Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1204 E. 2020/88 K. 07.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1204 Esas
KARAR NO : 2020/88

DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
DAVA TARİHİ : 30/12/2018
KARAR TARİHİ : 07/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin Uyarlanması davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Kamuoyunda…Grubu ile bilinen ve yaklaşık 45 yıllık bir ticari geçmişi bulunan bir Halka Açık Anonim Şirketinin Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Ve Hissedarı olduğunu, dava Dışı Bu Şirket; …Tic.ve A.Ş. ünvanı ile çalışırken ,…Tic.a.ş ünvanını aldığını ve tüm şirket… A.ş. İle Birleştiğini,müvekkilinin hissedarı ve Yönetim kurulu onursal Başkanı olduğu bu şirket;geçmişinde hiçbir zaman borca batık olmadığını,Öz Taşınmazları ve aktif varlıkları ile her zaman iyi durumda olan bir şirket niteliğinde olduğunu,müvekkili ;her zaman aktifleri ile yüksek bir değere sahip, bünyesinde bir çok değerli taşınmazı barındıran, öz sermayesi bulunan iyi durumda olan bir şirketin hissedarı olduğunu, davalı ile akdedilen kredi sözleşmesinde,davalı tarafından katlarca yüksek oranda taşınmaz ipotek alındığını, elbette kural olarak, bir sözleşmenin kurulmasından sonra, tarafların yükümlülüklerini sözleşme kapsamında aynen yerine getirmek gerektiği hukukumuzun ana prensibi olduğunu, fakat,ahde vefa ilkesi adına verilen bu ilkenin istisnaları mevcut olduğunu, karşılıklı edimleri içeren bu tür sözleşmelerde,edimler arası dengenin korunması gerektiğini,tam bir garanti halinde olan davalı lehine tüm sözleşmenin ifası mümkün olmadığını, sözleşmede belirtilen hususlarda ve şartlarda ihya ve ıslah gerekmektiğini, söz konusu kredinin Türk Lirası olarak açılması durumunda hangi şartlar ve bedellerin ortaya çıkacağının uzman teknik ve Akademik Bilirkişi heyeti vasıtası ile tespit ettirilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle taraflar arası edimleri içeren davaya konu sözleşmede, edimler dengesi aşırı derecede bozulduğunu, kefil konumunda olan müvekkili şirketlerin ve ana borçlu … A.Ş.’nin en büyük gelir kaynağı olan Turizm sektörüne karşı olağan üstü saldırılar yapıldığını,en büyük turist pazarı olan Rusya Devleti ile büyük bir savaş krizi yaşandığını,bu durumun ülke egemenline karşı saldırı halinde olan gruplar tarafından yapıldığı devlet tarafından ortaya çıkartıldığını,bu olağan üstü durumların oluşumları,gelişmeleri ve evveliyatı da ülke genelinde ağır zararlara sebep olduğunu,saldırıların devamında darbe girişimi yapıldığını ,Toprak bütünlüğü hedef alındığını ve kasti bir şekilde her meşru alana saldırı yapıldığını, ayrıca çok yakın zamanda açıkça ‘’ekonomik darbe’’ olarak tespit edilen saldırılar olduğunu, bu olağan üstü etkilerin düzelmesi için tüm resmi Devlet kurumları hem sosyal hayatın hem de saldırıların doğrudan yapıldığı ekonomik hayatın ,devletler arası krizlerin giderilmesi için her gün yeni Yapılandırmalar,ekonomik paketler yayımladığını, bu bağlamda;davaya konu sözleşmenin kurulmasından sonra öngörülemez ve öngörülmesi de beklenemez olağan üstü olayların varlığını,bu olayların varlığında müvekkilinin kusurunun bulunmayışını, olayların olağan üstü nitelikte oluşu,olayların evveliyatı,neticeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde,söz konusu sözleşmede davalı bankanın tam bir garanti içinde olmasına karşın,kefil olan müvekkilinin aşırı ifa güçlüğü içerisine girdiğini gösterdiğini, faiz,temerrüt çapraz faizlerin ve temerrüt hükümlerinin de ayrıca tenkisi ile uyarlanmasını, mahkeme masrafları ile vekalet ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesinde “dava değeri” değerlendirildiğinde belirtilen şekilde bir dava türünün bulunmadığını, dava dilekçesinde “netice ve talep” kısmına göre de davanın uyarlama davası olması mümkün olmadığını, . davanın esasa girilmeksizin usulden reddinin gerektiğini, sözleşmenin uyarlanması şartlarının oluşmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın usulden reddine, TBK. 138. maddesi gereği şartları oluşmadığından her halükarda davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 138. Maddesine göre sözleşmenin uyarlanması talebidir.
Her ne kadar davacı vekilinin dava dilekçesinde, davalı olarak… A.Ş’ye husumet yöneltmiş ise de davanın mahkememizdeki yargılamasının devam eden sürecinde davalı vekilinin davaya cevap verme süresinin uzatımı dilekçesi ekinde Birleşme (Devir) Sözleşmesinin sunduğu, bu itibarla…A.Ş ile… A.Ş.’nin birleştiğinin anlaşıldığı ve UYAP sistemi üzerinden davalının isminin… A.Ş. değiştiğinin anlaşıldığı, yine davalı …A.Ş ile …’nun Alacak Devir/Temlik Sözleşmesinin imzalandığının anlaşıldığı, anlaşılan bu hususlar neticesinde; davacı olarak … ve davalı olarak … UYAP’a kaydedilmiştir.

Dava dosyası mahkememizin tensip zaptıyla birlikte işleme alındığı, duruşma günü taraflara tebliğ edildiği, davacı vekilinin ve davalı vekilinin 24/04/2019 tarihli ön inceleme duruşmasına katıldıklarının anlaşıldığı, bir sonraki celsenin 25/09/2019 tarihine bırakıldığının davacı vekilince bizzat bilindiğinin anlaşıldığı, davacı vekilinin ise 25/09/2019 tarihli celseye mazeret dilekçesi sunduğu, davacı vekilinin mazeretinin kabul edildiği, dosyada gelecek celsenin HMK 186. Madde gereğince sözlü yargılama olarak yapılmasına karar verildiği, davalı vekiline bu konuda ihtarat yapıldığı, davacı tarafa ise ihtaratlı tebligat çıkarılmasına ve 25/09/2019 tarihli duruşma zaptının tebligata eklenmesine karar verildiği, gelecek celsenin 18/10/2019 tarihine bırakıldığı, davacı vekilinin tebliğ evrakı muhattabı çalışan temsilcisi …’e 04/10/2019 tarihinde ihtaratlı tebligatın tebliğ edildiği anlaşıldığı, ancak davacı vekilinin 18/10/2019 tarihli duruşmaya gelmediği, mazeret de bildirmediği anlaşıldığından dosya H.M.K.’nun 150. Maddesine göre yenileninceye kadar işlemden kaldırılmıştır. HMK 150/5. maddesine göre üç ay içerisinde dosyaya yenileme dilekçesi de sunulmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1- Davanın 6100 Sayılı HMK 150/5. Maddesine göre açılmamış sayılmasına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40–TL maktu harcın, peşin alınan 853,88-TL harçtan mahsubu ile bakiye 799,48-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,

Dair, dosya üzerinden taraf vekillerinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/02/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza