Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/34 E. 2018/564 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/34 Esas
KARAR NO : 2018/564

DAVA : Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2018
KARAR TARİHİ : 22/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacının her ay olarak … abone numarasıyla davalı kuruma , davacının bulunduğu adreste kullanmış olduğu elektrik tüketim miktarına göre fatura tahakkuk ettiğini, bu faturalarda kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, iletişim hizmet bedeli, personel hizmet satış bedeli vb alındığını tespit ettiklerini, bu faturalarda bir hizmet bedeli karşılı olmadığı açakça belli olan kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusurları ile alt yapısının eksikliklerinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüketimlerinin bedelli karşılığı olarak dürüst abonelere yansıtılmasını kabul edilemez bir durum olduğunu, bu nedenlerle davacıdan haksız olarak yapılan 10.000 TL kesintinin kesinte tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte iadesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekilinin yasal süresi içerisnde davaya cevap dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davalı Şirketin Tahsil Ettiği Ve Davaya Konu Edilmiş Olan Fatura Bedelleri EPDK Kurul Kararları Uyarınca tahsil edildiğini, Kayıp-Kaçak bedelinin müşterilerden tahsil edilmesi Mevzuattan doğan bir yükümlülük olduğunu, bu kapsamda 11 Ağustos 2002 tarih ve 24843 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin “Dağıtım Tarifesi” başlıklı 9. Maddesi uyarınca, kayıp ve kaçak enerji miktarı dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından temin edileceği ve kayıp kaçak bedelinin, 11 Ağustos 2002 tarihli ve 24843 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ hükümleri esas alınarak hesaplanacağı belirtildiğini, Kayıp-kaçak bedeli, elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğunu ve Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in Ek 2’nci maddesi gereğince bu bedel, dağıtım bölgesine girmesi öngörülen elektrik miktarı ile hedeflenen kayıp-kaçak oranı sonucunda bulunan enerji miktarı esas alınarak hesaplanmakta ve tahakkuk ettirildiğini, dolayısıyla, kayıp-kaçağın maliyetini dağıtım seviyesinden elektrik şebekesine bağlı olan sanayi tesisleri de dâhil tüm elektrik tüketicileri ödemekte olduğunu, ayrıca faturalarda yer alan perakende satış hizmet bedeli; faturalandırma, müşteri hizmetleri, perakende satış hizmetine ilişkin yatırım giderleri ve perakende satış hizmetine ilişkin diğer giderlerden oluştuğunu ve perakende satış hizmeti bedeli, görevli perakende satış şirketlerinden enerji alan tüm tüketicilere uygulandığını ve doğrudan tedarikçisini seçen serbest tüketiciler için böyle bir bedel belirlenmediğini, sonuç olarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şirkete elektrik abonesi olan davacıya ait faturalarda kaçak kayıp bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli iletişim hizmetleri bedeli, personel hizmet satış bedeli vb adlar altında tahsil edilen bedellerin tahsiline yönelik istirdat davası olduğu anlaşılmıştır.
Dosyanın mahkememizce resen seçilen Elektrik Mühendisi …. ve Hukukçu Prof.Dr …. ‘dan oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilerek davacı tarafa çıkartılan faturalardan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli sayaç okuma bedeli, iletişim hizmetleri bedeli, personel hizmet satış bedeli, TRT payı vs gibi bedellerin davalı tarafça sunulan hizmet gereği olup olmadığı, sözkonusu bedellerin kesilmesinde farklılık olup olmadığı, davacının bu bedelleri davalıdan talep hakkının bulunup bulunmadığı hususlarında inceleme yapılmasına karar verildiği, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan Bilirkişi Raporu özetle; Taraflar arasında dava konusu faturalara konu olan … abone numarası için 21/05/2012 tarihinde elektrik satışına ilişkin abonelik sözleşmesi imzalandığını, Tedaş birim fiyat tarifesi doğrultusunda faturaların ait olduğu döneme ait, kayıp, dağıtım, iletim, PSH birim fiyatının aktif tüketim kwh miktarı ile çarpılması ile faturalara konu kayıp, dağıtım,iletim, Psh Bedellerinin sözleşme hükümleri doğrultusunda hesap edilerek tüm faturalara yansıtılmış olduğunu, ayrıca kayıp bedelinin %1’ine tekabül eden enerji fonu ve %2 sine tekabül eden TRT payı bedelinin de davacı taraftan tahsil edildiği, davalı şirket tarafından düzenlenen ve çizelgeler halinde belirtilen faturalar için faturalara yansıtılan ilaveler toplamının 75.211,88 TL olduğunu, her bir faturanın ödeme tarihi ile dava tarihi arası işlemiş ticari avans faizinin 7.623,92 TL olarak hesap edildiğini, davalının dava tarihi itibarıyla temerrüde düştüğünün kabulü halinde davacının fatura asıl aalcaklarına 10/02/2015 dava tarihinden itibaren TC Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranı üzerinden temerrüt faizi uygulanması gerektiği, her bir faturanın son ödeme tarihi ile dava tarihi arası işlemiş toplam ticari avans faiz miktarının 7.623,92 TL olarak hesap edildiği , hesap edilen 75.211,88 TL ilaveler toplam tutarından sözleşmenin tarafı olan davalı … AŞ ‘nin sorumlu tutulması gerektiği yönünde görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili Islah Dilekçesinde özetle; Toplam Kayıp-Kaçak Bedeli 38,755,44 TL ,Toplam Psh Bedeli 5,917,34 TL , Toplam enerji fonu içindeki kayıp bedeli 387,55 TL, Toplam TRT fonu içindeki kayıp bedeli 775,11 TL, Toplam Dağıtım Bedeli 21,149,52 TL , Toplam İletim Bedeli 8,226,92 TL olmak üzere toplam 75.221,88 TL ıslah ettiklerini talep ve beyan etmiştir.
Dava, davalı şirkete abone olan davacıya ait tesisata kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, iletişim hizmetleri bedeli, personel hizmet satış bedeli gibi bedellerle fazla tahsil edildiği ileri sürülen bedellerin davalıdan tahsiline yönelik tazminat davasıdır.
Mahkememizce 31/05/2016 tarih, 2015/154 esas ve 2016/393 karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafça mahkememizin kararının temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 14/06/2017 tarih, 2016/20807 esas ve 2017/10078 karar sayılı kararı ile yargılama devam ederken yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın davada değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiştir.
Mahkememizce bozma kararı üzerine duruşma açılmış, taraf vekilleri duruşmaya katılmış ve bozmaya uyulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, dava devam ederken 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. Maddelerine göre davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan yargılama masraflarının kime yükletileceği, lehe veya aleyhe vekalet ücretine hükmedilip edilmeyeceği hususunda mevzuatımızda açıkça bir hüküm bulunmamaktadır. Somut olaya en yakın hüküm HMK 331/1. maddesi olsa da bu husus “dava açıldığı andaki haklılık” durumuna göre neticeyi tayin etmektedir. Ne var ki somut olayda dava açıldığında kimin hangi mevzuata göre haklı olacağını tayin etmek de pek mümkün değildir. Zira baştan beri yasama ve yürütme organlarının bu fatura kalemlerinin abonelerden tahsil edilmesi yönünden net bir irade koyduğu, bu iradeye istinaden ilgili şirketlerin bu tahsilatları yaptığı, buna mukabil yargı organının (Yargıtay HGK ve 3. HD) bu tahsilatların yapılamayacağına dair ortaya irade koyduğu, davacıların da bu iradeye istinaden dava açtıkları anlaşılmaktadır. Devletin yasama, yürütme, yargı organları arasındaki bu çelişik durumun oluşturduğu hukuki garabet nedeniyle dava açıldığı tarihteki haklıyı tayin etmek mümkün olmamıştır. Bu nedenle somut olaya HMK 331/1. Maddesinin uygulanması kabil değildir. Bu nedenle bu hukuk boşluğunun 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1/2. maddesi bağlamında ele alınması gerekmiştir. Buna göre taraflardan hiçbiri lehine vekalet ücretine hükmetmemek ve herkesin yaptığı yargılama masrafını kendi üzerinde bırakmak, en âdilane çözüm olacağından, yargılama masraflarını da bu şekilde hüküm altına almak iktiza etmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın Esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 1.285,78-TL harçtan düşümü ile bakiye 1.249,88-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Taraflarca yapılan yargılama masrafının, masrafı yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/05/2018

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza