Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/9 E. 2018/1041 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/9 Esas
KARAR NO : 2018/1041

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/01/2017
KARAR TARİHİ : 25/10/2018

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin sadece internet üzerinden satış yapan, ürün yelpazesinde kişisel bakım, kozmetik, beslenme takviyesi, takı, saat , konaklama, su ve hava arıtma cihazları şeklinde çeşitli günlük ve hızlı tüketim ürünleri bulunan bir şirket olduğunu, davacının satışlarını sadece internet üzerinden gerçekleştirdiğinden tüketicilerin satın aldıkları ürünlerin ödemelerini İnternet üzerinde gerçekleşen satın alma işlemi sırasında EFT , havale, kredi kartı, sanal pos şeklinde herhangi bir banka sistemi aracılığı ile gerçekleştirdiğini, müvekkilinin banka kanalı dışında hiçbir şekilde ürün bedeli tahsilatı yapmadığını, davacının faaliyet ve iştigal konusuna uygun olarak davalı bankadan sanal pos hizmeti aldığını, bu amaçla taraflar arasında 28.12.2015 tarihli bir üye iş yeri sözleşmesi bulunduğunu, davacının 09.12.2016 gece saat 00.00 itibarı ile öncesinde veya sonrasında davalı banka tarafından hiç bir bildirim yapılmaksızın sanat pos cihazı ile gerçekleşen işlemlere ilişkin işlem gerçekleşmedi/başarısız uyarısı almaya başladıklarını, 332.350 TL’lik hesap bakiyesinin 0 (sıfır) olduğunu gördüklerini, bunun üzerine derhal bankayı arayarak hesaptaki paranın akıbetinin sorduklarını ancak bu konuda hiç bir bilgi alamadıklarını, müvekkili hesabına şifahen bloke konulduğunun bildirildiğini, blokenin kaldırılması için … 17. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile hesaptaki blokenin kaldırılmasını ihtar ettiklerini, ancak davalı bankanın hiçbir cevapta bulunmadığını, bunun üzerine … 20. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile ilamsız takip yaptıklarını, davalının söz konusu takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğinden itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötüniyetli itiraz nedeni ile % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, davanın esası hakkında karar verilinceye kadar HMK nın 389 ve devamı maddeleri uyarınca ileride telafisi güç durumlara sebebiyet verilmemesi ve davacı hakkının elde edilmesinin imkansız hale gelmemesi amacıyla teminat verilmek suretiyle davalı tarafından bloke suretiyle haksız şekilde alıkonulan dava konusu 323.350,98-TL’lik cari bakiyesi üzerinde davalı bankanın dava süresinde tasarrufunun engellenmesi ve durdurulması amacıyla İhtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının ödenmesini talep ettiği tutarın zaten davacının hesabında ve uhdesinde bulunduğunu, hesapta bulunan bir tutarın ödenmesi için açılan takibin hukuka aykırı olduğunu, davacın tarafın üye işyeri sözleşmesi gereği bankanın yurt içi ve yurt dışından yapılabilecek her türlü itiraz sonuçlanana kadar satış bedelini blokede tutmaya hakkı olduğunu kabul ve taahhüt etmiş olduğu için hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek ile birlikte huzurdaki davanın erken ikame edildiğini, bu açıdan davanın reddinin gerektiğini, davacı şirketin şüphe çeken işlemleri sebebi ile sözleşme hükümleri uyarınca müvekkili bankanın bloke koyabilme hakkının mevcut olduğunu, müvekkili banka tarafından uygulanan bloke işleminin hukuka uygun olduğunu, davacı şirketin müvekkili bankanın sanal pos cihazı aracılığı ile şüpheli işlemler gerçekleştirdiğini, davacının sözleşme gereğince faiz talep edemeyeceğini, tedbir talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, huzurda görülen davada tanık deliline dayanılamayacağını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacı tarafın müvekkili banka lehine %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce … 20. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklı … Ltd. Şti. tarafından … A.Ş. … Şubesi aleyhine ……..95 hesaba ilişkin cari bakiye dayanak gösterilerek 332.350,98-TL asıl alacağın tahsili talebi ile 15/12/2016 tarihinde ilâmsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. Maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dava, davalı bankanın taraflar arasında akdedilen 28/12/2015 tarihli üye işyeri sözleşmesine dayanarak davacının sahte işlem yaptığı gerekçesi ile hesabına bloke koyması neticesinde bloke edilen hesapta yer alan tutara ilişkin olarak başlatılan takibe itirazın iptali talebine ilişkindir. Uyuşmazlık taraflar arasında akdedilen 28/12/2015 tarihli 1 yıl süreli üye işyeri sözleşmesi ve anılan sözleşmenin 15. maddesi gereği davacı hesabına konulan blokenin haklı olup olmadığının tespiti noktasındadır. Uyuşmazlığın tespiti için anılan sözleşmenin 15. maddesinin incelenmesi gerekmektedir. Sözleşmenin “Harcama belgesi düzenlenmeden yapılacak satışlar ve gerçek dışı veya usulsüz işlemler” başlıklı 15. maddesinde “…Taraflar hu Sözleşmeye veya Kartlı Sistem Kurallarına aykırı davranışları nedeniyle işlem bedellerinin bankaya ödenmemesi, ödenmesinin ertelenmesi, ters ibraza konu olması veya işlemin şüpheli bir işlem oluşturması durumunda, bankanın işlem bedellerini blokeye alarak ödenmesini Kredi Kart Sistemlerini ters ibraz süresi boyunca erteleyebileceğini, işlemlerin lehine sonuçlanması halinde, blokenin çözülerek üye işyerine faizsiz olarak ödenmesi ve üye işyerinin aleyhine sonuçlanması halinde ise harcama belgesi tutarlarının ödenmesi hususunda üye işyerinin bankadan hiçbir talepte bulunmayacağı yurtdışında çıkarılmış kartlarla ilgili olarak yapılmak zorunda kalınacak geri ödeme işlemlerinde üye işyeri hesabının borçlandırılması esnasında oluşabilecek kur farkından üye işyerinin sorumlu olduğu hususunda mutabakata varmıştır.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Mahkememizce taraflarca delil olarak sunulan Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı 21/06/2016 tarihli inceleme raporu, Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin 2016/3553-2018/393 E.K. sayılı kararı vs. deliller incelenmiştir. Davacı hesabına konulan blokenin haklı olup olmadığının yasal düzenleme ve somut olaydaki koşullara göre değerlendirilmesi yapılarak takip tarihi itibari ile alacak miktarının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 12/09/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle “…Söz konusu maddeye göre (m, 15), “İtiraz edilen işlemlerin üye is yerinin lehine sonuçlanması halinde, blokenin çözülerek üye ıs yerine ödenmesi” hususunda taraftar anlaşmıştır. Taraftar arasındaki sözleşme, bankanın sözleşmeye aykırılıktan şiiphe duyması halinde konulabileceğini göstermekle blokenin konulduğu dönem bakımından sözleşmeye uygunluğunu ifade etmektedir. Bununla beraber taraflar arası sözleşme m. 15’e göre, itiraz edilen işlemlerin işyeri lehine sonuçlanması halinde blokenin çözülmesi gerekli olup somut olayda tüketicilere« bankaya yapılan ve itiraz edilen bir işlem de yoktur. Şu halde blokenin çözülmesi, takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere taraflar arasındaki sözleşmeye uygun görünmektedir…Dava konusu blokenin konulduğu tarih olan 09.06.2016 tarihi itibariyle, davalı bankanın bloke işlemi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerince hazırlanan rapora istinaden haklı görülebilirse de, davacı şirketin ileri tarihli konaklama işlemi saltığı için bundan doğan riske binaen 540 gün süreli bir bloke konulmasının ve bunun halen sürdürülmesinin haklı görülemeyeceği, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 47 ve m. 48 gereği, mevcut durumda cayma hakkının kullanım süresi dolmuş olduğundan, davalı bankanın chargeback riski, blokenin alındığı tarihte var olsa bile artık bu süre sona erdiğinden banka riskinin bulunmadığı, taraflar arasındaki Sözleşmenin 15.maddesine göre, itiraz edilen işlemlerle ilgili sanal pos ile işlem yapan müşterilerinden bankaya cayma veya mal ve hizmeti teslim almadıklarına dair şikayetlerinin ulaştığı hususu davalı bankaca somut belgelerle kanıtlanamamış olduğundan dolayı blokenin çözülmesinin gerektiği, taraftar arasında imzalanmış Üye İşyeri Sözleşmesine dayanarak, internet erişim yolu ile sanal pos cihazı üzerinden müşterilerin yaptıkları alışverişler nedeniyle sahte (fraud) bildirimlerin ve chargeback taleplerinin gelebileceği gerekçe gösterilerek davacının hesabına davalı bankaca bloke konulmuş olması bankacılık ve visa uygulamalarına aykırılık teşkil ettiği gibi bankanın sebepsiz zenginleşmesine neden olduğu, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/5022 E. 2015/12890 K. sayılı kararının da bu yönde olduğu, davacı yanın davalı banka nezdindeki 332.350,00-TL alacak tutarının iadesi için … 20. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takıp dosyasında talep ettiği tutar üzerinde bankanın uyguladığı blokajın kaldırılması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşme gereği, blokenin devam ettiği dönem bakımından faiz talebinin söz konusu olamayacağı” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasında 28/12/2015 tarihli 1 yıl süreli üye iş yeri sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşmenin 25. maddesi gereği taraflardan herhangi birinin sözleşmede belirtilen şekilde sözleşmeyi feshetmemesi halinde aynı koşullarda sözleşmenin 1’er yıllık süre ile uzayacağının düzenlendiği, anılan sözleşmeye istinaden davacı şirketin davalı bankanın sanal pos cihazı üzerinden 2016 Nisan ayından itibaren “www…com.tr” isimli internet sitesinden satış yapmaya başladığı anlaşılmıştır. Davacı şirket tarafından “www….com.tr” adresli internet sitesi üzerinden satışı yapılan ürünlerin çeşitli kozmetik ürünleri, konaklama, saat, takı, uzaktan eğitim ürünleri şeklinde gruplandırıldığı, yapılan satışların anlaşmalı kargo şirketleri aracılığı ile satın alanlara ulaştırıldığı, şirketin Türkiye’de kayıtlı internet sitesi olan “www….com.tr” adlı internet sitesi üzerinden satışlarını; üyelik başvurusunda bulunan ve bu başvurusu davacı şirket tarafından kabul edilerek üyelik referans numarası kazanan bağımsız temsilcilere, şirkete hal-i hazırda üye olan bir kişinin tanıttığı ürünü ilgili bağımsız temsilcinin üyelik referansı ile üye olarak satın alan ve bu suretle bağımsız temsilci haline gelen kişilere, şirkete hal-i hazırda üye olan herhangi bir bağımsız temsilcinin referans numarasını girerek ve üye olmaksızın satın alım yapan nihai tüketicilere, şirkete üye olmaksızın veya herhangi bir bağımsız temcilcinin de referans numarasını kullanmaksızın doğrudan “www…com.tr” internet sitesinden satın alım yapan nihai tüketicilere gerçekleştirdiği, internet sitesi dışında başka bir iletişim kanalı ile satış ve pazarlama faaliyetinde bulunmadığı, siparişlere ilişkin ödemeleri şirketin çalıştığı bankalara havale/eft yapılması sureti ile oluşturulabilen e-kart, kredi kartı ya da paypal aracılığı ile gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Somut olayda davalı banka davacıya tahsis edilmiş olan sanal pos cihazı kullanılarak yapılan işlemlerin şüphe çektiğini ve Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan inceleme sonrası düzenlenen 21/06/2016 tarihli inceleme raporunda davacının piramit satış yaptığının tespit edildiğini ve Bakanlık kararı ile davacının “www…com.tr” adresli web sitesine erişimin engellendiğini, hizmet alan tüketiciler tarafından “Kandırıldıkları, sözleşmenin piramit satış sözleşmesi olduğu, hizmetin alınmadığı vb.” iddialar ile davacı aleyhine çok sayıda davanın açılmış olduğunun tespiti üzerine üye işyeri sözleşmesi hükümlerine uygun olarak davacıya tahsis edilen sanal pos cihazının kullanıma kapatıldığını ve sözleşme hükümleri uyarınca dava konusu bedelin blokeye alındığını savunmuştur. Savunmada geçen Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı 21/06/2016 tarihli raporunda davacı şirketin satışlarının 6502 sayılı Kanun’un 47 ve 48 maddesi uyarınca işyeri dışında kurulan sözleşmeler ve mesafeli sözleşmeler kapsamına girdiği, şirketin hal-i hazırda işyeri dışında satış yetkisi belgesi bulunmadığı, şirketin pazarlama ve satış sisteminin piramit satış şeklinde oluşturulmasının 6502 sayılı yasanın 80. maddesine aykırılık teşkil ettiğinin tespit edildiği, diğer yandan davacı şirketin “www….com.tr” isimli internet sitesinin 25/08/2016 tarihli ve 18320424 sayılı işlem ile kapatıldığı, davacı şirkete ait internet sitesinin erişiminin engellenmesine ilişkin işlemin iptali talebi ile davacı şirket tarafından davalı Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı aleyhine Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin 2016/3553 esas sırasında açılan davanın yargılaması sonucunda 2016/3553/2018/393 E.K. sayılı 14/03/2018 tarihli karar ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Açıklandığı üzere davacı şirketin bağımsız temsilcileri ve nihai tüketiciler ile yaptığı işlemlerin 6502 sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkında Kanun’un 48. maddesi kapsamında mesafeli sözleşme niteliğinde olduğu, bu tür işlemlerde 47 ve 48 maddeleri uyarınca tüketicilerin cayma hakkı olduğundan davalı bankanın 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu uyarınca söz konusu işlem tutarı yönünden işyeri bankası olarak sorumluluğunun olduğu anlaşılmakla davalı bankanın Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın anılan raporunda yer alan tespitler ve davacı şirketin internet sitesine erişimin engellenmesi yönündeki işlemi karşısında 5464 sayılı yasa ve 6502 sayılı yasadan kaynaklanan sorumluluk hali ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 15. maddesi gereği pos cihazı üzerinden satışları 09/12/2016 tarihinde sona erdirerek bu tarihte davacı hesabına bloke koymada haklı olduğu, yapılan işlemin hukuka uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı bankanın yargılama aşamasında bloke süresinin sonunda blokeyi kaldırdığı ve davacıya bu hususta … 41. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi aracılığı ile bilgilendirme yaptığı anlaşılmıştır. Davacı vekili 25/10/2018 tarihli duruşmada davalı bankanın dava konusu hesap üzerindeki blokeyi kaldırdığını, bu aşamada takip tarihinden blokenin kaldırıldığı tarihe kadar geçen sürede ana paraya işleyen faizin tahsilini talep ettiklerini belirterek ayrıca takip giderleri, icra vekalet ücreti, işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Açıklandığı üzere davalı bankanın dava konusu bloke işleminde haklı olduğu kanaatine varılmakla davanın ve icra inkar tazminat talebinin reddine ve somut olayın açıklanan özellikleri karşısında davalının kötü niyet tazminat talebinin İİK 67 maddesi uyarınca yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 4.013,98-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.978,08-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili lehine takdir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333. Maddesi gereğince taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.31/10/2018

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza