Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/398 E. 2019/1113 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/398 Esas
KARAR NO : 2019/1113

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/02/2015
KARAR TARİHİ : 05/12/2019

İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/89-2017/70 E.K. sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen dava dosyası mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kayıt edilerek yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket tarafından davalının sahibi olduğu …’nde bulunan … işletmenin finansmanında kullanılmak üzere davalıya borç olarak 200.000,00-USD ve 300.000,00-USD olmak üzere toplam 500.000,00-USD ödeme yapıldığını, müvekkilinin … Şubesi hesabından 200.000,00-USD’nin davalının … Bank … Şubesi hesabına havale edildiğine dair apostilli dekont ve tercümesi ve yine müvekkilinin … Bank … Şubesi hesabından 300.000,00-USD’nin davalının … hesabına havele edildiğine dair apostilli banka dekontu ve tercümesi mevcut olduğunu, davalı ile defalarca sağlanan mutabakatlarda paranın belirli tarihlerde ödeneceğinin taahhüt edildiğini, vadeler kararlaştırılmış ise de sürekli olarak ertelemeler ile bugüne kadar paranın ödenmediğini, alacağın tahsili için … 8. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresi içerisinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, borçlunun itirazında tamamen haksız olmasına rağmen oyalamak kastı ile hareket ettiğini, müvekkilinin alacağını almasını haksız ve kötü niyetle engellemeye çalıştığını belirterek borçlunun … 8. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili aşamalarda tekrarladığı cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dosyaya sunduğu vekaletname ve eki yetki belgesinin incelenmesinde … isimli şahsın davacı şirketi asaleten temsil yetkisine sahip olmadığının, vekaleten temsil sıfatına sahip olduğunun anlaşıldığını, bu durumda davacı şirket adına geçerli bir vekaletname bulunmadığının kabulü ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, geçersiz vekalet ile avukat tayin edilmiş olduğundan ve vekil …’un TC mahkemelerinde şirketi temsil yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, 5718 sayılı yasanın 48 maddesi uyarınca dava şartı olarak davacının teminat göstermesi gerektiğini, davacının icra takibine konu alacağını 2 adet banka dekont suretine dayandırdığını, davacının bu 2 adet banka dekont anılan banka dekont suretlerinde yazılı banka hesaplarının sahibi olup olmadığının ve dekont suretinde yazılı banka havale işleminin gerçekleşip gerçekleşmediğinin ilgili bankadan sorulması gerektiğini, zira dekontların HMK md. 200 kapsamında sahteliğinin söz konusu olabileceğini, dekont üzerindeki isimlerin müvekkilinin ismi ile örtüşmediğini, müvekkili ile davacı şirket arasında borç ilişkisi olmadığını, davacının iddiasını ispata muhtaç olup taraflar arasında bir borç alacak ilişkisinin tespit edilmesi gerektiğini, davacının icra takibi başlatarak ve dava yoluna giderek kötü niyetli davrandığını, davacı şirket tarafından daha önce de … 8. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile haksız takip başlatıldığını, takip dayanağı belge üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmaması nedeni ile icra takibinin … 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …-… E.K. sayılı dosyası ile iptal edildiğini, kararın Yargıtay aşamasından geçerek onandığını belirterek davanın reddine, davacının haksız ve kötü niyetli olduğundan %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ödünç verildiği iddia edilen paranın tahsili için başlatılan ilâmsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce … 8. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup, incelenmesinde; alacaklı … Ltd. (Vekili: …) tarafından borçlu … (…) aleyhine 25/02/2010 tarihli 2 adet banka EFT dekontuna dayalı olarak 500.000,00-USD asıl alacağın takip tarihinden itibaren amerikan doları için işleyecek %5,60 kamu bankaları en yüksek mevduat faizi, icra harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin tahsili talebi ile 28/08/2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca, işlemiş faize ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir. İstinabe yolu ile … Yetkili Adlî makamında -… Bank( …) … şubesinde banka hesabı olup olmadığının bildirilmesi, hesap/hesaplar var ise davacı … tarafından davalı …’in hesabına 25 Şubat 2010 tarihinde 300.000,00 ABD doları, 1 Mart 2010 tarihinde 200,000.00 ABD Doları havalesi yapılıp yapılmadığının kayıtlardan araştırılarak bu konuda bilgi verilmesi, havale yapılmış ise havaleye ilişkin kayıtların onaylı örneğinin mahkememize gönderilmesi talep edilmiş olup, ilgili makamın cevabi yazısı ve ekinde gönderilen 2 adet dekontun usulünce tercümesi yaptırılmış olup, 17/06/2019 tarihli cevabi yazıda “…… 2010 yılında İsviçre’de … Bank (…) SA nezdinde … başlıklı … sayılı ilişkiye sahiptir. … LTD tarafından yapılmış 300.000,00-USD ve 200.000,00-USD tutarındaki ödemeler ile ilgili alacak dekontlarının bir suretini ilişikte bulacaksınız…” belirtildiği, cevabi yazı ekinde gönderilen 2 adet dekonttan davacı şirket hesabından davalının hesabına 200.000,00-USD ve 300.000,00-USD olmak üzere toplam 500.000,00-USD havale yapıldığı, anılan dekontlarda ödemenin gerekçesinin “borç/kredi” şeklinde yazılmış olduğu görülmüştür. Somut olayda uyuşmazlık, davacı şirket tarafından davalıya yapılan havale tutarının ödünç olarak gönderilip gönderilmediği, davacının bu tutarın tahsili için icra takibi yapmakta haklı olup olmadığı, başka bir anlatımla; davalının hakkındaki icra takibine vaki itirazında haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
“Havale” dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan TBK’nun 555 vd. (818 sayılı BK 457 vd.) maddelerinde düzenlenmiş olup, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun ödenmesi amacı yolu ile yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini, yani havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaç ile yapıldığını ileri süren havaleci (muhil) bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/03/2003 tarih 2003/118-158 E.K. sayılı ilâmı bu yöndedir. Somut olayda havaleci durumundaki davacı şirket söz konusu yasal karine karşısında davalıya yaptığı takip konusu havalenin bir borcun ödenmesinden başka bir amaca yönelik bulunduğunu ispatlama yükümlülüğü altındadır. İspat kuralına ilişkin TMK md. 6 hükmüne göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” HMK md. 191 hükmüne göre: “İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Bir vakadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakayı ispat etmeye mecburdur. Davacının iddialarının haklı görülebilmesi için anılan kurallar uyarınca davacının davalıdan alacaklı olduğunu geçerli deliller ile ispat etmesi gerekmektedir. Ancak bu genel kural her olayda ispat yükünün kime düştüğü problemini çözmeye yeterli bulunmadığından bu sebeple çeşitli kanun maddelerinde ispat yükünün kime ait olduğu ayrıca hükme bağlanmış, bütün bunlar dışında ve kanunda açıklık bulunmadığı hallerde ise hakimin TMK md. 1’deki yetkilerine, takdir hakkına, kıyas metotlarına ve iyi niyet kurallarına göre ispat yükünü tevzi edeceği kabul edilmiştir. Somut olayda davacı, takibe konu tutarın davalıya ödünç verildiğini iddia etmiş, davalı ise davanın başında takibe konu tutarın havale edildiği hesabın kendisine ait olmadığını ve davacı ile aralarında hiçbir ticari ilişki olmadığını savunmuştur. Yukarıda açıklandığı üzere davacının hesabından davalının hesabına toplam 500.000,00-USD havale yapıldığı sabit olup, bu miktarda bir havalenin hiçbir ticari ilişki içerisinde bulunulmayan birinin hesabına gönderilmesi de hayatın olağan akışına aykırıdır. Diğer yandan davalı istinabe işleminin ikmalinden sonra ise takibe dayanak dekontlarda herhangi bir açıklama yer almadığını, havalenin bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun ödendiğini gösterdiğini savunmuştur. Davalı tarafın savunmalarında kötü niyetli olduğu ve takibe dayanak dekontlarda yer alan “Borç/Kredi” ibaresinden takip konusu tutarın ödünç verildiği kanısına varılmıştır. Bu durumda davacı tarafından havale yolu ile gönderilen tutarın davacı iddiasının aksine ödünç alınmadığının ispat yükünün davalıya ait olduğu; davalının takip konusu tutarı ödünç almadığı savunmasını HMK 200 md. uyarınca yazılı delil ile ispat edemediği, davalının açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla davacının iş bu davayı açmakta ve davalı hakkında icra takibi yapmakta haklı olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçlunun itirazlarında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hüküm altına alınan asıl alacak ve işlemiş faiz miktarı toplamının %20’si oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalının … 8. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
Hüküm altına alınan 500.000,00-$ asıl alacağın takip tarihi itibari ile -TL karşılığı olan 1.086.300,00-TL’nin %20’si üzerinden hesaplanan 217.260,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 74.205,15-TL nispi harçtan peşin alınan 18.551,29-TL harcın mahsubu ile bakiye 55.653,86-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 33,20-TL tebligat posta gideri ile 18.612,09-TL harç gideri olmak üzere toplam 18.645,29-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 56.539,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/12/2019

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza