Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/425 E. 2021/736 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/425 Esas
KARAR NO : 2021/736

DAVA : Menfi Tespit (Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/05/2017
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesine özetle:01/02/2015 tanzim, 31/05/2015 vade tarihli ve 20.000,00-TL bedelli bononun keşidecisinin müvekkili gözüktüğü, bahse konu bono dayanak yapılarak müvekkiline … 36. İcra Dairesinin … esas numaralı dosyası ile takibe geçildiğini, müvekkilinin alacaklı gözüken şahsa herhangi bir nedenden ötürü hiçbir borcunun bulunmadığını, bir ticari ilişkisinin olmadığını, alacak verecek ilişkisinin olmadığını, senet metnin de her ne kadar nakden ibaresi mevcutsa da, bunun kabulünün mümkün olmayacağı, senedin ihdas nedeninin, sözde borç adı altında yatan nedenin açıklanmasının gerektiğini, borçlu gözüken şahsın bir tacir olduğunu, ancak senedi tacirlik sıfatıyla doldurmadığını, böyle bir durumda ticari defter ve kayıtların ibraz etmek durumunda kalacağı ve senedin hiçbir ticari defter ve kayıtta mevcut olmadığının görüleceğini, davalının kötü niyetli olduğunu, müvekilinin kendisine hiçbir ilişkin nedeniyle hiçbir borcu bulunmamasında rağmen hakkında haksız takip başlatıldığını, müvekkilinin, senetteki imzanın da tarafında ait olmadığını beyan ettiğini, vekaletnamedeki imza da incelendiğinde, çıplak gözle imzalar arasındaki farkın dikkat çektiğini, senette bulunan imzanın müvekkilinin imzasına benzetilmeye çalışıldığını, bu nedenle imza incelemesinin talep ettiğini, senette bulunan imzanın müvekkile ait olmamasına rağmen müvekkili aleyhine takip başlatmış ve müvekkili icra tehdidi altında bıraktığını, teminattan vareste tutularak, takibin durdurulmasına, icra veznesine girmesi muhtemel paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesin talep etmekle, alacaklı görünen davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına çarptırılmasına karar verilmesini, icra veznesine girmesi muhtemel paranın alacaklıya verilmemesi yönünde teminattan vereste olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bononun geçersizliği ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafı yükletilmesine, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesine özetle :Davacının takip konusu 01.02.2015 tanzim tarihli, 20.000,00 tl bedelli, veriliş nedeni nakden olan kambiyo senedi ile ilgili olarak borçlu olmadığının tespitini ve senedin iptalini talep ettiğini, davacı yan müvekkilinin alacaklı şahsa herhangi bir borcu olmadığını, ticari ilişkisinin bulnmadığını iddia ettiğini, fakat bonolarda ‘Mücerretlik İlkesi’ gereğince, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratıldığını, Kambiyo ilişkisi temel borç ilişkisinden soyut bir borç ilişkisi doğuracağından, senet hamilinin veya lehtarının asıl borç ilişkisinin varlığını ve mahiyetini ispat etmek zorunluluğu bulunduğunu, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa ait olduğunu, senet metninde ‘nakden’ ibaresi mevcut iken bunun davacı yan tarafından kabulünün mümkün olmadığı iddiasının yerinde olmadığını, bir defa bir alacak borç ilişkisine dayandığı ‘nakden’ kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uymak gerektiğini, bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili anlamına geldiğini, bu durumda senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girdiğini, Söz konusu senette bulunan imzaya ilişkin davacının bonoların keşide tarihinden önceki dönemde yetkili merciler önünde attığı imza örneklerini içeren belgelerin asıllarının mahkememiz huzuruna getirtilerek bonoda davacıya atfen atılan imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu düzenlenmesini ettiğini, Davacı yanın, ticari ilişkinin bulunmadığını ve imzanın söz konusu keşideciye ait olmadığını iddia ederek borçlu bulunmadığının tespitini istemesinin herhangi bir hukuki yararının bulunmayacağını, bahsi geçen hususlara ilişkin beyanlarının dikkate alınarak söz konusu istemin hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesini,Davacının davasının tüm talepleri bakımından reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama gider ve masraflarının ve vekalet ücretinin davacı üstüne bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce … 36.İcra Dairesi’nin… takip sayılı dosyası getirtilmiş olup yapılan incelenmesinde; alacaklısı … tarafından, borçlu … aleyhine 200.000,00-TL senet alacağı, 38.506,85–TL işlemiş faiz, toplam 238.506,85-TL’nin 05/04/2017 icra takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9,75. oranında faiz işletilmek kaydı ile tahsili talebi ile 05/04/2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davacı, takibe konu senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını, belirtildiği şekilde borcunun bulunmadığını ileri sürmüştür.
“Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, “imzanın borçluya ait olduğunu” kanıtlama külfeti alacaklıya aittir ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir. (HGK’nın 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı)”
Bu çerçevede, takibe konu senet üzerinde yapılan 08.09.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu incelemesi neticesinde, senet üzerindeki imzanın “kuvvetle muhtemel” …’ya ait olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, imzanın borçluya ait olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde %100 ispatlanamadığı görülmektedir. Bu rapor taraflara tebliğ edilmiş; ispat yükü kendisinde olan davalı, 2 haftalık yasal süresi içinde herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Davacı ise, rapor doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamında mevcut deliller ışığında yapılan değerlendirme neticesinde, davacının senet üzerindeki imzaya itiraz ettiği, ATK tarafından sunulan raporun davacının iddiasını desteklediği anlaşılmış olup davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Yasal koşulları oluşmadığından, tarafların icra inkar ve kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklanacağı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, davacının … 36. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasına dayanak olarak belirtilen alacaklısı …, Borçlusu … olan 01/02/2015 düzenleme 31/05/2015 ödeme tarihli 200.000,00-TL bedelli senet yönünden borçlu olmadığının tespitine,
Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 13.662,00-TL harçtan peşin alınan 4.073,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 17.735,10-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 22.450,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 4.109,10-TL ilk harç ve masraflar, 337,95-TL (posta/tebligat/bilirkişi) masrafı olmak olmak üzere toplam 4.447,05-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından bu konunda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/12/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸