Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/524 E. 2018/1054 K. 31.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/524 Esas
KARAR NO : 2018/1054

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 07/06/2017
KARAR TARİHİ : 31/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/12/2016 tarihinde müvekkili şirkete … no ‘lu poliçe ile sigortalı … adresinde bulunan … Tic. Ltd. Şti.’ne ait işyerinde davalıya ait toprak seviyesi altındaki temiz su borusunun patlaması ile toprak altına yayılan çok miktardaki suyun duvarlar ve tavandan işyeri içine sirayet etmesi ile zeminde yayılıp gelinlikler ile demirbaş ve dekorasyonu tesiri altına alarak önemli ölçüde hasar meydana geldiğini, söz konusu hususun müvekkili şirkete bildirilmesi üzerine ekspertiz incelemesi yaptırılarak sigortalıya 20/02/2017 tarihinde 55.463,00 TL ödendiğini, davalıya söz konusu bedelin ödenmesi hususunda başvurulmuşsa da herhangi bir ödeme yapılmadığını, söz konusu olayın haksız eylem ve davalı …’nin tacir olması sebebiyle Mahkememizin görevli ve yetkili olduğunu, sigortalı ile müvekkili şirket arasında akdedilen sigorta poliçesi genel şartlarına ve TTK’nın açık hükmüne göre, meydana gelen işbu hasar sebebiyle müvekkilinin sigortalının haklarına kanuni halef olduğunu beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 55.463,00 TL tazminatın 20/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …nin bir kamu tüzel kişisi olduğunu, davacı ile müvekkili davalı arasındaki olayın hizmet kusuruna dayalı olduğunu ve davanın idari yargıda açılması gerektiğini, davanın bir tazminat davası olduğunu, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi zararla müvekkili idari arasında bir illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını, müvekkili idare birimlerinden olan … 1. Bölge Abone İşleri Dairesi Başkanlığının cevabi yazısında su baskınına mahal verdiği iddia edilen su arızasının ilgili iş yerinin -2 bodrum kat olmasına rağmen alınması gereken asgari önlemlerinin alınmamasından kaynaklandığının bildirildiğini, olayın meydana gelmesinde müvekkilinin bir dahilinin söz konusu olmadığını, davaya konu hasarın meydana geldiği işyerinin kot olarak yol seviyesinin altında kaldığını ve projesine aykırı olarak kullanıldığını, yine davacının sigortalısının yer altı ve yer üstü sularına karşı izolasyon ile ilgili gerekli tedbir ve önlemleri almadığını, davacının sigortalısının hasarın oluşmasında kusurunun olup olmadığı hususunun bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini, davada talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, davacı tarafından ödeme tarihinden itibaren faiz istenmesinin hukuka aykırı olduğunun, müvekkili idarenin davacıya kesinleşmiş bir borcunun olmadığını, dava tarihinden sonrasi için faiz istenebileceğini beyanla davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen bedelin halefiyet ilkesi kapsamında rücuan tazmini talebine ilişkindir.
Mahkememizce hasar dosyası, poliçe, dava konusu hasarın meydana geldiği işyerinin projeleri celp edilmiş, mahallinde teknik bilirkişi refakatiyle keşif icra edilerek rapor alınmıştır. Bilirkişi 06/06/2018 tarihli raporunda özetle; “…’ye ait şebeke içme suyu borusunun gece patladığını, basınçlı akan suyun zeminde yayılarak göllenme yaptığını ve bulduğu yoldan dava konusu hasarın meydana geldiği sigortalı işyerine arka kısmındaki giriş kat hizasından girdiğini, zeminde yayılarak gerek tavandan ve gerekse merdiven boşluğundan alt kata da sirayet ederek burada bulunan kısımlara zarar verdiğini, keşif günü yapılan incelemede hasar gören yerlerin yenilendiğinin görüldüğünü, olay günü sabah 08:30 sularında davalı … elamanlarınca kazı yapılarak patlayan boruya ulaşıldığını ve borunun değiştirildiğini, suyun gün boyunca mağaza içerisine girmesinin engellenmediğini ve akşama kadar azaltılarak kesildiğini, söz konusu hasarın davalının sorumluluğunda olan şehir şebekesi temiz su borusundaki patlaktan meydana gelmesi, davalının bakım onarım ve yenileme hizmetlerini periyodik olarak yapması gerekliliği karşısında davalının hasardan sorumluluğunun bulunduğunu, söz konusu işyerinin birinci ve ikinci bodrum katlarının olduğunu, ön ve arka cephesi arasında kot farkı bulunduğunu, ciddi bir bohçalama yalıtım uygulamasının olmadığını, çevre drenajının da bulunmadığını, su yalıtımının yeterli kalitede ve fen ve sanat kurallarına uyulmadan yapılması nedeniyle davacının sigortalısının da hasarın meydana gelmesinde kusuru olduğunu, her iki tarafın olaydaki kusurunun %50 olarak değerlendirildiğini, yapılan 55.463,00 TL’lik ödemenin hasarla uyumlu olduğunu” tespit ve beyan etmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, Mahkememizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacının Akişyeri Sigorta Poliçesi ile … ila … tarihleri arasında sigortaladığı “…” adresinde bulunan işyerinde 02/12/2016 tarihinde meydana gelen su baskını nedeniyle hasar meydana geldiği, hasarın alınan teknik bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davalıya ait temiz su borusunun patlaması nedeniyle işyerine giren sular nedeniyle oluştuğu, davalının sorumluluğu altında bulunan boru hattında meydana gelen patlama nedeniyle söz konusu hasardan Türk Borçlar Kanunu’nun 69. maddesi uyarınca sorumlu olduğu, bilirkişi raporunda belirlenen tespite göre dava dışı sigortalının da hasarın meydana gelmesinde etkili olacak şekilde bina yalıtımını gerekli şekilde yapmadığı ve olay nedeniyle kusurlu olduğu, davacının, dava dışı sigortalısına poliçe kapsamında olan yeraltı suyu baskını nedeniyle oluşan hasar için 55.463,00 TL ödeme yaptığı, bilirkişi raporunda ödenen bedelin hasar ile uyumlu olduğunun tespit edildiği, davacının sigortalısına ödeme yaparak Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi uyarınca haklarına halef olduğu ve ödediği bedelden davalının %50 kusuru oranında belirlenen 27.731,50 TL’yi talep etmekte haklı olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile 27.731,50 TL tazminatın davacının sigortalısına ödeme yaptığı tarih olan 20/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 27.731,50 TL tazminatın 20/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar ve ilam harcı 1.894,33 TL’den peşin alınan 947,17 TL harcın mahsubu ile kalan 947,16 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 600,00 TL bilirkişi ücreti, 160,15 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 760,15 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 380,07 TL ile 978,57 TL ilk harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.327,78 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.327,78 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/10/2018

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza