Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1094 E. 2019/518 K. 21.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1094 Esas
KARAR NO : 2019/518

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/11/2018
KARAR TARİHİ : 21/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … adresinde mukim … Kooperatifi’ne ortak olmak talebi üzerine davalıların yönetim ve denetim kurulu üyeleri bulundukları Kooperatif yönetim kurulunun 30/06/1996 tarih ve 9 sayılı kararı ile kabul edildiğini, müvekkiline 30/06/1996 tarihli ortaklık senedi tanzim edilerek verildiğini, müvekkilinin kooperatif ortağı olarak anasözleşme ile üzerine atılı bulanan bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini, buna rağmen davalı kooperatifin müvekkiline yatırdığı para karşılığı olan her hangi bir daire intikal ettirilmediğini, davalı kooperatifin edimini yerine getirmediğini, bu nedenlerle müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazmini açısından 10.000-TL maddi 20.000-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davacının açık adresini belirtmediğini, HUMK’un ilgili maddesi gereğince davanın iptalinin gerektiğini, davaya husumet yönünden itiraz ettiğini, dava konusu kooperatife 19/06/1997 tarihinde tarafına verilen ortaklık senedi ile üye olduğunu, söz konusu üyeliğinden doğan kooperatifinden dairesine ait tapuyu 21/03/2000 tarihinde aldığını, hiçbir zaman kendi iradesi ile yönetim kurulunun ne asil ne de yedek olarak üyeliğinde yer almadığını, dava dilekçesinde geçen 21/06/2003 tarihli son genel kurul toplantısına da katılmadığını, ekte sunmuş olduğu imza çizelgesinde bulunan imzanın tarafına ait olmadığını, kendi iradesi dışında bir başka üye … tarafından atıldığının anlaşılacağını, dolayısıyla üyelikten başka herhangi bir başkaca sıfatının olamadığını, bu sebeple aleyhine açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili 09/03/2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Görev yönünden itirazlarının olduğunu, Kooperatifler Kanunun 99. Maddesi kanunu uyarınca davaların Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğunu, usul yönünde itirazlarının olduğunu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri kanunu 48. Maddesine aykırılık teşkil ettiğini, delillerin süresi içerisinde sunulmadığını, bu sebeple hukuka uygun delillerle ispatlaması mümkün olmayan davanın usul hukukuk açısından reddinin gerektiğini, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının kooperatif üyesi olduğunu, davanın konusunun üyelikten kaynaklı tazminat talebine ilişkin olduğunu, bu nedenle davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesinin gerektiğini, aynı zamanda davacının bir alacağı söz konusu ise husumeti kooperatife yöneltmesi gerektiğini, husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın süresinde açılmaması nedeni ile zaman aşımı yönünden reddi gerektiğini, davacının davalı kooperatife yaptığı ödemelerin 1. Tasfiyeden önceki döneme ait olduğunu, müvekkilinin sorumlu olduğu dönemde davacının kabul edilebilir bir ödemesi bulunmadığını, müvekkilinin kooperatifin tasfiye olduğu 21/06/2003 tarihli genel kurulda oy birliği ile ibra edildiğini, ibra edenlerden birisininde davacının kendisi olduğunu, aradan 5 yıl geçtikten sonra bu şekilde bir dava açılmasının davacı tarafın iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, davacı tarafın manevi tazminat talebininde haklı olmadığını, bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Dahili davalılar …, … ve … vekili beyanlarında; davalılardan …’in mirasçılık belgesini aldıklarını, açılan davayı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini istediklerini belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının kooperatif ana sözleşmesi gereği tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen, taahhüt edilen dairenin davacı adına tescilinin yapılmaması nedeniyle davalı kooperatif yönetim kurulu üyerleri ve tasfiye kurulu üyeleri aleyhine maddi ve manevi tazminat alacağı davasıdır.
Mahkememizce Bilirkişi …’dan aldırılan bilirkişi raporunun sonuç kısmında; davacı …’ın 30/06/1996 tarihinde 9 sayılı karar ile davalı Kooperatife üye olduğu, tahsilat makbuzları, çek alındı bordroları, senet iade bordroları ve senetler ile ödeme yapıldığını, 25/01/1998 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında Tasfiye haline girdiği, 21/06/2003 tarihli Genel Kurulunda Kooperatifin feshi ile ilgili karar alındığı, Kooperatife ait defterlerin 10 yıl süre ile muhafaza edilmesi için Kooperatif üyesi …’e teslim edildiği, Yedek Yönetim Kurulu üyesinin icra organında olmadığı, Yönetim Kurulunca alınan kararlara katılmasının söz konusu olmayacağı, davacıya daire tesliminin yapılıp yapılmadığı, yapılmadı ise hangi gerekçe ile yapılmadığı kooperatifin resmi defterler kayıtlarının ve belgelerinin incelenmesi ile neticeye varılacağı rapor edilmiştir. Rapora itirazlar doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Bilirkişi …’dan aldırılan ek bilirkişi raporunun sonuç kısmında; yasal defterlerin 21.06.2003 tarihli genel kurulda …’e teslim edilme kararının üzerinde bugünkü tarih itibariyle 10 yılı geçmiş bulunduğu, kooperatife ait defter ve belgelerin yada davacıya ait cari hesap dökümünün dava dosyası ekinde bulunmadığı, davacının dava dosyasına sunduğu ödeme belgeleri olarak tabir edilen belgeler dava dosyasında mevcut olup ödeme tarihi itibariyle yasal ticari faiz hesabının yapılması için davacı tarafından yapılan ödemelerin netleşmesinin gerekli olduğu, dava dosyasında bulunan belgeler yetersiz olup bu belgeler üzerinden işlem yapılmasının davanın seyri açısından yanıltıcı olacağı rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; davanın davacının davacı …’ın dava dışı … Kooperatifin’e 30/06/2018 tarihinde üye olduğu, üyelikle ilgili bütün ödemelerini yaptığı, tüm hükümlülüklerini yerine getirdiği ancak dava dışı kooperatif tarafından herhangi bir dairenin tarafına teslim edilmediğini iddia ederek dava dışı kooperatifin yönetim kurulu üyeleri ile tasfiye kurulu üyeleri olan davalılar hakkında sorumlu oldukları iddiasıyla maddi manevi zararının davalılardan müştereken ven müteselsilen tahsili talebiyle ile bu davayı açmıştır.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/3. maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 98. maddesi yollaması ile dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent, ”İdare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler” hükmünü içermektedir. 818 sayılı BK’nın 41, 50 ve 51. madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Bu nedenle, ortaklığın, yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların, kooperatife ve/veya yöneticilere karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır. Belirtilen maddeler birlikte değerlendirildiğinde; yöneticiler ve temsilcilerin sorumluluk hallerinin, kooperatif ortaklığı tarafından sadece kendi kusurları nedeniyle doğan zararları tazmin için yöneticiler ve temsilsilere husumet yönetilerek açabilecek davalar ile sınırlı olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda davacının talep ettiği maddi ve ve manevi tazminat talebi yöneticilerin şahsi sorumluluğundan kaynaklanmamaktadır. Davacı adına tescil edilmeyen gayrı menkul nedeniyle alacak talebi tüzel kişiliğe haiz olan kooperatifin sorumluluğunda olup davanın niteliğine göre davanın …Kooperatifi tüzel kişiliğine karşı açılması gerekmektedir. Kooperatif yöneticilerine ve tasfiye kurulu üyelerine husumet yöneltilmesi doğru değildir. Yargıtay içtihatlarında ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nun “Dava Şartları” başlıklı 114/1-d maddesinde “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması,” düzenlemesi yer almaktadır. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi borçlu kişi olup, buna pasif husumet denilir. Bir davada pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve re’sen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise dava bu sebep ile reddedilir. Tüm bu sebeplerden dolayı davalılar aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 421,30-TL harçtan mahsubu ile bakiye 376,90-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … tarafından yapılan 79,70TL tebligat, posta giderinin davacıdan tahsili ile davalı … ‘ye verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 9,00-TL tebligat, posta giderinin davacıdan tahsili ile davalı … ‘a verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar vekili lehine hesaplanan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili, Davalı … vekili, Davalı … vekili, Dahili Davalılar … Mirasçıları vekili yüzüne karşı Davalı … vekili, Davalı …, Davalı … yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/06/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza