Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/563 E. 2018/241 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/559 Esas
KARAR NO : 2018/239

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/06/2017
KARAR TARİHİ : 07/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : Dava dışı 3. Kişi ( davalının sigortalısı) …’e ait … plakalı araç tarafından 16/04/2017 tarihinde …’a ait … plakalı araca çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, mevcut kaza sonucu … plakalı araçta meydana gelen değer kaybı alacağı, araç sahibi 3. Kişi … tarafından müvekkili …’ne temlik edildiğini, bu kaza sonucu müvekkilinin aracında değer kaybı meydana geldiğini, söz konusu değer kaybı her ne kadar kesin bir rakam olarak belirlenemese de bağımsız eksper tarafından 4.200,00-TL ile 5.040,00-TL aralığında olacağının tespit edildiğini, bu değer kaybının tespitinin sağlanabilmesi için alınan ekseplik hizmeti sebebiyle de müvekkili tarafından 354,00-TL ekspertiz ücreti ödendiğini, temlik eden; aracında oluşan değer kaybı alacağını TBK hükümleri uyarınca temlik belgesi ile müvekkiline temlik ettiğini, iş bu dava ile de temlik alan sıfatıyla değer kaybının davalı … şirketinden tahsili talep edildiğini, kazaya sebebiyet veren taraf veya somut olayda olduğu gibi sigorta şirketi kaza sebebiyle oluşan her türlü zarara karşılamakla mükellef olduğunu, oluşan değer kaybının da tazmin edilmesi gerektiğinin açık olduğunu, taraflarınca davalıya 31/05/2017 tarihinde ihtarname gönderildiğini ve 2918 sayılı Kanunun 97. Maddesi uyarınca 15 gün içinde yazılı cevap verilmesini veya ihtarnamede belirtilen hesap numarasına yatırılmasını, aksi halde her türlü yasal yollara başvuralacağının bildirilmesine rağmen davalı tarafından ihtarnameye herhangi bir cevap verilmediği gibi müvekkiline bir ödeme de yapılmadığını, bu sebeple kaza sebebiyle oluşan değer kaybının davalı … şirketinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının temlik alacağı sebebiyle aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun ispat etmesinin gerektiğini, Bilindiği üzere geçerli bir temlikten bahsedebilmek için geçerli bir temlik sözleşmesinin ve geçerli bir temel sebebinin geçerli bir temlikten bahsedebilmek için geçerli bir temlik sözleşmesinin ve geçerli bir temel sebebinin bulunması gerektiğini, davaya konu temlik alacağının sebebe bağlı olması ve bu sebebin geçerli bir temel ilişkiye dayanması zorunluluğu karşısında davacının temlik veren ile arasındaki hukuki sebebi oluşturan temel işlemi ve bu temel işlemin geçerliliğini de ispat etmesi gerektiğini, davada davacı yanın dava dilekçesinde iddia ettiği temlik sözleşmesi tarafımıza tebliğ edilmediğini, Bu nedenle temlik veren …’ın da huzurdaki davada tanık olarak dinlenilmesiyle birlikte temlik sözleşmesinin temel ilişki ve usul bakımından geçerli olup olmadığının tartışılmasınını gerektiğini, davaya konu taleplerin, ZMMS Sigortası Genel Şartları A.5.a maddesi ve ekinde yer alan teminat dışı hallerden olması sebebiyle huzurdaki davanın reddini, Hukuka uygun esas ve şekil şartları sağlanan temlikin ispat edilememesi durumunda davanın aktif husumet yokluğundan reddini Yargılama masrafları ile ücreti vekâletin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER:
Temlik belgesi, 31/05/2017 tarihli ihtanname, Mali mesuliyet ekspertiz raporu, değer kaybı ekspertiz raporu, ekspertize ödenen ücretin faturası, kaza tespit tutanağı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesine göre açılmış, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklanan ve aynı yasanın 183. ve devamı maddelerine göre alacağın temlikine dayalı değer kaybı ve ekspertiz ücreti tazminatı davasıdır.
Davacı, davaya karıştığı ve hasara uğradığı iddia edilen … plakalı araç üzerinde hak sahibi (malik, işleten, kiracı vs) değildir. Buna rağmen dosyada bulunan tescil belgesi fotoğrafına göre malik görünen dava dışı … ile temlik sözleşmesi yaptığını ifade ederek, temlik edenin yerine halef olarak (TTK 1472.m gibi) eldeki davayı açmıştır. Ülkemizde son zamanlarda trafik kazalarında mağdur gerek maddi gerekse cismani yönde zarar görmüş kimselerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla bir sektör oluşturulmuş, bu sektör değişik uydu TV kanallarından ve radyo kanallarından reklam yaparak kazazedelerin talep haklarını bedel karşılığında temlik almak suretiyle faaliyet gösterdikleri görülmektedir.
Öncelikle alacağın temliki müessesesini irdelemekte fayda var, akabinde böyle bir temlikin ne manaya geldiğini açıklayalım. Şöyle ki;
Bilindiği üzere 6098 sayılı TBK’nın 183/1. maddesi “kanun, sözleşme ve işin niteliği engel olmadıkça….” alacağın temlikine cevaz vermektedir. Nitekim özel bir kanun alacağın temlikini yasaklamış olabilir. Mesela konut ve çatılı iş yeri kiraları (322/2.m.) ile ürün kirasında (366/1.m.) kural olarak alt kira sözleşmesi yapılamaz.
Kullanmak için ödenç alan kimse kendisine teslim edilen şeyi başkasına kullandıramaz (380.m.) İşçilerin ücret alacağı başkasına devredilemez (410/1-c.1) ölünceye kadar bakma alacaklısı hakkını devredemez (619/1.m.) Emekli aylıklarının sadece üç aylık tutarı devredilebilir. Manevi tazminat alacaklarında borçlu rıza göstermedikçe devir yasaktır (TMK 25/4.m.) Avukatlıktan yasaklanan bir kimsenin alacağı devralmak yolu ile dava takip etmesi yasaktır. (Av. K 63/3.m.) Bazen de işin mahiyeti alacağın temlikine engeldir. Nafaka alacakları, kooperatif ortaklarının ödeme talep hakkı, müvekkilin vekilden işin idaresini talep hakkı, rekabet yasağına uyulmasını talep hakkı, kiracının kiralayandan gerekli tamiratın yapılmasını talep etme hakkı üçüncü kişilere devredilemez (Tekinay/Akman/Altop,245.) Görüldüğü üzere TBK 183. maddesindeki “kanun, sözleşme ve işin niteliği engel olmadıkça….” kaydından da anlaşıldığı gibi her alacak devredilemez.
Somut olaydaki alacak devredilebilir mi? Bu soruyu cevaplayabilmek için meydana gelen kazada kusurun, hasarın, illiyet bağının ve tazminat miktarının bir mahkeme kararı olmadan veya davalının dava dışı açık kabulü olmadan davacının böyle bir alacağı temlik alması ne manaya geliyor onu açıklayalım:
Bu açıkça bir sigortacılık faaliyetidir. Zira sigortacılık en özet ifadesi ile bedel karşılığında, ileride oluşacak ve sigorta ettirenin mal varlığında meydana gelme ihtimali bulunan zararı temlik almaktır. Somut olayda temlik edenin malvarlığında meydana gelen eksilmenin tazmin edilip edilmeyeceği henüz kesin değildir. Zira bu husus ancak yapılacak yargılamanın sonunda davalılar tarafının kusurlu bulunması, temlik edenin malvarlığında eksilme bulunduğunun sabit olması ve arada illiyet bağının bulunduğunun netleşmesi üzerine kesinlik kazanacaktır. Yani temlik edenin malvarlığındaki azalmayı tazmin riski hala devam etmektedir. Bu riski satın almak az evvel de ifade edildiği üzere bir sigortacılık faaliyetidir. Davacı adeta sigorta şirketi gibi temlik edene ödeme yapmakta veya ödemeyi taahhüt etmekte ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde sigorta şirketlerine münhasır halefiyet ilkesindeki gibi hareket ederek davalılara rücu etmektedir. Yani davacı … gibi hareket etmektedir.
Pekiyi davacı, sigorta şirketi gibi hareket edebilir mi? Elbette ki edemez. Zira 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 3. maddesi sigorta şirketlerinin bir anonim şirket mahiyetinde kurulmasını ve 5. maddesine göre de sigortacılık ruhsatının bulunmasını mecbur kılmaktadır. Yani, sigorta şirketlerinden başka hiçbir gerçek ya da tüzel kişilik sigortacılık faaliyeti yapamaz. Yapanlar hakkında ise aynı yasanın 34. maddesine göre idari para cezası, 35. maddesine göre de adli cezalara hükmolunur.
Özetle belirtmek gerekirse, alacak kanuna aykırı bir şekilde temlik edilemez, dava konusu temlik bir sigortacılık faaliyetidir, davacı … olmadığından böyle bir temlik alma işlemi yapamaz.
Bu kanuni izahat karşısında, bu usulde açılıp karara bağlanıp yüksek mahkeme denetiminden de geçerek kesinleşen sayısız davalardaki hukukî görüşlere mahkememizce iştirak edilmemiştir.
Davacının yaptığı temlik alma işlemi geçersiz olduğundan, dava konusu kazada hasara uğradığı iddia edilen araç üzerinde de hak sahibi olduğuna dair başkaca bir iddiası da bulunmadığından davacının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-(d) maddesinde dava şartı olarak sayılan aktif taraf ehliyeti olmadığından davanın 115/2. maddesine göre usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı lehine karar verilmiş ve davalı vekili ile temsil edilmiş ise de davalı vekili dosyaya yalnızca cevap dilekçesi sunmuş olup duruşmaya iştirak etmemiştir. Davalı vekili tarafından yapılan bu emek ve mesai vekalet ücretini hak kazanmaya yeterli görülmediğinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-(d ) ve 115/2. Maddelerine göre usulden Reddine,
2-Peşin alınan harç yeterli olduğundan ikmaline yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi 07/03/2018

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza