Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/49 E. 2022/28 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/49 Esas
KARAR NO : 2022/28

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/01/2017
KARAR TARİHİ : 28/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir: “….A.Ş. (“Müvekkil Şirket”), … Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı olup, ilaç sektöründe faaliyet gösteren bir anonim şirkettir. Müvekkil Şirket, 26 – 27 Şubat 2016 tarihleri arasında …’nde … Üniversitesi … Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı tarafından organize edilmiş olan Sportif Rehabilitasyona Multidisipliner Bakış Sempozyumu’na (“Sempozyum”) sponsorluk faaliyetleri gerçekleştirmek amacıyla katılım yapmayı planlamıştır. katılım için de 17.220,60 Euro’luk taslak bütçe Müvekkil Şirket’in ürün müdürü … tarafından onaylanmıştır. Bütçenin 16.800 Euro’luk kısmı 11.02.2016 tarihinde ve 421,20 Euro’luk kalan kısmı ise 19.02.2016 tarihinde, Müvekkil Şirket tarafından … Ltd. Şti.’nin (“…” veya “Davalı”) hesabına aktarılmıştır. Bu esnada Müvekkil Şirket, Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası kapsamında belirlenen stand sponsorluğunu hukuka uygun şekilde gerçekleştirebilmek üzere, Beşeri Tıbbi Ürünlerin Tanıtım Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik’in (“Yönetmelik”) 11. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 04.02.2016 tarihinde T.C. Sağlık Bakanlığı – Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na (“TİTCK”) başvuru yapmıştır . Yönetmelik ruhsat/izin sahiplerinin herhangi bir bilimsel toplantıya destek olabilmeleri için söz konusu toplantının içeriği, muhtemel katılımcı listesi, yapılacak masraf kalemleri ve etkinliklerinin TİTCK’ya bildirilerek izin alınmasını aşağıdaki Madde 11, fıkra 3 uyarınca zorunlu kılmıştır: “Ruhsat/izin sahipleri tarafından düzenlenecek veya desteklenecek bilimsel toplantılar ve ürün tanıtım toplantıları Kuruma bildirilir. Yurt içi toplantılarda her toplantıdan en az on beş iş günü önce; yurt dışı toplantılarda ise en az otuz iş günü önce toplantının içeriği, muhtemel katılımcı listesi, yapılacak masraf kalemleri ve etkinliklerin Kuruma bildirilmesi zorunludur.” ancak 17.02.2016 tarihinde internet üzerinden yapılan sorgulamada görüldüğü üzere, Müvekkil Şirket’in Sempozyum’a katılmak üzere TİTCK’ya yaptığı başvuru T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından reddedilmiştir Ret kararı üzerine Müvekkil Şirket’in etkinliğe katılamayacağı kesinleşmiş olduğundan, Davalı’nın işbu ret kararından olumsuz etkilenmemesi adına, Müvekkil Şirket ret kararını öğrendiği gün bu durumu Davalı’ya derhal bildirmiştir. davalı’ya yapılan ödemelerin TİTCK’nin ret kararını takiben artık verilmesi hukuken imkânsız olan bir sponsorluk etkinliği hizmetine ilişkin olması ve Müvekkil Şirket’in bu sponsorluk etkinliğine katılımı için avans ödediği hizmet bedelinin karşılığından yararlanamayacak olması sebebiyle Müvekkil Şirket, Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası’na binaen yaptığı 17.220,60 Euro’luk ödemenin tarafına iade edilmesi için 18.03.2016 ve 08.04.2016 tarihlerinde Davalı’ya noter kanalıyla ihtarnameler göndermiştir. buna karşılık Davalı, Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası’nda geç yapılan iptallerin iadesinin olmayacağı ve diğer tüm ilaç şirketi katılımcılarının TİTCK’dan gerekli izni zamanında alabildiği söylemiyle, etkinliğe katılımla ilgili iptal işlemlerini yapmaya ve bu şekilde söz konusu tutarı geri ödemeye yanaşmamış olup, Müvekkil Şirket açık şekilde mağdur durumda bırakılmıştır . Müvekkil Şirket ne Sempozyum’a katılarak sponsorluk etkinliği verebilmiş ne de ödediği meblağ kendisine iade edilmiştir. Bu esnada Davalı’nın tarafımıza ilettiği ve hukuken hiçbir bağlayıcılığı olmayan broşür mahiyetindeki belge dayanak olarak gösterilmiştir ki hukuken bu mümkün olamaz. Bu nedenle bu davayı açma zorunluluğu doğmuştur. Şöyle ki; Müvekkil Şirket’in hizmet alımının imkânsız hale gelmesi nedeniyle iptal işleminin yapılması ve avans verdiği bedeli iade taleplerinin reddedilmesi hukuka aykırıdır. Davacı müvekkilin bu taleplerinin reddedilmesine ilişkin gerekçe olarak Davalı’nın hazırlattığı ve muhatabı müvekkil dahi olmayan, üstelik hiçbir hukuki ve bağlayıcı değeri olmayan “etkinlik broşürlerinin” gösterilmesi ise mümkün değildir. davalı tarafından Müvekkil Şirket’e gönderilmiş olan Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Sempozyum’a katılması istenilen hekimlere hitaben “Değerli Meslektaşlarım”, “bu sempozyumda öncelikle… ilgili branşlar olan fiziksel tıp, rehabilitasyon, ortopedi uzmanları ve spor hekimleriyle tartışılacak olmakla birlikte”, “birlikte bu sportif rehabilitasyon konusunda neredeyiz ve nerede olmalıyız sorularının cevaplarını arayalım” şeklindeki ifadeler yer almaktadır. Bu bölüm Sempozyum’a katılacak hekimlere hitaben yazılmıştır; hatta hekimlerin kayıt ve konaklama ücretlerine dair düzenlemeler de bulunmaktadır. Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası’nın ikinci kısmında ise Tanıtım ve Sponsorluk Seçenekleri başlığı altında “Sportif Rehabilitasyona Multidisipliner Bakış için dileyen firmalara Exclusive Sponsorluk Paketi sunulacaktır”, “dileyen firmalara özel konsept sponsorluğu sunulacaktır” “stand alanları”, “stand kurulumu” ifadelerinin yer aldığı, açıkça Sempozyum’a katılacak şirketlerin sponsorluğu olarak algılanabilecek etkinliklerin açıklandığı ve sponsorluk hizmeti vermek isteyen şirketleri muhatap alan program düzenlemeleri bulunmaktadır. Müvekkil Şirket de Tanıtım ve Sponsorluk Seçeneklerinden seçtiği “…”e binaen ödeme yapmış olup; hekimlerin katılım koşullarını düzenleyen birinci bölüme ilişkin herhangi bir şekilde yükümlülük altına girmesi, ilgili metnin bir broşür olmasını bir tarafa bıraksak dahi, özne olarak mümkün değildir: Müvekkil Şirket’in bir hekim olmadığı dikkate alındığında, hekimlerin Sempozyum’a katılım koşullarını düzenleyen bölümle bir ilgisinin olmadığı ve bu bölümdeki düzenlemelere tâbi olamayacağı şüphesizdir. Durum böyle olmakla birlikte, Davalı, Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası’nın hekimlere yönelik ilk bölümünde 3 numaralı açıklamada yer alan organizasyon kuralına atıfta bulunarak, Müvekkil Şirket’in almamış olduğu hizmet için ödediği meblağı iade etmeyi reddetmiştir. işbu ibare uyarınca: “muhataba gönderilen Sponsorluk ve Tanıtım Dosyasından muttali olduğu üzere (…); ‘Kayıt ve konaklama iptali 2 Kasım 2015 tarihine kadar bildirildiği takdirde ücretlerin tamamı iade edilecektir. 2 Kasım 2015 – 22 Aralık 2015 tarihleri arasında yapılan iptallerde, kayıt ve konaklama ücretlerinin %50’si iade edilir. 23 Aralık 2015 itibariyle yapılacak iptallerde iade yapılmayacaktır. Tüm iadeler kongre bitiminden sonra yapılacaktır.’” İptal tarihleri ile ilgili söz konusu düzenleme, Sempozyum’a katılacak tıp doktorlarının, ilgili fiziksel tıp, rehabilitasyon, ortopedi uzmanları ve spor hekimlerinin katılım koşullarını belirleyen kısımda yer almaktadır. Müvekkil Şirket, anılan kişilerden olmayıp Sempozyum’a sponsor olmayı amaçlayan bir ticaret şirketi olduğundan, Davalı’nın sponsorluk bedeli iadesinden imtina etmek için dayandığı söz konusu düzenleme Müvekkil Şirket’e uygulanabilir değildir. Müvekkil Şirket, Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası’nın Tanıtım ve Sponsorluk Seçenekleri başlıklı ikinci bölümdeki sponsorluk etkinlik paketlerinden … kabul ederek Davalı’nın gönderdiği bütçeyi kabul etmiştir. Bu hizmet bedeli, Müvekkil Şirket’in katılmayı hedeflediği Sempozyum’da vereceği stand sponsorluğuna ilişkin olup, sadece bu hizmet açısından doğan borç ilişkisi kapsamında Müvekkil Şirket ve Davalı arasında bir hukuki ilişki yaratır. Başka bir ifadeyle, Davalı’nın stand sponsorluğu sağlama borcu ve karşılığında Müvekkil Şirket’in bu hizmet bedelini ödeme yükümlülüğünden doğan hak ve borçlar yalnızca tarafları arasında ileri sürülebilir. Her nasıl Sempozyum’a katılacak hekimler, Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası’nda yer alan şirket sponsorlukları seçeneklerinden doğan hak ve borçlara tâbi olamazlarsa, Müvekkil Şirket de Sempozyum’a katılacak hekimlerin katılım koşullarına ilişkin herhangi bir hak veya yükümlülüğe tâbi olamaz. Metnin bir broşürden gayrı bir metin olmadığı ve bunun zaten bağlayıcı olamayacağı hususunu tekrarda ayrıca fayda görüyoruz. Broşürler, düzenleyicileri için dahi icaba davettir. Bu broşür veya şartlarının muhatabı da sözleşeni de olmayan müvekkilin parasını geri ödememek için yapılan beyanların kötü niyetli ve hukuka aykırı beyanlar olduğuna şüphe yoktur. Davalı’nın Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası’nda hekimlere yönelik belirlenmiş (iptale ilişkin) koşulları ileri sürerek Müvekkil Şirket’e yükümlülük yaratmaya çalışması ve Müvekkil Şirket’in alamadığı bir hizmet için ödediği bedelin iadesini reddetmesi, gerek sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gerekse dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Zira Sayın Mahkeme’nin mâlumu olduğu üzere, Türk Medeni Kanunu Madde 2’de yer alan dürüstlük kuralı uyarınca herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Ayrıca sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereği, bir sözleşme ancak taraflarını (sözleşenleri) bağlar. Dolayısıyla, Davalı’nın Sponsorluk ve Tanıtım Dosyasında yalnızca hekimleri bağlayan koşulları esas alarak, Müvekkil Şirket’i icazet vermediği bu koşullarla bağlı hale getirmesi, sadece hekimler için yazılmış olan ve doğası gereği Müvekkil Şirket’e uygulanamayacak olan yükümlülükler doğurması ve Müvekkil Şirket tarafından ödenen ancak hiçbir karşı edimi bulunmayan hizmet bedelinin iadesinden kaçınması hukuka aykırılık teşkil eder. Bir tarafça önceden hazırlanmış olan ve diğer tarafın menfaatine aykırı hükümler içeren genel işlem şartlarının sözleşme kapsamında sayılması için, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa açıkça bilgi vermesi ve bu koşulların içeriğini açıklaması, diğer tarafın da bu koşulları kabul etmiş olması gerekir. Ancak dava konusu uyuşmazlıkta, Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası’nı düzenleyen Davalı, hekimlerin menfaatine aykırı olduğu şüphesiz olan iptal hükümleri hakkında hekimlere veya sponsorluk için başvuran Müvekkil Şirket’e açıkça bilgi vermemiş, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamamıştır. O halde, Davalı’nın Müvekkil Şirket’e sponsorluk bedeli iadesinden kaçınmak için kendince dayanak olarak kullandığı, Sponsorluk ve Tanıtım Dosyasının ilk bölümünde 3 numaralı açıklamada yer alan ve Müvekkil Şirket’in menfaatine açıkça aykırılık teşkil eden koşul, TBK Madde 21 uyarınca “yazılmamış sayılır” ve böylece ne düzenlemenin tarafı olan hekimleri ne de düzenleme ile zaten ilgisi bulunmayan Müvekkil Şirket’i bağlar.
Davalı’nın, Müvekkil Şirket’in ödemiş olduğu ve hiçbir karşı edimi bulunmayan hizmet bedelini alıkoyması haksız kazanç teşkil eder. Davalı organizasyon şirketinin, hizmet alması imkânsız bir müşterinin verdiği avans ödemesini alıkoyması, bu şirketin iptal işlemini hemen yapmaması kabul edilemez. Bu sebeple Davalı, haksız kazanılan hizmet bedelini geri vermekle yükümlüdür. Müvekkil Şirket, Sponsorluk ve Tanıtım Dosyası kapsamında Sempozyum’da vereceği sponsorluk etkinliğinin içeriğine dair taslak bütçeyi kabul ederek, öncelikle 11.02.2016 tarihinde 16.800 Euro tutarında ödeme yapmış ve daha sonra 421,20 Euro tutarında ikinci bir ödeme yapmıştır. Akabinde ise, Sempozyum’a katılımı için TİTCK’ya yaptığı başvurunun reddedildiğini öğrenerek, Davalı’yı bu duruma ilişkin derhal bilgilendirmiştir. Bir kişi ister sözleşme sebebiyle, ister sözleşme harici bir ilişki nedeniyle ifa edilemeyecek olan bir hizmet için başkasına ait bir malı haklı bir sebep olmaksızın iktisap ederek, haksız menfaat elde ediyorsa aldığı şeyi sahibine iade etmekle yükümlüdür. TİTCK’nin Müvekkil Şirket’e atfedilemeyecek bir sebeple Sempozyum’a katılma başvurusunu reddetmesi ile Müvekkil Şirket ve Davalı arasındaki sözleşmenin ifası da imkânsız hale gelmiştir. Müvekkil Şirket’in Davalı’ya TİTCK’nın ret kararını bildirmesiyle birlikte Davalı’nın 17.220,60 Euro kapsamında yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri ifa etmesinden beklenebilecek hiçbir yarar kalmamıştır. Müvekkil Şirket almadığı bir hizmet için 17.220,60 Euro ödemişken, Davalı’nın sponsorluk paketi çerçevesinde ifa etmeyi yükümlendiği konaklama, stand kurulumu vb. hizmetlerin hiçbirini vermesine gerek kalmamıştır. Bu ödemenin iadesi için Müvekkil Şirket, 18.03.2016 ve 08.04.2016 tarihlerinde Davalı’ya noter kanalıyla ihtarnameler göndermiştir. Bu hem dürüstlük kuralına hem de hakkaniyete aykırılık teşkil eder. O hâlde Müvekkil Şirket’in mağduriyetinin giderilmesi adına, Davalı’dan alamadığı sponsorluk hizmetinin bedeli Müvekkil Şirket’e iade edilmelidir. Davacı müvekkil ise hem basiretli hem de hakkaniyetsever bir tacir olmakla söz konusu etkinlik bütçesi için yapmış olduğu avans ödemesinin %10’luk kısmının düşülerek %90’lık bir kısmının kendisine iadesi ile yetinme kararı almıştır. Bu kararında, kötü niyetli Davalı’nın çalıştırdığı personel masraflarını, Davalı kanadında yapılmış olabilecek birkaç saati bulabilecek bir mesainin karşılığını paylaşmayı uygun görmüştür. Bu nedenle dava konusu talebimiz, etkinlik için ödenen toplam bedel olan 17.220,60Euro’nun %90’ı olan 15.498,54 Euro’un TL karşılığının fiili ödeme günü TC Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanarak dava tarihinden itibaren işletilecek faizi ile beraber Yukarıda arz ve izah olunan ayrıca re’sen göz önünde bulundurulacak tüm diğer sebeplerle ve fazlaya dair her türlü talep ve haklarımız saklı kalmak üzere, etkinlik için ödenen toplam bedel olan 17.220,60 EURO’nun %90’ı olan 15.498,54 EURO’nun TL karşılığının fiili ödeme günü TC Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanarak dava tarihinden itibaren işletilecek faizi ile beraber Davalı’dan alınarak Müvekkil Şirket’e ödenmesine ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin Davalı’ya yükletilmesine karar verilmesini saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz…”
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir: ” …Davacı, sempozyuma katılım için süresinde başvuru yapmadığı gibi müvekkil şirkete bu durumu katılım bedeli iade tarihlerinden sonra ve sempozyum başlangıç tarihinden sadece “1” iş günü önce bildirmiştir. Müvekkil şirket söz konusu Sempozyumu 26-27 Şubat 2016 tarihlerinde İstanbul … Otelinde gerçekleştirmiştir ve bu Sempozyuma sektöründe nam sahibi 16 adet firma katılım sağlamıştır. Öncelikle, davacı vekili dilekçesinde taraflar arasında hukuki anlamda sponsorluk ilişkisinin var olmadığını iddia etmiştir ki bu iddialar aşağıda izah edilen nedenelerden dolayı hukuken mesnetsizdir; Taraflar, Sempozyuma katılmak, 50 adet doktora sponsor olmak ve 2 adet stand kurulumu hususlarında müzakerelerde bulunmuşlardır ve müvekkil şirket tarafından davacı şirket ürün müdürüne 3 ARALIK 2015 taritiinde ekinde “…Sportif Rehabilitasyon Bütçe” ve “Sponsorluk Dosyası” bulunan e-mail gönderilmiştir (EK-3, EK-4 ve EK-5). Taraflar, devam eden yazışmalarda 28 Ocak 2016 ve 9 Şubat 2016 tarihlerinde bütçe revize edilmek suretiyle sponsorluk koşullarında anlaşmışlar ve ilgili ödemeler 11 Şubat 2016 ve 19 Şubat 2016 tarihlerinde gerçekleşmiştir. Davacıya sunulan gold sponsorluk paketinin mantığında hekim kaydını indirimsiz olarak 50 sayısında tutmak ve stand bedelinde indirim sağlamak yatmaktadır. … sponsorluk bütçesi içindeki kalemlere bakılacak olursa 11.000 Evro’luk bölümü doktor kayıt (Her bir doktor kaydının 220.- Euro olduğu sponsorluk dosyasında ayrıca belirtilmiştir) 2.500.- Euro’luk kışmı indirimli stand bedelidir ki (normalde sadece stand alınması halinde indirimsiz 2 birim stand bedeli 7.000 Eura’dur) Geri kalan kısmı da konaklama bedelidir. Ayrıca davacıya gönderilen bütçe mailinde … paketin içeriğinin 50 hekim kaydını kapsadığı açıkça exce! sheet içinde belirtilmiştir Davacı ürün müdürünün davalıya 25 Şubat 2016’da gönderdiği mailde sponsorluk kalemleri içinde sunulan 50 hekimin kaydını üstlendikleri ve davacı fırmayla kurulan doktor kayıt sponsorluğu ilişkisi de açıkça görülmektedir. … ile kurulan ilişkinin temelinde hekim kayıt sponsorluğunu firmanın üstlenmesi yatmaktadır. Buradaki amaç, ilaç firmalarının konusunda uzman hekimleri bilimsel çalışmalarında destekleme niyetleridir. davacı, Sempozyuma katılmak için mevzuat gereği Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan izın alması gerekirken zamanında başvuru yapmadığından dolayı başvurusu reddedilmiş ve bu durum resmı olarak 24 şubat 2016 tarıhınde saat 19:34’de mail yoluyla (sempozyum tarihinden 1 ış günü öncesinde) müvekkil şirkete bıldırılmıştır. önemle belirtmek gerekir ki; salt davacı için düzenlenen ve davacıya gönderilen *… Sportif Rehabililtasyon Bütçe” başlıklı mail ekinde gönderilen sponsorluk dosyasında katılım bedeli iade koşulları açıkça bildirilmişti. Bu dosyada “Kayıt ve konaklama iptali 2 Kasım 2015 tarihine kadar bildirildiği taktirde ücretlerin tamamı İade edilecektir. 2 Kasım 2015 – 22 Aralık 2015 tarihleri arasında yapılan iptallerde, kayıt ve konaklama ücretlerinin 9.50’si iade edilir. 23 Aralık 2015 itibariyle yapılacak iptallerde iade yapılmayacaktır.” ibaresi yer almaktadır. iİlgili sempozyum … Tıp Fakültesi gibi çok saygin bir üniversite tarafından düzenlenmiş olup ayrıca saygın ve ulusal Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon derneği olan …Derneği ile …ve Diz Cerrahisi Derneği tarafından desteklenmiş ve bilgileri dahilinde web sitesi oluşturulmuş ve şartlar yayınlanmıştır. Davacı şirket haricinde sempozyuma katılan 16 firmanın doktor katılım ve diğer sponsorluk şartlarına uyumunda herhangi bir aksama yaşanmamıştır. D avacı, bölüm asistanı vasıtasıyla 17 Şubat 2016 tarihinde ekinde sadece sağlık bakanlığının ret kararı bulunan bir e-mail’i …etmiş , akabinde 24 Şubat 2016 tarihinde şirket yetkilisi tarafından “başvurunun reddedildiği. ve sempozyuma katılımın sağlanamayacağı” minvalinde resmi bilgilendirme yapılmıştır. davacı, ilgili kuruma süresinde başvurmadığı için kendinden sadır nedenle sempozyuma katılamamıştır ki bu durum hiçbir surette “sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesi” olarak nitetendirilemez. Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesine göre imkansızlığın varlığı “borçlunun kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğinin ispat edilmesi” şartına bağlıdır. İlgili kurumun ret gerekçesi; davacının dilekçesinde de ikrar edildiği üzere…Tıbbi Ürünlerin Tanıtım Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik’in 11. Maddesi 3. Fıkrasında belirtilen 15 günlük süreye uyulmamış olmasıdır. Yukarıda belirtilen davacıya has hazırlanmış bütçe ve Özel koşullar ve sempozyum sponsorluk dosyası, Türk Ticaret Kanunu’nun 18. maddesinde yer alan “her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir” hükmü uyarınca davacıyı bağlayıcı niteliktedir. davacı, iptal koşullarına vakıftır ve taraflar arasında bağlayıcı iptal ve katılım bedeli iade sürelerine uymamıştır. Davacı tarafından 24 ŞUBAT 2016 tarihinde yani Sempozyum tarihinden sadece bir iş günü önce sempozyuma katılamacakları bildirilmiştir ki müvekkil şirket tarafından işbu tarihe kadar davacının sponsor olduğu 50 doktor ve 2 adet … da dahil olmak üzere Sempozyumun gerçekleştirilmesi için gerekli tüm harcamalar yapılmış veya taahhüt edilmiştir. Sempozyuma katılımı planlayan 16 adet firma hiçbir. sorun yaşamadan gerekli izinleri almış ve sempozyuma katılım gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla, süresinde iptal bildirimi yapmayan davacıya katılım bedelinin iadesi yönünde hüküm tesis etmek hukuka ve hakkaniyete aykırıdır. Davacı vekili dilekçesinde 17 Şubat 2016 tarihinde İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan izin alınamadığını ve Sempozyuma katılamayacaklarını müvekkil şirkete bildirdiklerini iddia etmektedir. Ancak davacı şirket, ret kararını bildirdiğini iddia ettikleri 17 Şubat 2016 tarihinden sonra müvekkil şirket banka hesabına 19 Şubat 2016 tarihinde sözleşme bedeli bakiyesi olan 421.- EURO ödeme gerçekleştirmiştir. Sempozyuma katılımın reddedilmiş olduğu bilinmesine rağmen hangi saikle bakiye ödemenin gerçekleştirildiğinin davacı şirket tarafından izah edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. 2. Davacı, iadesini talep ettiği sözleşme bedelinden “%10 indirim yaparak dava müddeabihini belirlemiştir. Bu indiriminin nedenini de “kötüniyetli davalırım personel masrafları ve birkaç saati bulabilecek mesainin karşılığı” olarak ifade etmiştir. Davacının hiçbir ticari teamüle uymayan bu hesabının hangi kriterler alınarak yapıldığı ve % 10 iskonto oranına ulaşıldığının izah edilmesi gerektiği kanaatini taşımaktayız. Açıklanan nedenlerle davanın reddi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmak sureti ile hüküm kurulmasını ….”
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen organizasyon sözleşmesinin ifasının imkansızlığı iddiasıyla ödenen sözleşme bedelinin %90’nın iadesi talebine ilişkindir.
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihazlar Kurumuna müzekkere yazılmış ve davacı …Tic. A.Ş.nin kuruma yaptığı 08/02/2016 tarih, … ve … takip numaralı talebi ile 26-27/02/2016 tarihinde … Otelde gerçekleşecek Sportif Rehabilitasyona Mültidisipliner Bakış Sempozyumu Müracaatının neden reddedildiği hususunun mahkememize bildirilmesinin istenilmiştir.
Cevap yazısında, başvurunun süresinde yapılmaması nedeniyle reddedildiği bildirilmiştir.
Dosyanın 1 tabip bilirkişi, 1 fuar organizasyon işlerinde uzman ve dosyamızdaki fuar organizasyon işlerinde hesap bilirkişisine tevdii ile taraflar arasındaki sözleşme, Sağlık Bakanlığının cevabi yazısı, taraflar arasındaki yazışmalar tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı tarafın dava konusu organizasyona katılamamasında davalının veya davacının hangisinin ne oranda kusurlu olduğunun, davacı tarafından davalıya ödenen bedellerin icmalinin ve dosya münderecatına göre davalı tarafından davacının organizasyona katılmasına yönelik yapılan bir masraf olup olmadığının tespiti ile sözleşme ve kusur durumuna göre davalının davacı tarafa iade etmesi gereken bir bedel olup olmadığını, var ise miktarının ne olduğunun tespiti ve temerrüt gerçekleşmiş ise temerrüt tarihinin ne olduğu hususlarında rapor oluşturulmasına dair karar kurulmuştur.
Bilirkişi heyetince sunulan 14/01/2019 tarihli raporun sonuç kısmında özetle şöyledir:
“..Asli takdir sayın Mahkemeye ait olmak kaydıyla, sektörel uygulamalar da gözetildikte; Bilirkişiliğimizce taraflar arasındaki anlaşmanın uygulanmasında davalının herhangi bir kusurundan söz edilemez. Davacı, yasal düzenlemelere uymayarak Sağlık Bakanlığından izin alınmasını geç müracaatı nedeniyle kendisi imkânsız hale getirdiğinden, kusur kanımızca asli takdir yüce Mahkemeye ait olmak kaydıyla davacıya aittir. Davacı davalıyı gördüreceği hizmet ile ilgili 16.800 EURO ödemeyi 11.02.2016 tarihinde, 421,20 EUR ödemeyi 19.02.2016 tarihinde gerçekleştirmiş ve toplam: 17.220,60 EURO ödeme davalı uhdesine göndermiştir. Davalının, dava için ne miktar bir harcama yapmış olduğu vefa nelerö katlanmak mevkiine geldiği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Çünkü bu hususta davalı tarafından yeterli delil sunulmamış olduğundan, bu konuda herhangi bir hesaplama yapılması mümkün değildir. Ayrıca, bu anlamda bir hesaplamanın gerekli olup olmadığının takdiri de yüce Mahkemeye aittir. b) Yukarıda da belirttiğimiz gibi, eğer sayın Mahkemece sözleşmenin yerine gelmemesinin (sonradan ortaya çıkan sübjektif imkansızlık) kusurlusunun ve sorumlusun davacı yan olduğu yönündeki bu yaklaşım yerinde görülecek olursa; davacının, sözleşmede belirlenen iptal sürelerine uymaması da kendi kusurundan kaynaklanan sebeple/Sağlık Bakanlığından izin alamaması nedeniyle gerçekleşmekle; bu kapsamda davacı yan sözleşmenin ifasının imkansızlığına sebebiyet verdiğinden dolayı keyfiyet gerçekleştiği için davacının ödediği bedeli aynen iadesini isteme hakkı bulunmamaktadır değerlendirmesini dermeyan etmek mümkün olabilecektir. Bu perspektifin devamında, borçlunun kusuru (somut olayda: davacı) ile imkânsızlık yüzünden borcun ifası prosedürü ikmal olunamadığından keyfiyet mezkür çerçevede değerlendirilecektir. Ancak bu dava davalı yan, karşı dav ikamesi ile başkaca bir giderim talebini dava konusu kılmış değildir; binaenaleyh davalı yanın bu anlamda bir “karşı davası” yoktur. Fakat somut durumda, yukarıda izhar olunan yaklaşım, sayın Mahkemece henimsenecek olursa, davacının iade talebinin yerine getirilmemesi gerektiği de kabul edilebilir. Kuşkusuz bu durumda, sayın Mahkeme tamamen kendi takdirinde kalarak, TBK md. 114/ll hükmünün yollaması ile TBK md. 51/ 1 ve 52 hükümlerini gözeterek, davacı yanın isteminin kısmen kabulü etkisi yaratacak yönde hüküm kurmakta da muhtardır. Heyetimizde muhasip aza (mali müşavir bilirkişi) olmadığından, bu noktada bir hesaplama yapma uzmanlığı ile teçhizatlı bulunmamaktayız….” Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve bilirkişi raporuna karşı davacı vekili itiraz dilekçesi sunmuştur. Davacı vekilinin talebinin kabulü ile heyetten …’in çıkartılarak heyete fuar organizasyon alanında uzman bir bilirkişinin ve bir mali müşavirin dahil edilmesine, sözleşme hükümleri, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, fuar organizasyonundaki teamüller, tarafların organizasyona dair yapmış olduğu masraflar varsa bunlarında ne kadar olduğuna ilişkin raporda ayrıca bir başlık altında ve tüm dosya kapsamına ilişkin rapor istenilmesine dair karar kurulmuştur.
Bilirkişi heyetine tarafından düzenlenen 09/06/2021 tarihli raporun sonuç kısmı şöyledir: “….Davacının organizasyona katılabilmek amacıyla Sağlık Bakanlığından alınması gereken iznin, başvurusunu geç yapmış olması sebebiyle alınamamasında kendi kusurunun bulunduğu; davacının bu durumu 17.02.2016 tarihinde davalıya bildirdiği, bu bildirimin taraflar arasındaki iptal sürelerine uymadan yapıldığı, davacının kendi kusurundan ortaya çıkan fiili durumdan davalının sorumlu tutulamayacağından davacının ödediği bedeli aynen iade hakkının bulunmadığı veya dava dilekçesinde belirttiği gibi ödenen toplam bedel olan 17.220,60 EURO üzerinden %10 kesinti yapmak suretiyle %90’ı olan 15.498,54. EURO bedel alacaklı olduğu yönündeki talebine katılmadığımızı, davalının davacıyla aralarındaki ticari ilişki gereğince yapmak zorunda kaldığı harcamalar tutarı KDV hariç 1469,50 EUR diğer giderler, 2500 EUR stand gideri, no-show bedeli 5680,83 EUR olmak üzere toplam: 9.650,33 EUR alacaklı olduğu, davalının kar marjı hesabı yönünden hizmetin, davacının kusuru nedeniyle yapılamamasından dolayı gerçekleşmediği göz önünde tutulduğunda davalının 2204,25 EURO kar marjını alma hakkının bulunduğu ve dolayısıyla toplam: 11854,58 EUR davacıdan alacaklı olduğu ancak hizmetin tamamının davalı tarafından gerçekleştirilmemesi nedeniyle %15 hesaplanan kar bedelinde indirim yapılıp yapılmayacağı hususunun sayın mahkemenin takdirinde bulunduğu, davalının no-show bedeli düşüldükten sonra bakiye KDV hariç 2840 EURO bedelin ise sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesi içerisinde davacıya ödeme yükümlülüğünün bulunabileceğine…” Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, ilaç şirketi olan davacının 26 – 27 Şubat 2016 tarihleri arasında …’nde … Üniversitesi … Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı tarafından organize edilmiş olan Sportif Rehabilitasyona …Bakış Sempozyumuna sponsorluk faaliyetleri gerçekleştirmek amacıyla katılım yapmayı planladığı, bu kapsamda davalı organizasyon şirketi ile belirli bir ücret karşılığında anlaşmaya vardığı anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, davalı organizasyon şirketinin, sempozyumun yapılacağı kongre merkezinde sözleşmeden kaynaklanan tüm hazırlıkları yaptığı, buna karşılık davacı şirketin resmi kurumlardan alması gereken izinleri süresinde başvuru yapmaması nedeniyle alamadığı ve sempozyuma katılımın sağlanamadığı görülmektedir. Ayrıca dosya kapsamına yansıyan bilirkişi raporlarından ve resmi kurum cevaplarından, davalı organizasyon firmasının sempozyuma katılamama konusunda kusurunun bulunmadığı, bu durumun tamamen davacıdan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davalının katılım için tüm hazırlıkları yaptığı, davacı adına ayrılmasını sağladığı standın etkinlik boyunca boş kaldığı, bu stand üzerinden aynı tarihlerde gelir elde ettiğine veya başka bir firmaya bunu devrettiğine dair iddia ya da tespit bulunmadığı, dolayısıyla davacının tamamen kendi kusurundan ve ihmalinden kaynaklı olarak sempozyuma katılamaması nedeniyle bu konuda gerekli hazırlıkları yapması için anlaşmaya varmış olduğu davalıya yapmış olduğu ödemelerin iadesini isteyemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmış olup davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın REDDİNE
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 1.073,32-TL harçtan düşümü ile bakiye 992,62-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 8.970,46-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/01/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza