Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/430 E. 2020/356 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/430 Esas
KARAR NO : 2020/356

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/05/2018
KARAR TARİHİ : 24/09/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkİli şirketin …bank … Şubesindeki vadesiz ticari mevduat hesabından 07.09.2016-11.08.2017 tarihleri arasında hesap sahibi Şirketin bilgi ve onayı olmaksızın Şirkete izafeten düzenlenen sahte havale talimatları dava dilekçesi ekinde verilen listede yer alan şahısların hesaplarına toplam 736.712,05-TL nın aktarılmış olduğunu, şirketin hesabından 3.şahısların hesaplarına gönderilen paraların Şirket çalışanı … tarafından sahte /taklit imzalı fax talimatlarını davalı bankaya göndermesi suretiyle yapılmış olduğunu, müvekkil şirketin dolandırıldığı iddiası ile ilgili şahıslar hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını … hazırlık sayılı dosyasında soruşturmanın derdest olduğunu, aynca icra takibi işlemleri başlatıldığını, olaylarda davalı bankanın kusur ve sorumluluğu bulunduğunu, zira bankanın müvekkilden hiçbir şekilde bilgi ve teyit ve onay almamış olduğunu, -talimatların doğru olup olmadığı hususunda müvekkil şirket ile irtibata geçmediğini, -fax talimatlarındaki imzaların müvekkili şirkete ait olup olmadığını kontrol etmediğini, fax talimatlarındaki sahtecilik ilk bakışta anlaşılabilecek durumda olmasına rağmen müvekkile bilgi vermediğini ve uyarmamış olduğunu, davalı bankanın fax asıllarının hiçbirini müvekkili şirketten istemediğini, yukarıda açıklanan 103 adet usulsüz İşlemlerden dolayı BK m 99/2 uyarınca özel yasa ile bankanın imtiyazlı kuruluş olarak en hafif kusurunun neticelerinden dahi sorumlu bulunduğunu, usulsüz işlemler neticesinde müvekkili Şirketin uğramış bulunduğu zarardan dolayı fazlaya dair haklan saklı olmak kaydiyle şimdilik 100.000,00-TL alacak için havale işlemlerinin yapıldığı tarihlerden itibaren ödemenin yapılacağı tarih arasında İşleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davanın, HMK 107 maddesi gereğince belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için davanın açıldığı tarih itibari ile uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesinin gerekli olduğunu, davacının dava dilekçesinin 1. maddesinde hesabından bilgisi dışında toplam 736.712,05-₺ çıktığını belirtmiş olup, bu durumda hukukî yarar şartı eksikliğinden davanın reddi gerektiğini, diğer yandan 12.08.2004 tarihinden sonra müvekkili banka ile çalışan davacı şirketin … Şubesi nezdinde “47” ve “53” numaralı vadesiz mevduat hesabı bulunduğunu, müşterinin hesap hareketleri incelendiğinde ağırlıklı olarak POS aracılığı ile firma hesabına gelen tutarların firma ödemelerinde kullanıldığını, firmanın 2008 yılından bu yana yapmış olduğu havale ve EFTlerinin tamamına yakınının Şube Operasyon Bölümüne göndermiş olduğu faks talimatları ve İnternet Şubesi aracılığı ile yapıldığının görülmüş olduğunu, davacının 103 adette toplam 727.991,00-TL tutarında işleme itirazı bulunduğunu, Havale/EFT komisyonları dahil edildiğinde söz konusu tutar dilekçelerinde belirttikleri 736,712,00-TL’ye ulaştığını, söz konusu işlemler incelendiğinde; işlemlere konu faks talimatlarının tamamında firma yetkilisi/vekili …’ın imzasının bulunduğunu ve talimatların bankaya firma tarafından daha önce gönderilen talimatlar ile aynı formatta iletildiği görülmüş olduğunu ve talimat asılarının banka nezdinde bulunmadığını, firmanın 2016 yılından itibaren bankaya göndermiş olduğu faks talimatların tamamının, “…” bilinmeyen numaralar servisinden de teyit edilerek firmaya ait olduğu öğrenilen … nolu fakstan gönderildiğinin görülmüş olduğunu, dolayısıyla iddia edildiği gibi faks talimatlarının sahte olması durumunda dahi firmanın, Ticari Hizmet Sözleşmesi’nde yer alan “…Müşteri, yalnız yetkililer tarafından Banka’ya faksla talimat iletilmesi için gerekli tedbirleri alacağı…” maddesine açıkça aykırı davrandığının anlaşıldığını, davaya konu haksız işlemleri yapanın davacı şirket çalışanı olup davacı tarafından oluştuğu beyan edilen zarara bizzat kendisinin sebebiyet vermiş olması nedeni ile zararın müvekkili bankadan talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
30/04/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı vekiline dava değeri ve harç ikmali ile ilgili beyanda bulunmak üzere 1 haftalık kesin süre verilmiş olup, davacı vekili anılan ara karar gereğince dosyaya sunmuş olduğu 06/05/2019 tarihli dilekçede dava değerinin 736.712,05-₺ olduğunu beyan ederek harç ikmalinin yapıldığına dair makbuzu dosyaya sunmuştur.
Dava, bankacılık işlemi nedeni ile uğranılan zararın tazminine ilişkindir.
Mahkememizce … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davacı şirketin sicil kayıtları ve yetkililerinin kimlik bilgileri, davacı şirketin davaya konu alacak döneminde temsil ve ilzâma yetkililerini gösterir imza sirküleri, davacı şirketin davalı bankanın … Şubesi’nde bulunan … numaralı vadesiz ticari mevduat hesabının 07/09/2016-11/08/2017 tarihleri arası hesap hareketleri getirtilmiş, delil olarak sunulan müfettiş … tarafından düzenlenmiş teftiş kurulu başkanlığının 15/15 nolu 19/07/2018 tarihli Zincirlikuyu Şubesi teftiş raporu ve ekleri incelenmiş, ayrıca taraflarca bildirilen deliller toplanmıştır. Dava ile ilgili … 23. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma numaralı-… esas numarası … iddianame numaralı iddianamesi ile şüpheli …’ın müşteki … A.Ş. şirketinde 08/02/2016-15/08/2017 tarihleri aralığında muhasebe/mâli işler bölümünde çalıştığı, şüphelinin çalıştığı sürede para harcama yetkisinin bulunduğu, şirketin kasasında bulunan parayı havale/EFT yolu ile bankalara yönlendirdiği ödeme emirleri yolu ile hesabına geçirdiği, bu şekilde parça parça toplamda 733.687,05-₺ parayı uhdesine geçirdiği iddiası ile atılı güveni kötüye kullanma suçundan TCK 155/2 ve 53 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebi ile dava açılmış olduğu, davanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda davalının hesabından 07/09/2016-11/08/2017 tarihleri aralığında usulsüz talimatlar ile para çekildiği iddia edilmiş olup, uyuşmazlığın çözümü için dava konusu olan işlemlerin iddia edildiği üzere sahte/taklit imzalı talimatlar ile çekilip çekilmediği, şayet talimatlar usulsüz ise davalı bankanın kusur ve sorumluluk durumunun dolayısı ile zarardan sorumlu olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklanması nedeni ile tüm dosya kapsamı ve banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek bilirkişi olarak bankacı bilirkişi …, Doç. Dr. … ve bankacılık hukukunda bilirkişi Prof. Dr. …’un atanmasına karar verilmiştir. Bilirkişi Doç. Dr. … ve Prof. Dr. … tarafından düzenlenmiş 20/07/2020 tarihli raporun sonuç kısmında “…Ara kararı ile Bilirkişi Kurulumuza vermiş olduğu görev uyarınca, dosya mübrez belgeler ile bankaya ait kayıtlar üzerinde yaptığımız incelemede, yukarıda arz ve izah edilen gerekçelerden dolayı Davacı …Ş’nin davalı …: Şubesinde bulunan … numaralı vadesiz ticari mevduatından davacı şirketin bilgisi ve yazılı onayı olmaksızın 07.09.2016-11.08.2017 tarihleri arasında usulsüz EFT havale işlemleri icra ederek müşterisine toplam 736.712,05-TL tutarında vermiş olduğu ancak bu zararın oluşumunda basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğünü ihlal eden, yanında çalıştırdığı kişileri gözetim ve denetim yükümünü ihlal ederek şirket faksından sahte talimatlar gönderilmemesi için gerekli önlemleri almayan, 11 aylık bir süreçte büyük bir meblağa ulaşan işlemleri hiç fark etmeyen, vergi beyannameleri, finansal tablolar çıkarmasına rağmen fark etmeyen, hatta bu işlemleri ancak iki yıl geçtikten sonra dava konusu eden faksla gönderilen talimatlarla işlem yapılasım yıllarca süren uzun bir süre itirazsız kabul eden, böylelikle faksla gelen talimatlarla eft, havale yapılabileceği yönünden davalı ban nezdinde bir güven oluşturan ve bankacılık teamülünün oluşmasına neden olan davalı şirketin de kusurlu olduğu, hatta kusur oranının davalı bankaya göre daha ağır olduğu, TBK Md 52- “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükmü gereği bir oran verilmesi gerekirse, meydana gelen zararın % 80’inden sorumlu olacağı, davalı bankanın kusur oranın ise % 20 şeklinde olabileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi … tarafından düzenlenmiş 06/03/2020 tarihli ayrık raporun sonuç kısmında ise “…i- Davacı …Ş.’nin davalı …. Şubesinde bulunan … numaralı vadesiz ticari mevduatı hesabından davacı Şirketin bilgisi ve yazılı onayı olmaksızın 07.09.2016-11.08.2017 tarihleri arasında usulsüz EFT havale işlemleri icra ederek müşterisine toplam 736.712,05 TL tutarında zarar vermiş olduğu, ii-Bankacılık Kanunu ile TTK uyannca Bankanın müşterilerinden aldığı yazılar ile müşterilerine yazdığı yazıların aslını sıra numarası ile deftere kaydetmek ve saklamak yükümü altında olduğu halde Müşteriden alındığı ileri sürülen talimat asıllarının banka nezdinde bulunmadığının davalı Bankaca kabul ve beyan edilmekte olduğu, bu suretle bankanın iddiasını belge asılları ile tevsik edemediği, iii-Davalı bankanın kendi iç düzenlemesine göre Bankaya gelen faks talimatlarının işleme konulması sürecinin Operasyon Bölümü Müşteri Hizmetleri Süreci Birimi aracılığı ile işleme alınması ve ikmal sürecinin; i- Firmanın faks aracılığı ile iletmiş olduğu talimatın Şubelerce Şube Operasyon Birimine devredilen müşterilerden gelmiş olduğunun teyidi, ii-Talimatla ilgili olarak firma yetkililerinden teyit alınması, iii-Teyit alınması durumunda talimatın şekil şartlarının kontrol edilmesi, iv-Talimatın şekil şartlarının uygun olması durumunda işlemin gerçekleştirilmesi şeklinde olduğu halde …bank … Şubesinin 20.000,00-TL’nin altındaki işlemlerde teyit alma cihetine gitmediği, banka Şubesinin kendi iç düzenlemesine, bankacılık usul ve teamüllerine aykırı işlemlerde bulunduğu, uyması gereken dikkat ve özen yükümünü ihlal etmek suretiyle davacı Şirketin 736.712,05 TL tutarında zarara uğramasına sebebiyet vermiş olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı şirketin, davalı bankanın … Şubesinin … numaralı müşterisi olup, 12/08/2004 tarihinden bu yana … numaralı vadesiz ticari mevduatın sahibi olduğu, şirketin yetkili temsilcisinin yönetim kurulu başkanı … olduğu, davacı şirket ve banka arasında banka ile müşterinin karşılıklı borç ve yükümlülüklerini hukukî ve cezaî sorumluluklarını düzenleyen tarihsiz ticari hizmetler sözleşmesinin akdedildiği, davacı şirkete ait hesaptan para yatırma ve çekme ve nakit çekim talimatları imzalama hususunda … ile …’un şirket yetkilisi … tarafından vekil tayin edildiği sabittir. Davacı; muhasebe departmanında çalışan … tarafından sahte/taklit imzalı faks talimatlarının bankaya gönderilmesi sureti ile 07/09/2016-11/08/2017 tarihleri arasında 103 adet usulsüz işlemden dolayı toplam 736.712,05-₺ paranın banka hesabından çekildiğini, davalı bankanın anılan işlemler sırasında bilgi veya teyit almadığını, bu nedenle zarardan sorumlu olduğunu öne sürmüştür. Davalı; davacı firmanın 2008 yılından bu yana yapmış olduğu havale ve EFT’lerin tamamına yakınının şube operasyon bölümüne göndermiş olduğu faks talimatları ve internet şubesi aracılığı ile yapıldığını, dava konusu işlemlere ilişkin faks talimatlarının tamamında firma yetkilisi/vekili …’ın imzasının bulunduğunu ve talimatların bankaya firma tarafından daha önce gönderilen talimatlar ile aynı formatta iletildiğini, taraflar arasında düzenlenmiş sözleşmede 15.10.1 maddesinde yer alan “Faks teyidi aramaksızın veya beklemeksizin ilgili talimatı yerine getirmeye yetkilidir.”, keza 15.10.4 maddesinde yer alan “Müşteri, yalnız yetkililer tarafından bankaya faksla talimat iletilmesi için gerekli tedbirleri alacağı,” sözleşmenin 15.10.5 maddesinde “Banka müşterinin faks talimatını aldığında üzerindeki imzaları makul bir dikkat çerçevesinde karşılaştıracak ve uygunluğunun belirlenmesi halinde de yazılı teyidi beklemeksizin yerine getirecektir,” ve sözleşmenin 15.10.6 maddesinde “Banka ilk bakışta ayırt edilemeyecek imza benzerliklerinin sonuçlarından, hile ve sahtecilik işlemlerinin sonuçlarından.. Veya 3. kişilerin kusurlarından sorumlu değildir.” hükümleri çerçevesinde sorumlu olmadığını savunmuştur.
Dava konusu faks talimatlarının asıllarının banka nezdinde bulunmadığı ve davacıdan teyit alınmadığı hususu davalı bankanın kabulünde olup, faks talimat asılları dosyaya ibraz edilemediğinden imzaların sahteliğine ilişkin iddia yönünden imza incelemesi yaptırılamamıştır. Diğer yandan her ne kadar taraflar arasında akdedilen ticari hizmetler sözleşmesinin “15.10 faks talimatları” bölümünde bankaca teyit alınmasının zorunlu olmadığı belirtilmiş ise de banka şube yetkililerinin 2014 yılında aldıkları bir kararla 20.000,00-₺’nin üstündeki EFT ve havale işlemleri için teyit alma yoluna gittiği, davaya konu tüm havalelerin ise 20.000,00-₺’nin altında olduğu ve bu nedenle teyit alınmadığı anlaşılmıştır.
Bankalar Türkiye’de hükümetçe imtiyaz sureti ile verilen bir işi yapan ticari müesseseler olarak ödeme yaparken gereken dikkat ve özeni göstermek zorundadırlar ve bu konuda hafif kusurlu davranışlarından dahi sorumludurlar. Ayrıca davalı banka adam çalıştıran sıfatı ile de sorumlu olup, bu sorumluluk bir kusur sorumluluğu olmayıp olağan sebep sorumluluğudur. Adam çalıştıranın sorumluluğu 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 116. maddesinde ve mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 99/2. maddesinde düzenlenmiştir. Burada kanun adam çalıştırana genel nitelikte objektif bir özen yükümlülüğü, bir gözetim ödevi yüklemiştir. Adam çalıştıranın sorumluluğu kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın kusurdan bağımsız olarak doğmaktadır. Sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlâli ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edilmiştir. Belirtildiği üzere bankaların personelin yaptıkları işlerden dolayı adam çalıştıran sıfatı ile sorumlulukları bulunmakta olup, bu sorumluluk türü kusursuz sorumluluk türlerinden özen sorumluluğudur. Adam çalıştırana genel nitelikte bir objektif özen yükümlülüğü yüklenmiştir. Sorumluluğun doğması objektif özen yükümlülüğünün ihlâli ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmasını gerektirmektedir. Bankanın adam çalıştıran sıfatı ile hukukî sorumluluğunun bulunması için öncelikle banka ile müşteri arasında sözleşme ilişkisinin bulunması, bu sözleşme ilişkisinin bankanın özen borcuna aykırılık sebebi ile ihlâl edilmesi gerekir. Ayrıca özen borcuna aykırılıktan dolayı zararın doğmuş olması, zarar ile özen borcuna aykırılık arasında uygun bir illiyet bağının bulunması gerekir.
Bankaların özen yükümlülüğü ve sorumluluklarına ilişkin bu teorik açıklamalardan sonra somut olaya geri döndüğümüzde; her ne kadar taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre davacı firmaya faks talimatı ile de havale/EFT yapma yetkisi verilerek ve bu konuda tarafların sorumluluklarına ilişkin çeşitli düzenlemeler yapılmak sureti ile ve uzun zamandır bu yönde devam edegelen uygulamada da taraflar arasında bir bankacılık teamülü oluşmuş ise de davalı bankanın kendi iç düzenlemesine göre faks talimatlarına dayalı işlemlerin şube operasyon bölümünde icra edildiği, bankada operasyon bölümü müşteri hizmetleri süreci birimi aracılığı ile bankaya gelen faks talimatlarının işleme alınması ve ikmal sürecinde; firmanın faks aracılığı ile iletmiş olduğu talimatın şubelerce şube operasyon birimine devir edilen müşterilerden gelmiş olduğunun teyidi, talimatla ilgili olarak firma yetkililerinden teyit alınması, teyit alınması durumunda talimatın şekil şartlarının kontrol edilmesi ve nihayetinde talimatın şekil şartlarının uygun olması durumunda işlemin gerçekleştirilmesi şeklinde işlemekte olduğu ancak davalı banka şubesinin kendi iç talimatlarına aykırı olarak 20.000,00-₺’nin altındaki EFT ve havale talimatları faks ile gelse dahi teyit etmediği, bu nedenle davaya konu talimatlara ilişkin olarak yukarıda yazılı sürecin işletilmediği, dolayısı ile faks talimatlarının müşteriden gelmiş olduğunun teyidinin alınmadığı gibi talimat ile ilgili olarak firma yetkililerinden de teyit alınmadığı, bu durumun bankayı kusurlu hale getirdiği, diğer yandan Bankacılık Kanunu ve TTK uyarınca banka müşterilerinden aldığı yazılar ile müşterilere yazdığı yazıların aslını sıra numarası ile deftere kayıt etmek ve saklamak yükümlülüğü altında olduğu halde somut olayda davacı firmadan faks asıllarının istenilmediği, bu durum karşısında davalı bankanın zararın doğumuna sebebiyet verdiği kanısına varılmıştır. Diğer yandan davacı şirketin de işlerinde özenli davranmayarak kendi egemenliğinde ve kontrolünde bulunan çalışanını denetlemediği gibi hesaplarının da günlük, aylık ve dönem sonları itibari ile yapılması gereken denetim ve kontrolünü yapmadığı, hesap hareketlerinde izlenmesi gereken dikkat ve özeni göstermediğinden, yasanın kendisinden beklediği basiretli bir tacir gibi davranmadığı, böylelikle zararın doğumuna kendisinin de sebebiyet verdiği, bu nedenle zararın meydana gelmesinde her iki tarafın da kusurlu olduğu kanısına varılmıştır. Olayların oluş biçimi, süresi bir bütün olarak değerlendirildiğinde zararın meydana gelmesinde davalı bankanın %80, davacının ise %20 oranında kusurlu olduğu ve davalı bankanın belirlenen kusur oranına göre zarardan sorumlu olduğu kabul edilerek tespit edilen zararın %80’inden davalı bankanın sorumlu olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne, davacı şirketin davalı bankanın … Şubesi’nde bulunan … nolu vadesiz ticari mevduat hesabından 07/09/2016-11/08/2017 tarihleri arasında, dava dosyasında mevcut müfettiş … tarafından düzenlenmiş teftiş kurulu başkanlığının 1515 nolu 19/07/2018 tarihli teftiş raporunun 3, 4 ve 5. sayfasında ayrıntılı dökümü yapılan toplam 103 adet EFT işlemi nedeni ile toplam 589.369,64-₺ tazminatın EFT tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 40.259,84-TL nispi harçtan peşin alınan 12.581,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 27.678,64-TL nispi karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 3.000,00-TL bilirkişi ücreti, 154,50-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 3.154,50-TL üzerinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.523,60-TL ile 12.622,30-TL harç gideri olmak üzere toplam 15.145,90-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 46.518,48-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 17.947,53-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/09/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza