Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/618 E. 2018/1248 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/618 Esas
KARAR NO : 2018/1248

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali İstemli
DAVA TARİHİ : 11/07/2018
KARAR TARİHİ : 13/12/2018

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin hissedarı bulunduğu … A.Ş.’nin 05/01/2017 tarihli genel kurulun hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin davalı … Holding A.Ş.’de hissedar olduğunu, davalıların dayanmış oldukları … 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı kararına istinaden hazırladıklarını iddia ettikleri 05/01/2017 tarihli genel kurulun bahsedilen karara, usul ve yasaya aykırı olduğunu, 05/01/2017 tarihinde davalı şirket yönetim kurulu tarafından yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının hazır bulunanlar listesinde şirkete hissedar olan kişiler yer almazken şirketle bağı olmayan kişilerin hissedar olarak gösterildiğini ve bu suretle toplantılar yapıldığını, hazirun cetvelinin şirket pay defteri esas alınarak düzenlenmediğini, hissedar vasfına haiz olanların katılmasının engellendiği genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunu, hazirun cetvelinin yasal olarak şirket pay defterine uygun hazırlanmasının gerektiğini, ortaklar pay defteri olmadan düzenlenmiş hazirun cetveli ile genel kurula başlanamayacağını belirterek davanın kabulü ile 05/01/2017 tarihli genel kurulun yoklukla malul olduğunun tespitine ve bu genel kurulda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının kendisinin bir kısım hisselerini devretmiş olduğu, …’in ve … Ltd. Şti.’nin hissedar sıfatının bulunmadığı, …’nin hissedar sıfatı olmasına rağmen hazirun cetvelinde yer almadığı iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen hisse devirlerinin tamamen kötü niyetli ve hukuka aykırı olarak yapılan ve hiçbir geçerliliği olmayan devirler olduğunu, davanın süresi içerisinde açılmamış olması, genel kurul kararlarının tescil edilmiş olması, genel kurul kararlarının içeriği, davacı tarsafından ileri sürülen tüm hususların kesinleşmiş mahkeme kararlarının da hkasız ve mesnetsiz olduğunun tespit edilmesi karşısında tedbir talebinin reddine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/660-995 E.K. sayılı birleştirme kararı ile birleşen davanın davacısı … vekili tarafından davalı … Holding A.Ş. aleyhine açılan davanın dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 05.01.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunun şirketin pay defterine göre yapılmamış olması, şirket hissedarı olmayanların genel kurula alınmasına rağmen şirket hissedarlarının genel kurula katılmasının engellenmesi, hazurun cetvelinin kanuna ve pay defterine aykırı olarak düzenlenmesi, toplantıya katılma ve oy kullanma yetkisi olmayan kişilerle toplantı yapılması nedeniyle usul, yasa ve objektif bir niyet kurallarına açıkça aykırı olduğundan yoklukla malul olduğunun tespiti ve iptalini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle dava konusu olağanüstü genel kurula ilişkin … tarafından açılan ve … 3 asliye ticaret mahkemesinin … sayılı esasında devam eden dava bulunduğunu, Türk ticaretkanununun 448-2. Maddesi gereğince her iki davanın birleştirilerek görülmesi gerektiğini, davalı tarafa usulüne uygun toplantı çağrısı yapılmasına rağmen davanın yasal üç aylık süre içerisinde açılmadığını, ayrıca kesinleşen mahkeme kararlarına göre düzenlenen pay defteri doğrultusunda hazurun cetveli düzenlendiğini ve genel kurulun hukuka uygun olarak icra edildiğini, davacının iddialarının kesinleşmiş mahkeme kararları gereğince yerinde olmadığını beyan ederek; haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunduğu görülmüştür.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyasının onaylı sureti, davaya konu genel kurul toplantı tutanağının onaylı örneği, gündem ve hazirun cetveli getirtilmiş, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir.
Dava ve birleşen dava davalı şirketin 05/01/2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunun şirketin pay defterine göre yapılmamış olduğu, şirket hissedarı olmayanların genel kurula alınmasına rağmen şirket hissedarlarının genel kurula katılmasının engellendiği, hazirun cetvelinin kanuna ve pay defterine aykırı olarak düzenlendiği, toplantıya katılma ve oy kullanma yetkisi olmayan kişilerle toplantı yapıldığı öne sürülerek davalı şirketin 05/01/2017 tarihli genel kurulunun yoklukla malul olduğunun tespiti ve/veya genel kurulda alınan kararların iptali talebine ilişkindir. Uyuşmazlık; davalı şirketin 05/01/2017 tarihli genel kurul kararlarının meydana gelişi veya içeriği itibari ile yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığının, genel kurulun yoklukla malul olup olmadığının, kararların iptali koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti noktalarına ilişkindir.
Yokluğun tespiti davası Türk Ticaret Kanunu’nda özel olarak düzenlenmemiştir. “Yokluk” kavramı hukukumuzda yerleşmiş olup, özel hukuk işlemleri için olduğu gibi genel kurul kararlarının kesin hükümsüzlüğü konusunda da kullanılmaktadır. Yokluk halinde hukukî işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeni ile şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. TTK 1. ve TBK 646. maddeleri gereğince genel kurul kararları hakkında da uygulanacak olan TBK 27. maddesinde kesin hükümsüzlük nedeni olarak kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırılık veya konusunun imkansız olma halleri sayılmıştır. Genel kurul kararlarının yokluğu, hukukî yararı bulunan herkes tarafından ve kural olarak bir süreye bağlı olmaksızın itiraz şeklinde veya dava yolu ile ileri sürülebilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445-451. maddelerinde genel kurul kararlarının iptali konusu düzenlenmiştir. İptal sebeplerinin düzenlendiği TTK 445 maddesinde 446. maddede belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine, özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden 3 ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iptal davası açabilecekleri belirtilmiş, iptal davası açabilecek kişilerin düzenlendiği TTK 446. maddesinde genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda davacıların davalı şirketin pay sahipliği konusunda ihtilaf olmadığından, aktif dava ehliyetlerinin olduğu kabul edilmiştir. Davalı şirketin sicile kayıtlı olduğu adresin Şişli/İstanbul adresi olduğu, bu yerin yargı yetkisi bakımından mahkememize bağlı olduğu, dolayısı ile TTK 445 maddesinde kesin yetki olarak belirlenen genel kurul kararının iptali davası bakımından mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda genel kurulun “Yokluk” sebebi olarak öne sürülen sebepler yukarıda yazılı olduğu üzere genel kurul kararı “İptal” sebepleridir. Dava konusu genel kurul tarihi 05/01/2017’dir. Dava 11/07/2018 tarihinde, birleşen dava 12/07/2018 tarihinde açılmış olup, TTK 445 maddesi uyarınca davanın ve birleşen davanın 05/01/2017 tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olması nedeni ile davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)1-Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olması nedeniyle reddine,
2-Harç başlangıçta peşin alındığından bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili lehine takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
B)Birleşen davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olması nedeniyle reddine,
2-Harç başlangıçta peşin alındığından bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili lehine takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/01/2019

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza