Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/416 E. 2021/553 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/416
KARAR NO : 2021/553

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/05/2018
KARAR TARİHİ : 28/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile taraflar arasında imzalanan 06/11/2014 tarihli sözleşmeye istinaden davalı şirketin … ile yakın ilçe ve semtlerdeki yol yardım hizmetlerini kendisine ait araçlar ile davalının logosunu kullanmak suretiyle 15/03/2018 tarihine kadar 7 gün 24 saat kusursuz olarak verildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin bir yıl süreli olduğunu, sözleşmenin 8. maddesi gereğince sözleşme her dönem bitiminden önce bir itirazın söz konusu olmadığı taktirde bir yıllık süre için kendiliğinden temdit edileceğini, taraflardan herbiri bir ay öncesinden yazılı ön bildirimde bulunmak suretiyle feshedebilineceğinin, davalı şirket, sözleşmeye aykırı olarak yazılı bildirimde dahi bulunmaksızın taraflar arasındaki sözleşmeyi tek taraflı ve haksız bir şekilde 15/03/2018 tarihinde müvekkilimiz şirketin ekranlarını kapatmak suretiyle feshettiğini, davalı şirketin müvekkil şirkete gönderdiği … tarihinde ise … 16. Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kendilerine ait logonun kullanımına son verilmesini, kendileri tarafından verilen tüm doküman ve malzemelerin imha edilmesini ve fikri ve sınai mülkiyetleri altındaki marka, logo ve ayırt edici tüm işaretlerin kullanımına son verilmesini ihtar ettiğini, davalı şirketin sözleşmeyi 7 ay 21 gün önce tek taraflı ve haksız feshettiğini, 2017 yılında davalı şirkete 998.023,92TL’lik hizmet vermek suretiyle fatura kesildiğini, 01/01/2018 – 15/03/2018 tarihleri arasında ise davalı şirkete 209.139,40TL’lik hizmet vermek suretiyle fatura kesildiğini, müvekkil şirketin 2018 yılında kestiği fatura miktarının ortalama aylık 83.655,76TL olduğunu, şirketin haksız fesih nedeniyle 15/03/2018 – 06/11/2018 tarihleri arasındaki mahrum kaldığı kazancın şimdilik 100.000,00TL üzerinden tazminini ile davanın kabulüne, fesih tarihi olan 15/03/2018 tarihi ile sözleşme sonu olan 06/11/2018 tarihi arasında mahrum kaldığı şimdilik 100.000,00TL kazancın fesih tarihi olan 15/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin …, … ve … kardeşlerin sahibi oldukları… bölgesinde faaliyet gösteren …Tic. Ltd. Şti. ile … bölgesinde faaliyet gösteren … Hizmetleri ile ve … bölgesinde ve çevresinde faaliyet gösteren davacı …Ltd. Şti. yol yardım sözleşmeleri imzalandığını, resmi olarak … Hizmetleri’nin, … Tic. Ltd. Şti.’nin ve … Nak. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin sahibi olarak gözükse de gayriresmi olarak bu kişilerin ortak çalıştığını, şirketlerin yönetimini en büyük kardeş …’un yaptığını, diğer kardeşlerin onun emir ve direktifleri doğrultusunda hareket ettiğini, müvekkil şirketin davacı şirket … Tic. Ltd. Şti. ile 05/11/2014 başlangıç tarihli “… Anlaşma Protokolü” imzaladığını, bu firma tarafından bir müşteriye telefonda hakaret ettiği, usulsüz hizmetler için para talep ettiğinin anlaşıldığını, bu nedenle bu firmaya iş yönlendirilmelerinin askıya alındığını, uyarı ve para cezası verildiğini, işin yönlendirildiği diğer firmaların çalışanlarının … Firmasının sahiplerinin azmettirdiği kişiler tarafından saldırıya uğradıklarını, tehdit ve şantajla korkutulduklarını, bu firmaların suç duyurusunda bulunduklarını, bölgede faaliyet gösteren diğer anlaşmalı şirketlere yol yardım hizmeti işi tevdi edildiğinde yol yargıma giden çekme ve kurtarma ekiplerine taşla sopalarla saldırdıklarını, bu nedenle davacı şirket ile imzalanan 05/11/2014 başlangıç tarihli “…Anlaşma Protokolü” … 16. Noterliğinin …tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile haklı nedenle feshedildiğini, müvekkil şirkete kötü davranan, müvekkil şirkete karşı tehdit, şantaj, hakaret, çalışma hürriyetini engelleme, darp, mala zarar verme, suç işlemek amacı ile örgüt oluşturma (TCK 106, 107, 108, 117, 125-131, 220. Maddeler) suçlarını işleyen ve müvekkil şirketi ve personelini korkutarak sindirerek müvekkilin bölgedeki bütün işlerini zorla almaya çalışan bu kişi ve şirketler ile iş ilişkisini devam ettirmek hayatın olağan akışına aykırı olduğunun, ayrıca imzalanan sözleşme müvekkil şirket mutlaka iş verme yükümlülüğü yüklememekte olup yalnızca işin yapılma usul ve esaslarını belirlemekte ve yapılacak işin standartlarını belirlediğini, bu nedenle davacı tarafın mahrum kaldığı bir kazanç bulunmadığını, ayrıca sözleşmenin 8. Maddesinin 2. Cümlesi “Taraflardan her biri bir ay önceden yazılı ön-bildirimde bulunmak sureti ile sözleşmeyi işbu anlaşmayı feshedebilir” hükmü bulunduğunu, bu madde de davacı tarafa iş tevdi etme yükümlülüğü getirmediğini, yalnızca sigorta şirketlerinin işlerinin aksamaması için bir tedbir olduğunu, hukuki mesnetten yoksun davanın reddini, yargılama giderleri masraf ve ücreti vekaletin davacıya tahmilini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının kazanç kaybına ilişkin talebinin davalıdan tahsili davasıdır.
Mahkememizce 09/04/2019 tarihli celsede dinlenen davacı tanığı … beyanında; 2013-2018 yılları arasında davalı şirkette çağrı merkezinde çalıştığını, davacı ile davalının anlaştıktan sonra davacı şirketin …, …, .., …, …, …, …, … bölgelerdeki sigortalı araçların önceden çekilemediğini, anlaşmadan sonra bu bölgelerin davacı tarafından çekildiğini, normalde davacının …’te olduğunu fakat İstanbul’daki işler için İstanbul’a getirtildiğini, davacıyla anlaşma yapmadan önce sigortalı araç sahipleri tarafından şikayet olduğunu, fakat sözleşmeden sonra şikayet olmadığını, sözleşmenin neden fesh olduğunu bilmediğini beyan etmiştir. Aynı celsede davacı tanığı … beyanında; davalı şirkette 2012- 2018 yılları arasında operasyon takim lideri olarak çalıştığını, şirketten anlaşmalı olarak ayrıldığını, 2013 yıllarında davacı şirketin Körfez tarafında olduğunu, 2014 yılında davalı şirketle yaptığı sözleşme kapsamında … bölgesine geldiğini, davacı şirket gelmeden önce o bölgede eksiklik olduğunu ve davacıya bu eksikliğin kapatılıp kendisine iş verileceği vaad edildiğini, davacı hakkında şikayet varsa bu davalı şirketin şikayet bölümünde kayda alınması gerektiğini, kendisinin tanık olduğu bir şikayet bulunmadığını, davacının akrabalık bağı olan başka firma olan … ile sözleşmenin fesh edilmesi nedeniyle davacı ile de sözleşmenin fesh edildiğini bildiğini, sözleşme fesh olduktan sonra davacının başka bir firmayla çalışmadığını, zaten davacının kayıtları silindikten sonra davalı tarafından davacıya iş verilmediğini, davalı firma sözleşmenin feshinden sonra davacıya referans olmadığından davacının iş alamadığını, bölge sınırlamasının bölgenin büyüklüğüne bağlı olduğunu ama genel olarak bir bölgede sadece bir firmanın çalıştığını, …’de davacının çalıştığını, fakat eğer iş çıktığında davacı firma işi alamayacaksa diğer firmalardan yardım isteyerek diğer firmalara iş verildiği yönünde beyanda bulunmuştur. Mahkememizin 15/10/2019 tarihli celsesinde dinlenen davalı tanığı …’ın beyanında; kendisinin davalı şirketin hizmet biriminde çalıştığını, şirketin tedarikçiler ile olan sözleşmelerini bizzat yaptığını, davacı şirket adına … ile olan sözleşmeyi de kendisinin yaptığını, davacı şirketin o dönemde …’de çalıştıkları bir firma olduğunu, davacı yetkilisi olduğunu düşündüğü …’un şirketimizin genel müdür yardımcısı …’e ailevi sebepler nedeniyle …’de çalışmak istemediğini başka bir yerde çalışmak istediğini belirttiğini, bunun üzerine davalı şirketin … kısmında şirketle birlikte çalıştığını, böylece davalı şirketin davacı şirkette yer alan 3 kardeşle 3 ayrı firma olarak çalıştıklarını, davacı şirketle kardeş olan ve bağlantısı olduğunu düşündüğü …’nun Kartal’da, …’nun Körfez’de, davacı şirketin de …kısmında davalı şirketle çalıştığını, asıl sorunun davacı şirket yetkilisinin kardeşlerine ait olduğunu düşündüğü diğer şirketlerle davalı şirket arasında çıktığını, … ve …çalışanları tarafından davalı şirket çalışanlarına, maddi olarak haketmedikleri taleplerini davacı şirketin karşılamadığı için tehdit ve hakarette bulunuldunu, davacı şirket ile problem yaşadıkları diğer şirketlerin kardeş oldukları için birbirlerine bilgi alışverişinde bulunduklarını, uzun süre davacı şirket ile ilişkilerini idare etmeye çalıştıklarını, daha fazla çalışamayacaklarını düşündükten sonra ihtarname ile sözleşmeyi sonlandırdıklarını, örneğin davacıya …’den geldiği için geçici olarak yüksek tarifede ücret verdiklerini, daha sonra bu ücretin normale çekildiğinde sorun olduğunu, davacı şirketin bu ücreti diğer kardeş şirketleriyle paylaşması nedeniyle diğer şirketlerinde talepte bulunması ve bu nedenle sorun oluştuğunu, bu olaylardan sonra çalıştığı davalı şirkete yapılan saldırılarda davacı şirket yetkililerinin de bulunduğunu, fesih konusu tehdit olaylarının … ve … tarafından yapıldığını, dava konusu bölgede davacı dışında başka şirketlerin de nadirende olsa çalıştığını beyan etmiştir. Mahkememizin aynı tarihli celsesinde dinlenen davalı tanığı …’nın beyanında; kendisinin davalı şirkette hizmet birimi grup müdürü olarak çalıştığını, davalı şirketin … çekici ihtiyacı olduğunu, davacı şirketin kardeşleriyle ve kendisiyle zaten …’de çalıştıklarını, davacının kardeşlerinin çalıştırdığı diğer şirketler …’dan gelen … ve …’deki ana firma … firması yetkilileri yani davacının kardeşlerinin davalı şirketten zaman içinde daha fazla iş ve daha fazla ücret ve daha fazla bölge talep ettiğini, davalı şirketin davacı şirketin bu taleplerini karşılamadığını, talepleri karşılanmayan davacı şirket yetkilisinin kardeşlerinin tavırlarının sert olduğunu, davacı şirketin kardeş şirketlerinin taleplerinin karşılanmadığı için davalı şirketin çalıştığı başka firma çalışanlarına tehdit hakaret ve taşlama gibi eylemlerde bulunduğunu, daha sonra öğrendikleri üzere davacı şirket yetiklisinin de bu kişilerin arasında bulunduğunu, bu nedenle davacı şirketin de sözleşmesinin fesh edildiğini, davalı şirketin çalışma politikası 7/24 çekici hizmeti vermek üzerine olduğundan davacı şirkete 2018 yılında sadece kendisine iş verileceği vaadi gibi bir durum olamayacağını çünkü sözleşmelerde hizmet verilmediği takdirde tazminat maddesi bulunduğundan davacı şirket gibi diğer şirketlerin taahhüdünü yerine getirme garantisi verdiklerinden başka şirketlere de iş vermek durumunda olduklarını, fakat davacı şirkete genel olarak iş hacminin büyük bir kısmının kendisine verileceğini belirttiklerini, davacı şirketin genel olarak hizmetinden memnun olduklarını,…yapıldığı sırada iş hacmi arttığı için davacı şirketin de işlerinin arttırıldığını, tehdit olayları davacı şirket yetkilisinin kardeşleri tarafından sözleşmenin feshinden önce yapıldığını, sonradan öğrendikleri kadarıyla da davacı şirket yetkilisinin de içlerinde olduğundan onun da sözleşmesinin de feshedildiğini bildiğini beyan etmiştir.
Mahkememiz dosyasında alınan 22/10/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; davacının davalıdan iddia ve talep ettiği gibi tazminat alacağının bulunmadığı; bununla birlikte mahkemenin aksi kanaatte olması halınde, davacı yanın mahrum kaldığı kar tutarının, davacıya ait 2014-2015-2016-2017 yılı kurumlar vergi beyannamelerinin dosyaya kazandırılması halinde hesaplanabileceği rapor edilmiştir.
Mahkememiz dosyasında alınan 05/08/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; davacının davalıdan iddia ve talep ettiği gibi tazminat alacağının bulunmadığı, bununla birlikte davacı yanın mahrum kaldığı kar tutarının 28.375,37TL olabileceği, kök raporda yer verilen sair tespit ve değerlendirmeler aynen muhafaza edildiğini, davacı yanın hukuki itirazlarının mahkemenin takdirinde olduğu rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 06/11/2014 tarihli Yol Yardım Hizmetleri Sözleşmesi’nin akdedildiği, bu sözleşme kapsamında davacı şirketin yol yardımı hizmeti vermeyi taahhüt ettiği davalı şirketin ise bu yol yardımı kapsamında ödeme yapmayı taahhüt ettiği, söz konusu sözleşmenin atipik sürekli iş edimli bir iş sözleşmesi niteliğinde olduğu, söz konusu sözleşmenin incelenmesinde bir yıllık süreli olduğu, tarafların her biri tarafından bu bir yıllık süre bitmeden bir ay önce ön bildirimde bulunarak sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olduğu, iki tarafça da fesih bildiriminde bulunulmadan 15.03.2018 tarihine kadar sözleşmenin devam ettiği, davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen 27.03.2018 tarihli ihtarnamede davacı şirket tarafından 15.03.2018 tarihinde telefon ile taraflara arasındaki sözleşmenin feshedildiğini beyan ettiğini, davalı şirketin süresinden önce dava konusu sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle 06.11.2018 tarihi arasına tekabül eden 7 ay 21 günlük kazancından mahrum kalması nedeniyle kar mahrumiyeti zararının giderilmesini talep ettiği, dosya kapsamında bulunan savcılık dosyasında yer alan beyanlar, mahkememizce dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında, davacı şirket yetkilisi Süleyman Uydur’un kardeşlerinin sahibi olduğu şirketlerin sözleşmesinin, davacı şirket yetkilisinin kardeşlerinin davalı şirket çalışanlarına karşı haksız fiil niteliğindeki davranışları nedeniyle davalı şirket tarafından aralarındaki sözleşmelerin feshedilmesi nedeniyle davalı şirketin davacı şirkete karşı güveninin sarsıldığı ve onun dışında dosyada yer alan tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere davacı şirket yetkilisi Süleyman Uydur’un da davalı şirket çalışanlarına karşı kusurlu davranışı bulunduğu ve tüm bunlar karşısında dava konusu sözleşmenin davalı şirket tarafından devam ettirilmesinin beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağından, davalı şirket tarafından dava konusu sözleşmenin feshedilmesinin haklı nedene dayandığı kanaatine varılarak davacı şirketin tazminat alacağı oluşmayacağından, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının 1.707,75-TL harçtan düşümü ile bakiye 1.648,45-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 13.450,00-TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 150,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda karar verildi. 28/09/2021

Katip
¸e-imza

Hakim

¸e-imza