Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/359 E. 2019/726 K. 10.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/359 Esas
KARAR NO : 2019/726

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/04/2018
KARAR TARİHİ : 10/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : 08.05.2013 günü sürücü müteveffa …’ in sevk ve idaresindeki motosiklet ile … Caddesini takiben … Caddesi istikametine doğru seyir halinde iken … nolu aydınlatma direği önüne geldiği esnada dava dışı …’ in sevk ve idaresinde ki … plakalı araç ile … Caddesini takiben … Caddesine doğru seyir halinde iken …’ in sevk ve idaresindeki motosiklet ile … plakalı aracın sol ön çamurluk ve sol ön kapıya çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, motosiklet sürücüsü müteveffa … kazanın oluşumunda 2918 sayılı K.T.K. nun 56/1A ve aynı kanunun 52/1A maddelerini ihlal ettiğinden kazada ASLİ kusurlu olduğunu, dava dışı …’ in söz konusu kazada herhangi bir kusurunun olmadığı görüş ve kanaatine varıldığını, 08.05.2013 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında müvekkil davacıların müşterek çocukları müteveffa …’ in henüz 18 yaşında olması bunun aileye kaza tarihinde maddi açıdan bir desteğinin olmaması ileride eğitimine bağlı ya da çalışma hayatına bağlı olarak ailesine maddi açıdan destek olmayacağının kanıtı olarak gösterilemeyeceğinden kazaya ilişkin olarak da ileri de aileye yapacağı destek, tazminatın hesaplanmasında göz önünde tutulması gerektiğini, davanın kabulü ile; ölümlü trafik kazası nedeniyle, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesine göre belirlenecek maddi tazminatın temerrüt tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretini davalıdan tahsiline kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan huzurdaki davada zamanaşımı KTK Md. 109/1 gereği olayın meydana geldiği tarihten itibaren 2 yıl olduğunu, bu nedenle de, zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan davanın reddine karar verilmesini, kazanın sürücü müteveffanın kendi kusuru sonucu meydana gelmiş olması halinde kendi kusuru sonucu yaralanan kişilerin tazminat talep etme hakkı bulunmadığı gibi, davacıların da destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı bulunmayacağını, işbu davanın reddine karar verilmesini, davaya konu kaza ise, kanunda … Hesabı’ nın sorumluluğuna sebep olacak şartları sağlamadığını, açıklanan nedenlerle müvekkili kuruma husumet yöneltilemeyecek olduğunu, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti gerektiğini, kaza sırasında motosiklette kullanmakta olan müteveffa bu tarz araç kullandığı sırada alması gerekli güvenlik önlemlerini almamış olması sonucu hayatını kaybettiğini, buna ilaveten, müteveffanın ehliyeti de bulunmadığını, müteveffanın kazanın gerçekleşmesindeki kusuruna ek olarak yaralanarak hayatını kaybetmesinde de ağır müterafik kusuru bulunduğunu, kusur oranlarının tespitinde belirtilen hususun da dikkate alınmasını ve gerekli indirimlerin yapılmasını, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
Mahkememizce, dava konusu kazaya ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası, davacılara vefat nedeniyle ödeme yapılmadığına dair SGK yazı cevabı celp edilmiş olup; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yargılama sırasında alınan bilirkişi kusur raporu ve yine savcılık dosyasına aynı kanaatle sunulan ATK kusur raporu uyarınca, dava dışı sürücü …’in kazada kusurunun bulunmaması sebebiyle, ölüme neden olma suçunun yasal unsurları oluşmadığından Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. md.) gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
Mahkememizce müteveffa … ve dava dışı sürücü …’in davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarını tespiti için dosya Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine tevdi edilmiş olup, sunulan 04//07/2029 tarihli raporda; davaya konu kazanın oluşumunda dava dışı sürücü …’in kusursuz, davacının murisi müteveffa …’in %100 oranda asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2013/14905-2015/1089 E-K sayılı ilamında yer alan karşı oyda; ”Konu ile ilgili yasal düzenlemeler gözden geçirildiğinde; 6098 sayılı TBK.nun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” ,TBK. 52/1 maddesinde “zarar görenin zararı doğuran fiile razı olması veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olması veya tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırması halinde hakim tazminatı indirebileceği veya tamanen kaldırabileceği”, TBK 53/3 maddesinde “ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların” ölüm halinde uğranılan zararlardan bulunduğu öngörülmüştür. Destekten yoksunluk tazminatı, ölüm nedeniyle ortaya çıkan, miras hukukundan bağımsız, yansıma yolu ile uğranılan maddi zararın tazmini amacını güden bir taleptir.
Kusursuz sorumlulukta tazminat belirlenirken aksi öngörülmemişse (TBK 49 vd) kusura dayanan sorumluluk hükümlerinin uygulanacağı doktrinde ve yargısal içtihatlarda benimsenmektedir. Tazminatta indirime sebep olan TKB 51, 52 madde hükümleri, kusursuz sorumluluk hallerinde takdir edilecek tazminatlarda da indirim sebebi teşkil edecektir. Sorumluluğun tehlike esasına dayanmasında da müterafık kusurun indirime engel teşkil etmeyeceği, zarar görenin müterafik kusurunun dikkate alınacağı 2918 sayılı Yasanın 86/2 maddesinde de açıkça vurgulanmıştır. TBK 52. maddesinde öngörülen müterafik kusur, zarar görenin zararın doğmasına veya artmasına yaptığı katkı olup mağdur, zarar veren şahsın hal ve mevkini ağırlaştırdığı için hakim tazminatı indirmekte veya kaldırmaktadır. Bu noktada destekten yoksunluk tazminatının bağımsız hak niteliğinin, müterafik kusur uygulamasına etkisinin ne olduğu önem kazanmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatının, destekten intikal eden bir hak olmaması, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin bir davada müterafik kusur nedeniyle tazminatın indirilmesi veya kaldırlmasına engel değildir. Bu açıdan bağımsızlık bulunmamaktadır. Bizzat ölenin tazminat talep etmiş olması halinde ortaya çıkacak hukuki sonuçtan daha farklı bir durum yaratılamaz. Desteğin fiil ve davranışları TBK 51, 52 maddesi gereğince destek görenlerin tazminat talepleri bakımından gözönünde tutulur .Destekten yoksun kalma tazminatında müterafik kusurun dikkate alınmasında şu ölçütten hareket edilmelidir. Zarar gören, destek kendisi tazminat talep etme imkanına sahip olsaydı kusuru sebebiyle tazminatta indirim yapılacak idi ise, destek görenler lehine takdir edilecek tazminatta da indirim yapılmalıdır. Nasıl ki, desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yolu ile destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin tazminattan indirime sebep olacak davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıtılması kabul edilmelidir. Diğer taraftan, zarar görenin kusurlu davranışı ile zararın ortaya çıkmasına veya artmasına sebebiyet vermesi halinde tazminat miktarının indirimine sebep olmasının temelinde dürüstlük kuralı bulunmaktadır. Bir kimsenin hem uğradığı zarara veya uğradığı zararın artmasına sebep olması, hem de bunun tamamını bir başkasından istemesi hukuki açıdan doğru değildir. Kişinin kendi kusurunun sonuçları başkasının sırtına yüklenemez. Aksinin düşünülmesi, dürüstlükle bağdaşmayacağı gibi çelişkili davranış yasağına da girmektedir. Desteğin ölümü nedeniyle meydana gelen zararın yansıma yolu ile destek görenleri de etkilediği nasıl kabul ediliyorsa desteğin tazminattan indirime sebep olacak davranışların da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağı Türk Hukuk Doktrininde genelde kabul görmektedir. Tehlike sorumluluğunda tazminatın tayini kusur sorumluluğundaki kuralllara bağlı bulunduğundan TBK 52/1 maddesinde öngörülen desteğin müterafik kusuru tazminatın tayininde dikkate alınmalıdır. Destekten yoksun kalma tazminatının miras hukukundan ayrı, bağımsız bir hak olması, desteğin müterafik kusurunun ileri sürülmesine engel değildir. Desteğin kendisinin talep etmesi halinde nasıl müterafik kusur tazminattan indirimi gerektiriyorsa, yansıma yoluyla zarara uğrayan davacılar yönünden de aynı şekilde desteğin kusurunun kendilerine yansıması, bu nedenle sigorta şirketine karşı ileri sürülen tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılmasını gerektirir. Aksi düşüncenin kabulü hukuk düzeni içinde kendi ölümünden sorumlu olmayan desteğin, destek olduğu kişilere karşı sorumluluğunun devam ettirilmesi anlamına gelmektedirki bu durumda destek görenlerin ölenin mirasçılarına karşı bu talep hakını yöneltmelerine imkan vermek gibi kabul edilemez bir durum ortaya çıkmaktadır.” şeklinde belirtilmiştir.
Somut olayda davacıların desteği …’in sürücüsü olduğu tescilsiz motosiklet ile geçirdiği ve tam kusurlu bulunduğu trafik kazası sonucu vefatı üzerine oğullarının desteğinden yoksun kaldığını iddia eden davacılar tarafından, aracın ZMSS’nin bulunmaması nedeniyle davalı … Hesabı aleyhinde destekten yoksun kalma tazminatı davası açılmış, yukarıda belirtilen karşı oyda yer alan yasal düzenlemeler, bilimsel görüşler ve yargı kararları karşısında, davacıların, %100 oranında kendi kusuru ile vefat eden müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarından bahisle davalıdan tazminat talep edemeyecekleri anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar ve ilam harcı 44,40 TL nin peşin alınan 35,90TL den mahsubu ile bakiye 8,50 TL nin davacıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/09/2019

Katip
e-imza

Hakim