Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/444 E. 2020/244 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/444 Esas
KARAR NO : 2020/244

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 12/05/2017
KARAR TARİHİ : 09/07/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili …’ın davalı şirketin %10, …’ın %15 oranında ortağı olduğunu, davalı şirketin genel kurulları, yasa ile öngörülen sürelerde değil son 10 yıldır kağıt üstünde 3 yıllık toplantılar yapılarak geçiştirildiğini, bilançolar ve sair defterlerin gereği gibi incelenmesine imkan verilmeksizin kar payı dağıtımı yapılmaksızın hesapların doğrudan doğruya kabul ve yönetimin ibra ettirildiğini, … 33. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirket davalı şirketin yönetim kurulundan o tarihte halen toplanmamış olan 2015 yılı genel kurulunun toplanması için usulüne uygun biçimde talepte bulunulması sonrasında yönetim kurulunun yasal süreler içinde böyle bir hazırlık ve çağrı içine girmemesi üzerine halen yapılmamış olan genel kurulun yapılabilmesi için … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile genel kurul yapılmasını talep gereği doğduğunu, genel kurulun 20/03/2017 tarihinde yapıldığını, müvekkillerinin davalı şirketin iyi niyet kurallarına aykırı olarak kar payı dağıtmaktan sürekli kaçınması sebebi ile kar payı alamadıklarını, davaya konu genel kurul kararına istinaden kararın iptali ile müvekkillerinin hakkı olup kendilerine keyfi şekilde ödenmeyen kar paylarının mahkemece tayin edilecek bilirkişi heyetince hesaplanarak kendilerine ödenmesi gerektiğini, genel kuruldaki çoğunluğun şirketteki etki ve gücünü kötüye kullanarak müvekkillerinin haklarını kullanmalarını yıllardır engellediğini, 1, 2 ve 3 nolu genel kurul kararlarında muhalefet ettikleri üzere yapılan ibraların gerçeği yansıtmayan finansal tablo ve bilançolar doğrultusunda yapıldığını, denetim raporun davalı şirketin uzun yıllardır mali müşavirliğini yapan …’in hazırladığını, raporun tarafız bir şekilde hazırlanmadığını, anılan genel kurulun 5. Maddesi kapsamında yönetim kurulunun ibrasına geçildiğini, yönetim kurulu üyelerinin oy çokluğu ile ibrasına karar verildiğini ancak davalı şirketin 3 yönetim kurulu üyesinin toplam hissesinin %53’e tekabül ettiğini, yönetim kurulu üyelerinin kendi haklarındaki ibraya katılamayacağının aynı maddede düzenlendiğini, 20/03/2017 tarihli şirket genel kurulunun şirket bilançolarının ibrasına ve kar payı dağıtılmamasına ilişkin 3 nolu kararının iptali gerektiğini belirterek tüm bu sebeplerden dolayı 20/03/2017 tarihli şirket genel kurulunun şirket bilançolarının ibrasına ve kâr payı dağıtılmamasına ilişkin 3 nolu kararının iptaline, fazlaya ilişkin her türlü hak ve alacakları saklı kalmak üzere müvekkillerinin yasal hakkı olup kendilerine keyfi şekilde ödenmeyen 2003-2015 yıllarına ait dağıtılabilir kâr payının doğduğu ilgili yıldan itibaren işletilecek olan avans faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesi amacı ile müvekkillerinin yasal hakkı olup kendilerine keyfi şekilde ödenmeyen 2003-2015 yıllarına ait dağıtılabilir kar paylarının gerçek tutarlarının ve bunlara uygulanacak avans faizinin mahkemece tayin edilecek bilirkişilerce hesaplanarak tespiti ve belirlenecek tutarın her bir yıl için ayrı ayrı uygulanacak avans faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ve denetçinin ibrasına ilişkin 5 nolu kararın bilanço-kâr-zarar hesaplarının gerçeği yansıtmadığından bahisle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 1984 tarihinde kurulduğunu, tekstil alanında faaliyet gösteren bir aile şirketi olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 20/06/2012 tarihinde yapılan genel kurulda …’ın yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, ayrıca 3 yıl için şirketi temsil ve ilzama yetki verildiğini, TTK’da şirketlerin faaliyet döneminin sona ermesinden itibaren 3 ay içinde olağan genel kurul toplantısının yapılmasının ön görüldüğünü, bunun bir zorunluluk olmadığını, iptali istenilen dava konusu olan 2015 yılı genel kurulunun davacı tarafın iddialarında belirttiği gibi mahkeme tarafından alınan bir kararla değil yönetim kurulu tarafından alınan ve yönetim kurulu tarafından belirlenen gündem konuları ile sınırlı olmak üzere yapıldığını, davacı tarafın iptalini istediği kararların genel kurul gündeminde olmadığını, genel kurul konusunda mahkemeden böyle bir kararın da alınmadığını, davacı tarafın gündemde olmayan ve genel kurulda karar alınmayan hususlarda iptal istediğini, davacı tarafın kar payı talep haklarının zaman aşımına uğradığını, 20/03/2017 tarihinde yapılan 2015 yılı genel kurulunun gündem maddesinde kar dağıtımına ilişkin bir gündem olmadığını, yapılan genel kurul toplantısında kar dağıtımına veya kar dağıtılmamasına ilişkin bir görüşme ya da karar alınmadığını, divan oluşumunun genel kurula katılan mevcut ortakların oy çokluğu ile yasal nisaplar içinde seçildiğini, davacı tarafın itirazlarının hukuki bir değeri olmadığını, davacı tarafın yönetim kurulu ibrasına ilişkin kararın iptali talebinin hukuki dayanağı olmadığını, yönetim kurulu ibrasının usul ve yasalara uygun olarak yasada öngörülen oylama ve oy çoğunluğu ile yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafın kâr payı ödenmesine ilişkin alacak talebi iş bu davadan tefrik edilerek mahkememizin 2018/108 esas sırasına kayıt edilmiştir.
Dava, davalı şirketin 20/03/2017 tarihli genel kurulda alınan 1, 2, 3, 4, 5 nolu kararlarının iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK 445-451 maddelerinde genel kurul kararlarının iptal edilebilirlikleri ile butlanı yaptırımları düzenlenmiştir. İptal sebeplerinin düzenlendiği TTK 445 maddesinde 446. maddede belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine, özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden 3 ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iptal davası açabilecekleri belirtilmiş, iptal davası açabilecek kişilerin düzenlendiği TTK 446. maddesinde genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda davacıların davalı şirkette pay sahibi olup, aktif dava ehliyetinin olduğu, davacıların dava konusu genel kurulda vekâleten temsil edildikleri ve davaya konu kararlara olumsuz yönde oy kullanmakla birlikte muhalefetlerinin toplantı tutanağına geçirildiği anlaşılmıştır. Davalı şirketin sicilde kayıtlı adresinin Fatih/İstanbul olduğu, bu yerin yargı yetkisi bakımından mahkememize bağlı olduğu, dolayısı ile TTK 445 maddesinde kesin yetki olarak belirlenen genel kurul kararının iptali davası bakımından mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu genel kurul kararı tarihi 20/03/2017’dir. Dava 12/05/2017 tarihinde açılmış olup, TTK 445 maddesi uyarınca davanın 3 aylık yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyasının onaylı sureti, davaya konu genel kurul toplantı tutanağının onaylı örneği, gündem ve hazirun cetveli getirtilmiş, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir. Tüm dosya kapsamına göre davalı şirketin 20/03/2017 tarihli genel kurulunun 1, 2, 3, 4, 5 nolu kararlarının meydana gelişi veya içeriği itibari ile yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 08/10/2018 tarihli bilirkişi kurulu kök raporunun sonuç kısmında “…1-20.03.2017 tarihli davalı şirket Genel Kurulunun 1,2,3,4,5. Maddelerine itiraz, edildiği, 2- 1,2 ve 3. Maddelerle ilgili olarak itirazların esas sözleşmeye, TTK hükümlerine ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, 3- 4. Maddeyle ilgili olarak … 3 Asliye Ticaret Mahkemesi … esas Sayılı dosya ile devam eden dava olduğu, kar dağıtılması hususunun gündemde olmadığı, bununla birlikte davacıların kar dağıtılması yönündeki taleplerinin gündeme alınması hususunun oylanmaması karşısında takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, – 5. Maddenin rapor İçerisinde açıklanan nedenlerle iptalinin gerektiği yönündeki değerlendirmelerimiz hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Taraf itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. 30/05/2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle “…3. Değerlendirme davacı vekili, “… 8. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde genel kurula çağrı yapılması neticesinde zar zor gerçekleşmiş ve müvekkillerimizin talepleri dikkate alınmamıştır,’1 İtirazında bulunmuştur Bu itirazın değerlendirilebilmesi için … 8.Asliye Ticaret Mahkemesi … E, Sayılı dosyanın incelenmesi gerekmektedir Mevcut dosya içerisinde … 8,Asliye Ticaret Mahkemesi … E, Sayılı dosya olmamasından dolayı bu husus değerlendirilememektedir. Bu dosyanın temin edilerek dosya eklenmesi sonrasında ek bilirkişi raporu düzenlenebilecektir. SONUÇ ve KANAAT: Detayları yukarıda verilen inceleme ve hesaplamalar sonucunda, takdiri tamamen Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 1- … 8.Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı dosyanın dava dosyasına eklenmesi, 2- Takdir etmeniz ve dosyanın yeniden bilirkişi heyetimize verilmesi durumunda ek raporun tanzim edilebileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Taraf itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınmıştır. Bilirkişi kurulu tarafından tanzim olunan 27/12/2019 tarihli 2. ek raporun sonuç kısmında “…Bilirkişi kök raporuna davacı ve davalı vekillerinin yaptıkları itirazların tek tek değerlendirildiği, itirazlar sonucunda raporda detaylıca anlatıldığı üzere kök raporun sonucunu değiştirecek bir hususun bulunmadığı, 1, 2 ve 3. Maddelerle ilgili olarak itirazların esas sözleşmeye TTK hükümlerine ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, 4. Maddeyle ilgili olarak … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosya ile devam eden dava olduğu, kar dağıtılması hususunun gündemde olmadığı, bununla birlikte davacıların kar dağıtılması yönündeki taleplerinin gündeme alınması hususunun oylanmaması karşısında takdirin mahkemeye ait olduğu, 5. Maddenin rapor içerisinde açıklanan nedenler ile iptalinin gerektiği yönündeki değerlendirmeler hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi kurulu raporları bilimsel, denetime elverişli, gerekçeli ve kanaat oluşturmaya yeterli kabul edilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Dava, davalı şirketin 20/03/2017 tarihli genel kurulda alınan 1, 2, 3, 4, 5 nolu kararlarının iptali istemine ilişkindir. 1 nolu gündem maddesi uyarınca divan başkanlığına …, oy toplama memurluğuna …, yazmanlığa …’ın seçilmesine ve genel kurul tutanaklarının imzalanması için divan heyetine yetki verilmesine ilişkin karar yönünden; yukarıda yazılı olan bilirkişi kurulu raporlarında da belirtildiği üzere divan kurulu başkanlığına %25 oranında ortağı, oy toplama memurluğuna ve yazmanlığa da şirket ortaklarının oy çokluğu ile seçildiği görülmekte olup seçimin şirketin esas sözleşmesine ve TTK hükümlerine uygun olarak yapıldığı anlaşılmakla iptalinin istenemeyeceği kanaatine varılmıştır. 2 nolu gündem maddesi uyarınca şirketin yönetim kurulu tarafından hazırlanan 2015 takvim yılları yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanmasına ilişkin karar yönünden; 01/01/2015-31/12/2015 dönemleri yıllık faaliyet raporunun davalı şirketin temel faaliyetlerini gösterdiği, şirketin 2015 yılında 48.149,44-₺ kâr elde ettiği, faaliyet raporunda şirketi borca veya yükümlülüğe sokucu faaliyetin tespit edilmemiş olduğu, faaliyet raporunun oy çokluğu ile ibrâ edildiği, şirketi zarara uğratıcı faaliyetin tespit edilmediği, bu işlemin şirketin esas sözleşmesine ve TTK hükümlerine uygun olarak yapıldığı, ayrıca davacı taraf muhalefetinin neden kaynaklandığına dair tutanakta ve dosya içerisinde de herhangi bir maddi delil tespit edilememiş olması nedeni ile iptalinin istenemeyeceği kanaatine varılmıştır. 3 nolu gündem maddesi uyarınca 2015 yılına ait denetçi raporunun onaylanmasına ilişkin karar yönünden; şirket denetçisi olarak 21/06/2012 tarihli olağan genel kurul toplantısında 3 yıllık süre ile Necla Yenilmez’in belirlendiği ve aynı tarihli genel kurulda denetçinin oy birliği ile seçildiği, şirketin 2013, 2014 ve 2015 yıllarında bağımsız denetime tâbi olmak için zorunlu olan şartları sağlamadığından bu maddenin esas sözleşmeye ve TTK hükümlerine uygun olarak yapıldığından iptalinin istenemeyeceği kanaatine varılmıştır. 4 nolu gündem maddesi uyarınca 2015 takvim yılı bilançosu ve kâr-zarar hesaplarının kabulüne ilişkin karar yönünden; şirketçe gerçekleştirilen uygulamanın mâli mevzuat hükümlerine uygun hatta zorunlu olması nedeni ile iptalinin istenemeyeceği kanaatine varılmıştır. 5 nolu gündem maddesi uyarınca 2015 yılı çalışmalarından dolayı yönetim kurulunun ibrasına ilişkin karar yönünden; İbra, genel kurulun yönetim kurulu üyeleri hakkında bir irade açıklamasıdır. Genel kurul bu kararı ile yönetim kurulu üyelerinin söz konusu dönemdeki işlemlerinin hukuka ve ortaklık açısından işin gereğine uygun bulduğunu beyan etmektedir. Genel kurul ibra kararı ile yönetim kurulu üyelerini ilgili dönemdeki faaliyetleri sebebi ile sorumlu tutmayacağını açıklamaktadır. TTK md. 436/2 uyarınca şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamazlar ve yönetim kurulu üyeleri kendi ibra oylamalarında oy kullanamayacakları gibi diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamazlar. Öte yandan ibra oylamasında oy hakkından yoksun kişilerin oy kullanması tek başına alınan kararların iptali sonucunu doğurmaz. Kararın geçersiz kılınması için TTK md. 436/2 aykırı olarak kullanılan oyların kararın sonucunu etkilemiş olması gerekir. Diğer yandan TTK md. 436/1 uyarınca pay sahipleri kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı olduğu şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin müzakerelerde oy kullanamazlar. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde yönetim kurulu üyesi …’ın oğlu ve %7 hissesi olan …’ın yönetim kurulu üyesi ve 21/06/2012 tarihli genel kurulda yönetimde görevli imza yetkisi verilmemesi sebebi ile ibra oylamasına katılabilecekleri, 3 yönetim kurulu üyesi … %25, … %18 ve … %10 hisse sahibi olmakla toplam hisselerinin %53 olması nedeni ile kalan %47’lik hisse sahiplerinin ibraya katılabilecekleri, %47’lik katılımda ibranın ancak %23,5 üzerinde bir oranla sağlanabileceği, bu durumda davacıların toplamda %25 hisse sahibi oldukları ve ibrâya ilişkin gündem maddesini onaylamadıkları dikkate alındığında yönetim kurulunun ibrası için sadece %22’lik onaylama yapılabildiği, bu nedenle yönetim kurulunun ibra edilmesi yönünde alınan kararın bu yönü ile iptalinin gerektiği anlaşılmakla tüm bu sebeplerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne;
Davalı şirketin 20/03/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 5 numaralı kararının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-TL maktu harçtan peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 3.300,00-TL bilirkişi ücreti, 320,40-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 3.620,40-TL ile 62,80-TL harç gideri olmak üzere toplam 3.683,20-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı vekili lehine takdir olunan 3.400,00-₺ maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/07/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza