Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/66 E. 2022/636 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/66 Esas
KARAR NO : 2022/636

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/01/2018
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili …’ün, çocukları … ve … ile birlikte davalı …’e ait … plakalı araçla yolculuk yaptıkları sırada 06.02.2017 tarihinde trafik kazası geçirdiklerini, davacı … ve … ‘in hafif yaralandığını, davacı …’ün ağır yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, tedavisinin halen devam ettiğini, bu sebeple çeşitli harcamalar yapmak zorunda kaldıklarını, diğer yandan kaza nedeni ile davacılarda büyük bir endişe ve şok yaşandığını belirterek fazlaya değin haklar saklı kalmak kaydı ile alacak değerinin tam ve kesin olarak belirlendiği aşamada HMK 107 md. hükmü gereğince arttırmak üzere şimdilik … için 20.000 TL maddi, 200.000 TL manevi, … 50.000 TL manevi, … ve … için 25.000’er TL manevi olmak üzere 320.000 TL toplam tazminatın 06.02.2017 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline (sigorta şirketlerinin poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce tüm davalılara usulünce tebligat yapılmıştır.
Davalı … Ltd. Şti. tarafından davaya karşı beyanda bulunulmamıştır.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; … plakalı araca ait kaza tarihini kapsayan nitelikte poliçe bulunmadığını … numaralı poliçenin başlangıçtan itibaren iptal edildiği, … numaralı poliçenin 02.07.2016 tarihinde düzenlendiği, 26.07.2016 tarihinde iptal edildiği, kaza tarihi olan 06.02.2017 tarihini kapsamadığını belirterek husumet yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; dava konusu olaya ilişkin olarak Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından davanın usulden reddine karar verildiğini, söz konusu kararın kesinleşerek aynı talebe ilişkin iş bu davanın açılmasının kabul edilemeyeceğini, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu poliçe tanzim edilmeden önce, 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi değiştirilmiş, trafik kazasından doğan tazminat talepleri için dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvurunun bir dava şartı haline getirildiğini, anılan belgeler davacı tarafça tam ve eksiksiz iletilmeden başvuru yapıldığından müvekkili şirkete yapılan başvurunun geçerli bir başvuru olmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının iddia ettiği kalıcı sakatlığının tespiti için rapor alınması halinde, hazırlanacak raporda trafik sigortası genel şartları gereği meslekte kazanma gücü kaybı oranının değil, özürlülük oranının dikkate alınması gerektiğini, meydana gelen kaza nedeniyle davacının talep ettiği geçici iş göremezlik giderinden ve geçici bakım giderinden müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu hususta sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olduğunu, davacı taraf sigortalı araçta yolcu konumunda bulunduğundan kabul anlamına gelmemek kaydı ile belirlenecek tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün dava tarihinde muaccel hale geldiğini, bu sebeple faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 05/01/2020 tarihli oturumdaki imzalı beyanında davalı … Sigorta aleyhine açılan davadan feragat etmiştir.
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmiştir ancak 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. Somut olayda davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacıların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla davalı … Ltd. Şti.’nin maliki olduğu otobüste yolculuk etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin tüketici işlemi olduğu, davalı … Ltd. Şti. yönünden belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda davalı … A.Ş. yönünden uyuşmazlık ticaret mahkemesinin görevine girmektedir ancak iş bu dava sigorta şirketi ile araç maliki ve işleteni … Ltd. Şti.’ye karşı birlikte açılmıştır. Davalar arasında bağlantı bulunmaktadır. Davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki Tüketici Mahkemesi’nde görülmesi göreve ilişkin usul kurallarına uygundur. … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 2022/414-767 E.K. sayılı ilamı, … Bölge Adliye Mahkemesi 54. Hukuk Dairesi’nin 2022/645-1302 E.K. sayılı ilamı, … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin. 2018/1848-2020/610 E.K. sayılı ilamları nazara alınmak sureti ile iş bu davada Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilmiştir. HMK 114. maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olarak gösterildiği, HMK 115. Maddesinde de dava şartlarının mevcut olmaması halinde davanın usulden reddi gerekeceği ifade edilmiştir. HMK 138. maddesinde ise dava şartları ile ilgili olarak dosya üzerinden karar verilebileceği açıklanmış olmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/09/2022

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza