Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/901 E. 2019/621 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/901 Esas
KARAR NO : 2019/621

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/03/1992
KARAR TARİHİ : 04/07/2019

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 10/30/1992 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı … AŞ ‘nin yasal takip borçlularından … AŞ nin ,… ili … ilçesi … mevkiinde kain 819 ve 820 parsel sayılı 457,700m2 yüz ölçümündeki arazisinin banka yönetim kurulu kararı gereğince, 38.904.500.000TL ( eski TL) bedelle banka tarafından satın alınmasına ve firmanın banka ile diğer kişi ve kuruluşları olan borçlarının ödenmesinden sonra bakiye arazi bedeli 26.970.500.000TL (eski TL) lik bölümünün, yine banka yönetim kurulu kararı gereğince … ki 390 adet konutun adı geçen firmaya devri sureti ile ödenmesinin kabul edildiğini, ancak adı geçen konutların inşaatları ile ilgili gecikmelerden dolayı bunların devredilememesi nedeniyle konutların bedelini karşılayan 26.970.500.000TL miktarındaki banka borcunun firmanın faizi ile birlikte ödeme talebini içeren yazısının bankaya geliş tarihi olan 20/3/1989 tarihinden itibaren, 30/6/1989 tarihine kadar TC Merkez Bankasınca uygulanan reeskont faiz oranı olan %54 oranı üzerinden faizlendirilerek toplam 31.040.459.228TL olarak ödenmesi mümkün ve gerekli iken ,müvekkili bankanın ilgili birimi tarafından yapılan ekspertiz sonucunda devredilmesi önerilen 390 konutun eski ve yeni ekspertiz değerleri arasındaki 7.932.500.000TL (eski TL) tutarındaki farkın kâr -zarar hesabına borç kaydı ve ilavesi ile satış değerinin 34.903.000.000.TL olarak tespiti nedeniyle bankaca bu tutar üzerinden ödeme yapılması sonucunda bankanın 3.862.540.772TL (eski TL) fazla ödeme yapılmasına sebep olunduğunu, ayrıca 34.903.000.000TL olarak belirlenen faizli satış bedelinden 2.897.317.915TL’nin, nakit ödemeler sonrası bakiye 24.165.884.085.TL lik ödeme için banka mülkiyetinde bulunan 42 parça gayrimenkulün (36 tanesi Atrium’da dükkan) firmaya yönetim kurulunun 25/7/1989 tarih 80/9 sayılı kararı ile devredildiğini, taşınmazların 1988 yılı ekspertiz değerleri ve ihale fiyatları ile devredildiğini, devir tarihinde taşınmazların %29,41 değer artışı ile en az 31.015.139.123TL değere ulaşması gerektiğini, bu 42 parça gayrimenkulün 24.165.884.085TL değer ile satılması nedeniyle, 7.048.568.438TL banka zararı oluştuğunu ifade ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile banka zararı toplam 10.911.109.210TL(eski TL)nin 9/8/1989 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, …, … vekili tarafından dosyaya sunulan 14/05/1992 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı banka tarafından … AŞ ‘ye faiz ödenmediğini, tarafların … AŞ nin 30/12/1988 tarihinde tapu devrini yaptığı ve bedelini alamadığı taşınmazının ve bankaca kendisine verilecek taşınmazların aynı tarihte değerlerinin ne olduğunun saptanmasını ve bankanın vereceği taşınmazların bu şekilde belirlenmesi konusunda anlaştıklarını, devirlerin basiretli bir tüccar gibi bankanın menfaati de fazladan kollanarak bankaya satılan taşınmazın 6 ayda %29.41 değerlendiği hesaplanarak değer 3.903.000.000TL olarak bulunduğunu ve bu miktarda taşınmaz ve nakdin banka tarafından … Aş ye verildiğini, yönetim kurulunun 25/7/1989 tarih, 80/9 sayılı kararı uyarınca … AŞ ye banka tarafından devri yapılan 42 parça gayrimenkul (36 tanesi Atrium’da dükkan), 24.165.884.085TL bedelle devredildiğini, banka tarafından onarım dekorasyon ve ekspertiz grup müdürlüğünün 16/6/1989 tarih 98 sayılı yazısı ile; ”Anatepe 390 konut ile listedeki taşınmazların değerlendirilmelerinin yapılarak gönderildiği, teklif edilen taşınmazların içinde yer alan … ve … daki dükkanların banka tarafından belirlenen fiyatlardan satışa çıkartılması ve bir çok taşınmazın ise ekspertiz tarihlerinin çok yeni olması nedeniyle yeni değer tespit edilmediği, listedeki değerlerin birimlerince uygun görüldüğünün” belirtildiğini, Onarım Dekorasyon ve Ekspertiz Grup Müdürlüğü 16/6/1989 tarih 98 sayılı yazısı ile taşınmazların 16/6/1989 tarihindeki değerlerinin belirlendiğini bu sebeple 16/6/1989 tarihi itibariyle ekspertiz yaptırılmadığı ve yeni değerleme yapılmadığının söylenemeyeceğini, değerlemenin yapıldığını, … çarşısı içinde yer alan 193 adet dükkanın, 7-10/12/ 1988, 19-21/12/1988 ve 17/3/1989 tarihlerinde 3 defa satışa çıkartıldığını, sadece 7 adedine teklif verildiğini, bu teklifler doğrultusunda satışlar yapıldığını, diğerlerine ise teklif dahi verilmediğinden satılamadığını, firmaya ucuz satıldığı iddia edilen 36 adet dükkanın 3 ihalede de satılamayan dükkanlar olduğunu, yapılan 3 ihale sonucu satılamayan 5 adet yüksek bedelli dükkanın 14.527.248.689 TL bedelle … AŞ ye devredildiğini, aynı firmaya satışı yapılan 42 taşınmaz için de toplam bedelinin %60’ını topladığını, yine 3 ihalede satılamayan 31 adet dükkanın 3.532.365.796 TL farkla firmaya devredilmiş olduğunu, bu dükkanların muhammen bedelinin 1.927.956.204TL olduğunu, adı geçen dükkanların muhammen bedelin 2,5 katından fazla bir bedelle devredildiğini, 6 müktesep gayrimenkulün 681.829.020 TL farkla ve 3’ü kiracılı olarak firmaya devredildiğini, böylece bankaya 12.6 milyar maliyet bedeli 42 adet gayrimenkulün 24.2 milyarTL ye … AŞ ‘ye devredildiğini , dükkanların bu bedelle satışının zor olup … AŞ nin bu dükkanları satışa çıkarmasına rağmen satamadığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 20/05/1992 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 30/12/1988 tarihinde bir alım satım gerçekleştirildiğini, bu tarih itibariyle karşılıklı vecibeler doğduğunu, bu vecibeler ışığında banka alacağını, kararlaştırılmış olan satış bedelinden mahsup ettiğini, bakiyesi için borçlandığını, arsasını satanın, borçları mahsup edildikten sonra bakiye alacağını davacının önerdiği biçimde tahsil etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bankanın satın aldığı malın bedelini ödemediği gibi ödeyemeyeceğini de gördüğünden alacaklı da alacağını tahsil etmek istediğinden çözüm araştırılmasına girişildiğini ve grup müdürü olan müvekkiline dosya intikal ettirildiğinde müvekkilinin hukuk müşavirliğinin görüşünü aldığını, bu tür durumlarda kimsenin tek başına hareket edemeyeceğinin tüm birimlerin temsilcilerinin katılımı ile çözüm aranabileceğinin görüş birliğine varılması gerektiğini, müvekkilinin grup müdürü olarak yürüttüğü görevde, kendi grubundaki birimlerin yaptıkları çalışmaları hiyerarşik olarak üst makamlara taşımak, diğer birimlerinde denetim ve gözetiminden geçirilen hususlar konusunda taktir ve kararın gerekli ve zorunlu organa aktarılmasına aracı olmaktan öte bir sorumluluğu bulunmadığını, Anatepedeki konutlarda bankanın, eskpertiz birimleri görüşlerine itibar ettiği bir rakama ulaştığı, bu rakamlara karşılık olarak satamadığı, elinde üzerine kar da koymuş olduğu, gerek dükkanları gerekse mükteseplerin bankaca belirlenmiş satışı sağlanamamış değerler üzerinden mahsubunun yapılmış olması konusundaki önerilerin değerlendirilmesinde varılan sonucun banka lehine olduğunu ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …’a yargılamanın her aşamasında usulünce tebligat yapılmış olup davaya karşı beyanda bulunulmamıştır.
Yargılama aşamasında vefat eden davalı … ve davalı …’ın dosyaya sunulan veraset ilâmına göre mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Mahkememizce iş bu dava yönünden bekletici mesele olarak kabul edilen … 6 Ağır Ceza Mahkemesinin …K sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; aralarında mahkememiz dosyasındaki davalıların da bulunduğu sanıklar hakkında açılan kamu davasında,yapılan yargılama sonucunda 4/6/2008 tarihinde ”…Zimmet suçundan cezalandırılmaları için mahkememize kamu davası açılmış ise de suç tarihinden bu yana asli ve munzam zaman aşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından sanıklar hakkındaki kamu davalarının 765 sayılı yasanın 102/3 ve 104/2 maddeleri uyarınca ortadan kaldırılmasına” dair karar verildiği, kararın Yargıtay 7 Ceza Dairesinin 20/5/2013 tarihli kararı ile ” sanıklara atılı suça öngörülen ceza sürelerine göre 765 sayılı TCK nın 102/2 ve 104/2 maddelerinde gösterilen dava zaman aşımına tabi olduğu gözetilmeden yazılı şekilde 765 sayılı TCK nın 102/3 ve 104 maddeleri gereğince kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi, bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı yasanın 8/1 maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK ‘nın 321 maddesi uyarınca bozulmasına , bu hususlar yenien yargılamayı gerektirmediğinden aynı yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK nın 223/8 maddeleri uyarınca sanık … hakkındaki davanın ölüm nedeniyle 5237 sayılı TCK nın 64/1 ve 5271 sayılı CMK nın 223/8 maddeleri uyarınca düşürülmesine ve diğer sanıklar hakkındaki davaların dosya kapsamındaki son suç tarihi olan 20/04/1990 tarihinden itibaren temyiz inceleme gününden 765 sayılı TCK nın 102/2 ve 104 maddelerinde ön görülen asli zaman aşımı süresi tamamlanmış olduğundan anılan madde uyarınca sanıklar hakkındaki kamu davasının zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına” dair karar verildiği, anlaşılmıştır.
Mahkememizce dava konusu üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 1992/347-2013/332 E.K. sayılı 26/12/2013 tarihli kararı ile “…Banka tarafından yaptırılan değer tespitlerinin objektif olduğu, bu borcu ifa uğruna edim anlaşması ile değiştirerek konutların parasal değerin ödenmesinden bir zararın doğduğunun kabul edilemeyeceği, davacı bankanın her hangi bir zararının bulunmadığı, davalılara sorumluluk atfetmenin mümkün olmadığı belirtilmiş olduğundan, toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; banka tarafından değer tespitlerinin objektif olarak yapıldığı, borcun ifa uğruna edim anlaşması ile değiştirerek banka tarafından konutların parasal değerlerinin ödenmesi nedeniyle, bankanın zararının doğduğunun kabul edilemeyeceği, dava dışı firmaya devredilmiş olan 42 adet taşınmazların temlik tarihlerindeki değerleri nazara alındığında banka yönetim kurulunun bu taşınmazları değerinin üzerinde satmış olduğunun anlaşıldığı, bu taşınmazlar bakımından davacı bankanın her hangi bir zararının bulunmadığı, bir güven kurumu olan bankanın basiretli bir tacir olarak objektif olarak tayin ettirdiği değer üzerinden borcunu ödemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, böyle bir kararı alan yönetim kurulunun da kusurundan bahsedilemeyeceği, dolayısı ile davalılara sorumluluk atfetmenin mümkün olmadığı anlaşıldığı ve sübuta erdiğinden davanın reddine dair taktiren aşağıdaki şekilde hüküm kurma gereği hasıl olmuştur…” gerekçesi ile “Davanın REDDİNE,” karar verilmiş olup, kararın taraflarca temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/2460-2015/10966 E.K. sayılı 22/10/2015 tarihli ilamı ile “1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına banka mülkiyetinde bulunan ve dava dışı … A.Ş.’ye devredilen 42 parça gayrimenkulün davacı banka yazışmaları ve bilirkişi raporları nazara alındığında rayiç değerlerinin üzerinde bir bedelle temlik edildiği sonucuna varıldığından sözkonusu taşınmazların gerçek değerleri üzerinden devredilmemesi nedeniyle davacı bankanın zarara uğradığı iddiasının yerinde görülmemesinde bir isabetsizliğin olmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, davalıların davacı Banka’nın yönetim kurulu üyeliğini yaptıkları ya da hizmetleri sırada aldıkları kararlar ile davacı Banka’yı zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Bankanın yasal takip borçlularından … A.Ş.’nin arazisi banka yönetim kurulu kararı gereğince, banka tarafından alınmış, firmanın banka ile diğer kişi ve kuruluşlara olan borçlarının ödenmesinden sonra bakiye arazi bedeli olan 26.970.500.000 TL (eski TL) lik bölümünün, yine banka yönetim kurulu kararı gereğince İstanbul Anatepedeki 390 adet konutun adı geçen firmaya devri sureti ile ödenmesi kabul edilmiştir. Ancak adı geçen konutların inşaatları ile ilgili gecikmelerden dolayı bunların devredilememesi nedeniyle konutların bedelini karşılayan 26.970.500.000 TL (eski TL) miktarındaki banka borcunun firmanın faizi ile birlikte ödeme talebini içeren yazısının bankaya geliş tarihinden itibaren faizlendirilerek toplam 31.040.459.228 TL (eski TL) olarak ödenmesi mümkün ve gerekli iken, yapılan ekspertiz sonucunda devredilmesi önerilen 390 konutun eski ve yeni ekspertiz değerleri arasındaki 7.932.500.000 TL (eski TL) tutarındaki farkın kâr -zarar hesabına borç kaydı ve ilavesi ile satış değerinin 34.903.000.000 TL (eski TL) olarak tespiti nedeniyle bankaca bu tutar üzerinden ödeme yapılması sonucunda bankanın 3.862.540.772 TL (eski TL) fazla ödeme yapılmasına sebep olunduğu iddia edilmektedir. Dava dışı … A.Ş. tarafından 20/03/1989 kayıt tarihli yazı ile davacı Banka’ya şirketin 457.700 m2 arazisinin 30/12/1988 tarihinde m2’si 85.000 TL’ den satıldığı, halen bu alışverişten dolayı bankanın şirkete 26.904.500.000 TL (eski TL) borçlu olduğu, bankanın bu borcuna karşılık şirketlerine …’de inşaa edilen konutlardan vermeyi taahhüt ettiği, ancak bu konutların kısa zamanda tesliminin mümkün görülmediği ifade edildikten sonra, şirkete olan ve belirtilen banka borcunun nakit olarak, cari mevduat faizi uygulanacak bir yıl vadeli mevduat sertifikaları verilmesi suretiyle ödenmesi talep edilmiştir. Ancak banka eski yönetim kurulunca adı geçen firmaya devri taahhüt edilen 390 adet konutun değeri tespit ettirilmek suretiyle borç tutarının 34.903.000.000 TL (eski TL) olarak belirlendiği ve bu değer üzerinden bir kısmı firmaya taşınmaz devredilmek, bir kısmı ise nakden veya borçları kapatılmak suretiyle ödenmiştir. 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 336. maddesi “İdare meclisi azaları şirket namma yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler: 1. Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vukubulan ödemelerin doğru olmaması; 2. Dağıtılan ve ödenen kâr paylarının hakiki olmaması; 3. Kanunen tutulması gereken defterlerin mevcudolmaması veya bunların intizamsız bir surette tutulması; 4. Umumi heyetten çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi; 5. Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması. Beş numaralı bentte yazılı vazifelerden birisi 319’ncu madde gereğince idare meclisi azalarından birine bırakılmışsa, mesuliyetin ancak ilgili azaya yükletilmesi lâzımgelip o muameleden dolayı müteselsilen mesuliyet cari olmaz.” hükmünü haiz olup dava dışı … A.Ş. tarafından 20/03/1989 kayıt tarihli yazı ile borç tutarının nakit olarak faiziyle ödenmesi talep edildiğine göre belirtilen kanun hükmü uyarınca basiretli davranması gereken yönetim kurulu üyelerinin ödenmesi gereken faiz miktarını hesaplayıp, belirtilen borç ve faiz miktarından oluşan meblağı ödemesi gerekirken borcun devredilemeyen taşınmazların değer üzerinden tespit edilmesi doğru olmamıştır. Bu suretle; mahkemece davacı Banka’nın borcuna uygulanacak faiz oranı ve miktarının tespiti ile faiziyle birlikte ödenmesi gereken meblağın belirlenmesi, davacı Banka’nın gerek taşınmaz devirleri, gerekse nakit ve borcu kapatılmak suretiyle firmaya yaptığı ödemeler nazara alınarak, davalıların işbu karar ve uygulamaları ile bankanın zarara uğrayıp uğramadığının tespiti gerekirken; dava dışı firmanın 20/03/1989 tarihli yazısının ifa uğruna edim anlaşması olduğu, bu değer başlangıçta konuta dönüştürülen para borcu kadar talep edilmişse de asıl borcun konut olduğu düşünüldüğünde banka yönetim kurulunun bunu bir ifa uğruna edim anlaşması gibi telakki ederek konutların değeri üzerinden ödeme yapmasında hukuka aykırlığın bulunmadığı ve yönetim kurulunun kusurundan bahsedilemeyeceği kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp kararın temyiz eden mümeyyiz davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA,” karar verilmiş olup, mahkememizce bozma ilamına uyulmuş olup, bozma ilamı doğrultusunda dosya kapsamına göre bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Prof. Dr. …, Prof. Dr. …, Doç. Dr. …, SMMM … ve finans uzmanı … tarafından tanzim olunan 20/03/2019 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında özetle “…dava dışı … A.Ş.’nin davacı bankaya olan borçlarına ilişkin olarak haciz işlemi gerçekleştirildiği, bu haczin gerçekleştirilmesinden sonra banka borçlarına mahsuplar sonrası 30.12.1988 tarihi itibariyle bankanın dava dışı … A.Ş.’ye 26.970.500.000 TL (Eski TL Hesaplamalarda bundan sonra 26.970,50 TL alınacaktır.) borçlu olduğu belirtilmiştir. Davacı banka ile dava dışı … A.Ş. arasında 390 adet konutun devriyle borcun kapanacağı anlaşıldığı söylense de, dosya içeriğinde bu sözleşmeye ulaşılamamıştır. Ayrıca davacı banka denetim raporunda böyle bir anlaşmanın olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca 390 adet konutun devrine ilişkin yapıldığı iddia edilen anlaşma, taraflar arasında 31.07.1989 tarihinde yapılan ibralaştığı neticesinde konusuz kalmaktadır, Dolayısıyla öncelikle, davalıların sorumlulukları incelenirken 30.12.1988 tarihi İtibariyle mevcut olan borcun ibra tarihi olan 31.07.1989 tarihine kadar ki TCMB reekont faizi neticesinde tutarı hesaplanacaktır. Böylece davacı bankanın dava dışı … A Ş.’ne faiz ödemesi gerçekleştirmesi durumunda ne kadar ödeyeceği hesaplanacaktır. Daha sonra 31.07.1989 tarihi itibariyle ibralaşmadaki toplam tutar ile karşılaştırılarak bu işlem neticesinde davalıların davacı bankayı zararı uğratıp uğratmadıkları tespit edilecektir, Aşağıdaki tabloda da 31.07.1989 tarihli ibralaşmanın detayları yer almaktadır…Dosya İçerisinde yapılan inceleme neticesinde davacı bankanın taraf arasındaki yazışmalarda faiz başlama tarihi olarak kabul edilecek 02.01.1989 tarihi ile ibralaşma tarihi olan 31.07.1989 tarihleri arasında 26.970,50 TL’ye TCMB reeskont faizi uygulanması neticesinde toplam ödemekle yükümlü olacağı tutar 35.466,21-TL olarak hesaplanmaktadır. 31.07.1989 tarihli ibralaşmada yutardaki tablodan da görüleceği üzere 34.903,00-TL üzerinden mutabakat sağlanmıştır. Hatta bilirkişi raporlarında 20.918,00-TL olarak rayiç değeri tespit edilen gayrimenkuller 24.165,89 TL tular üzerinden ibralaşma sağlanmıştır. Dolayısıyla bilirkişi rayiç değer incelemesi dikkate alınmadan yapılan işlemde davacı banka 563,21-TL, rayiç değer üzerinden inceleme yapılması durumunda da 3.811,10-TL karlı işlem yapıldı hesaplanmaktadır…Davacı bankanın borcuna karşılık faiz ödemesi gerçekleştirmesi durumunda 35.466,21-TL ödeme gerçekleştirmesi gerekeceği, dava dışı … A.Ş. İle yapılan 31/07/1989 tarihli ibralaşma neticesinde 34.903,00-TL ödeme gerçekleştirildiği, sadece ibralaşma tutarı üzerinden değerlendirme yapılsa bile davacı bankanın 563,21-TL karlı işlem gerçekleştirdiği, dosya içerisinde bulunan bilirkişilerce yapılan rayiç değer tespitinde dava dışı … A.Ş.’ye devredilen 42 adet gayrimenkulün rayiç değerinin 20.918,00-TL olduğu ancak bu gayrimenkullerin 24.165,89-TL üzerinden dava dışı … A.Ş.’ye devredildiği, gayrimenkullerin rayiç değeri üzerinden yapılan hesaplama neticesinde de yapılan ibralaşma neticesinde davacı bankanın 3.811,10-TL karlı işlem gerçekleştirdiği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava, davalıların, davacı bankanın yönetim kurulu üyeliğini yaptıkları ya da hizmetleri sırada aldıkları kararlar ile davacı bankayı zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu olay 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde meydana gelip sonuçlarını doğurduğundan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanunun 2/a maddesi uyarınca sorumluluğun belirlenmesi ve davanın çözümünde 6762 sayılı Ticaret Kanunu hükümleri dikkate alınmış olup, bu kanunun 320. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 528/2 maddesi hükmü uygulanır. BK 528/2 uyarınca da şirket işlerini ücret ile idare eden ortak vekil gibi sorumludur. 6762 sayılı TK’nun 336/5 maddesi hükmünde kanunun ve esas sözleşmenin kendilerine yüklediği diğer görevleri kasten veya ihmal ile yerine getirmeyen yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olacakları düzenlenmiştir. Somut olayda yukarıda yazılı olan Yargıtay İlamı’nda da belirtildiği üzere bankanın yasal takip borçlularından … A.Ş.’nin arazisi banka yönetim kurulu kararı gereğince, banka tarafından alınmış, firmanın banka ile diğer kişi ve kuruluşlara olan borçlarının ödenmesinden sonra bakiye arazi bedeli olan 26.970.500.000 TL (eski TL) lik bölümünün, yine banka yönetim kurulu kararı gereğince … 390 adet konutun adı geçen firmaya devri sureti ile ödenmesi kabul edilmiştir. Ancak adı geçen konutların inşaatları ile ilgili gecikmelerden dolayı bunların devredilememesi nedeniyle konutların bedelini karşılayan 26.970.500.000 TL (eski TL) miktarındaki banka borcunun firmanın faizi ile birlikte ödeme talebini içeren yazısının bankaya geliş tarihinden itibaren faizlendirilerek toplam 31.040.459.228 TL (eski TL) olarak ödenmesi mümkün ve gerekli iken, yapılan ekspertiz sonucunda devredilmesi önerilen 390 konutun eski ve yeni ekspertiz değerleri arasındaki 7.932.500.000 TL (eski TL) tutarındaki farkın kâr -zarar hesabına borç kaydı ve ilavesi ile satış değerinin 34.903.000.000 TL (eski TL) olarak tespiti nedeniyle bankaca bu tutar üzerinden ödeme yapılması sonucunda bankanın 3.862.540.772 TL (eski TL) fazla ödeme yapılmasına sebep olunduğu iddia edilmektedir. Dava dışı … A.Ş. tarafından 20/03/1989 kayıt tarihli yazı ile davacı Banka’ya şirketin 457.700 m2 arazisinin 30/12/1988 tarihinde m2’si 85.000 TL’ den satıldığı, halen bu alışverişten dolayı bankanın şirkete 26.904.500.000 TL (eski TL) borçlu olduğu, bankanın bu borcuna karşılık şirketlerine …’de inşaa edilen konutlardan vermeyi taahhüt ettiği, ancak bu konutların kısa zamanda tesliminin mümkün görülmediği ifade edildikten sonra, şirkete olan ve belirtilen banka borcunun nakit olarak, cari mevduat faizi uygulanacak bir yıl vadeli mevduat sertifikaları verilmesi suretiyle ödenmesi talep edilmiştir. Ancak banka eski yönetim kurulunca adı geçen firmaya devri taahhüt edilen 390 adet konutun değeri tespit ettirilmek suretiyle borç tutarının 34.903.000.000 TL (eski TL) olarak belirlendiği ve bu değer üzerinden bir kısmı firmaya taşınmaz devredilmek, bir kısmı ise nakden veya borçları kapatılmak suretiyle ödenmiştir. 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 336. maddesi “İdare meclisi azaları şirket namma yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler: a) Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vukubulan ödemelerin doğru olmaması; b) Dağıtılan ve ödenen kâr paylarının hakiki olmaması, kanunen tutulması gereken defterlerin mevcudolmaması veya bunların intizamsız bir surette tutulması; c) Umumi heyetten çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi; d) Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması. Son bentte yazılı vazifelerden birisi 319’ncu madde gereğince idare meclisi azalarından birine bırakılmışsa, mesuliyetin ancak ilgili azaya yükletilmesi lâzımgelip o muameleden dolayı müteselsilen mesuliyet cari olmaz.” hükmünü haiz olup, dava dışı … 20/03/1989 kayıt tarihli yazı ile borç tutarının nakit olarak faizi ile ödenmesi talep edilmiştir. Yukarıda yazılı Yargıtay İlâmı’nda belirtildiği üzere kanun hükmü uyarınca basiretli davranması gereken yönetim kurulu üyelerinin ödenmesi gereken faiz miktarını hesaplayıp belirtilen borç ve faiz miktarından oluşan meblağı ödemesi gerekir. Bu sebeple mahkememizce davacı bankanın borcuna uygulanacak faiz oranı ve miktarının tespiti ile faiziyle birlikte ödenmesi gereken meblağın belirlenmesi, davacı bankanın gerek taşınmaz devirleri, gerekse nakit ve borcu kapatılmak suretiyle firmaya yaptığı ödemeler nazara alınarak, davalıların işbu karar ve uygulamaları ile bankanın zarara uğrayıp uğramadığının tespiti için bozma ilâmı doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, yukarıda özetlenen ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporundan davacı bankanın borcuna karşılık faiz ödemesi gerçekleştirmesi durumunda 35.466,21-TL ödeme gerçekleştirmesi gerekeceği, dava dışı … A.Ş. İle yapılan 31/07/1989 tarihli ibralaşma neticesinde 34.903,00-TL ödeme gerçekleştirildiği, sadece ibralaşma tutarı üzerinden değerlendirme yapılsa bile davacı bankanın 563,21-TL kârlı işlem gerçekleştirdiği, dosya içerisinde bulunan bilirkişilerce yapılan rayiç değer tespitinde dava dışı … A.Ş.’ye devredilen 42 adet gayrimenkulün rayiç değerinin 20.918,00-TL olduğu ancak bu gayrimenkullerin 24.165,89-TL üzerinden dava dışı … A.Ş.’ye devredildiği, gayrimenkullerin rayiç değeri üzerinden yapılan hesaplama neticesinde de yapılan ibralaşma neticesinde davacı bankanın 3.811,10-TL kârlı işlem gerçekleştirdiği, davalıların iş bu karar ve uygulamaları ile davacı bankanın zarara uğramadığı, davalılarca yapılan işlemde hukuka aykırılığın bulunmadığı, bu durumda davacı bankanın iş bu davada haklı olmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar harcının, peşin alınan 81,83-TL harçtan mahsubu ile bakiye 37,43-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … tarafından yapılan 100,00-TL tebligat, posta giderinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı … mirasçıları … ile … vekili lehine takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … ile …’a verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı … vekili lehine takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili Av. … ile davalı … vekili Av. … ile davalı … mirasçıları dahili davalı …, … (önceki soy adı: …) vekili Av. …’ın yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/07/2019

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza