Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/137 E. 2019/658 K. 10.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/148 Esas
KARAR NO : 2019/661

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2016
KARAR TARİHİ : 10/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı bankanın … şubesi ile … 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının borçluları olan dava dışı … Şirketi ve … 22. Noterliğinin … yevmiye numaralı imza sirkülerinde sabit olduğu üzere 04/01/2012 tarihinden itibaren 30 sene olmak üzere şirketin müdürü olarak atanan … arasında 05/12/2012 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davacı müvekkili hakkında da anılan icra dosyası ile müteselsil kefil olduğundan bahisle takip başlatıldığını, müvekkilinin borçlu sıfatıyla sorumluluk altına girdiğini gösterir sözleşme sayfalarında imzasının olmadığını, yalnızca kefalet hükmünü içerir kısımda imzasının olduğunu, sözleşmede müvekkilinin kefil olduğunu gösterir bir ibare olmadığını, müvekkilinin müteselsil kefil olduğunu veya bu anlama gelecek başka bir ifadeyi kendi el yazısı ile sözleşmeye yazmadığını, ayrıca müvekkilinin eşinin kefalete rızası olduğunu gösterir bir beyanı olmadığını, bu şekilde kefalet akdinin geçersiz olduğunu, davacı banka tarafından akdin geçersiz olduğu bilinmesine rağmen kötü niyetli olarak takip başlatıldığını, bir an için kefaletin geçerli olduğu kabul edilse dahi müvekkilinin takip öncesinde kat ihtarnamesi tebliğ edilmek suretiyle temerrüde düşürülmediğini, bu nedenle takip öncesi faizden sorumlu tutulamayacağını beyanla müvekkilinin …. 7. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin müvekkili yönünden iptaline, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkili Bankanın … Şubesi kredi müşterilerinden … Ltd Şti nin kullandığı krediler nedeniyle borcunu ödemediği için … 7. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve hakkında başlatılan icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ettiğini, kredi borçlusu … Limited Şirketinin müvekkili …bank … şubesinin müşterisi olduğunu, kredinin geri ödenmesinde temerrüt koşullarının oluşması nedeniyle borçlu şirketin kredi hesabının kat edildiğini ve … 20. Noterliğinin … tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinin muhataplara tebliğ edildiğini, davacı Hamza Bayat adına tebliğe gönderilen hesap kat ihtarnamesinin muhatabın bizzat kendisine tebliğ edildiğini, akabinde borçlular hakkında … 7. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, bu dosyadan tanzim edilen ödeme emrinin de yine davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini ve icra takibinin bu şekilde kesinleştiğini, davacının dava dilekçesinde kredi sözleşmesinde kefalet koşullarının belirtildiği kısımların 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesine aykırı olarak kendi el yazısı ile yazdırılmadığını, bu nedenle geçerli bir kefalet akdi oluşmayacağını iddia ettiğini, davacı ayrıca kredi sözleşmesinin kurulduğu tarih itibariyle eşinin rızasının alınmamış olması nedeniyle de kefalet akdinin geçerli olmadığını iddia ettiğini, davacının şirket yetkilisi olarak sözleşmenin tüm sayfalarını imzaladığını, hangi tutar için kefil olduğunu bildiğini, ayrıca eşinin rızası olduğuna dair yazılı belgenin de deliller arasında ibraz edildiğini, ayrıca davacının şirket ortağı olması sebebiyle kefaletinde eşinin rızasının da aranmayacağını, itirazların haksız olduğunu beyanla davanın reddine, icra takibine konu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınarak müvekkili Bankaya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Mahkememizce, … 7. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesiyle; davalı tarafından, davacı ile dava dışı … ve …Ltd.Şti aleyhine … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.iş sayılı kararı ile verilen ihtiyati haciz kararına istinaden 141.141,65 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan borca ilişkin olduğu ve kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı hakkındaki takibin söz konusu Genel Kredi Sözleşmesini kefil olarak imzalanmış olması nedeniyle başlatılmış olduğu ve davacı, kefalet sözleşmesinde kefil olduğuna dair ibarelerin olmadığını, ayrıca eş rızası alınmadığı için de sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia ettiğinden, öncelikle sözleşmede kefil olduğuna, kefalet tarihine ve sorumlu olduğu azami miktara ilişkin ibarelerin olup olmadığı hususu incelenmiş, 250.000,00 TL limitli 05/12/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi nedeniyle davacının 12/02/2013 tarihinde, 312.500,00 TL miktarla sözleşmeye kefil olduğu, bu nedenle davacının bu yöndeki itirazlarının haksız olduğu anlaşılmıştır. Davacının eşi … tarafından davacının kefil olmasına muvafakat edildiğine dair dosyaya sunulan eş rıza belgesinin tarihsiz olduğu ancak kefalet ile aynı tarihte verilmiş olduğu kabul edilerek, davacının, eş rıza belgesinde bulunan ve eşine atfen atılan imzanın ve yazıların kendisine ait olmadığını iddia etmesi nedeniyle, davacının eşi dava dışı …’ın imza ve yazı örnekleri alınmış ve dosya grafolog bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; eş rıza belgesinde bulunan imza ve yazıların dava dışı …’ın eli ürünü olmadığını tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş ve mahkememizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı değerlendirilmesi neticesinde; davacının, davalı ile dava dışı … Ltd. Şti arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine kefil olduğu, Türk Borçlar Kanunun 583. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı ve kefalet tarihini kendi el yazısıyla belirtmesinin geçerlilik şartı olduğu, incelenen Genel Kredi Sözleşmesinde, her ne kadar davacı kefil olduğu azami miktar ve kefalet tarihine dair ibarenin bulunmadığını iddia etmiş ise de, bu hususların yer aldığı ve fakat kefalet sözleşmesine muvafakat ettiğine dair eş rıza belgesinde bulunan imza ve yazıların davacının eşine ait olmadığı, TBK’nın 584. maddesi uyarınca eş rızasının kefalet sözleşmesinde geçerlilik şartı olduğu, 584. maddenin “(Ek fıkra: 28/3/2013-6455/77 md.) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” hükmünü içeren 3 nolu fıkrasının 11/04/2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, dava konusu kefalet sözleşmesi tarihinin ise 12/02/2013 olduğu, dolayısıyla davacının, dava dışı asıl borçlu şirketin ortağı veya yetkilisi olmasının kefalet tarihi itibariyle eş rızası zorunluluğunu kaldırmayacağı, geçersiz rıza beyanı nedeniyle kefalet sözleşmesinin de geçersiz olduğu ve davacının takip konusu edilen alacak nedeniyle davalıya borçlu olmadığı kanaatine varılarak davanın kabulüne, takibin kötü niyetli olarak başlatıldığı anlaşıldığından İİK’nın 72. maddesi uyarunca davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KABULÜ ile davacının … 17. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Hüküm altına alınan bedel üzerinden hesaplanan 28.228,33 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar ve ilam harcı 9.641,38 TL’den peşin alınan TL harcın mahsubu ile kalan TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan TL posta ve tebligat gideri, TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam TL yargılama gideri ile ilk harç TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.10/07/2019

Katip
E-imza

Hakim
E-imza