Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/962 E. 2018/86 K. 01.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/962 Esas
KARAR NO : 2018/86

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 03/02/2011
KARAR TARİHİ : 01/02/2018

… (Kapatılan) 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.K. Sayılı kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … E.K. Sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilerek dava dosyası mahkememize tevzi edilmiş olup, mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılarak yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … tarafından davalılar … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … ve … Bank A.Ş. aleyhine açılan dava dilekçesinde özetle; …’da yaşamakta olan davacının hesabının daha önce … Bankasında olduğu, son zamanda … … Şubesine yazı göndtererek kullanmaktayken 14.04.1999 tarihinde banka Müdürüne faks çekilerek tüm paranın çekileceğinin hazır edilmesinin istenildiği, banka Müdürü tarafından aynı bankanın mevduatında denilerek davacının ikna edildiği ve …’ın büyük banka olduğu söylenerek parasının güvende olduğunun bildirildiği, banka tarafından kendiliğinden daha sonra … hesabına paranın aktarıldığı ancak, yurtdışında yaşayan müvekkili bulunmadığı için onun yurt içinde işlemlerini takip eden ve yurt dışındaki bankada hesap açtırma yetkisi olmayan kardeşi …ten imza alarak parayı bankada tutup prim alma yolunu banka personelinin seçtiği, müvekkilinin yurtdışında yaşamakta olduğu, 3 aylık vadeli parasının otomatik talimat verildiği için sürekli uzayacağının bildirildiği, uzun süre yurt dışında kalan ve paraya da ihtiyacı olmayan davacının uzun süre parasını aramadığı, ancak kendisine yurtdışında yaşadığı için hesap cüzdanı verilmediği, ancak yurt dışında olan davacının telefonla araması üzerine yazı gönderen … müdürünün bankaya el konulmasına rağmen müvekkiline güvence vermeye devam ettiği, davacının her ne kadar kendisine garanti verilmiş olsada yapılan işlemi kabul etmediğini, normal vadeli işlem yapılmasını, işlemin bu şekilde düzeltilmesini şifai olarak bildirdiğini, bu hususta davalı banka personeli ile yapılan görüşmede düzeltmenin buradan olmayacağı, iptal ve düzeltme işlemlerinin …’tan yapıldığı cevabı verilip davacının yine yanıltıldığı, davacının bir talimatı olmadığı, davalı bankaya başvurmasına rağmen sonuç alamayan davacının davalı banka aleyhine … 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyası ile alacak davası açtığı, ancak söz konusu davada yapılan yargılamada davacının önce …’den aciz vesikası alması için davanın reddine karar verildiği, bu kararın da kesinleştiği, davacının da önce … aleyhine icra takibi başlatıp aciz vesikası temin ettiği, ayrıca davacının ceza davasına da müdahil olduğu halde ceza dosyası beklenmeden karara çıkartıldığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin … esas … karar nolu ilamında da belirtildiği üzere …’de müvekkilinin mevduat hesabının bulunduğu, son olarak 1999 yılının son iki ayı içerisinde banka personelinin banka sahiplerinden aldıkları talimat ve prim vaadi ile aldatıcı ve kasti yönlendirmesiyle hesabı off shore olarak yatırdıkları, davacıya eski cüzdanlara tıpa tıp benzeyen aynı renk aldatma ihmali yüksek hesap cüzdanları verilerek aldatıldığı, … A.Ş. ile … arasında organik bağ bulunduğu, … A.Ş.tarafından kurulmuş paravan bir şirket olduğu, banka yöneticilerinin banka çalışanlarına verdiği talimat doğrultusunda yönlendirmeyle aynı güvenirliğe sahip ve aynı kişilere ait olduğu söylenerek hesaptaki mevduat hesabının … hesaplarına geçirildiği, davalılardan …’in … borçlarına ilişkin kabulünün bulunduğu, 09.02.2001 tarihli sözleşme protokolünde … borçlarını kabul ettiği, davacı adına açılan işbu alacak davasının aynı zamanda temlik sözleşmesine dayanılarak açıldığı, davacının Banka Mağdurları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği üyesi olduğu, … Derneği ile … arasında ve kefil olarak de … A.Ş., … A.Ş.ve … A.Ş. olduğu, alacağın Temliki Sözleşmesinin yapılacağına dair ön protokolün bulunduğu, daha önce davacının bu ön protokol gereği … A.Ş.’yi temlik ettiği, 4.624.722 USD ile ilgili olarak … 1. Asl. Huk. Mah.nin … esas .. karar nolu ilamına dayanılarak açılan davayı kazandığı, daha önce … 1. Asliye Hukuk mahkemesinde 181 kişi ile birlikte … esas sayılı dava dosyasıyla bankada kalan paralar için dava açıldığı, daha önce yapılan Alacağın Temliki Sözleşmesinden dolayı davacının 25.000 USD ve ayrıca … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasının kazanılmasından dolayı bu ilama dayalı olarak bankada kalan parasından mahsup edilmek üzere 491.750 USD aldığından bahisle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 587.371 TL kalan asıl alacağın 16.09.1999 tarihinden itibaren bankalara uygulananen yüksek bileşik faiz ve avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, … ve kefil şirketleri … A.Ş., …, Ada İnş.ve … Derneği arasında imzalanan 09.02.2001 tarihli Protokol gereği doğan hukuki sorumluluk gereği ve alacağın temliki hükümlerine göre Dolar olarak hüküm kurulması halinde 1.006.383 USD’nin 22.12.1999 tarihinden itibaren ödeme tarihindeki Merkez Bankasında dövize uygulanan kur üzerinden TL karşılığının ve tüm munzam zararın ödeme tarihine kadar işleyecek sözleşmede belirlenen faizi ile birlikte fazlaya ilişkin talep ve dava hakkıyla sözleşmeye dayalı haklar saklı kalmak kaydıyla rücuen tazminat olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka ile ihbar olunan TMSF vekili cevap dilekçelerinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; öncelikli olarak talebin belirsiz olduğu, yine zamanaşımı ve hak düşürücü süreler geçirildikten sonra davanın açıldığı, dava konusu mevduatın … nin … A.Ş:’den olan kira alacağını bir kısım … mudisine temlik etmesi üzerine … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı hükmü gereğince davalı banka ve borcü üstlenen TMSF tarafından 16.02.2010 tarihinde 491.750 USD asıl alacak tutarı karşılığında tüm ferileri ile birlikte toplam olarak 1.009.363 TL’nin davacıya ödendiği, dava dilekçesinde de bu ödemenin kabul edildiği, yine anılan dava nedeniyle dava konusu alacak hakkında kesin hüküm bulunduğundan talep edilen alacakla talep edilen alacak aynı ise bu davanın da kesin hüküm nedeniyle reddinin gerektiği, davalı bankanın dava konusu protokolden kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmadığı, yine davacının davalı bankadan talep ettiği alacağın davacı tarafça …’de havale edildiği, bu nedenle davalı bankadan çıkarak bu banka nezdinde bir alacak haline geldiğinden davalıya husumet yöneltilemeyeceği, davacının kendis serbest iradesi ile daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifini tercih etmiş olması nedeniyle iradesinin yanıltılmasının söz konusu bulunmadığı, davacının kendisinden beklenen özeni göstermediği ve … hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığı, işbu davada ceza mahkemesi kararının kesin kanıt sayılmayacağı ve davacının faiz isteminin de yerinde olmadığından bahisle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … aleyhine açılan dava iş bu davadan tefrik edilerek … 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sırasına kayıt edilerek yargılamasına bu esas no üzerinden devam olunmuştur.
27/02/2013 tarihli oturumda davacı vekili davalılar … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. hakkında açılan davayı takip etmeyeceklerini beyan ettiğinden bu davalılar yönünden dosyanın HMK 150 maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olduğu, yasal süre içerisinde bu davalılar yönünden davanın yenilenmemiş olduğu görülmüştür.
Yargılama sonucunda .. 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … karar sayılı 12/03/2014 tarihli kararı ile “…1-Davalı … Bank A.Ş. yönünden davamın KISMEN KABULÜ ile 338.782,20-TL’nin 22.12.1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalı bankadan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden REDDİNE, 2-Diğer tüm davalılar … A.Ş., …, …A.Ş.ve … A.Ş.yönünden davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA…” karar verilmiş olup, iş bu karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/9126-2015/6938 E.K. Sayılı 14.05.2015 tarihli ilamı ile “…Dava, davalı bankanın külli halefi olduğu … A.Ş. … Şubesi’nde bulunan davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak … Bank Ltd. hesabına gönderildiği iddiasına dayalı olarak açılmış alacak istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 237. (6100 sayılı HMK’nın 303.) maddesinde düzenlenen kesin hüküm, bir dava şartı olup, kamu düzenine ilişkindir. Bir dava karara bağlanıp verilen hüküm kesinleştikten sonra aynı taraflar arasında, aynı konuda, aynı hukuki sebebe dayanılarak yeni bir dava açılamaz. Açılması halinde, ikinci dava kesin hüküm nedeniyle esasa girilmeden dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. Kesin hükmün oluşması için davanın taraflarının, müddeabihinin ve dayanılan vakıaların her iki dava için de aynı olması ve ilk kararın kesinleşmiş olması gerekmektedir. Somut olayda, davacının da içinde bulunduğu 281 kişi tarafından davalı bankanın devraldığı … A.Ş. ve TMSF aleyhine … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında açılan davada alınan bilirkişi raporunda davacı alacağının 491.750 USD olduğu belirtilmiş olup, davacı vekili tarafından fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmaksızın dava ıslah edilerek anılan miktarın tahsili talep edilmiş ve mahkemece davacı alacağı 491.750 USD olarak kabul edilerek hüküm tesis edilmiştir. Verilen bu karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından vekalet ücretine yönelik olarak düzeltilerek onanarak kesinleşmiştir. Kabul edilen bedel de feri müdahil TMSF tarafından davacıya ödenmiştir. Temyize konu işbu davada ise davacı vekili ilk davada hükmedilen 491.750 USD’nin ödendiği halde halen banka nezdinde alacağın olduğunu ileri sürmüş ise de alacağın temelini oluşturan ve ilk davaya konu edilen davalı bankanın devraldığı … A.Ş.’ye yatırılan Türk Lirasının Amerikan Dolarına çevrilmiş olan bedel olduğu, bu paranın tahsili için açılan ilk davada davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmaksızın 491.750 USD’nin tahsilini talep ettiği ve mahkemece verilen ilk kararın davacı ile davalı banka arasında anılan bedel yönünden kesin hüküm teşkil ettiği görülmekle, bu durumda mahkemece banka yönünden davanın kesin hükümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin tüm, davalı banka ve feri müdahil vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı banka ve feri müdahil TMSF vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA…” karar verilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur.
… 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … karar sayılı 12/03/2014 tarihli kararı ile davalılar Üçem Taahhüt Tic… A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. yönünden davanın açılmamış sayılmasına dair kararına karşı temyize gidilmediğinden kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bozma ilamında da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davacının da aralarında bulunduğu bir kısım davacılar tarafından davalı … Bank’ın devraldığı … Bank A.Ş. Ve TMSF aleyhine … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sırasında … Bank A.Ş.’da kalan paraların tahsili için dava açıldığı, yargılama sonucunda … E.K. sayılı karar ile davacı …’in alacağının 491.750,00-USD olarak kabul edilip hüküm kurulduğu, kararın Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiği, bu kararın HMK 303 md. uyarınca kesin hüküm teşkil ettiği, kesin hükmün dava şartı olup kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile davacı tarafından davalı … Bank aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı banka aleyhine açılan davanın reddine,
2-Harçlar kanunu uyarınca karar tarihi itibari ile alınması gerekli olan 35,90-TL maktu karar harcının peşin olarak alınan 22.417,20-TL’den mahsubu ile 22.381,30-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı … Bank tarafından yapılan 80,00-TL tebligat gideri ile 41,00-TL ilk masraf olmak üzere toplam 121,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 69.237,22-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … Bank’a verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2018

Başkan
E-İmza

Üye
E-İmza

Üye
E-İmza

Katip
E-İmza