Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/584 E. 2021/502 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/584 Esas
KARAR NO : 2021/502

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/06/2017
KARAR TARİHİ : 15/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı müvekkilinin, sigorta şirketi nezdinde, ticari paket sigorta poliçesi ile sigortalı İgdaş’a ait servis kutu ve borularının, davalılar tarafından hasara uğratıldığını ve bu sebeple sigortalıya 27/01/2016 tarihinde 488,85-USD hasar tazminatı ödendiğini, davalılardan rücuen tahsil için, rücu mektubu gönderildiğini, davalı tarafın rücu mektubuna olumsuz yanıt verdiğini ve borcun ödenmediğini, zarar kapsamında sigortalıya ödenen tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tahsili imkanının bulunduğunu, rücuen talebe karşılık olumsuz yanıt verildiğinden huzurdaki işbu davanın açılmasının gerektiğini, 488,85-USD fazlaya dair talep haklarının saklı kalmak kaydı ile 27/01/2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … TİC.A.Ş. Vekilinin cevap dilekçesinde özetle: Hasara ilişkin olarak müvekkili şirkete herhangi bir bildirim iletilmediğini, tek taraflı olarak düzenlenen tutanağın, müvekkili şirkete herhangi bir bilgi verilmeden, direk icraya konulduğu, tek taraflı tutanağın haksız olduğundan itiraza uğradığı, hasar tutanağı ile sigorta şirketince yapıldığı iddia edilen ödeme tarihi de dikkate alındığında, müvekkili şirkete herhangi bir bilgi verilmediğinin açıkça görüleceği, hasarın gerçekleşip gerçekleşmediğinin bile belli olmadığı, hasar tutanağının İgdaş tarafından 17.06.2016 tarihinde tanzim edildiği, hasarın bu tarihte gerçekleştiğinin belirtildiği ancak davacı taraf 27.01.2016 tarihinde ödeme yaptığını iddia ettiği, dolayısıyla, işbu iddianın bile hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davanın reddinin gerektiği, müvekkilinin söz konusu hasara ilişkin bilgisi olmadığı gibi aradan geçen zaman nedeni ile belirtilen tarihte, belirtilen yerde çalışma yapılıp yapılmadığı, belirtilen hasara ilişkin işlemin gerçekte var olup olmadığının bile belli olmadığı, müvekkilinin iş ortamında ve çevresinde en üst koruma önlemi alarak çalıştığı, İgdaş tarafından verilen altyapı projelerinde belirtilen hatların mahallinde farklılık göstermekte olduğunu, herhangi bir uyarı levhası bulunmadığı gibi, dışarıdan gelebilecek etkenlerden korunması için, korumalı olması gereken hatlar-borular vs.çevresinde herhangi bir koruma olmadığı gibi, dış etkenlerden korumak adına yeterli kum ve şerit olmadığı, dolayısıyla yapılacak inceleme sonucunda da görüleceği üzere herhangi bir koruması bulunmayan hatların, en ufak dış faktörün etkisi ile zarar görmesinin kaçınılmaz olduğu, müvekkilce verilen herhangi bir zarar ve hasarın bulunmadığı, açıklanan nedenlerle işbu davanın reddi ile vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle: mahkemenin bu davada görevli olmadığını, davanın idare mahkemesinde açılabileceğini, sorumlu ve davalının aktif hasım olan müteahhit firma olduğunu, her türlü zarar, ziyan, kaza ve hasarlar firmaya ait olduğunu, müvekkili idare yönünden davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, mahkeme giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Davacı, sigorta şirketi nezdinde ticari paket sigorta poliçesi ile sigortalı İgdaş’a ait servis kutu ve boruların davalılar tarafından hasara uğratıldığını ve bu sebeple sigortalılarına 27/01/2016 tarihinde 488,85 USD hasar tazminatı ödendiğini belirterek ödenen 488,85-USD’sinin davalılardan rücuen tahsilini talep etmiş, davalı tüzel kişi, bu zararın kendilerinden kaynaklanmadığını belirterek, davalı … ise, husumet itirazı ile davanın reddini savunmuştur.
Dava, haksız fiil nedeniyle rücuan tazminat talebidir.
İddia edilen hasarın oluşmasında tarafların kusurunun ve hasarda gerçek zarar miktarının tespiti açısından dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, kök ve ek raporlar incelendiğinde, davalı …’NİN / yüklenici diğer davalı …A.Ş’nin yapmış olduğu işleri yeterince kontrol etmeden ve denetlemeden, taraflar arasındaki sözleşmenin eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesinin dördüncü bölümünde yer alan Madde 14’te belirtildiği gibi “Sözleşmeye bağlanan her türlü yapım işleri, idare tarafından görevlendirilen yapı denetim görevlisinin denetimi altında, yüklenici tarafından yönetilir ve gerçekleştirilir” hükümleri doğrultusunda denetim sorumluluğunun olduğu ve bu doğrultuda Davalı …’nin kontrol sorumluluğu sebebiyle meydana gelen zarardan sözleşme hükümleri ve TBK66.maddesi ile yukarıda işaret edilen Yargıtay 4.HD kararları gereği doğrultusunda %30 oranında sorumlu olduğu, Davalı … A.Ş.’nin taraflar arasındaki sözleşmenin eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesinin beşinci bölümünde yer alan Madde 24 doğrultusunda …’ın tesis ettiği dava konusu servis kutu ve borularında meydana gelen zarardan yüzde 70 oranında sorumlu olduğu, Davalı … A.Ş personeli …’IN zarara neden olan olarak kaydedildiği, davaya konu olan hasar tazminat bedelinin belirlendiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği kuşkusuz olmakla, halefiyetin söz konusu olabilmesi için sigortalıya ödeme yapılmış olması gerekir, somut olayda, dosya içerisinde davacı ve sigortalısı arasında düzenlenen bila tarihli bir ibraname bulunmakta ise de, ibranamenin geçerliliğin, ödemenin sigortalının banka hesabına gönderilmesi şartına bağlandığı, dosyada ödemeye ilişkin belge olmadığı, ödemeye ilişkin banka dekontunun sunulması için davacı tarafa süre verildiği ve verilen sürede bir ödeme dekontu sunulmuş ise de, miktarın uyuşmadığı ve toplu ödeme yapıldığı belirtilmiş ise de, bu durumun belgelerden anlaşılmadığı, bu suretle, tek başına ibranamenin geçerli olamayacağı ve halefiyet şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Karar miktar itibari ile kesin olmakla, kanun yolunun yanlış gösterilmesi taraflar leh ve aleyhine sonuç doğurmayacağından gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki oluşturmamak adına düzeltilmeden bırakılmıştır.)
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 31,96-TL harçtan düşümü ile bakiye 27,34-TL davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 1.871,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 93,90-TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/09/2021

Katip
E-İmza

Hakim
E-İmza