Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/56 E. 2019/530 K. 25.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/145 Esas
KARAR NO : 2019/663

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2017
KARAR TARİHİ : 10/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, 12/06/2008 tarihinde, davalı Bankadan 1 adet toplam 22.000,00 USD sözleşme bedelli, 36 ay vadeli, … nolu ticari araç kredisi kullandığını, müvekkili şirketin kullandığı bu kredi ile araç satın alarak adına tescil ettirdiğini ve eş zamanlı olarak, bu araçlar üzerinde davalı banka lehine rehin işlemi tesis edildiğini, Rekabet Kurulu’nun 08/03/2013 tarihinde, aralarında davalı bankanın da bulunduğu 12 bankanın 21/08/2007-22/09/2011 tarihleri arasında, kredi faizlerinin belirlenmesinde kartel oluşturduğunu tespit ettiğini, bu kararın da Danıştay tarafından onandığını, kararda davalı bankanın, Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu’nun 4. maddesini ihlal ettiği tespit edilerek 146.656.400,00 TL idari para cezası ödemesine karar verildiğini, 21 Ağustos 2007 ve 22 Eylül 2011 arasında kartel faizi uygulamak suretiyle müvekkili şirketin kullanmış olduğu krediler nedeniyle zarara uğratıldığını ve müvekkilinin mezkur kanunun 57 ve 58. maddeleri uyarınca tazminat hakkının doğduğunu, ayrıca müvekkili bankadan haksız olarak alınmış masraf ve komisyonların da iadesinin gerektiğini beyanla alınan tüm komisyon ve masrafların, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 500,00 USD tazminat alacağının kredi kullanım tarihinden itibaren işleyecek, yabancı para cinsinden mevduata uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte davalı tarafından müvekkili şirkete ödenmesine ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın, aralarında müvekkili Bankanın da bulunduğu 12 adet bankanın 2007-2011 yılları arasındaki bir kısım faaliyetleri ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesini ihlal ettikleri gerekçesiyle, Rekabet Kurulu tarafından idari para cezasına mahkum edildiklerini, müvekkili bankadan 12/06/2008 tarihinde, 27.588 USD tutarlı, 1206-10825 numaralı ticari araç kredisi kullandığını, bu kredilere daha yüksek faiz ödemek zorunda kaldığını iddia ederek RKHK’nun 57 ve 58. maddeleri uyarınca tazminat talep ettiğini, davacının iş bu dava ile talep ettiği kredilerdeki masraf ve komisyon ücretlerini ödemeyi açıkça kabul ettiğini, Rekabet Kurulu kararının iptali için müvekkili tarafından Danıştay’a yapılan başvurunun karar düzeltme aşamasında olduğunu ve bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının kullandığı ticari nitelikteki kredilerin iş bu karara konu edilmediğini, Rekabet Kurulu kararında ticari nitelikteki kredilere ilişkin hiçbir tespit yer almadığını, bu yönde bir ihlal kararı olmadığını, davacının tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın işbu davadaki iddialarının hukuki sebebinin haksız fiil sorumluluğu olduğunu, bu nedenle haksız fiilin unsurlarının somut olayda bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerektiğini, ortada bir zarar mevcut olmadığını, Rekabet Kurulu kararının başla hiçbir husus araştırılmaksızın banka müşterilerine tazminat talep etme hakkı yarattığını söylemenin mümkün olmadığını, Rekabet Kurulu kararı ile davada iddia edilen fazla faiz ödemesinden kaynaklanan zarar arasında herhangi bir illiyet bağı olmadığını, davacının, 3 katı tazminat talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını beyanla dava konusu uyuşmazlığın ticari nitelikte bir kredi olması ve Rekabet Kurulu kararında müvekkili bankanın ticari kredilerine yönelik bir ihlalinin veya uyumlu eyleminin bulunduğuna dair herhangi bir tespit yer almaması nedeniyle davanın reddine, … 2. İdare Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının HMK md.165 gereğince bekletici mesele yapılmasına, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, bu talepleri hakkında aksi kanaat oluşması halinde dava konusu olayda haksız fiil unsurlarının tamamı bulunmadığından ve davacı zararını ispat edemediğinden davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, rekabet piyasasının bozulmasına sebep olan fiillerde bulunulduğu iddiası ile Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 57-58. maddeleri uyarınca tazminat taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce, davacının davalıdan kullanmış olduğu krediye ilişkin sözleşme ve ekleri, Rekabet Kurulu’nun 08/03/2013 tarihli, 13-13/198-100 sayılı kararı celp edilmiş ve dosya bankacı bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; davacı ile davalı banka arasında 09/06/2008 tarihli ticari araç kredi sözleşmesi imzalandığını ve bu kapsamda davalı tarafından davacıya, 12/07/2008 başlangıç tarihli, 36 ay vadeli, aylık %0,65 faiz oranı ile 22.000,00 USD dövize endeksli ticari taşıt kredisi kullandırıldığını, kullandırılan kredi nedeniyle davacıdan herhangi bir masraf ve komisyon kesintisi yapılmadığını, Rekabet Kurulu kararında yer alan içlerinde davalının da bulunduğu 12 bankanın kredi ve mevduat hizmetlerine yönelik fiyat tespiti yaptıklarına dair tespitin TL cinsinden kullandırılan krediler için olduğunu, döviz kredileri yönünden ihlal tespit edilmediğini, bu nedenle dava konusu edilen kredinin karar kapsamında olmadığını tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin itirazları doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi ek raporunda davacının itirazlarını tek tek irdelemek suretiyle kök raporundaki tespit ve görüşlerini tekrar etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, Mahkememizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür. Rekabet Kurulu kararının onanmasına dair … 2. İdare Mahkemesi’nin … Esas sayılı kararının, Danıştay 13. Dairesinin 2016/3587 Esas ve 2019/1178 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının, davalı bankadan kullanmış olduğu krediden dolayı, Rekabet Kurulu kararı kapsamında, tazminat talebinin yerinde olup olmadığı ve varsa tazminat miktarı hususundan kaynaklanmaktadır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un amacı 1. maddesinde, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme yaparak rekabetin korunmasını sağlamak olarak tanımlanmıştır. Kanunun 4/1. maddesinde, belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin, bu tür karar ve eylemlerinin hukuka aykırı ve yasak olduğuna yer verilmiştir. 56. maddesinde, bu kanuna aykırı anlaşma ve kararların hukuki niteliği, 57. maddesinde tazminat hakkı, 58. maddesinde zararın tazmini, 59. maddesinde ispat yükü düzenlenmiştir. 57. maddede, her kim bu kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecbur olduğu, 58. maddede ise, zararın tazmini üst başlığı ile rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenlerin, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasa idi ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebilecekleri, ortaya çıkan zararın tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa, hakimin zarar görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan karların üç katı tutarında tazminata hükmedebileceği belirtilmiştir. Somut olayda davacı davasını mezkur kanunun 57. ve 58. maddelerine dayandırarak açmıştır. Bu maddelerde düzenlenen tazminat taleplerinin dayanağı hukuki olarak haksız fiildir ve bu maddelere dayanarak tazminat talep edenin hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve illiyet bağı unsurlarını ispat etmesi gerekmektedir. Talep edilen tazminatın haksız fiil temeline dayanması nedeniyle tabi olduğu, kredilerin kullanıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/1. maddesinde, haksız fiilden kaynaklanan tazminat taleplerinin, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, her halde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık sürede zamanaşımına uğrayacağının düzenlendiği, davacının zararını ancak bilirkişi raporu ile öğrenebileceği ve ayrıca Rekabet Kurulu kararı da kesinleşmediğinden henüz zamanaşımı süresinin dolmadığı kanaatiyle esas yönünden değerlendirme yapılmıştır. Rekabet Kurulu’nun 08/03/2013 tarihli, 13-13/198-100 sayılı kararı, Mahkememiz açısından bağlayıcı olmamakla birlikte, davacı hukuka aykırı fiil iddiasını bu karara dayandırmıştır. Kararın kesinleşmesi halinde kesin delil teşkil etmesi söz konusu olup karara ilişkin … 2. İdare Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararın Danıştay tarafından bankalar lehine bozulması nedeniyle kesin delil niteliği bulunmamaktadır. Bununla birlikte Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, davacının kullanmış olduğu taşıt kredisi döviz cinsinden olup Rekabet Kurulu’nun 08/03/2013 tarihli, 13-13/198-100 sayılı kararına konu edilmemiş olduğundan İdare Mahkemesi kararının kesinleşmesi bekletici mesele yapılmamıştır. Davacı, davasını söz konusu Rekabet Kurulu kararına dayandırmış, davalının RKHK’nın 4. maddesine aykırı rekabeti bozucu başkaca bir fiiline vakıa olarak dayanmamış ve bu konuda bir delil de sunmamıştır. Davalının, tahsis ettiği kredide, davacıyı zarara sokma kastı ile haksız olarak yüksek faiz uygulamak suretiyle davacının zararına sebep olduğu hususları ispat edilemediğinden talebin reddine, bilirkişi raporu ile davacıdan dosya masrafı adı altında bir tahsilat yapılmadığı tespit edildiğinden bu talebin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın Reddine,
2-Karar ve ilam harcı 44,40 TL’den peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 10,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 6,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 1.830,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kesin olmak üzere karar verildi. 10/07/2019

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza