Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1078 E. 2021/437 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1078 Esas
KARAR NO : 2021/437

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/07/2009
KARAR TARİHİ : 08/07/2021

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri şirket ile davalı şirket arasında, bayilik sözleşmesi, akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesi, asgari satış taahhütnamesi imzalandığını, müvekkilleri şirket ile davalılar arasında imzalanan Bayilik sözleşmesine göre davalının, işyerinde sadece müvekkilleri şirketten veya müvekkilleri şirketin belirleyeceği yerden satın alınan akaryakıt ve LPG’yi müşterilerine satmayı, tanıtmayı teşhir etmeyi ve reklamını yapmayı, aksine davranışı halinde anlaşmanın 19. maddesinde belirtilen 20.000.- USD tutarında cezai şartı ödemeyi taahhüt ettiğini, yine taraflar arasında imzalanan Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesi’ne göre, davalı şirketin müvekkilleri şirketten satın alacağı petrol ürünleri kendi nam ve hesabına iştigal etmek suretiyle satacağı bir servis satış istasyonunu işletmeyi taahhüt ettiğini, aynı sözleşmenin 27.1 maddesi, “İşletmesi’nin bu sözleşmede yer alan hususlardan herhangi birisine uymaması halinde şirket… b) İşleticiden uyulmayan her husus için 10.000 (onbin) USD ceza-i şart talep etmek…” hükmü amir olduğunu, taraflar arasında imzalanan Protokol ve Asgari Satış-Taahhütnamesi ‘ne göre davalı tarafın sözleşme süresinin sonuna kadar her yıl Total’den en az 1200 m3 beyaz akaryakıt, 5 ton madeni yağ, 200 ton LPG satın alacağını ve bu miktarlarda alım yapmadığı takdirde satın alınmayan her metreküp beyaz akaryakıt için 20 USD ve her bir ton madeni yağ için 200 USD cezai şartı ödemeyi taahhüt ettiğini, taraflar arasında aynı tarihde imzalanan akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesi’nin 24/7. maddesine göre davalı bayinin tüm borçlarından 50.000 USD ile sınırlı olmak kaydı ile, bayilik sözleşmesinin 22 maddesine göre davalı bayinin tüm borçlarından 250 ton LPG’nin ana depo satış fiyatına kadar, diğer davalı kefil …’de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, neticeten, bayilik sözleşmesi ve akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai , şart borcundan dolayı şimdilik 2.500.-USD alacaklarının her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile, ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının, müvekkillerinin haklı nedenle fesih tarihi olan 13.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek faizle birlikte davalılardan tahsiline, taahhütnamede belirtilen tonaj ihlalinden kaynaklanan şimdilik 2.500- USD cezai şart alacaklarının her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile, ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının, müvekkillerinin haklı nedenle fesih tarihi olan 13.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, davalının haksız feshi sebebiyle davacı müvekkillerinin kar mahrumiyeti sebebiyle uğradığı zararın şimdilik 500.-USD’nin her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile, ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının, müvekkillerinin haklı nedenle fesih olan 13.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar 03.08.2009 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın görev, yetki ve husumet yönünden reddi gerektiğini, davada taraflarına husumet düşmediğini, dava konusu olan vakaların ve taleplerle hiçbir alakalarının olmadığını, kira sözleşmesinin sona ermesi, ile buna sebep olan davacı ile diğer davalıların çekişmeli halde bulunan intifa sözleşmesi ve şerhi olduğunu, bu intifa sözleşmesi ve şerhi, 4054 Sk, 5010 Sk’nin emredici kurallarına aykırı olarak BK 19/2 – 20/2 maddelerine ve diğer yasa hükümlerine göre geçersiz olması ve bununda gerek taşınmaz maliki, gerekse öncelikle hak sahipleri tarafından ileri sürülmesi gerektiğini, işbu davanın , davaya görev, yetki ve husumet yönünden red edilmesi gerektiğini, haklarında açılan davayı kabul etmediklerini reddini talep ettiklerini, zaten haklarında davacının yol açtığı hukuksuzluk ve verdiği zarar sebebi ile de … Hukuk Mahkemesi ve … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nde davalarının olduğunu, bu dava içeriklerine ve toplanan delillere göre taraflarına dava yöneltilmesine ve talepte bulunulmasına itiraz ettiklerini, mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin niteliği gereği görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde İstanbul mahkemelerinin yetkili kılınmış olması nedeni ile usul ve yasa gereği mahkememizin iş bu davada görevli ve yetkili olduğu, sözleşmelerin nispiliği kuralı gereği iş bu davada husumetin anılan sözleşmenin tarafı olan davalı şirket ve kefil …’e yöneltilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla tüm bu sebeplerden dolayı davalı tarafın görev, yetki ve husumete ilişkin itirazları kabul edilmemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 2009/504-2012/79 E.K. sayılı 19/04/2012 tarihli karar ile davalı yanca bayilik sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiği, işletme sözleşmesi de bayilik sözleşmesi ile birleşik sözleşme niteliğinde olduğundan bu sözleşmenin de haklı nedenle feshedildiğinin kabulü gerektiği, bu sözleşmelere istinaden cezai şart talep olunamayacağı gibi taraflar arasındaki akaryakıt alımlarında uzun süre yapılan aksi uygulamayla asgari alım yükümlülüğü de zımnen ortadan kalktığından bu nedenle de cezai şart talep olunamayacağı ayrıca davalının sözleşmenin feshinde haklı olduğu anlaşıldığından erken fesih nedeniyle geriye kalan süre yönünden de kar mahrumiyeti talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle Davanın REDDİNE karar verilmiş olup, iş bu kararın davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/02/2014 tarih 2013/13869-2014/2887 E.K. sayılı ilamı ile “…Davalı sözleşmeyi fesih sebebi olarak dava dışı … Ltd. Şti. ile arasındaki taşınmazın kiralanmasına ilişkin sözleşmesinin bayilik sözleşmesinden önce sona ermesini göstermiştir. Kira sözleşmesi bayilik sözleşmesinden önce mevcut olduğuna göre bayilik sözleşmesinin kira sözleşmesi süresi gözetilerek yapılması mümkün iken davalının bu hususu düşünmeden bayilik sözleşmesi imzalanması karşısında somut olay bakımından davalının sözleşmeyi fesihte haklı olduğunun kabulü doğru görülemez. Mahkemece feshin haksız olduğu gözetilerek iddia ve savunma çerçevesinde deliler değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA…” karar verilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş olup, yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 2014/197-2015/331 E.K. sayılı 12/05/2015 tarihli kararı ile sözleşmenin, davalı tarafından haklı nedenle fesh edilmediği, işletme sözleşmesinin bayilik sözleşmesi ile birleşik sözleşme niteliğinde olduğu, işletme sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanmayacağı, sözleşme şartlarının yerine getirilmesinin zorunlu olup, borçlunun iktisaden mahvına sebep olacak şekilde ağır ve yüksek olmayacak miktarda cezai şart talep olunabileceği gerekçesiyle, “…1-Davanın KABULÜNE, Sözleşmenin feshinden kaynaklanan 2.500 USD ceza-i şart alacağı, Tonaj ihlalinden kaynaklanan 2.500 USD ceza-i şart alacağı, Kar kaybı nedeniyle 500 USD nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” karar verilmiş olup, kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/3041-14768 E.K. sayılı 14/11/2016 tarihli kararı ile “…Davacı ve davalı arasında 22.09.2003 tarihinde akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesi imzalandığı, buna bağlı olarak mal alım taahhüdü içeren 22.09.2003 tarihli protokol ve 10.12.2004 tarihinde işletme sözleşmesinin beş yıl uzatılmasına dair zeyilname imzalandığı, daha sonra da LPG satımıyla ilgili olarak 01.09.2005 tarihinde ayrı bir sözleşme imzalandığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Her iki sözleşmede de ayrı ayrı mal alım miktarıyla ilgili, fesih ve cezai şartla ilgili hükümler bulunmaktadır. İki sözleşme de bağımsız sözleşmelerdir. Dairemiz bozma kararında da bu sözleşmelerin davalı tarafından haksız feshedildiği kabul edilmiş, bu husus kesinleşmiştir. Sözleşmeler uyarınca ayrı ayrı tazminat taleplerinin değerlendirilmesi gerekir. Eksik ürün alımı nedeniyle davalının sorumlu tutulabilmesi için yıllık bazda getirilen miktarın eksik alımı halinde bir sonraki yıl itibariyle ihtirazi kayıt konulmadan, dağıtıcı tarafından ürün verilmeye devam edilmesi halinde önceki yıla ilişkin cezanın istenemeyeceği, ancak son yıl için eksik üründen kaynaklanan tazminat isteyebileceği kabul edilip bu yönde bir inceleme yapılması, ayrıca cezai şart miktarı yönünden davalının ekonomik mahvına yol açmaması için davalı bilançolarının incelenmesi, kâr kaybı yönünden de bir inceleme yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün taraflar yararına BOZULMASINA…” karar verilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur. Anılan bozma ilamı doğrultusunda davacı tarafın cezai şart ve kar kaybı alacağının hesaplanması için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 12/12/2019 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunun sonuç kısmında “…1-22,09,2003 tarihli protokol+ 10.12.2004 tarihli zeyilname kapsamında davacının davalıdan talep edeceği ceza-i şart bedeli 20,743,32 USD olabileceği* 01.09,2005 tarihli bayilik sözleşmesi 19. madde uyarınca davacının davalıdan talep edeceği ceza-i şart bedeli tutarının 20.000,00 USD olabileceği, 01.09.2005 tarihli bayilik sözleşmesinin 15, Maddesine göre bir aylık kar kaybı tutarı 1.899,00.-TL olabileceği, 2, Davalı şirketin ceza-i şart bedellerini ödemesi halinde davalının ekonomik mahvına yol açmaması için davalı bilançolarının beklenilmesine ve rağmen davalı tarafın bilançoları ibraz edilmediğinden herhangi hesaplama yapılamadığı, 3. Yargıtay kararları dikkate alındığında, davacının talep edebileceği kar kaybı tazminatının bir aylık süreyle sınırlandırılması gerektiği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı itirazlarının incelenmesi kaydı ile bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. 26/03/2021 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç kısmında “…1. Davacının dava tarihi itibariyle 65.006.33 -TL cezai şart ve kar kaybı alacağının hesaplandığı, 2. Davalı şirketin en son ibraz edilen mali bilançosuna (2009 mali bilanço ) göre ödenmiş sermavesi 50.000.00.-TL ve özvarlığı 109.919.88 -TL olduğu . Davalı şirket 109.919.88-TL tutarındaki zarar ile borca batık hale geleceği . Davalı 65.006.33 .-Tl. (zarar, tazminat cezai- şart bedeli vb) ödemesi halinde bu bedel muhasebesel olarak gider olarak kayıtlara alınacağından davalı şirketin bu tutar kadar özvarlığı azalma olacağı davalı şirketin 109.919.88-TL tutarındaki ödemeye kadar ( zarar, tazminat cezai- şart bedeli vb.) şirketin mahvına ( yıkımına) neden olmayacağı, 3. Davalı tarafın 109.919.88 .-TL tutarındaki zarara kadar ( zarar, tazminat cezalı-şart bedeli vb.) şirketin mahvına ( yıkımına) neden olmayacağı davalı tarafından ödenecek olan 65.006.33.-TL ödeme tutarı şirketin mahvına sebebivet vermeyeceği gibi ödenebilecek tutardan da ( zarar, tazminat cezai-şart bedeli vb.) indinin gerekmeyeceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi kurulu ek raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamından; somut olayda davacı ve davalı arasında 22.09.2003 tarihinde akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesi imzalandığı, buna bağlı olarak mal alım taahhüdü içeren 22.09.2003 tarihli protokol ve 10.12.2004 tarihinde işletme sözleşmesinin beş yıl uzatılmasına dair zeyilname imzalandığı, bilahare son olarak LPG satımıyla ilgili olarak 01.09.2005 tarihinde ayrı bir sözleşme imzalandığı ve her 2 sözleşmede ayrı ayrı mal alım miktarı ile ilgili fesih ve cezai şart ile ilgili düzenlemelerin bulunduğu sabit olup, yukarıda yazılı yargıtay 1. bozma ilamında ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere anılan sözleşmelerin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği kesinleşmiştir. Bu durumda anılan sözleşmeler uyarınca tazminat taleplerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Eksik ürün alımı nedeni ile davalının sorumlu tutulabilmesi için yıllık bazda getirilen miktarın eksik alımı halinde bir sonraki yıl itibari ile ihtirazi kayıt konulmadan, dağıtıcı tarafından ürün verilmeye devam edilmesi halinde önceki yıla ilişkin ceza istenemeyecektir ancak son yıl için eksik üründen kaynaklanan tazminat istenebilecektir. Yargıtay bozma ilamında yazılı tüm bu hususlar dikkate alınmak sureti ile düzenlenen ve mahkememizce benimsenen yukarıda yazılı bilirkişi ek raporundan davacının 22/09/2003 tarihli protokol ve 10/12/2004 tarihli zeyilname kapsamında 20.743,32-USD cezai şart bedeli (-₺ karşılığı 32.129,33-₺), 01/09/2005 tarihli bayilik sözleşmesi 19. maddesi uyarınca 20.000,00-USD cezai şart bedeli (-₺ karşılığı 30.978,00-₺), 01/09/2005 tarihli bayilik sözleşmesi 15. maddesi uyarınca 30 gün kar kaybı tutarı 1.899,00-₺ (dava tarihinde TC Merkez Bankası Döviz Satış Kuru 1,5489-₺ olmakla 1.226,03-USD) talep edebileceği, bu durumda davacının dava tarihi itibari ile toplam 65.006,33-₺ cezai şart ve kar kaybı alacak talep edebileceği, anılan bilirkişi heyeti raporunda yer alan tespitlerden bu tutarın davalı şirketin ekonomik yönden mahvına sebep vermeyeceği anlaşılmıştır. Davacı, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla bayilik sözleşmesi ve akaryakıt istasyonu sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart borcundan dolayı 2.500,00-USD, taahhütnamede belirtilen tonaj ihlalinden kaynaklanan cezai şart borcundan dolayı 2.500,00-USD ile haksız fesih sebebiyle davacı haksız fesihten dolayı davacı şirketin kar mahrumiyeti sebebiyle uğradığı zarardan dolayı 5.000,00-USD’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş olup, davacının talebinde haklı olduğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
Sözleşmenin feshinden kaynaklanan 2.500 USD ceza-i şart alacağı,
Tonaj ihlalinden kaynaklanan 2.500 USD ceza-i şart alacağı,
Kar kaybından kaynaklanan 500 USD nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 582,34-₺ harçtan peşin alınan 115,10-₺ harcın mahsubu ile bakiye 467,24-₺ karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 5.400,00-₺ bilirkişi ücreti, 181,80-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 5.581,80-₺ ile 133,20-₺ harç gideri olmak üzere toplam 5.715,00-₺ yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 4.080,00-₺ nispi vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede temyizi kabil olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda oy birliğiyle karar verildi.08/07/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza