Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1181 E. 2022/102 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1181 Esas
KARAR NO : 2022/102

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı ile davacı arasında 30.12.2017 tarihli kargo sözleşmesi imzalandığını, davalının iş bu sözleşmenin yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle hasarlı kargo emtia bedeli olarak davalının 6.140,58TL borcu bulunduğunu, davalı firmanın hizmeti gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle davacının uğramış olduğu zararın 13.07.2018 tarihli ihtarname ile bildirildiğini, davalı şirket çalışan/yetkilileri ile defalarca irtibata geçilmiş ise de sözleşme hükümlerine aykırı olarak herhangi bir geri dönüş yapılmadığını ve emitiaların bedelinin tanzim edilmediğini, bunun üzerinde davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının borca yönelik itirazlarının tamamen haksız olduğunu, haklı davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına ve karşı tarafın en az %20 olmak üzere icra inkar tazminatına matıkumiyetine, ayrıca dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı yanın ilgili davayı somutlaştırma yükümlülüğü bulunmakta olduğunu, ancak davacının işbu davaya konu ettiği ve hasara uğradığını iddia ettiği kargoların bilgisine dava dilekçesinde yer vermediğini, dolayısıyla ilgili kanun ile düzenlenmiş emredici hüküm gereği somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının davasının usulen reddi gerektiğini, bilindiği üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun CHMK”) 121. maddesi;“Dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur.” hükmünün amir olduğunu, ne var ki, davacının dilekçesinde bahsedilen deliller tarafımıza tebliğ edilmediğinden, bu delillere karşı beyanda bulunma imkânı olmamış ve dolayısıyla savunma haklarının kısıtlandığını, davacı taraf dilekçesinde iddia olunan hususlara ilişkin delilleri belirtilmişse de, taraflarına iletilen dava dilekçesinde işbu delillerin tebliğ edilmediğini, dilekçede belirtilen ancak somut bir iddia ile desteklenmeyen tüm iddiaların dayanaksız olduğu ve davaya esas teşkil etmeyeceğinin izahtan vareste olduğunu, bu çerçevede herhangi bir hak kaybına uğramamak adına, söz konusu delillere ilişkin cevap verme haklarının saklı olduğunu belirtmekle birlikte, dayanaksız iddialara karşı itiraz ettiklerini, gerek hukukun genel kaidelerinden biri olan Türk Medeni Kanunu (‘TMK”) madde 6 ve gerekse de HMK 190. Madde hükmü gereğince davacının iddialarını ispatla mükellef olduğunu, davacı, her ne kadar dilekçesinde davalı şirketin üstlenmiş olduğu taşıma işi neticesinde zarara uğramış olduğunu iddia ederek bunun davalı Şirket tarafından tazmin edilmesini talep etmiş ise de, mezkür taşımaya ilişkin olarak davalı Şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamakta olduğunu, davalı şirketin davacı ile iş ilişkisi içerisinde olduğu müddetçe aralarında akdedilmiş olan ilgili kargo sözleşmesinin gereklerine uygun olarak hareket etmiş ve üzerine düşen yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, davacı tarafından davalı şirkete teslimi anında kargolara ilişkin olarak herhangi bir değer gösterilmemiş olduğunu, TTK md. 864 uyarınca, gönderen kusuru olmasa da; taşıma senedine yazılan bilgilerdeki gerçeğe aykırılıklar ile yanlışlık ve eksikliklerden doğan zararın göndericiye ait olduğunu, bu anlamda göndericinin kargonun içeriğini ve değerini taşıyıcıya tam ve eksiksiz olarak bildirmekle mükellef olup yapılan eksik bildirimler dolayısıyla davalı şirketin sorumluluğuna gidilmesinin kabul edilemeyeceğini, zira Kara Yolları Taşıma Kanunu md. 8 gereği gönderenin tam ve eksiksiz bildirim yükümlülüğü ve eksik bildirimden doğacak her türlü zararın gönderene ait olduğunun da açıkça hüküm altına alınmış olduğunu, şöyle ki “Gönderen, eşyanın varış noktası, cinsi, miktarı ve nitelikleri ile diğer önemli bilgileri tam ve doğru olarak taşımacıya bildirmek zorunda olduğunu, yanlış ve eksik bildirmelerden doğacak her türlü sorumluluk gönderene ait olduğunu, taşımacı, bir ihbar veya şüphe halinde yetkili ve görevlilerin huzurunda eşyayı kontrol ettirebilir.”Taşınan kargoların içeriği ve değeri gönderen tarafından beyan edilmemiş ve hatta davalı şirkete bu konuda herhangi bir açıklama yapılmamış olduğundan taşıma senedinde emtianın içerik ve değerine ilişkin bir bilgi yer almamakta olduğunu, (ki beyan edilmiş olsa taşıma senedine geçirilmiş olurdu) dolayısıyla kanunun açık hükmü karşısında yanlış ve eksik bildirmelerden doğacak her türlü sorumluluğun gönderene ait olduğunu, davalı şirketin kendisine taşınmak üzere teslim edilen kargonun içeriğini araştırma (açarak içine bakma, vs.) hak ve yetkisi bulunmadığından içerik konusunda teslim edenin beyanına itibar edileceğinin açık ve tartışmasız olduğunu, zira davalı şirketin Türkiye çapında kargo taşımacılığı yapan büyük bir ticari şirket olduğunu günde binlerce gönderi yapılmakta olduğunu, yapılan bu gönderilerle ilgili olarak da gerek iyiniyetli gerek kötü niyetli birçok talep ile de karşılaşmakta olduğunu, — dolayısıyla kargo içeriği bildirilmemiş, rhangi bir değer belirtilmemiş gönderiye ilişkin hiçbir fatura ve belge ibraz edemeyen dayacının beyanlarının kabulünün de mümkün olmadığını, dolayısıyla davacının tüm bu iddialarının da ispata muhtaç olup kargonun içeriğinde bulunduğu iddia edilen ürünlerin ispat edilmesi, hasar iddialarının doğruluğunun ve işbu hasarın ne denli zarara sebebiyet verdiğinin tespit edilmesinin gerekmekte olduğunu, .kaldı ki; söz konusu ürünlerin ikinci el veya arızalı olma ihtimalinin dahi mevcut olduğunu, işbu nedenle davacının ispata muhtaç içerik beyanlarının yanı sıra ürünün arızalı veya ikinci et olma durumunun da değerlendirilmesi gerektiğini, zira davalı şirketin kargo içeriğini bilmesinin mümkün olmadığını, Nitekim kargo teslimatı ile ilgili olarak TTK’nun 889. Maddesinde yer alan; “Eşyanın ziyar veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilen en geç teslim anına kadar zıyal veya hasarı bildirmezlerse, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılır. Bildirimde zararın gerekli açıklıkla belirtilmesi ve nitelendirilmesi şarttır.Birinci fıkradaki karine, ziya veya hasarın açıkça görünmemesi ve eşyanın tesliminden sonra yedi gün içinde bildirilmemesi halinde de geçerlidir. hüküm gereğince davaya konu zıyat hususunun kanunda belirlenen süre zarfında davalı Şirket’e bildirilmesinin gerekmekte olduğunu, aynı zamanda da TMK md. 6 uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmü uyarınca davaya konu durumun ispat edilmesi gerekmekte olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunu kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, TTK M.886 uyarınca tam tazminata hükmedilebilmesi için zararın meydana gelmesinde taşıyıcının kast ve pervasız davranış kusuru varlığının da ispat edilmesi gerekmekte olduğunu, MADDE 886- “Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.” davalı şirketin sorumluluğunu ve davacı tarafın iddialarını kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için davalı şirketin tazmin yükümlülüğü düşünülse dahi TTK Madde 882 uyarınca taşıyıcının sorumluluğunun üst sınırının bulunmakta olduğunu, MADDE 882- (1) Gönderinin tamamının zıyar veya hasarı hâlinde, 880 ve 881 inci maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.” teslim anında kargonun içeriği ve değerinin davalı taşıyana bildirilmediğini, dolayısıyla talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, taşıyıcının sınırlı sorumluluğu prensibine aykırı olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunu gerektirecek durumların vuku bulmadığını ancak, mahkeme aksi kanaatte ise de bu sorumluluğun ancak TTK M.882 uyarınca kargonun her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme hakkını karşılayan tutar ile sınırlı olduğunu, davalı şirketin Türkiye genelinde 800’ü aşkın şubesi bulunmakta olduğunu, her şubenin günde yüzlerce gönderisinin bulunduğunu, davacının taşınmak üzere davalı şirkete teslim ettiği kargo hakkında hiçbir açıklamada bulunmadığını ve değer belirtmediğini, kaldı ki, davacının üçüncü şahıstan satın almış olduğu dava konusu cihazı hasar nedeniyle geri göndermek de istemiş de olabileceğini, davacının iddia ettiği hasarın taşıma işlemi öncesi veya sonrasında meydana gelmiş olma ihtimali net değilken davacının talep etmiş olduğu bedel fahiş olup taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafın kargoya ilişkin fahiş tazminat talebinin yer ve dayanıksız olup reddinin gerektiğini, TTK taşıma hükümleri kapsamında ayrıca ve ayrıntılı bir yargılama yapılması gerekmekte olduğunu, bu nedenlerle davacı yanın içerik ve değeri ispata muhtaç bir kargoya ilişkin olarak fahiş tazminat talebinin yersiz ve dayanaksız olduğunu, davacı tarafça her ne kadar yüzde yirmiden az olmamak üzere davalı şirket aleyhine tazminata hükmedilmesi istenmişse de bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirketin ne taşıma sırasında ne de haksız şekilde başlatılan icra takibine itirazında kötü niyetli olmadığını, davalı şirketten, içeriği bildirilmeyen ve hasara uğradığı iddia edilen Kargo içeriğine ve değerine sadece tek taraflı beyanı ile itimat edilmesi ve hiçbir değerlendirme yapılmaksızın davacı tarafından talep edilen alacağın ödenmesini beklemenin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafça tüm iddiaların ispatlanamadığını, haksız olan icra ve bu dava nedeniyle davacı aleyhine yüzde yirmi kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmekte olduklarını savunarak, davanın öncelikle usuli itirazları değerlendirilerek usulden reddine, haksız davanın külliyen reddine, haksız ve kötü niyetli başlatılan takip nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan 30/12/2017 tarihli kargo sözleşmesi uyarınca davalı tarafından kargonun hasarlı teslim edildiği iddiasıyla düzenlenen iade faturası alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vakii itirazın İİK 67 maddesi doğrultusunda iptali talebidir.
Mahkememizce UYAP üzerinden celp edilen … 15. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı tarafından hasarlı kargolara ilişkin alacağına karşılık davalı aleyhine 03.08.2018 tarihinde … 15. İcra Müdürlüğü’nün ….E. Sayılı dosyası ile aşağıdaki şekilde icra takibi başlattığını, 6.140,58-TL asıl alacak ve 59,05-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.199,63-TL olarak takip başlatıldığını, davacı taraf takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %19,50 avans faizi talep ettiğini, davalı taraf 08.08.2018 tarihinde yetkiye, borcun tamamına ve ferilerine itiraz ettiğini, davacı taraf 17.12.2018 tarihinde 6.140,58TL toplam alacak tutarı üzerinden huzurdaki davayı açmıştır.
Talimat mahkemesince atanan bilirkişi heyetince sunulan müşterek rapor özetinde ; 1.ihtimal olarak davacı şirketin bildirim yükümlülüğünü gereği gibi ve süresinde yaptığı sonucuna ulaşılması halinde, tazmini talep edebileceğini, bu ihtimalde talep edilebilecek tutarın, taleple bağlı kalınarak asıl alacak 6.140,58 TL ve 16/07/2018 tarihinden 03/08/2018 takip tarihine kadar yıllık 619,5 oranından işletilecek 59,05 TL faiz olmak üzere toplam 6.199,63 TL olabileceğini, 2.ihtimal olarak davacı şirketin bildirim yükümlülüğünü gereği gibi ve süresinde yapmadığı sonucuna ulaşılması halinde, yalnızca taşıma bedelinin tazminini talep edebileceği, bu ihtimalde taşıma bedellerinin tespitinin ve hesaplanmasının gerekeceğine…”dair görüş sunulmuştur.
Mahkememizce atanan bilirkişi tarafından sunulan 10/11/2021 tarihinde sunulan raporda özetle:”…Taraflar arasında ihtilafa neden olan hasarların meydana geldiği taşımaların davadan önceki ihtarname ile kargo takip numaraları, sevkiyat numaraları, tarihleri vb ayırt edici bilgileri ile davalı tarafa bildirilmiş olmasından dolayı dava konusu taşımaların somutlaştırılmadığı savunmasının yerinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin, TTK hükümlerinde öngörülen taşıyıcının sorumluluğunu, doğrudan veya dolaylı olarak ortadan kaldırmadığı, daraltmadığı ve kullanılmasını zorlaştırmadığı ölçüde geçerli olduğundan dolayı, davacı tarafa yüklenen 10 gün içinde tazminata ilişkin belgelerin sunulması yükümlülüğünün TTK m.889’da düzenlenen hasar halinde eşya ilgilisinin derhal veya yedi gün içinde taşıyıcıya ihbar yükümlülüğünü 10 güne uzattığı şeklinde anlaşılması gerektiği, aksi taşıyıcının navlunu iade etmekle yetineceği şeklideki hükmün ise geçerli olmayacağı, TTK m.889’da düzenlenen ihbarı herhangi bir şekle tabi olmadığı ve bu nedenle mail yoluyla yapılan ihbarın da geçerli olacağı, hatta hiç ihbar yapılmasa dahi hal ve şartlardan belgelerden hasar hususuna taşıyıcının bilgi sahibi olması halinde, ihbarı yapılmadığının ileri sürülemeyeceği; davalı kargo şirketinin davacı ile aralarındaki sözleşmeye rağmen yazılı başvuru talebinin yapıldığına ilişkin maile cevap vermediği, herhangi işlem de tesis etmediği ve taraflar arasındaki sözleşmeyi, gönderenin TTK hükümlerine göre hasar halinde alması gereken (tutanak tutma, teslimat evrakına şerh düşme vb) almaması için kullanamayacağı, bunun TMK m.2 hükmüne aykırı olduğu, bu nedenle davalı kargo şirketinin ihbarı yapılmadığını iler süremeyeceğini, dosyada mevcut bilirkişi raporu da gözetilerek, davacı/alacaklının 6.140,58 TL asıl alacak ve 59,05 TL faiz olmak üzere toplam 6.199,63 TL üzerinden takibe giriştiği, talebin taşıyıcının sorumluluk sınırlarını aşmadığı ve davalının söz konusu tazminatı ödemesinin yerinde olacağını, dava konusu alacağın tazminat alacağı olduğunun sayın mahkemece gözetilerek sair talepler konusunda değerlendirme yapılmasının yerinde olacağına…”dair görüş sunulmuştur.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında 30.12.2017 tarihli Kargo Sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından söz konusu sözleşme kapsamında davalı şirkete kargo taşıma hizmeti verildiği, davalı kargo şirketi tarafından taşınan emtiada hasar meydana geldiği, taraflar arasındaki sözleşmeyi, gönderenin TTK hükümlerine göre hasar halinde alması gereken (tutanak tutma, teslimat evrakına şerh düşme vb) almaması için kullanamayacağı, bunun TMK m.2 hükmüne aykırı olduğu, bu nedenle davalı kargo şirketinin ihbarı yapılmadığını iler süremeyeceğini, ve davalı kargo şirketinin bu hasardan sorumlu olduğu, sunulan raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu, bu açıklamalar doğrultusunda, davalı tarafın dava konusu fatura bedelini ödediğine dair dosyaya bilgi ve belge sunulmadığından, Mahkememizce davacının usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtlara ve davalı şirket tarafından aralarındaki ticari alışveriş nedeniyle takip tarihi itibariyle davalıdan 6.199,63 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, takibin aynı şartlarla devamına, itiraz haksız ve alacak likit olduğundan davacı lehine hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-DAVANIN KABULÜNE;
-Davalının … 15. İcra dairesinin … esas sayılı dosyasına itirazının iptali ile takibin aynı şartlarda avans faizi ile devamına,
-Hüküm altına alınan alacağın %20’si üzerinden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 419,46-TL harçtan peşin alınan 73,87-TL harcın mahsubu ile bakiye 345,59-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereği takdir ve tayin olunan 5.100,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı yargılama gideri 114,97-TL ilk harç ve masraflar ile 2.402,50-TL(posta/tebligat/bilirkişi/talimat) toplam 2.517,47-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların huzurunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.. 15/02/2022

Katip
E-imza

Hakim
E-imza