, satış ve pazarlama hizmetlerinden dolayı Davacı şirketin davalılardan alacaklı olduğu, 2- Sözleşme hükümlerine göre davacı tarafından tahakkuk esasına göre davalı firmalara hakkediş şeklinde faturalar kesildiği, 3- Davacı şirket tarafından verilen hizmet bedellerinin Davalı şirketlere fatura edildiği ve düzenlenen faturalardan kaynaklanan; … A.Ş’den KDV dahil 289.611,43-TL, … A.Ş’den KDV dahil 51.124,71-TL, … A.Ş’den KDV dahil 438.653-TL olmak üzere şirketlerde KDV dahil toplam 779.389,14-TL alacak bakiyesi bulunduğu tespit edilmiş, 4- Yapılan hizmet karşılığı davacı tarafından tanzim edilen faturalara İlişkin davalıların bir itirazının bulunmadığı ve dolayısıyla davalıların mezkur fatura münderecatındaki mal ve hizmetleri ile buna ilişkin faturaları kabul ettiğinin anlaşıldığı tespit edilmiş, 5- Davacı şirketin davalılar adına keşide etmiş olduğu faturalarının davacı şirketin yasal defterlerine kayıtlı olduğu ve fatura muhteviyatına veya bedeline davalı tarafından yasal süresinde herhangi bir itiraz yapılmadığı, davalılarca dava dosyasına bu yönde bir belge sunulmadığı TTK 23/3 md. göre 8 gün içinde İtiraz edilmeyen faturaların kabul edilmiş sayılacağı tespit edilmiş, 6- Davacı şirketin 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait Yevmiye ve Defteri Kebir ve Envanter defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, yasal defter kayıtları ile muavin defter kayıtları ve hesap ekstrelerinin birbirini doğrular nitelikte olduğu, silinti ve kazıntı olmadığı tespit edilmiş, 7- Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Usulüne uygun tutulmuş ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt İçermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle İspatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. Belirtilen nedenlerde dolayı Davacının İncelenen yasal defterlerinin TTK ve HMK’nun aradığı şartları taşıdığı ve delil niteliğinde olduğu tespit edilmiş, 8- Dosya kapsamında Davacı şirketin alacağına yönelik Davalıları temerrüde düşürdüğüne dair temerrüt ihtarına rastlanmamış ve temerrüt faiz hesabı yapılmamıştır. VI. NETİCE Takdir Sayın Mahkemenin olmak üzere, dava dosyası ve ekinde ver alan her türlü bilgi, belge, tüm deliller. davacı ve davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yanılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde; Davacı şirketin 2015-2016-2017-2018 yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davalı şirketlerin 2015-2016-2017-2018 yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, sözleşme hükümlerine göre davacı tarafından tahakkuk esasına göre davalı firmalara hakediş şeklinde fatura edilen hizmetler karşılığı olmak üzere Davacının … A.Ş’den KDV dahil 289.611,43-TL, Türk … A.Ş’den KDV dahil 51.124,71-TL, … A.Ş’ den KDV dahil 438.653-TL olmak üzere şirketlerde KDV dahil toplam 779.389,14-TL alacak bakiyesinin bulunduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Davalı tarafın itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınmıştır. 17/06/2020 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunun sonuç kısmında “…1- Davalılar vekilinin itiraz dilekçesinin irdelenmesi: Davalılar vekili …, … mail adresi ile Bilirkişi olarak … adresine 08.01.2020 tarihinde gönderilen e-mail de; “Sav Danışmanlık -TTG dosyasına ilişkin ekte sunmuş olduğumuz dökümleri sizinle paylaşıyorum. Bu evraklar dışında şu aşamada paylaşacağımız başkaca herhangi bir evrak bulunmamaktadır. Ek rapora ilişkin itirazlarımızın bu belgeler ve dosyada bulunan diğer delillerimiz doğrultusunda düzenlenmesini arz ederiz” şeklinde beyanda bulunduğu ve rapor ekinde mail yazışması İbraz edilmiştir. 3- Davalılar vekilinin itiraz dilekçesinde İddia edildiği üzere ibraz ettiği muavin dökümlerde bakiye borç / alacak tutarlarının eşleştirilemediği, 4- Davalılar vekilinin itiraz dilekçesinde “taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi uyarınca yapılması gereken mutabakatın olup olmadığını değerlendirmeksizin cari hesap mutabıklarının dikkate alınmadığı” yönündeki iddiasına ilişkin bir belge ibrazında bulunmadığı, 5- Davalılar vekilinin ibraz ettiği cari hesap dökümlerinde her bir şirkete ait ayrı ayrı bakiye borç / bakiye alacak tutarlarının belirtilmediği, tarafımızdan karşılaştırılma yapılmak suretiyle taraflar arasındaki cari hesap farklılığının devirlerden ve izahı yapılamayan virman – kesinti kayıtlarından kaynaklandığı, kesinti kayıtları ve virman kayıtlarının neden kaynaklandığının tespitijmı yapılamadığı, tarafımıza bu konu ile ilgili başkaca belge sunulamadığı, 6-Yukarı da izah edilen nedenlerle taraflar arasındaki fatura ve ödemelerin baz alınması suretiyle Kök raporumuzda da belirttiğimiz üzere; “Sözleşme hükümlerine göre davacı tarafından tahakkuk esasına göre davalı firmalara hakediş şeklinde fatura edilen hizmetler karşılığı olmak üzere Davacının … A.Ş’den KDV dahil 289.611,43 TL, … A.Ş’den KDV dahil 51. 124,71 TL, … A.Ş’ den KDV dahil 438.653 TL olmak üzere şirketlerde KDV dahil toplam 779.389,14 TL alacak bakiyesinin bulunduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkememizce bilirkişi kök ve ek raporu ayrıntılı ve denetime elverişli kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacı ve davalılar arasında 01/11/2015, 28/12/2015 ve 01/08/2016 tarihli 3 adet proaktif iş ortaklığı akdedildiği sabittir. Davacı taraf 01/11/2015 tarihinden itibaren davalıların proaktif bayisi olarak anılan sözleşmelerden ve mevzuattan doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ancak davalı şirketlerin … 6. Noterliği’nden gönderdikleri …tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile anılan sözleşmeleri haksız bir biçimde feshettiklerini, anılan sözleşmeler kapsamındaki bayiilik faaliyetleri nedeni ile davalı şirketlerden fatura alacağı bulunduğunu iddia etmiş, davalı taraf davacı tarafın mevzu bahis ettiği faturaların kayıtlara alındığını ancak bedellerinin davacının kendilerine olan borçlarına mahsup edildiğini ve artan bir miktarın bulunmaması nedeni ile ödeme yapılmamış olduğunu savunmuştur. Yukarıda yazılı olan ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında davacı tarafından yapılan satış ve pazarlama hizmetlerinden dolayı davacı tarafından tahakkuk esasına göre davalı şirketlere hak ediş şeklinde faturalar kesildiği, düzenlenen faturalardan kaynaklanan davalı …Ş.’den KDV dahil 289.611,43-₺, davalı … A.Ş.’den 51.124,71-₺, … A.Ş.’den KDV dahil 438.653,00-₺ alacak bakiyesinin bulunduğu, davacı tarafından tanzim edilen faturalara ilişkin davalıların bir itirazının bulunmadığından davalıların fatura münderecatındaki mal ve hizmetleri ile buna ilişkin faturaları kabul ettiği anlaşılmıştır. Davalı taraf davacı tarafın mevzu bahis ettiği faturaları kayıtlara aldıklarını ancak bedellerinin davacının kendilerine olan borçlarına mahsup edildiğini ve artan bir miktarın bulunmaması nedeni ile ödeme yapılmadığını savunmuş olup bu durumda davalı taraf savunmasında geçen alacağının varlığını TMK 6 maddesi uyarınca kesin deliller ile ispat ile yükümlüdür. Davalı taraf yasal süresinden sonra dosyaya delil olarak bir kısım belge sunmuş ise de davacı tarafın yasal süresinden sonra sunulan delillere muvafakatinin olmaması nedeni ile mahkememizce yasal süresinden sonra sunulan belgeler delil olarak incelenmemiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı davacının faturaya dayalı alacağının varlığının HMK 222. madde hükümleri uyarınca ispatlandığı kabul edilmiştir. Diğer yandan dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 117 maddesi hükmünce bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için bu alacağın muaccel olması yeterli olmayıp borcun kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının yöntemine uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş bulunması zorunludur. Somut olayda sözleşmelerde kararlaştırılan kesin vade bulunmadığı gibi davacının alacağına yönelik davalıları temerrüde düşürdüğüne dair temerrüt ihtarı dosyaya sunulmamıştır. Bu nedenle davacının temerrüt faiz talebi kabul edilmeyerek dava-ıslah tarihinden itibaren faize karar verilmiştir. Diğer yandan her bir davalı yönünden hüküm altına alınan tutar ile oran kurulmak sureti ile davalıların sorumlu oldukları yargılama gideri ve vekalet ücreti hesabı yapılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile;
Davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın kabulü ile toplam 51.124,71-₺ alacağın 5.000,00-₺’sinin dava tarihinden itibaren, geri kalan kısmının ıslah tarihi olan 11/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticarî avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı …Ş. aleyhine açılan davanın kabulü ile toplam 289.611,43-₺ alacağın 5.000,00-₺’sinin dava tarihinden itibaren, geri kalan kısmının ıslah tarihi olan 11/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticarî avans faizi ile birlikte davalı …Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı …Ş. aleyhine açılan davanın kabulü ile toplam 438.653,00-₺ alacağın 5.000,00-₺’sinin dava tarihinden itibaren, geri kalan kısmının ıslah tarihi olan 11/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticarî avans faizi ile birlikte davalı …Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 53.240,07-₺ nispi harçtan peşin alınan 13.310,03-₺ harcın mahsubu ile bakiye 39.930,04-₺ nispi karar harcının (Davalı … A.Ş. 2.619,25-₺’den, davalı …Ş. 14.837,51-₺’den davalı …Ş. 22.473,28-₺’den sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 3.000,00-₺ bilirkişi ücreti, 214,00-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 3.214,00-₺ ile 13.351,13-₺ harç gideri olmak üzere toplam 16.565,13-₺ yargılama giderinin (Davalı … A.Ş. 1.086,60-₺’den, davalı …Ş. 6.155,40-₺’den davalı …Ş. 9.323,13-₺’den sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 56.019,46-₺ nispi vekalet ücretinin (Davalı … A.Ş. 3.674,65-₺’den, davalı …Ş. 20.816,14-₺’den davalı …Ş. 31.528,67-₺’den sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verilmiştir. 24/09/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza