Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/927 E. 2018/1252 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/927 Esas
KARAR NO : 2018/1252

DAVA : Yönetim Kurulu Kararının Yokluğunun Tespiti
DAVA TARİHİ : 27/10/2017
KARAR TARİHİ : 13/12/2018

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili tarafından kurulan …. İle … Ltd. Şti.’nin duşa kabin ve banyo malzemeleri üreitmi konusunda geçmişten bu yana ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösterdiklerini, müvekkilinin ….’nin ortaklık yapısının değişmesinden önce 20.000 adet ve toplam değeri 10.000.000,00-TL nominal değerdeki hissenin tamamına sahip bulunduğunu, müvekkilinin … Ltd. Şti.’nin hisselerinin tamamına sahip olduğunu, dava dışı … A.Ş. Yetkilileri tarafından müvekkili ile hissedarı bulunduğu …’in kendilerine borçlu olduğundan bahisle görşme talepleri olduğunu, müvekkilinin iyi niyetle bu görüşmelere katıldığını, bu görüşmeler neticesinde 18/09/2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesi akdedildiğini, 37.000.000,00-TL bedelli borca müvekkilinin ve ….’nin kefil olmalarının sağlandığını, müvekkilinin ….’deki hisselerinin %100’üne davalı … A.Ş. lehine rehin konulduğunu, daha sonrasında … A.Ş.’nin talebi ile ilgili rehinin kaldırıldığını, ilerleyen süreçte müvekkiline ait %52 oranındaki hissenin davalı … A.Ş.’nin gösterdiği kişi ve şirketlere devredilmesine yönelik 04/04/2016 tarihli “…. Ortaklar Anlaşması”nın akdedildiğini, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin dava dışı … A.Ş. Emir ve talimatı ile hareket ederek şirketi ciddi ölçüde zarara uğrattıklarını, davalı şirketin dava konusu yönetim kurulu kararlarının TTK hükümlerine aykırı şekilde alındığını, müvekkilinin alınan kararlarda hiçbir etkisi olmamasının sağlanması amacıyla usulüne uygun çağrı yapılmadığını, müvekkilinin haklarının açıkça ihlal edildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu başkanlığının sonlandırılmasının 04/04/2016 tarihli …. Ortaklar Anlaşması ile bağdaşmadığını, müvekkilinin yönetime katılma hakkının kısıtlandığını belirterek davalı şirket ile ilgili olarak alınan 15/09/2017 tarihli 2017/11 k arar ve 15/09/2017 tarihli 2017/12 karar sayılı yönetim kurulu kararlarının mutlak butlanla yokluğunun tespiti ve/veya iptali ile alınan bu kararların TTK 449 maddesi gereğince icrasının geri bırakılmasına, dava konusu alınan kararların icrasının geri bırakılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının ileri sürdüğü butlan iddiasının hukuki dayanağı olmadığını, 04/10/2017 tarih ve 2017/11-12 karar sayılı …. Yönetim Kurulu kararının alındığı yönetim kurulu toplantısına davacının davet edildiğini belirterek TTK 392/7 ile TTK md. 375/1-d hükmü ile ….’nin 24/06/2016 gün ve 2 nolu yönetim kurulu iç yönergesi,, imza yetkisi başlıklı kısımda yer alan 2.10 maddesine uygun olarak alınan 04/10/2017 tarih ve 2017/11 ve 12 karar sayılı …. Yönetim Kurulu kararlarının mutlak butlanla yokluğunun tespiti iddialı hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/960-2018/253 E.K. sayılı birleştirme kararı ile mahkememizin iş bu davası ile birleştirilen davanın davacısı … davalı … aleyhine açılan davanın dava dilekçesinde özetle; davalı …. İle ilgili olarak 15/09/2017 tarihli 2017/13 Karar sayılı Yönetim Kurulu kararının mutlak butlanla yokluğunun tespiti suretiyle iptali ile alınan bu kararların TTK ve HMK kapsamında icrasının geri bırakılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilleri … tarafından …. İle … Dış Tic. Ltd. Şti. Duşa kabin ve banyo malzemeleri üretimi konusunda geçmişten buyana ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren bir firma olduğunu, müvekkillerinin ….’nin ortaklık yapısının değişmesinden evvel 20.000 adet ve toplam değeri 10.000.000-TL nominal değerdeki hissenin tamamına sahip bulunduğunu, müvekkilleri tarafından kurulan … ile dava dışı … A.Ş. Arasında geçmişten bu yana devam eden ticari ilişkinin olduğunu, dava dışı … A.Ş. Tarafından müvekkilinin sahibi olduğu şirketin ürettiği duşa kabin ve banyo ürünlerinin satıldığını, taraflar arasında geçmişten bu yana devam eden ticari ilişki çerçevesinde dava dışı … A.Ş. Yetkilileri tarafından müvekki …’nün hissedarı bulunduğu …’in kendilerine borçlu olduğundan bahisle, şirket yetkilisi müvekkillerinin … ile görüşme taleplerinde bulunduklarını, bunun üzerine şirketin tek sahibi ve yetkilisi olan müvekkili …’nün iyi niyetli olarak bu görüşmelere katıldığını, davalı … nin halihazırda kullandığı ve değerinin yaklaşık olarak 50.000.000-TL bedeli olan fabrika binasının devrine ilişkin finansal kiralama sözleşmesinin değişikliğine dair borç tasfiye sözleşmesi imzalandığını, davalı şirket nezdinde … kurulu üyeleri tarafından sayısız zararlandırıcı işlem ve eylemlerde bulunma olduğunu, müvekkilinin şirket bünyesindeki varlığını sonlandırmak maksadıyla dava konusu hukuka aykırı yönetim kurulu kararları alındığını, davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri dava dışı … A.Ş. Emir ve talimatı ile hareket ederek şirketi ciddi ölçüde zararlandırıldığını, davalı şirketin dava konusu yönetim kurulu kararını TTK hükümlerine aykırı şekilde alındığını, müvekkilinin alınan kararlarda hiçbir etkisinin olmamasının sağlanması amacıyla usulüe uygun çağrı yapılmadığını, müvekkilinin haklarının açıkça ihlal edildiğini, dava konusu yönetim kurulu toplantısına müvekkilinin katılımının engellenmesi ile birlikte müvekkilinin yönetime katılma hakkı açıkça kısıtlandığından mahkememizce 2017/13 karar sayılı kararın butlanının tepsitine ve iptaline karar verilmesi gerektiğini, dava konusu alınan kararların TTK ve HMK kapsamında icrasının geri bırakılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davanın davalısı cevap dilekçesinde özetle; TTK mad. 392/7 ile TTK md. 375/1-d hükmü ile …. 24/06/2016 gün ve 2 nolu Yönetim Kurulu İç Yönergesi, imza yetkisi başlıklı kısımda yer alan 2.10 maddesine uygun olarak alınan (dava konusu olunduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla) 04/10/2017 tarih ve 2017/13 karar sayılı …. Yönetim Kurulu Kararının mutlak butlanla yokluğunun tespiti iddialı hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyasının onaylı sureti, davaya konu yönetim kurulu kararları getirtilmiş, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir.
İddia, savunma, dosyaya celp olunan belge ve bilgiler, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve davalı şirketin iptali istenilen kararlara ilişkin döneme ait ticari defter ve kayıtları incelenerek iptali istenilen kararın meydana gelişi veya içeriği itibariyle yasaya, ana sözleşmeye, veyahut dürüstlük kuralına, emredici hükümlere, ahlaka veya kişilik haklarına aykırı olup olmadığının, yoklukla malul olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 22/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle “…Davalı şirketin 15/09/2017 tarih 2017/11, 2017/12 ve 2017/13 sayılı yönetim kurulu kararlarının 5 yönetim kurulu üyesinden 3 yönetim kurulu üyesinin toplantıya katılımı ve toplantıya katılanların oy birliği ile kararların alınmış olduğu belirlidir. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde davacıya toplantıların telefonla ve ayrıca sözlü olarak davet edildiğini belirtmiş ise de dosyadan bu halin ispatı anlaşılammaıştır. Davalı şirket yönetim kurulu üyesi olan davacıya yönetim kurulu toplantısının bildirilmeden yönetim kurulunun toplanması ve toplantılarda yönetim kurulu başkan ve vekilinin seçimi ile imza yetkilerinin belirlenmesinin anonim şirketin temel yapısına uymadığı, ….’nin yasal defterlerinin TK m 69, 70/son f ve 72/3 hükümlerine uygun olduğu, TK m. 391 çerçevesinde davalı şirketin 15/09/2017 tarihli 2017/11, 2017/12 sayılı ve 04/10/2017 tarihli 2017/13 sayılı yönetim kurulu kararlarının batıl olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava ve birleşen dava, davalı şirketin 15/09/2017 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantı çağrısının davacıya yapılmadığından bahisle yönetim kurulu toplantısında alınan 2017/11, 2017/12 ve 2017/13 karar numaralı yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti-iptali talebine ilişkindir. Davanın hukukî dayanağı olan 6102 sayılı TTK’nun “Kararlar” başlıklı 390. maddesinde “Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır. (2) Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar. (3) Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır. (4) Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir. (5) Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır.” düzenlemesi yer almakta olup, “Bâtıl Kararlar” başlıklı 391. maddesinde “(1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle; a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan, b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar batıldır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Davalı taraf vekilinin 27/11/2018 tarihinde dosyaya sunmuş olduğu pay defteri, … Şirketi’nin 27/06/2018 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında hazır bulunanlar listesi, … Şirketi’nin 14/05/2018 tarih 2018/2 karar nolu yönetim kurulu kararının incelenmesinde davacı adına kayıtlı hisselerin dava dışı … Tic. A.Ş.’ye devir olunarak pay defterine 08/05/2018 tarihinde tescil edildiği, anılan devir işlemine ilişkin olarak pay defterinin “Kayıt-Devirlere ilişkin notlar” bölümüne “18/09/2015 tarihli hisse rehin sözleşmesinin ek 04/04/2016 tarihli 1 nolu protokolün yerine getirilmesi, 14/05/2018 tarihli 2018/2 yönetim kurulu kararına istinaden hisse devri” açıklamasının yazılı olduğu görülmekle davacının davalı şirkette şirket ortaklığının sona erdiği anlaşılmıştır. Kural olarak bir hakkı dava etme yetkisi o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet denilir. Bir davada aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve re’sen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise davanın bu sebep ile reddi gerekmektedir. Açıklandığı üzere davacının aktif husumetinin yokluğu nedeni ile davanın ve birleşen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili lehine takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
B)Birleşen davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Birleşen davanın davacısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin birleşen davanın davacısı üzerinde bırakılmasına,
4-Birleşen davanın davalısı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca birleşen davanın davalısı vekili lehine takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin birleşen davanın davacısından tahsili ile birleşen davanın davalısına verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/01/2019

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza