Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/453 E. 2019/212 K. 26.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/453 Esas
KARAR NO : 2019/212

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 23/05/2018
KARAR TARİHİ : 26/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı …’ne yönelik 22/02/2018 tarihinde icra takibi yapıldığını, iş bu icra takibine 07/03/2018 tarihinde itiraz edildiğini, borçlu tarafından borca, faize, faiz oranına ve tüm fer’ilerine itiraz edildiğini, iş bu itirazin mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin cari hesap ekstresinde borçlu şirket ile yapılan sözleşmenin iptal edilmesi sebebiyle iade edilmesi gereken miktarın borçlu tarafından iade edilmediğinin göründüğünü, borçlunun müvekkili şirkete borcunun olduğunu, uygulanan faiz oranı yasal faiz oranı aslen yapılan işlem ticari bir iş olmasına karşın taraflarınca daha yüksek olmasına rağmen ticari faiz uygulanmadığını, borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile borçlunun %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili … …, …, … ve … marka araçların yetkili bayiliğini sürdüren … Grup bünyesinde hizmet vermekte olan ve 5’ten fazla sigorta şirketinin acenteliği olan kurumsal bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarına göre davacının cari hesap ekstresinde gözüken icra takibinde belirtilen tutarda bir alacağının bulunmadığını, müvekkili şirket Aralık 2015 yılında, davacı şirketin satın aldığı araçların kasko poliçelerini kestiğini, davacı şirket kesilen bazı poliçelerin iptalini istediğini, davacı şirketin talebi doğrultusunda poliçelerin iptal edildiğini, yine aynı tarihte davacı şirketin yavru şirketi olan ve aralarında organik bağ bulunan dava dışı … Gıda Tic. Ltd. Şti. (“… “) unvanlı şirketin araçlarının da poliçeleri müvekkili şirketi tarafından kesildiğini, …’ya kesilen poliçelerin iptali talep edilmediğinden söz konusu poliçelere ait ödemeler cari hesaba müvekkil şirketin alacağı olarak işlendiğini, davacı şirket yetkilileri tarafından kardeş şirket olduğu söylenen dava dışı … A.Ş. (“…”) unvanlı şirketin araçlarının da poliçelerinin müvekkil şirket tarafından kesildiğini, …’a kesilen poliçelerin iptali talep edilmediğinden söz konusu poliçelere ait ödemelerin cari hesaba müvekkil şirketin alacağı olarak işlendiğini, söz konusu 3 şirket ile olan ticari ilişkinin Eylül 2016 yılına kadar devam ettiğini, ticari ilişkilerin her üç şirket ile aynı tarihte başlayıp aynı tarihlerde sona erdiğini, cari hesaplarda 09.09.2016 tarihinde son işlemleri yapıldığını ve tarafların ortak mutabakatı ile 20.09.2016 tarihinde kapatıldığını, cari hesap son işlem tarihi olan 09.09.2016 tarihinde müvekkili şirketin; dava dışı …’dan 28.235-TL alacağı, dava dışı …’a 5.967,43-TL borcu ve davacı şirket’e 22.424,55-TL borcu olduğunu, müvekkil şirket tarafından yapılan virmanlar taraflarca kabul edilen işbu dava konusu icra takibinden önceki tarihlerde yaklaşık 2 yıl süresince itiraz edilmediğini, davacı şirket kötü niyetle kanun yolunu kullanarak haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davacı şirket aralarında organik bağ bulunan … ile yapılan virmana Eylül 2016 tarihinde onay verilen ve mutabakata varıldığını, 2017 sonu yılına gelindiğinde ise onay verdiği virman işlemini inkar ederek müvekkili şirketten alacağı olduğunu iddia etmesine rağmen davacının işbu iddiasının kabulü mümkün olmadığını, davacı şirket ile dava dışı … arasında organik bağ bulunduğunu, iki şirkette aynı ticari alanda faaliyet göstermekte olduğunu, davacı şirketin 26.01.2017 tarihine kadar ortağı Metin İşeri (T.C. …) olduğunu, dava dışı …’nun da 2015 yılından itibaren ortağı … olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, davacının işbu davası ve davaya konu icra takibi, kötü niyetli olduğunu, haksız tahsilat yapma amacı taşıdığından mesnetsiz açılan bu davanın reddi ile davacının kötü niyetli olarak işbu davayı ve takipleri başlatmasından dolayı %20 den aşağı olmamak kaydı ile tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce … 23. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklısı … Ltd. Şti tarafından, borçlu … aleyhine 29.703,91-TL asıl alacak, 2.688,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 32.391,91-TL’nin icra takip tarihi olan 27/02/2018 tarihinden itibaren asıl alacak kalemine işleyecek yasal faizi işletilmek kaydı ile tahsili talebi ile 27/02/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. Maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın akdi ilişkiden kaynaklanması nedeniyle, davacının alacağının belirlenebilmesi için dayanak sözleşme, tüm dosya kapsamı, tarafların ticari defter ve kayıtları, icra dosyası, incelenerek; davaya konu faturaların taraf defter ve kayıtlarında yer alıp almadığı, takip nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda rapor alınmak üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda özetle; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 29.052,04-TL alacaklı olduğu, davalının; davacının cari hesap alacağının “yapılan mutabakatla davacıyla organik bağı olan …’nun 28.235,00-TL ‘lik alacağına mahsup edildiği” yönündeki iddiasını geçerli delillerle ispat etmesinin gerektiği, herhangi bir yazılı belge alınmadan mahsup işleminin yapılmasının basiretli davranma yükümlülüğüyle de bağdaşmayacağı, ancak davalı tarafından mutabakat yapıldığına ilişkin herhangi bir yazılı delil sunulmadığını, davacı ile dava dışı …’nun ortaklarının bir kısmının aynı olması ve poliçe sözleşmelerini aynı tarihlerde yapmaları ve iptal etmeleri, tek başına …’nun usulsüz işlemlerle içinin boşaltıldığı ve bunun sonucundan da davacının dava konusu alacak oranınında menfaat sağladığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, davalının; davacının …’yla organik bağının bulunduğu, bu bağ nedeniyle davanın alacağının, tüzel kişilik perdesi kaldırılarak, …’nun borcuna mahsup edildiği yönündeki iddiasının da yerinde olmadığı, takip tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmediğinden, davacının işlemiş faiz talebinin yersiz olduğunu, takip tarihinden itibaren kanuni faiz istendiğinden yukarıda anılan alacağa kanuni faiz uygulanmasının gerektiği” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacı tarafın sahip olduğu araçları davalı şirkete sigorta ettirdiğini, daha sonra sigorta poliçelerini iptal ettirdiğini, iptal edilen poliçeler nedeniyle davalıdan 29.703,91-TL alacağı bulunduğunu, davalı ise iptal edilen poliçeler nedeniyle doğan alacağın yapılan mutabakatla davacıyla organik bağı bulunan …’nun 28.235,00-TL borcuna mahsup edildiğini iddia ettiğini, dosya sunulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 29.052,04-TL alacaklı olduğu, her ne kadar davalı mahsup iddiasında bulunmuş ise de davalı tarafından davacının alacağından mahsubuyla ilgili mutabakatın dosyaya sunulmadığından bu iddiasının Medeni Kanunun 6. Maddesi gereğince ispat etmesi gerektiğini, davalı tarafından her hangi bir yazılı belge alınmadan mahsup işleminin yapılmasının basiretli davranma yükümlüğüyle bağdaşmadığı, ayrıca davalının davacının dava dışı … ile organik bağı bulunduğunu ve bu bağ nedeniyle davacının alacağının tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak dava dışı …’nun borcuna mahsup edilmesi gerektiğini iddia etmiş ise de tüzel kişilik perdesinin aralanarak şirketlerin sorumluluğuna gidilebilmesi için Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere alacaklıların alacaklarını semeresiz bırakmak amacıyla borçlu şirketin mal varlığının usulsüz işlemler ile başka şirketlere aktarılmış olması gerektiği, somut olayda dava dışı …’nun usulsüz işlemlerle şirketinin içinin boşaltığına ve bu durumdan davacını haksız kazanç elde edildiğine ilişkin herhangi bir somut delil bulunmadığı, davacı ile dava dışı …’nun ortaklarının bir kısmının aynı olması ve poliçe sözleşmelerin aynı tarihte yapmaları ve aynı tarihte iptal etmelerinin tek başına dava dışı …’nun usulsüz işlemlerle içinin boşaltığını ve bunun sonucunda da davacının dava konusu alacak oranında menfaat sağlamaya kanıtlamaya yeterli olmadığı, bu durumda davalının, davacının dava dışı …yla organik bağının bulunduğunundan bu bağ nedeniyle davacının alacağının tüzel kişilik perdesi kaldırılarak dava dışı …’nun borcuna mahsup edilmesi yönündeki iddiasının yerinde olmadığı, tüm bu sebeplerden dolayı davalının takibe itirazının haksız olduğu kanaatine varılmakla itirazın kısmen iptali ve takibin devamına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali davasında alacaklı davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve alacağın da likit olması zorunludur. Somut olayda davalı/borçlunun itirazlarında haksız olduğu, alacağın likit ve hesaplanabilir olduğu anlaşıldığından hüküm altına alınan asıl alacak ve işlemiş faiz miktarı toplamının %20’si oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalının … 23. İcra dairesinin … esas sayılı dosyasına itirazının kısmen iptali ile takibin 29.052,04-TL üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile takibin devamına,
2- Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Hüküm altına alınan alacağın %20’ı üzerinden hesaplanan 5.810,40-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar ve ilam harcı 1.984,54-TL’den peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile kalan 1.948,64-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.800,00,00 TL bilirkişi ücreti ve 112,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.912,00 TL yargılama giderlerinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 1.701,68-TL ile ilk harç 77,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 3.486,64-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın reddolunan kısmı üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/03/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza