Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/980 E. 2023/529 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/980 Esas
KARAR NO : 2023/529

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/ 2017
KARAR TARİHİ : 01/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili 14/11/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle : “….Davalının … 14. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus takip başlatarak müvekkilinden haksız yere talepte bulunduğunu, icra dosyasını ve takip dayanağı evrak suretini incelediklerinde müvekkilinin imzasının taklit edildiğini ve müvekkilince imzalanan bir evrak olmadığının görüldüğünü, icra takibi sonrası müvekkilinin kendisini ilgilendiren bir husus olmadığı için fazla üstünde durmadığını ve İcra Hukuk Mahkemesi’ne imzaya itiraz için başvuru süresini de kaçırdığını, haciz işlemi yapılacağı hususu vurgusu ile müvekkili arandığında ve yine sahte imzalarla hakkında başka icra takipleri de gelmeye başladığında vekil olarak kendilerine ulaşınca önce işbu dava konusu takipten sonra kendisine tebliğ olunan icra takipleri ile ilgili olarak imzaya itiraz konulu … 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin…-…-…-… esas sayılı dosyaları ile davaların açıldığını ve akabinde de iş bu davanın açılmasının zaruri hale geldiğini, takibe konu edilen evrakların müvekkilince imzalanmadığını ve müvekkilinin böyle bir borcunun olmadığını, müvekkilinin çeklerde alacaklı gözüken kişiye herhangi bir borcunun bulunmadığını bu nedenle de müvekkili tarafından imzalanan herhangi bir çek ya da başkaca bir evrakta söz konusu olmadığını, müvekkilinin imzasının taklit edildiğini,bu sebeple davalı yana borcunun bulunmadığının tespitini….” talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili 29/12/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “….Davacı taraf, takibe konu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmekle borçtan kurtulamaz. Çek düzenleme konusunda başka bir şahsa vekâlet verilip verilmediğinin ilgili … Ticaret Odası’ndan sorulmasını talep etmekteyiz. Davacı taraf, dava konusu çekteki imzayı benimsememiş ve imzaya icazet vermemiş olmalıdır. Davacı taraf takibe konu çekte lehtar, dava dışı … Ltd. Şti. ise çekte lehtar konumundadır. Dava konusu çeklerin lehtar şirkete verilip verilmediğinin ortaya çıkması için her iki şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelemesini talep etmekteyiz. Davacı tarafça, imza incelemesine esas olmak üzere dava dilekçesinde herhangi bir delil sunulmamıştır. Dosyadaki vekaletnamedeki imza ile çek üzerindeki imzanın karşılaştırılması talep edilmiş ise de; ibraz edilen vekaletnamenin delil vasfı bulunmamaktadır. Davacının imzanın kendisine ait olmadığının ispat için tatbike medar imzası bulunan belgelerdeki imzalar ile çek üzerindeki imzanın karşılaştırılması gerekir. Ancak dosyaya sunulan … 30. Noterliği’nden alınan … tarihli vekaletname açıkça görüleceği üzere borcun doğumundan yani 20/05/2017 ve 20/06/2017 tarihinden sonradır. Bu belgedeki imzalar, çekin keşide tarihinden önce olmadığından karşılaştırmaya elverişli belge niteliğinde değildir. Müvekkil itiraza konu çekte ciranta konumunda olduğundan kötü niyetten bahsedilemez. Dava konusu çek müvekkilime ciro yolu ile geçmiştir ve müvekkil şirket ile davacı borçlu arasında başka cirolar bulunmaktadır. Müvekkilin çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda bir araştırma yapma yükümlülüğü bulunmadığı gibi bu yönde bir inceleme yapması da madden ve hukuken imkânsızdır. Müvekkil, çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilmediğine ve bilebilecek durumda olmadığına göre haksız ve kötü niyetli değildir. Müvekkil maddi hukuk anlamında bir alacağının varlığına inanarak, davacı aleyhine iyi niyetle takip yapmıştır. Bu nedenle müvekkil aleyhine tazminata hükmedilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Açılan davanın reddine, davacının %20 icra inkar tazminatıyla mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini….” talep etmiştir.
DELİLLER:
ATK’nun 08/04/2022 tarihli raporu, … 14. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası, … 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyaları, ATK’nun 06/06/2023 tarihli raporu, … Bankası … şubesine ait, … seri nolu, 20/05/2017 okunur keşide tarihli, 26.000 TL. okunur bedelli çek, … Bankası … şubesine ait, … seri nolu, 20/06/2017 keşide tarihli, 10.000 TL. bedelli çek ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, takip dayanağı çekteki imzanın sahte olduğu gerekçesiyle, İİK 72. madde uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit talebine ilişkindir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2020/1427 E. – 2020/1293 K. Sayılı ilamında da belirtildiği gibi; senede karşı mutlak defiler senede hamil olan herkese karşı ileri sürülebilir. Senedin hükümsüzlüğünü gerektiren defiler senet ve eklentilerinden anlaşılsın anlaşılmasın bütün ya da bir kısım sorunları bakımından hükümsüz sayılmasını gerektiren defilerdir. Bu defilerin bir kısmı mutlak, bir kısmı nispi (kişisel) defi niteliğindedir. Hangisinin mutlak, hangisinin nisbi defi sayılacağı, ‘görünüşe itimat (güven)’, ‘iyiniyet’ ilkesiyle, ‘kambiyo senetlerine ilişkin işlemlerdeki emniyetin korunması’ ilkelerinden hangisine öncelik tanınacağı sorunuyla ilgilidir. Bu iki çıkarın karşılıklı olarak çatıştığı bazı durumları yasa yapıcı özel olarak ele alıp hangi çıkarın korunacağını kendisi (örneğin; TTK. mad. 659/II, 592, TBK. mad. 19/II, 605/II olduğu gibi) düzenlemiştir.
Kanunda öngörülüp açık bir hükümle düzenlenen bu durumların dışında gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay HGK 2013/1746 esas ,2015/896 karar sayılı 4.3.2015 tarihli ilamı )
Kambiyo senetlerinde imzada sahtecilik mutlak defilerden olup, borçlu olunmadığı iddiası çeki elinde bulunduran herkese karşı ileri sürülebilir.
Mahkememizin 29/12/2021 tarihli duruşma zaptının 1 ve 2 nolu ara kararı gereğince, dosya imza incelemesi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumana tevdi edilmiş, Adli Tıp Kurumu 08/04/2022 tarihli raporunda özetle; “…Dosyadan raporumuzun “diğer” başlığında tanımladığımız iki adet çek fotokopisi çıkmıştır. Söz konusu çeklerden hangisinin/hangilerinin inceleme konusu olduğu hususunda tereddüt hasıl olmuştur. İnceleme konusu çek/çeklerin mahkeme müzekkeresinde açıkça tanımlanması; fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu; ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılmasının gerekli olduğundan; inceleme konusu çek asıllarının temini, …’ın inceleme konusu çeklerin düzenlenme tarihi olan 2017 yılına yakın ve tercihen bu tarihten önce başka amaçlarla atmış olduğu bol ve samimi imzalarını içerir belgelerin; muhtarlıklar, noterler, bankalar, seçim kurulları, tapu ve vergi daireleri, nüfus müdürlükleri, evlendirme dairesi, dernekler ve vakıflar, vb. gibi çeşitli kurum ve kuruluşlardan temini, …’ın huzurda en az 6 sayfa imza örneklerinin alınması ve tutanakların kime ait olduğunun belirtilmesi mevcutlar ve adli dosya ile birlikte kurumumuza gönderilmesinin gerektiği hususlarını bildirir rapordur…” yönünde görüş bildirmiştir.
Mahkememizin 25/01/2023 tarihli duruşma zaptının 1 ve 2 nolu ara kararı gereğince dosya imza incelemesi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumana tevdi edilmiş, Adli Tıp Kurumu 06/06/2023 tarihli raporunda özetle; “…İnceleme konusu çeklerin arka yüzünde 1. cirantada yer alan “…” kaşe izleri üzerinde atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı, … hakkında imza incelemesi istenip istenmediği hususunda tereddüt hasıl olmuştur. …hakkında imza incelemesi isteniyorsa Mahkeme müzekkeresinde açıkça belirtilerek …’in inceleme konusu belgelerin düzenlenme tarihine yakın ve tercihen bu tarihten önce (2017 öncesi) başka amaçlarla atmış olduğu bol ve samimi imzalarını içerir belgelerin; muhtarlıklar, noterler, bankalar, seçim kurulları, tapu ve vergi daireleri, nüfus müdürlükleri, evlendirme dairesi, dernekler ve vakıflar, vb. gibi çeşitli kurum ve kuruluşlardan temini, …’in huzurda en az dört sayfa imza örneklerinin alınması ve tutanakların kime ait olduğunun belirtilerek mevcutlar ile birlikte kurumumuza gönderilmesinin gerektiği hususlarını bildirir kanaat raporudur…” yönünde görüş bildirmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafça takibe konu çekteki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasıyla iş bu menfi tespit davasının açılmış olduğu, imza definın kişisel defi niteliğinde değil, mutlak defi niteliğinde olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği, senette imzanın davacıya ait olduğunu ispat yükünün alacaklıya ait olduğu, dava konusu çekte davacının ciranta olarak isminin yer aldığı ve davacıya ait olduğu belirtilen imzanın davacının el ürünü olmadığının Adli Tıp Kurumunun raporu ile tespit edildiği, ilgili raporlarda senedin tanzim tarihinden önceki tarihlerde davacının imzalarının bulunduğu evraklardaki imzaların usule uygun şekilde incelenerek rapor tanzim edildiği, Adli Tıp Kurumu raporunun denetime ve hükme elverişli nitelikte olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile davacının davalı yana borçlu olmadığının tespitine ve tüm dosya kapsamı itibariyle koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KABULÜ ile; davacının …Bankası A.Ş … Şubesi’ne ait … numaralı, keşidecisi …Tic Ltd. Şti olan 20/05/2017 tarihli ve 26.000,00 TL bedelli çekten ve … Bankası A.Ş … Şubesi’ne ait … numaralı, keşidecisi … Ltd. Şti olan 20/06/2017 tarihli ve 10.000,00 TL bedelli çekten kaynaklı olarak davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine
3-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 2.459,16 TL harçtan peşin alınan 649,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.810,12 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 17.900,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 661,30 TL yargılama gideri( posta ve tebligat gideri) 2.428,00 TL ATK fatura gideri ile 649,04 TL Peşin olarak ödenen harç olmak üzere toplam 3.738,34 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokulğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/11/2023

Katip
E-imza

Hakim
E-imza