Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/477 E. 2018/667 K. 19.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/477 Esas
KARAR NO : 2018/667

DAVA : İflas
DAVA TARİHİ : 29/05/2018
KARAR TARİHİ : 19/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin … sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı olduğunu, ticaret sicilde kayıtlı adresinin “…” olduğunu müvekkilinin davalı şirketin %50 oranında hissedarı olduğunu, davalının diğer hissedarlarının %25 hisse karşılığı … ve %25 hisse karşılığı … olduğunu, …’in 02/06/2017 tarihli kenel kurul kararı ile 10 yıl süre ile şirket müdürü olarak seçildiğini, müvekkili ve diğer hissedar …’ın vekaleten, …’in ise asaleten temsil edildiği 20/04/2018 tarihli genel kurul toplantısında hissedarlara “…Tic. Ltd. Şti. 27/10/2016-31/12/2016 Dönem Ve 01/01/2017-31/12/2017 Döneminin Yıllık Faaliyet Raporu” ve “… Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti. 27/10/2016-31/12/2016 Dönem Ve 01/01/2017-31/12/2017 Döneminin Yıllık Faaliyet Raporu” başlıklı faaliyet raporu ile “… Turizm SAn Ve Tic. Ltd. Şti. 01/01/2017-31/12/2017 Dönemi Geçici Gelir Tablosu” ve “… Tur. San. VE Tic. Ltd. Şti. 31/12/2017 Tarihli Bilanço” sunulduğunu, bu belgelere göre şirketin ana sermayesinin 500.000,00-TL olduğunu ancak 31/12/2017 tarihi itibari ile net dönem zararının 5.238.173,40-TL olduğunun anlaşıldığını, yine bu bilançoya göre şirketin genel müdür ortağına 3.792.164,50-TL borçlu olduğunun anlaşıldığını, bu durumda şirketin çok kısa süre içerisinde borçlandırıldığını ve esas sermayesinin 10 katından fazla borçlu olduğunu ve esas sermayesini yitirdiğinin açıkça ortada olduğunu, müvekkili tarafından davalı şirkete … 17. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile gerekli uyarıların yapıldığını, davalı şirket yönetiminin bu uyarıları dikkate almadığını, davalının borçlarını ve özellikle kamu borçlarını ödeyemez durumda olduğunu, aynı şekilde şirket kayıtlarında da tamamen usulsüz olarak yapılmış bir çok işleme rastlandığının genel kuruldaki vekili tarafından müvekkiline bildirildiğini, şirket müdürünün yönetimi devraldığı tarihten sonra 6 ay içerisinde şirketi yaklaşık 10.000.000,00-TL zarara/borca soktuğunu belirterek tüm bu sebeplerden dolayı şirketin bir an önce tasfiyesini sağlamak veya iflası ile bunu gerçekleştirmek zarureti hasıl olduğundan öncelikle ve ivedilikle şirketin yönetimine kayyım atanmasını ve TTK 376 maddesi uyarınca şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; davacının ortağı olduğu limited şirketin iflası talebine ilişkindir. Limited ortaklık bir ticaret ortaklığı ve tüzel kişi tacir olduğundan iflasa tabidir (TTK 18/1). Limited şirketin sona erme sebepleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 636. maddesinde 4 bent olarak sayılmış olup, TTK 636/1-c bendine göre iflasın açılması ile birlikte limited ortaklık sona erer. Diğer yandan şirketi temsile yetkili kişilerin beyanı üzerine 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 179. maddesi uyarınca borca batıklık durumunda şirketin iflâsına karar verilir. Somut olayda ise davacı anonim şirketlerde sermayenin kaybı borca batık olma durumunun düzenlenmiş olduğu TTK 376 maddesine dayalı olarak iflas talebinde bulunmuş olup, limited şirketin TTK 376 maddesine dayalı olarak iflasının istenilmesi olanaklı değildir. Bunun yanında TTK’da ve İİK’da ortağa limited şirketin iflâsını isteme yetkisi veren bir hüküm de bulunmamaktadır. Kural olarak bir hakkı dava etme yetkisi o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet denilir. Bir davada aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve re’sen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise davanın bu sebep ile reddi gerekmektedir. Açıklandığı üzere davacının aktif husumetinin yokluğu nedeni ile davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine,
2-Harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalılarca yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile karar verildi. 19/07/2018

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza