Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/273 E. 2020/758 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/273 Esas
KARAR NO : 2020/758

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2018
KARAR TARİHİ : 23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 27/02/2010 tarihinde imzalanmış acentelik sözleşmesi ve buna bağlı sair sözleşmeler ile kurulduğunu, müvekkilinin, davacının … bölgesindeki acenteliğini yürüttüğünü, acentelik sözleşmesinin temel mantığının müvekkili acentenin ciro artışına dayalı olarak kazanç elde etmesi olduğunu, müvekkili acenteye, bağımsız tacir sıfatıyla devredilecek … Kargo Şubesinin, devir tarihi itibariyle mevcut aylık giderlerinin tespiti ile bu giderin, devir sonrasında da … Kargo tarafından müvekkiline düzenli olarak ödeneceğini, böylece müvekkili acentenin devir nedeniyle zarara uğramasının önlenmiş olacağını, şubenin devir cirosunda, devir tarihinden sonra yaşanacak artıştan müvekkiline pay verilmesi suretiyle de performansına dayalı olarak kar elde etmesine imkan sağlanacağını, bu mantığa göre müvekkili acentenin, acentelik faaliyetine ilişkin tüm masraflarının davalı şirket tarafından ödeneceğini, bu masrafların her altı ayda bir gözden geçirilerek güncelleneceğini, davalı tarafından faaliyet giderleri artmasına rağmen güncelleme yapılmadığını, bu nedenle müvekkili acentenin sürekli olarak zarar eden bir işletme haline gelerek ilişkinin yalnızca davalının kar elde ettiği bir hal aldığını, bu nedenle ilişkinin sürdürülebilir bir niteliğinin kalmadığını, sözleşmeye aykırı olarak müvekkiline ödenmeyen gerçek faaliyet giderleri ile ödenen kısım arasındaki farkın ödenmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme gereği kargo faaliyeti nedeniyle düzenlenen faturaların davalı adına düzenlendiğini ve tahsilatların da davalıya aktarıldığını, müvekkilinin ödenmeyen kargo ücretleri hususunda takip yapma yetki ve sorumluluğunun olmadığını, davalı tarafından bu husus bilinmesine rağmen müşteriler hakkında hukuki takip yapılmak yerine ödenmeyen fatura bedelleri ile vade farklarının doğrudan müvekkiline borç kaydedildiğini ve alacağından mahsup edildiğini, davalının yaptığı bu kesintilerin de müvekkiline iadesinin gerektiğini, kayıp kargo vs sebeplerle meydana gelen hasarlar sigorta şirketi tarafından giderilmesine rağmen davalı tarafından müvekkilinin alacaklarından mahsup edildiğini, bu kesintilerin de iadesinin gerektiğini, davalının yaptığı reklam harcamaları nedeniyle müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu olmamasına rağmen yapılan harcamaların müvekkiline borç kaydedildiğini ve alacaklarından kesildiğini, söz konusu kesintilerin de iadesinin gerektiğini, davalı tarafından karşılanması gereken tüm demirbaş bedelleri ile bunların tadilat bedellerinin müvekkilinden tahsil edildiğini ve bu bedellerin de iadesinin gerektiğini, müvekkilinin gelen kargoların dağıtımına ilişkin hizmetlerinin ücretlendirilmediğini, bu faaliyetlerin parasal karşılığının müvekkiline ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin münhasıran davalının operasyonel hatalarından kaynaklanan müşteri kaybı yaşadığını, bu kayıpların da müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalı tarafından haksız şekilde müvekkiline “suistimal nedeniyle hakediş alacağından düşülen tutar” adı altında borç kaydedilen ve tahsil edilen bedellerin de iadesinin gerektiğini, kapıda ödemeli mal bedelli kargoların teslim ve tahsilatının sözleşme dışı olarak müvekkilince yapılmış olmasına rağmen davalı tarafından müşteriden tahsil edilen %5 -10 oranında komisyonun müvekkiline ödenmediğini, söz konusu ücretlerin de ödenmesi gerektiğini, davalıya söz konusu kesintiler ile yapılmayan ödemeler için gönderilen Noter ihtarnamesine rağmen taleplerinin reddedildiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL’nin 08/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin talep sonucu kısmının açık olmadığını, bu eksikliğin giderilmesi için davacıya kesin süre verilmesi ve eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin 40. maddesinde müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının aralarında çıkacak uyuşmazlıklarda kesin delil niteliğinde olduğunun kabul edildiğini, davacının taraflar arasındaki acentelik ilişkisini kendi isteği ile sonlandırdığını, davacının gönderdiği 09/02/2018 tarihli ihtarname ile müvekkilinden bir takım haksız taleplerde bulunduğunu ve sözleşmeyi hiçbir haklı neden olmamasına rağmen tek taraflı olarak feshettiğini, davacının bu beyanı üzerine şube devir işlemleri yapılarak 16/02/2018 tarihinde şubenin devralındığını, davacının, müvekkilinin acentelik faaliyetlerini yürüttüğünü ve bağımsız tacir olduğunu, ticari faaliyetlerinin tümünde basiretli tacir olarak hareket etmek zorunda olduğunu, müvekkilinin şubelerini bağımsız olarak işletmek üzere tacirlere devrettiğini, davacı şayet bir zarara uğradı ise bunun kendi basiretsizliği ile ticari başarısızlığından kaynaklandığını, müvekkilinin herhangi bir katma değeri olmadığını, taraflar arasında akdedilmiş olan 27/02/2010 tarihli acentelik sözleşmesi ek protokolü cari hesap sözleşmesinde yer alan hükümler uyarınca aylık acente masraflarının belirlenmesinin münhasıran müvekkili şirkete ait olduğunu ve bu hüküm uyarınca masrafların artış ya da eksilişine karar verecek olanın müvekkili olduğunu ancak müvekkilinin masraf güncellemesi yapma zorunluluğunun olmadığını, ayrıca cari hesap sözleşmesinin bazı hükümlerini revize eden protokol ile de açıkça davalı tarafından ilgili tutarın güncellenmesinin talep edilemeyeceğinin kabul edildiğini, acenteliğin ilk yıllarında yapılan ödemelerin tamamen müvekkilinin destek amaçlı yaptığı ödemeler olduğunu, davacıya herhangi bir hak kazandırmayacağını, davacının tüm hakedişlerinin sözleşme hükümlerine uygun olarak zamanında ödendiğini, müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun olmadığını, cari hesapta yapılan kesintilerin acentelik sözleşmesi hükümlerine uygun olduğunu, davalının kendi sorumluluğunda iken kaybolan ya da hasara uğrayan kargoları tazminle yükümlü olduğunu, davacının reklam harcamalarına ve demirbaş bedellerine ilişkin taleplerinin haksız olduğunu, davacı tarafından müvekkiline sağlanmış bir portföy olmadığını, davacının haksız ve mesnetsiz iddialarının kabulünün mümkün olmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, acentelik sözleşmesine aykırılık iddiası ile tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, davacı vekiline dava dilekçesi ile talep edilen her bir alacak kaleminin hangi yıllar için hangi işlemlerden kaynaklandığını ve her bir alacak kalemi için ne miktarda talepte bulunulduğunu somutlaştırmak buna ilişkin dilekçesini sunmak üzere kesin süre verilmiş, davacı vekili 10/10/2018 tarihli açıklama dilekçesini sunmuştur.
Dosya, tarafların ticari defter kayıtları ve sunulan tüm deliller üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzim edilmek üzere oluşturulan üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti raporunda özetle; davacı vekili tarafından sunulan dilekçelerde birçok zarar kalemi sıralandığını ancak bu zarar kalemlerinin dayanakları, miktarları ve sebepleri ile talep sonucunun açık bir şekilde belirtilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmede davalının, davacıya sadece yapacağı işlere karşılık hakediş ödemeyi taahhüt ettiğini, bunun dışında herhangi bir mali yükümlülüğünün bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede herhangi bir düzenleme bulunmaması ve davacının bağımsız bir tacir olması hususları birlikte dikkate alındığında, masrafların karşılanması ve masraf artışı yapılmasına ilişkin, hasara uğrayan kargoların bedellerine ilişkin, demirbaşlar ve personel kıyafetlerine ilişkin, mal bedelli gönderiler üzerinden alınacak komisyona ilişkin, kdv zararına ilişkin alacak taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının düzenlemiş olduğu faturaların bedellerinin zamanında ödenmemesine ilişkin kasa açığı bulunmadığı halde kasa açığı varmış gibi tahsil edilen bedellere ilişkin ve bunlara bağlı olarak sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olduğunun tespit edilmesi durumunda portföy tazminatına ilişkin alacak taleplerinin ise mali açıdan incelenmesi gerektiğini ancak taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 40. maddesi uyarınca davalının ticari defterleri delil olarak kabul edilmiş olduğundan, davalının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduklarının tespiti halinde anılan iddiaların davalının defter kayıtlarına göre çözülmesi gerektiğini, davacının incelemeye sunulan 2010-2012-2013-2014-2016 ve 2017 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduklarını, 2011 ve 2015 yılı defterlerinden yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yaptırılmamış olduğunu, davacı tarafından Mahkememizce verilen süre içerisinde sunulan dilekçedeki taleplerinin 11 ana başlık altında toplandıklarını, bu 11 ana başlığın 2011-2017 yıllarına ait dönemi kapsadığını, davacı tarafça sunulan belgeler ile ilgili denetime elverişli bir rapor sunulması için dayanak belgelerinin defter kayıtları ile tek tek karşılaştırılması ve kontrol edilmesi gerektiğini, davacı tarafından sunulan hakediş belgeleri, cari hesap ekstresi, personel özlük haklarına ilişkin ödeme listeleri, mng kargo devir masraf tutanakları, gerçek tutarlara ilişkin listeler ve farkların listesinin incelendiğini, buna göre gerçek rakam ile davalının yaptığı ödemeler arasındaki farkın 1.922.584,66 TL olduğunu, davacının bu taleplerinin dayanaksız olduğu belirtilmiş olmasına rağmen Mahkememizce aksinin düşünülmesi halinde davacı tarafından taleplerine dayanak olarak sunulan tablolardaki hesaplamaların dayanak belgelerinin ve bunların defter kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, bu incelemenin ise bilirkişilik görevini aşarak bağımsız denetim şirketlerin alanına girdiğini, portföy tazminatı yönünden ise davalının ticari defterlerinin incelenmesinin gerektiğini ancak davalının defterlerini incelemeye sunmadığını tespit ve mütalaa etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, heyete bağımsız denetçi bilirkişiler eklenerek yeniden rapor alınmıştır.
Heyet raporunda özetle; davacının iddialarının, 3 klasör halinde yıllar itibarıyla sunduğu tabloların, ay ay ve her aydaki sadece eksik ödendiği iddia olunan genel gider kalemlerinin ortalama 20 başlıkta toplandığını, bu şekilde bir incelemenin sınırlı uygunluk denetimi ile değil yerindelik denetimi ile tarafların karşılıklı olarak defterlerinin incelenmesi ile yapılabileceğini, bu incelemenin bilirkişinin görev alanını aşacağını, bağımsız denetim şirketlerinin konusuna gireceğini, dosyaya sunulan acente sözleşmesi ek protokolü cari hesap sözleşmesinde, sözleşmenin temel mantığının ciro artışına dayalı kazanç elde edilmesi olduğunun açıkça belirtildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede davalının, davacıya yapacağı işlere karşılık hakediş ödemeyi taahhüt ettiğini, bunun dışında bir mali yükümlülüğünün olmadığını, davalının sözleşmenin devir cirosu başlıklı maddesi uyarınca mutlak surette masraf artışı yapmak zorunda olmadığını, bu hususta davalıya takdir yetkisi tanındığını, diğer yandan davacının sözleşme süresi boyunca bu hususlara ilişkin herhangi bir talepte bulunmadığını, herhangi bir ihtirazi kayıt koymaksızın hakedişleri imzaladığını ve uzun süre bu duruma sessiz kalması nedeniyle zımni bir kabul durumunun oluştuğunun da kabulü gerektiğini mütalaa etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin yeniden rapor alınması talebi dosya kapsamı itibariyle reddedilmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasında 27/02/2010 tarihinde süresiz acentelik sözleşmesi imzalandığı ve davalının, davacının Öveçler/Ankara acenteliğini üstlendiği, davacının 09/02/2018 tarihli Noter ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiği ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonlandırıldığı anlaşılmıştır. Davacı taraf iddialarına dayanak olarak acentelik sözleşmesi, cari hesap sözleşmesi, tüm hak edişleri, cari hesap özetleri, devir masraf tutanakları ve gerçek tutarlara ilişkin olduğu iddiası ile bir takım listeleri, personel özlük haklarına ilişkin ödeme listelerini, davalı taraf, şubenin davacıya devir ve teslimine dair tutanakları, resmi yazışmaları, sigorta poliçesini dosyaya ibraz etmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin kapsamını düzenleyen 3. maddesinde; acentenin bağımsız tacir niteliğine sahip olduğunun, 7. maddesinde; acentenin daha önce de şube olarak örgütlenmiş idari birimde halen mevcut bulunan demirbaş, araç, mefruşat vs.’nin kullanım haklarını tutanak ile devralacağı ve kullanacağının, söz konusu demirbaş ve mefruşatın normal kullanım süresi sonunda kullanılamaz duruma geldiklerinin tespit edilmesi halinde yenileme işlemlerinin davacı tarafından sağlanacağının, kullanım hatasından kaynaklanan her türlü tamir, bakım ve onarım masraflarının davalı tarafından karşılanacağının, gelen kargoların teslim alınması ile ilgili sorumlulukları düzenleyen 9. maddesinde; bir sözleşme yılı içerisinde yaşanan ilk gecikmede davalının ihtar edileceğinin, aynı süre içerisinde 2. kez gecikme yaşanması halinde gelen kargolara ait taşıma ücretinin yarısının cezai şart olarak davalının ücretinden kesileceğinin, giden kargoların kabulü ile ilgili sorumlukları düzenleyen 10. maddesinde de, gecikme halinde 9. maddenin uygulanacağının, 12. maddesinde zarara uğrayan kargolar ile ilgili üçüncü kişilere karşı sorumluluğun davalıya ait olduğunun, 20. maddesinde faturaların davacı tarafından tahsilatı ile davalıya aktarılması prosedürünün, 21. maddesinde bakım, onarım, ısınma, aydınlanma vs giderlerin davacıya ait olduğunun, 37. maddesinde acentelik ücretinin tespiti ile ödenmesinin cari hesap sözleşmesindeki hükümlere göre yapılacağının, cari hesap sözleşmesi ek protokolünün 4. maddesinde hak edişlerin hesaplanma yöntemlerinin, cari hesap sözleşmesinin 4. maddesinde de acentelik ücretinin hesaplanma şeklinin düzenlendiği anlaşılmıştır. Davacı taraf dava dilekçesinde, davalının sözleşmeye aykırı olarak kendisinden bir takım haksız kesintiler yaptığını, ücretlerinin eksik ödendiği, hak kazandığı bir kısım ücretlerin ödenmediğini iddia ederek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle 50.000,00 TL tazminat talebinde bulunmuş, Mahkememizce talebin açık olmaması nedeniyle açıklanması için verilen sürede sunulan dilekçede de aynı kalemler belirtilerek yalnızca yıl ve miktar belirtildiği, hangi işlemler nedeniyle zarara uğradığının, kesintilerin hangi yılda ne kadar yapıldığının, örneğin faaliyet giderlerinin yıl bazında ne kadar artırılması gerekirken artırılmadığının, neye dayanılarak artırılması gerektiğinin, artırım bedelinin ne şekilde belirleneceğinin, açıklanmadığı anlaşılmıştır. Hukuk yargılamasında hakim, taraflarca getirilme ilkesi kapsamında, tarafların dilekçelerinde dayandıkları vakıaları yine hangi delil ile ispat edileceğini beyan etmiş iseler o deliller ışığında incelemek ve yargılamayı sonuçlandırmakla yükümlü olup, taraflar, dilekçelerin dayandıkları her bir vakıayı ve bu vakıanın hangi delille ispat edileceğini açıkça belirtilmek noktasında somutlaştırma yükümlülüğü altındadırlar. Davacı taraf bu kapsamda davasını somutlaştırmamış, adeta Mahkemeden taraflar arasındaki sözleşme süresince devam eden tüm ticari faaliyetlerin denetlenmesini ve iddia ettiği alacağın belirlenmesini talep etmiştir. Kaldı ki taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinin açıklanan maddeleri kapsamında, davalının iddia edilen alacak kalemleri yönünden bir sorumluluğun olmayıp sözleşme ile yalnızca acentelik ücreti ödemeyi üstlenmiştir. Bunun dışındaki tüm kalemlerden sorumluluk bağımsız olarak ticari faaliyet yürüten davacıya aittir. Ayrıca davacı sözleşme devam ederken ödenen hakediş ve ücretleri ile ilgili eksik ödeme iddiasında ve talepte bulunmamış, davalıya herhangi bir ihtarname de göndermemiştir. Bu şekilde tüm açıklanan gerekçelerle davacının davasını ispat edemediği kanaatine varılarak reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar ve ilam harcı 54,40 TL’nin peşin alınan 853,88 TL harçtan mahsubu ile kalan 799,48 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza