Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/817 E. 2018/812 K. 18.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/817 Esas
KARAR NO : 2018/812

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/09/2017
KARAR TARİHİ : 18/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalının … numaralı abonesi olduğunu, kendisine gönderilen faturaları düzenli bir şekilde ödediğini, müvekkiline gönderilen faturalar ile kayıp kaçak bedeli, perakende hizmet bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli ve çeşitli adlar altında haksız tahsilatlar yapıldığını, müvekkili ile davalı arasında yapılan abonelik sözleşmesinin maktu olduğunu, müvekkili şirketin sözleşme üzerinde değişiklik yapma veya istişare yapma şansı olmadığını, tek tarafa menfaat sağlayan, matbu sözleşmede davalı lehine bulunan maddelerin müvekkili lehine yorumlanmaması gerektiğini, müvekkili şirketin dava konusu ettikleri süre içinde kaçak elektrik kullanmadığını, davalının sorunu ortadan kaldırmak yerine, kayıp kaçak ile ilişkin bedelleri diğer tüketicilere yansıtarak tüketicileri zarara uğrattığını, bir yandan sebepsiz olarak zenginleştiğini ve hiçbir hizmet karşılığı olmayan kayıp kaçak bedelini hukuki dayanaktan yoksun şekilde tahsil ettiğini, davalının ilk olarak faturalara kayıp kaçak bedeline 2011 yılının başlarında yer verdiğini, 2012 yılından itibaren ise aktif tüketim bedelinin içerisine gizlenerek alınmaya devam ettiğini beyanla dava tarihinden geriye dönük olarak 10 yıllık süre içerisinde müvekkilinden tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, PSH bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli ve sayaç okuma bedellerinin ve bunlar üzerinden alınan KDV’nin dava tarihinden itibaren işleyecek resskont faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin elektrik piyasasında tedarik lisansı ile faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davacı ile aralarında Enerji Satış Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme hükümlerine göre yetkili Mahkemenin İstanbul Merkez Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin adresi itibariyle de İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin emredici mevzuat hükümlerine göre dava konusu edilen tutarları tahsil ettiğini, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin elektrik piyasasında faaliyet gösteren bir üretim şirketi olduğunu, almış olduğu bedelleri hiçbir kesinti yapmaksızın ilgili dağıtım şirketlerine aktardığını, kayıp ve kaçakları önleme yükümlülüğünün dağıtım şirketlerine ait olduğunu, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca dava konusu edilen bedellerin mevzuata uygun olduğunu, EPDK tarafından çıkarılan tarifeler iptal edilmediği müddetçe müvekkilinin bu bedelleri almamasının söz konusu olamayacağını beyanla davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava; elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli vb bedeller adı altında tahsil edilen bedellerin istirdadı talebine ilişkindir.
Taraflarca dosyaya sunulan delillerin incelenmesinde taraflar arasında elektrik abonelik sözleşmesinin akdedildiği, davacının tüketim ekstreleri ile faturalar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre davacıdan dava konusu edilen bedeller adı altında tahsilat yapıldığı anlaşılmıştır.
Davaya konu olan kayıp kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun geçici 9. maddesinde (mülga 14/03/2013-6446 S.K. madde 30) “Ulusal Tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmaya başlamıştır. Bu tarife de EPDK’nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Ayrıca 11/08/2002 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği 15/2 fıkrası “perakende satış fiyatlarına ilişkin parametreler, enerji alımına ilişkin tavan fiyat, hedef kayıp/kaçak oranı ve brüt kâr marjı ve verimlilik hedefine ulaşması ölçüsünde elektrik piyasası hedef planı düzenlemesine tabî unsurlar ve raporlamaya ilişkin tebliğ ile ilgili mevzuattaki diğer hükümlere uygun olarak hesaplanmış perakende satış hizmeti maliyetlerini içerecek şekilde belirlenir.” hükmüne yer verdiği, yani bu yönetmeliğe göre satış fiyatlarını kayıp kaçak bedelinin eklenebileceğinin belirtildiği, bu yönetmeliğe dayanılarak 11/08/2002 tarihinde resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “perakende satış hizmetleri geliri ile perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkındaki tebliğe göre abonelerden kayıp kaçak bedeli adı altında bedelin tahsil edildiği, sayaç okuma bedelinin 4193 sayılı EPDK kurul kararının 8. maddesine dayanılarak 2011 tarihinden itibaren tüketicilerden tahsil edildiği, yine diğer bedellerin 11/08/2002 tarihinde resmî gazetede yayımlanan tebliğler doğrultusunda tüketicilerden tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, enerji fonu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ile “Anayasanın Vergi Ödevi” başlıklı 73. Maddesinde “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mâli gücüne göre vergi ödemek ile yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mâli yükümlülükler kanun ile konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi resim, harç ve benzeri mâli yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlarca ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kayıp kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı dayanak yapılarak iş bu dava 28/03/2016 tarihinde mahkememizde açılmış olup, yargılamanın devamı sırasında 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun 17/06/2016 tarihinde resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 6719 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler kapsamında; 6719 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun ‘Tanımlar ve Kısaltmalar’ başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasına (şş) bendi eklenmiş ve anılan bendde; (şş) Teknik ve teknik olmayan kayıp: Dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen; teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı, ifade edeceği hükme bağlanmıştır. Yine 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun 21.maddesi ile, 17.maddenin 4.Fıkrasında; ((4) İlgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar..,) hükmüne yer verilmiş, 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmünde de; (“(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Kezâ 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Kanuna eklenen geçici 20.madde de; ((1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.”) hükmü getirilmiştir. 6446 sayılı Kanunda yapılan ve yukarda yer verilen 6719 sayılı Kanun değişikliği ile Kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp Kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp-kaçak, perakende satış hizmet maliyeti vb gibi Kanunda sayılan kalemler bakımından 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmü ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğu ifade edilmiş ve yine eklenen geçici 20. maddede de; bu hükmün (17/10.madde hükmünün) mevcut davalara da uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 15/02/2018 tarih 2016/150-2017/179 E.K. Sayılı 28.12.2017 tarihli, R.G. Tarih – Sayı : 15.2.2018 – 30333’lı kararı ile 17. maddeye eklenen 10. Fıkra hükmü iptal edilmiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı dava konusu bedellerin haksız ve hukuka aykırı olarak alındığı iddiası ile mahkememizde açmış olduğu iş bu davanın açılış tarihinden sonra yapılan yasal düzenlemeler nedeni ile konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 6100 sayılı HMK’nun 331/1 maddesi gereğince davanın konusuz kalması halinde dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti takdiri gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarih 2009/18-421 esas-2009-526 karar sayılı ilamında benzer bir olayda “dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeni ile haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından dava, davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeni ile konusuz kalmış ise davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir.” şeklinde karar vermiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin emsal ilamları da nazara alınarak dava devam ederken yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeni ile davanın konusuz kaldığı, davacının dava tarihi itibari ile talebinde haklı olduğu kabul edilerek davacı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın esası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar ve ilam harcı 35,90 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 66,00 TL posta masrafından oluşan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/07/2018

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza