Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/89 E. 2022/653 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/89 Esas
KARAR NO : 2022/653
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 27/01/2017
KARAR TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“….Müvekkil Bankanın Sarıyer Şubesi müşterilerinden Dava dışı … VE TİC LTD ŞTİ.’ne Davalı Barçlu … …’in müşterek barçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı Genel Kredi Sözleşmeterine istinaden Krediler açılıp kullandırılmıştır. Kredi borçlarının ödenmemesi üzerine hesaplar kat edilerek; Davalı/borçlulara … Noterliği’nin 18.11.2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borçlarının ödenmesi ihtar edilmiştir. İhtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine, Müvekkil Banka tarafından muaccel olan alacağının tahsili amacıyla … İcra Müdürlüğü’nün 2015/… Esas sayılı dosyası ile davalı/borçlular aleyhine genel haciz yolu ile takip başlatılmıştır. Davalı/borçlular tarafından imzaya, takibe, borca, faize ve talep edilen faiz oranına bir başka deyişle imzaya ve borcun tamamına ve fer’ ilerine yasal süresinde itiraz edilmiştir. Davalı-borçluların tüm itiraz ve iddiaları müvekkil Bankanın alacağının tahsilini geciktirmeye matuftur. Hukuki dayanaktan yoksun itirazların iptali gerekmektedir. Şöyle ki;Borçlular Genel Kredi Sözleşmelerinde mevcut imzalarını inkar ederek, alacağın tahsilini geciktirmeye çalışmaktadır. Davalı/borçluların inkar ettikleri imzaların kendilerine ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılması gerekmektedir. Davalı /borçlular tarafından horca ve fer’ ilerine ilişkin olarak yapılan itirazlar, Müvekkil Banka alacağının tahsilini geciktirmeye yönelik olarak yapılmıştır. Taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmeleri delil anlaşması niteliğinde olup, müvekkil Bankanın defter ve kayıtlarının kesin delil alacağı davalı borçlular tarafından kabul edilmiştir. Buna göre, müvekkilim Bankanın defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile alacağın mevcudiyeti sabit olacaktır.Müvekkil Banka tarafından, kullandırılan kredilere uygulanacak faiz oranları mevzuat gereğince TCMB’na bildirilmekte olup, hesabırı kat edildiği tarihte yürürlükte olan faiz oranları TCMB’na bildirilmiş olup, 27.03.2014 tarihli faiz genelgesinden de görüleceği üzere hesap kat tarihi itibari ile geçerli olan faiz oranları; TL krediler için %50’dir GKS’nin yukarıda alıntısı mevcut ilgili hükmü gereğince, temerrüt faiz oranı, bu faiz oranının %100 fazlası olacağına göre işbu kredilerde ve takipte uygulanacak temerrüt faiz oranı “TL” krediler için %100’dür. Dolayısı ile gerek genel kredi sözleşmesi hükmü, gerek Merkez Bankası’na bildirimimiz gereğince Banka’nın tespit ettiği kredi faiz oranı ve talep edilen temerrüt faiz oranları yasaldır. Davalı-borçluların …. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve Davalı-borçluların dava konusu alacağımız üzerinden %20’den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, Yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı- borçlulara yükletilmesine…”karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“….Öncelikle müvekkil aleyhine yapılan … İcra Müdürlüğü’nün 2015/… Esas sayılı takibe 2015 yılında süresinde itiraz etmiş, dosya 1 yıl süre ile işlemsiz kalmış, daha sonra yenilenerek yenileme esası almış (2016/83 E.) itirazdan itibaren 1 yıl geçmesine rağmen davacı banka itirazın iptali talebi ile sayın mahkemeye başvurmuştur. Davacının itirazdan sonra 1 yıl içinde itirazın iptali dava açma hakkı bulunmasına rağmen 1 yıllık hakdüşürücü süreden sonra açtığı itirazın iptali davasının reddini talep etmekteyiz. Öte yandan müvekkilimiz icra dairesine yaptığı itirazda borçla beraber imzaya da itiraz etmiştir. Sayın mahkemece bu konuda yapılmış bir inceleme bulunmamaktadır. 70 yaşındaki ev hanımı müvekkil davacı bankanın … Şubesinde hiçbir işlem yaptığını hatırlamamaktadır ve imzaları kabul etmemektedir. Yaşı itibari ile şu anda zar-zor imza atmaya çalışsa da müvekkil artık el yazısı ile yazı yazamamaktadır. Bu nedenle şu anda yazı örneği vermesi mümkün değildir. Ancak geçmişe dönük yazı/imza örnekleri … Noterliğinden temin edilebilir. Burada emsaller bulunmaktadır. Bu hali ile dosyanın karara çıkartılması müvekkilin hak kaybına uğramasına neden olabilecektir. Kaldı ki imzanın aidiyetini ispat yükü davacı tarafta olup davacı banka imzanın müvekkile ait olduğunu da kanıtlamış değildir. Davalı tarafça müvekkilin kefil olduğu iddia edilen kredi kartı borcuna dair bu borç için herhangi bir kredi kartı sözleşmesinde imzası bulunmamaktadır. Müvekkilin kendi el yazısı ile şahsi kefaleti kabul ettiğine dair bir kabulü bulunmamaktadır. Kefil olduğu iddia edilen kredi borcunda sorumlu olduğu ‘’azami miktar ve kefaletin süresine ‘’dair açıkça bilgilendirilme yapılmamış ve kendi el yazısıyla vermiş olduğum bir onam yoktur. Nitekim bilirkişi raporunun 3.sf.3.prgf.da dava konusu sözleşmede ‘’Yasaya uygun (BK.MD.583) kefilin sorumlu olduğu miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen ibarenin yazılı olmadığı’’ tespit edilmiştir. Yine müvekkilin eşi tarafından da müvekkilin şahsi olarak borca kefil olması için verilmiş bir eş muvafakatnamesi de yoktur. Bilirkişi raporunda eşin rızası başlıklı 3.sf.da ‘’davalı kefilden eş muvafakatnamesi alınmadığı’’ tespit edilmiştir. denmektedir. Öte yandan davacı bankaca müvekkile ulaştırılmış bir ihtarnamede bulunmadığından ihtarname süresi ile takip süresi arasındaki faiz ve ihtar masraflarından da sorumlu tutulması zaten yasal olarak mümkün değildir. Tüm bunlara rağmen müvekkil hakkında tüm borçtan sorumlu tutulacak şekilde bilirkişi raporu düzenlenmesine ve rapora tümüyle itiraz ediyoruz.
Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı bilirkişi raporuna itiraz ettiğimizi, müvekkilin borçtan sorumlu tutulmasını kabul etmediğimizi, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına…”
GEREKÇE:
Dava, Genel Kredi sözleşmesine kefalet iddiasıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK 67. Maddesine göre iptali talebidir.
Yargılama devam ederken, Davacı … A.Ş. tarafından … A.Ş.ye temlik edildiğine dair temlikname ve vekaletname sunulduğu görülmüş ve UYAP kaydı düzeltilmiştir.
İcra dosyasının celp edilip incelenmesinde özetle şöyledir:
“…14/12/2015 tarihli ilamsız icra takibinde 1.361,82-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %100 oranında temerrüt faizi talep edilmiştir…”
06/11/2017 tarihli bilirkişi raporu özetle şöyledir:
“….Davacı bankanın dava dışı asıl borçludan takip tarihi itibari ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 1.335,36-TL alacaklı olduğunun hesaplandığını, davacı bankanın davalı kefilden takip tarihi itibari ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 1.318,56-TL alacaklı olduğunun hesaplandığını, Takip tarihinden başlamak üzere kefalet limiti kapsamında aşmamak kaydı ile 1.002.51TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %30.24 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, Ancak; 5464 sayılı yasanın 26/2.mad. gereği 01.06.2006’dan itibaren de TCMB 7 er aylık dönemler itibariyle deklere edilen değişen oranlardaki faizin uygulanması gerektiği, tarafların masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin değerlendirilmesi mahkemenin takdirinde olduğuna…”
27/10/2019 tarihli bilirkişi raporu özetle şöyledir:
“…Söz konusu Münker ve Mukayese yazı ve imzaların Grafolojik, Grafometrik ve Kaligrafik parametreler doğrultusunda optik aletler ( … ) ve U.V ışık altında incelenmesinde; İmzaların göstermiş oldukları işleklik dereceleri, akışkanlıkları, tersim, istif, meyil, seyir, sürat, istikamet ve tazyik gibi özellikler bakımından farklı yapıda imzalar olduğundan suça konu Genel Kredi Sözleşmesi üzerindeki borçlu imzasının Davalı … … ‘in eli mahsulü olmadığına…”
… Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesinin 17/02/2021 tarihli … karar nolu raporu özetle şöyledir:
“… … …’in inceleme konusu belgenin düzenlenme tarihine yakın ve tercihen bu tarihten önce başka amaçlarla atmış olduğu bol ve samimi imzalarını içerir belgelerin; muhtarlıklar, noterler, bankalar, seçim kurulları, tapu ve vergi daireleri, nüfus müdürlükleri, evlendirme dairesi, dernekler ve vakıflar, vb. gibi çeşitli kurum ve kuruluşlardan temin edilerek dosya kapsamında fotokopisi bulunan mukayese belgelerinin asılları temin edilerek mevcutlar ve adli dosya ile birlikte kurumumuza gönderilmesinin gerektiğine…”dair görüş sunulmuştur.
… Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesinin 17/02/2021 tarihli … karar nolu raporu özetle şöyledir:
“…İnceleme konusu Genel Kredi Sözleşmesi ve aynı tarihli Sözleşme Öncesi Bilgi Formunda … … adına atılı basit tersimli imzalar ile … …’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların kuvvetle muhtemel … …’in eli ürünü olduğu hususlarını bildiriren….”rapor sunulmuştur.
Takip konusu bilirkişi incelemesi yaptırılmasının talep edilmesi üzerine, … Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesinin 17/02/2021 tarihli … karar nolu raporunda Sözleşme Öncesi Bilgi Formunda … … adına atılı basit tersimli imzalar ile … …’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların kuvvetle muhtemel … …’in eli ürünü olduğu bildirilmiştir. Somut olayda hükme dayanak teşkil eden ATK raporunda, inceleme konusu imzanın borçlunun eli mahsulü olup olmadığı hususunda kesin bir kanaat bildirilmemektedir. İmzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davacı alacaklı olup, bu iddianın ispat külfeti de alacaklıdır. Rapora karşı itiraz dilekçesinde ve duruşmada yeni bir rapor alınmasını talep etmediği, mevcut rapor doğrultusunda karar verilmesi yönünde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır. Mevcut ATK raporunun kesin mahiyette olmaması nedeniyle davalı lehine olduğunun kabulüyle ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 31,40-TL harçtan düşümü ile bakiye 49,30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 1.361,82-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 04/10/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza