Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/155 E. 2019/894 K. 11.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/155 Esas
KARAR NO : 2019/894

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/02/2018
KARAR TARİHİ : 11/10/2019

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili ile …’nin kuaförlük mesleğini icra etmek üzere davalı … kurarak 2017 Mart ayında faaliyete başladığını, şirketin 2 ortaklı ve %50 paylı olduğu, yönetim kurulu bşakanlığını …’nin, başkan yardımcılığını da …’ün üstlendiğini, müvekkilinin bahse konu şirketin kuruluşu için gerekli alt yapıyı oluşturmak ve işyerinin aktif bir şekilde işe başlamasına kadar her zaman üzerine düşeni yaptığını, iş yeri açılıncaya kadar yaklaşık 80.000,00-TL kadar masraf ödediğini ancak …’nin tüm bu süreçte iş yerine hiçbir katkıda bulunmadığını, masrafları ödemediğini, iş yeri açıldıktan sonra kasayı …2nin kontrol ettiğini ve işyerinin zarar ettiğini söyleyerek müvekkiline kar payını ödemediğini beyanla diğer ortak …’nin dava süresince tedbiren şirket görevlerinni ve şirketteki yetkilerinin durdurulmasına, …’nin varsa zararlarının ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkarılmasına ve payının müvekkiline devrine karar verilmesini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ise davalı şirketin feshedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete yargılamanın her aşamasında usulünce tebligat gönderilmiş olup davaya karşı beyanda bulunulmamıştır.
Davalı şirket ortağı …’nin davalı şirket yanında davaya katılma isteği HMK 66 vd. maddesi uyarınca kabul edilmiştir. Fer’i müdahil … vekili aşamalardaki beyanında; fesih talebinin reddi ile davacı paylarının değerlerinin ödenip davacının davalı şirket pay sahipliğinden çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı … şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkindir. Davanın hukukî dayanağı olan TTK 531 maddesinde “Haklı sebeplerin varlığında sermayenin en az 1/10’ini ve halka açık şirketlerde 1/20’ini temsil eden payların sahipleri şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” düzenlemesi yer almakta olup hükümde “Haklı Sebepler”den ne anlaşılması gerektiği açıklanmamıştır. Bu durumda haklı sebeplerin her münferit olaya göre değerlendirilmesi gerekir. Haklı sebep içi doldurulması gereken bir kavramdır ve MK 4 maddesi uyarınca hakime takdir yetkisi tanınan haller içerisine girer. Bu bakımdan hükümde haklı sebep kavramı hakkında bütün hukuki ilişkileri kapsayacak şekilde kesin bir tanım verilmekten kaçınılmıştır. Öğretide haklı sebebe ilişkin genel manada tanımlara yer verildiği görülmektedir. Buradan yola çıkarak genel bir tanım verilecek ise; haklı sebep sürekli bir borç ilişkisine devam etmeyi, dürüstlük kuralı gereği çekilmez hale getirdiği kabul edilebilecek hukuki olgudur. Bu kapsamda anonim ortaklıkta haklı sebep teşkil edilebilecek haller; genel kurul olağan toplantısının sürekli ve devamlı şekilde yapılamaması, ortaklığa katılım, bilgi alma, denetleme haklarının ihlali, amaç ve konunun öznel olarak imkansız hale gelmesi, kâr elde edememe, mâli durumu kötüleşmiş hale gelmesi, şirket kâr etmesine rağmen hiç kâr payı dağıtılmaması veya yıllara göre azalan tutarda kâr payı dağıtmak sureti ile azınlık pay sahiplerinin mâli haklarının ağır ve sürekli şekilde ihlal edilmesi, buna karşın çoğunluk pay sahiplerinin oluşturduğu yönetim kurulu üyelerine ödenen ücret ve diğer hakların artırılması, organların işlevsiz, çalışamaz hale gelmesi, çoğunluk gücünün sistematik olarak azınlığın haklı menfaatlerini veya şirketin menfaatini ihlal edecek şekilde kullanılması, kötü yönetim, iş göremezlik, kişisel anlaşmazlıklar olarak sayılabilir.
Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %50 pay sahibi ve aynı zamanda yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğunu, fer’i müdahil …’nin de davalı şirketin %50 pay sahibi olup yönetim kurulu başkanı olduğunu, müvekkiline şirket ile ilgili gerekli bilgileri vermediğini, kar payı dağıtmadığını, şirketi zarara uğratan eylemlerinin olduğunu, pay sahipleri arasında ciddi güvensizliklerin doğduğunu, bu nedenle öncelikle …’nin varsa zararlarının ödenmesi sureti ile şirket ortaklığından çıkartılmasına ve payının müvekkiline devrine, bu talebin kabul edilmemesi halinde şirketin feshine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlığın çözümü yönünden öncelikle şirketin feshi için ileri sürülen tüm hususların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve şirketin feshi için haklı neden olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca haklı sebebin varlığı yanında TTK 531’in uygulama şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkememizce davalı şirketin ticaret sicil kaydı, SGK ve vergi kayıtları getirtilmiş, taraflarca sunulan deliller incelenmiş, taraf tanıklarının beyanları alınmıştır. Uyuşmazlık noktalarının tespiti için davalı şirketin dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları incelenerek ve tarafların sunduğu kayıt ve belgeler nazara alınarak rapor tanzimi için bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmasına karar verilmiştir. 19/07/2019 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında özetle “…Sunulan defterlere göre davalı şirketin 2017 yılı dönem net zararının 20.331,16-TL olduğu, 2018 yılı dönem net zararının ise 59.235,01-TL olduğu, 31/12/2018 tarihli kaydi özvarlığının ise eksi (-) 63.166,17-TL görülmekle buna göre şirketin 50.000,00-TL’lik sermayesini kaybettiği, kaydi olarak öz varlığını tamamen yitirdiği ve borca batık durumda olduğu…31/12/2018 tarihi itibari ile davalı şirketin ödenmemiş sermaye hesabının bakiyesinin 33.600,00-TL olduğu, davalı şirkete davacının 18.750,00-TL, …’nin ise 14.850,00-TL sermaye borcu olduğu…dava dosyası ile davalı şirkete ait ticari defterlerin tetkiki sonucunda rapor içerisinde açıklanan nedenlerle her türlü hukuki değerlendirme ve nihai kararın mahkemeye ait olduğuna işaret edilerek, TTK 531 uyarınca şirketin feshi yönünden haklı sebeplerin mevcudiyetinin ispat olunamadığı, davacının bu talep öncesinde diğer şirket içi çözüm yöntemlerine başvurmadığı, son çare niteliğindeki fesih şartlarının oluşmadığı ancak davacı pay sahibinin payının gerçek değeri ödenerek ortaklıktan çıkarılmasının TTK 531 maddesi kapsamında somut olaya uygun ve kabul edilebilir çözüm yöntemi olabileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı olan şirketin 50.000,00-TL sermaye ile 28/09/2016 tarihinde tescil edildiği, iştigal konusunun her türlü kuaförlük hizmetleri ile iştigal etmek ve her nevi kozmetik ürünlerinin satış işi olduğu, şirket ortağı davacı … ve fer’i müdahil …’nin %50’şer hisseye sahip oldukları, davalı şirketin ödenmemiş sermaye borcunun 33.600,00-TL olduğu, davalı şirkete davacının 18.750,00-TL, …’nin 14.850,00-TL sermaye borcunun olduğu, davalı şirketin 2017 yılı dönem net zararının 20.331,16-TL olduğu, 2018 yılı döneminde ise zararının artarak 59.235,01-TL olduğu ve 31/12/2018 tarihi itibari ile kaydi öz varlığının ise eksi (-) 63.166,17-TL olduğu, buna göre şirketin 50.000,00-TL’lik sermayesini kaybettiği, kaydi olarak öz varlığını yitirdiği, borca batık durumda olduğu anlaşılmıştır. Toplanan delillerden ortaklar arasında ciddi ihtilafların bulunduğu, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin artık bu aşamada tespitinin mümkün olmadığı, ortaklar arasında güven unsurunun tamamen ortadan kalktığı, yukarıda belirtildiği üzere davalı şirketin dönem net zararının artarak katlandığı ve borca batık durumda olduğu, mevcut durumun şirketin feshi için haklı neden olduğu, açıklandığı üzere şirketin borca batık durumda olması nedeni ile davacının şirketten çıkarılması sonucunda geriye kalan 1 ortakla yahut fesih dışında duruma uygun düşen ve kabul edilebilir başka bir çözümle dahi şirketin devamının sağlanmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … ticaret sicil sırasında kayıtlı davalı …Ş.’nin haklı nedenlerle feshine,
Tasfiye memuru olarak (Emekli Banka Müdürü) …’ın atanmasına,
Tasfiye memuruna aylık 2.000,00-TL ücret takdirine,
Tasfiye işlemleri için 5.000,00-TL ve 3 aylık tasfiye memuru ücreti 6.000,00-TL olmak üzere toplam 11.000,00-TL tasfiye giderinin davacı tarafından depo edilmesine,
Karar kesinleştiğinde tasfiye memurunun göreve başlamasına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL harçtan peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 164,10-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.964,10-TL ile 77,00-TL harç gideri olmak üzere toplam 2.041,10-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı vekili lehine takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair; Davacı vekili Av. … ile Fer’i Müdahil … vekilinin yüzlerine karşı davalı şirketin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/10/2019

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza